tarih etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tarih etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Ağustos 2013 Salı

Orson Welles’in kayıp filmi bulundu

Efsane aktör ve yönetmen Orson Welles’in 75 yıl önce çektiği ve evinde yandığı düşünülen kayıp filmi gün yüzüne çıktı. Film, 9 Ekim’de İtalya’da bir festivalde gösterime girecek.

ABD’li aktör ve oyuncu Orson Welles’e ait yayınlanmamış bir film bulundu.

Welles’in 1941’de çektiği ses getiren filmi ‘Citizen Kane’den 3 yıl önce çektiği düşünülen ‘Too Much Johnson’ İtalya’da bir gemi hangarında ortaya çıktı. Filmin, Welles’in Madrid’deki evinde çıkan yangında yandığı düşünülüyordu.

Ulusal Film Koruma Direktörü Annette Melville, filmin neredeyse çöpe gideceğini ancak çalışanların özel bir şey bulduklarını fark ettiğini açıkladı. Film, İtalya’nın kuzeydoğusunda bulunan Pordenone bölgesindeki ünlü sessiz film festivalinde 9 Ekim’de seyirciyle buluşacak.

kaynak: yesilgazete.org

23 Mayıs 2013 Perşembe

Tarihi film karakterleri gerçeklerle uyuşmuyor


Türk sinemasının en ünlü oyuncularından Cüneyt Arkın, yeni çevrilen tarihî konulu televizyon dizisi ve sinema filmlerindeki karakterlerin gerçeklerle uyuşmadığını belirtti.

Denizli Pamukkale Üniversitesi (PAÜ)'nde düzenlenen Türk Kılıcı Yatağan Sempozyumu'na katılan Arkın, bir zamanlar Türkiye'de batı hayranı bir gençlik oluştuğunu fakat artık kalmadığını söyledi: "Bir dönem sevgili gençlerimizde Amerikan traşı, giyim tarzı, kolye ve bilezik takma şekli vardı. Çok üzüldüm o günlerde. 'Niye?' diye soruyordum, 'İşte ben Amerikanlılaşıyordum.' diyordu benim güzel gençliğim. "Amerika'nın tarihinde ne var, anlatır mısın?' diyorum. Tarihinde bir iç savaş var, bir de büyük medeniyet kurmuş Kızılderilileri yok eden bir millet. Batı ise ne kadar az gelişmiş, gelişmekte olan mazlum ülkeler varsa yer altı yer üstü bütün servetlerini sömürmüş, dahası insanlarını köle diye satmış. Benim gençlerim bunlara özeniyor."

Türklerin Osmanlı ile birlikte eşi benzeri olmayan bir medeniyet ve şahane bir kültür oluşturduğunu ifade eden Cüneyt Arkın, "Atalarımız bunlarla dünyayı fethetti. Bütün bu değerler, ona büyük güç verdi. Şimdi sizin kanlarınızda, genlerinizde de bu değerler var." dedi. Nereye gitse tarihî filmlerini her yaştan insanların seyrettiğini gördüğünü belirterek, "Cüneyt abi, iyi ki o filmleri çekmişsin. O filmlerde biz tarihi canlı olarak yaşıyoruz, diyorlar. Bir Karaoğlan çekildi, adı sanı yok, kayboldu gitti. Niye Türk insanı, Cüneyt Arkın'ın tarihî filmlerine çok ilgi gösteriyor, seviyor da onlara niye göstermedi?" şeklinde konuştu. Dizi ismi vermeden "Malkoçoğlu" karakterini de eleştiren Arkın, "Kanuni dizisinde bir Malkoçoğlu var. Meyhanede şarap içiyor, kadınlarla yatıyor filan…" dedi.

Tarihin gençlere öğretilmesi gerektiğini anlatan Cüneyt Arkın, şunları kaydetti: "Osmanlı, yayı kaç metre atıyor biliyor musunuz? Bin 200, bin400 metre atıyor. Öylesine yaylar yapan Osmanlı varken okları biz Macarlardan, Kazaklardan aldık. Gençlere tarihimizi aşılayabilsek. Benim Türk gencim dese ki, 'Ben ABD'li, batılı gençlerden çok daha önemliyim, değerliyim, çünkü çok daha iyi tarihim var. Benim çok değerli bir medeniyetim var. Kim oluyor onlar?' Ben nereye gittiysem hak, adalet, bayındırlık götürdüm. Ben böyle bir imparatorluğum; şaka değil, üç kıta, beş deniz."

kaynak: sabah.com.tr

27 Kasım 2011 Pazar

Sinemanın en pahalı sahnesi


'Fetih 1453' adlı filmin 12 milyon doları, İstanbul'un fethine harcandı.

reklam İstanbul'un fethini konu alan ve çekimleri üç yıl süren 'Fetih 1453'; 17 milyon dolarlık bütçesiyle, 'Türk sinemasının en pahalı filmi' olarak 17 Şubat'ta vizyona girecek.

55 GÜNDE TAMAMLANDI

Faruk Aksoy'un yönettiği dev projenin en çok para harcanan bölümü ise fetih sahneleri oldu. 12 milyon dolara mal olduğu açıklanan fetih çekimleri için Alibeyköy'de kurulan sette; 100 metre boyunda 8 metre genişliğinde surlar inşa edildi. Bu sahnelerde 5 bin figüran rol aldı.

Gerçekliği yakalamak adına tekrar tekrar yapılan çekimlerde, figüranlar zor anlar yaşadı; sakatlananlar oldu. Fetih çekimleri sırasında sette beş ambulans ve 15 doktor hazır bulunduruldu ve filmin en uzun sahnesi olan bölüm 55 günde tamamlandı. 'Fetih 1453' için hazırlanan surlar, çekimlerden sonra yıkıldı. Filmin bütün görsel efektleri ise Meksika ve Amerika'da hazırlandı.

25 BİN FİGÜRAN OYNADI

17 Şubat'ta, vizyona girecek olan 'Fetih 1453'; 160 dakikalık bir film oldu. Yapımcılığını Faruk Aksoy ve Ayşe Germen'in üstlendiği projenin fragmanları ise Aralık sonunda sinemalarda gösterilmeye başlanacak.

Devrim Evin, İbrahim Çelikkol, Dilek Serbest, Recep Akdağ ve Cengiz Coşkun'un başrolleri paylaştığı filmde toplam 25 bin figüran oynadı.

Sabah / Öner Öngün
Gerçekgündem.com
                                                                                                                                          Alıntıdır....

11 Kasım 2011 Cuma

Görünmeyen


Recep ve nişanlısı Ebru'nun, Recep'in doğduğu köye yaptıkları yolculuğun hikayesi kısaca şöyle: İki genç yola çıktıklarında tek bildikleri, evlilik kararlarını paylaşacakları ufak bir aile ziyaretine gittikleridir. Birbirlerine duydukları sevgiyle gözlerine "görünmeyen" bütün farklılıkları günyüzüne çıkaracak bu yolculuk, ikisini de biraz tedirgin ederken tarih ve kader, onlara beklediklerinin çok ötesinde bir sürpriz hazırlamıştır. 1936'da Ebru ve Recep'in ailelerinin aynı topraklar üzerinde karşılaştığı, dedelerinin o dönemin önemli bir misafirinin ziyaretine eşlik ettiği ortaya çıkar. O misafir, dönemin en parlak klasik müzik bestecilerinden Bela Bartok'tur. Paris'teki bir davette bir Türk kadınının mırıldandığı ezgiyi işittikten sonra Türk müziğini araştırmak, ezgiler ve türküler derlemek üzere binlerce kilometre katederek Adana'ya gelmiştir. Tek kaygısı sanat olan Bartok'un "görünmeyen" bir amacı olup olmadığını takibe alan devlet, peşine Ebru'nun büyükbabası Erol Soykan'ı takmıştır. Bartok'a, araştırma gezisinde Recep'in büyükbabası Ekrem Kıraç da eşlik etmiştir. Tıpkı Erol gibi Ekrem'in de bu ziyarete eşlik etmenin ötesinde 'görünmeyen' bir amacı vardır

21 Ekim 2011 Cuma

Türk Pasaportu




   Belgeselde, II. Dünya Savaşı döneminde Avrupa'da pek çok kapı Musevilerin yüzüne kapanırken, farklı ülkelerde konsolosluklarda görev yapan Türk diplomatları nüfuzlarını kullanarak onlarca Musevi'yi soykırımın elinden kurtarması konu alınmıştır. Ya kamplardan, ya kamplara doğru yol alan trenlerden kurtarılan Museviler Türk diplomatların insiyatifiyle vatandaşlığa geçirilip passaport  sahibi olmuş ve bu sayede Türkiye'ye yollanmışlardır.

4 Ekim 2011 Salı

Fotoğraflarla Manisa

                                            kırmızı köprü

                                            muradiye cami

                                             yoldan görünüm

                                          manisada bir hayrat

                                                    bank

                                           meydan fıskiyesi

                                    sultan cami
                                                       sokak

hükümet konağı

                                           manisa tarzanı anıtı