Görünmeyen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Görünmeyen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Kasım 2011 Pazartesi

100 kişi bile görmedi


İki haftalık gişesini Van'daki depremzedelere bağışlayacağını açıklayan Ali Özgentürk'ün son filmi 'Görünmeyen'i ilk 3 günde sadece 94 kişi izledi.

İSTANBUL - Ali Özgentürk, 11 Kasım’da vizyona giren 'Görünmeyen' filminin iki haftalık gişe gelirini Van depremzedelerinin ihtiyaçlarına bağışladığını açıklamaştı.

Ama film ilk haftasonunda büyük hayalkırıklığı yaşadı. 3 gün içinde filmi sadece 94 kişi izledi. Yani ‘Görünmeyen’ için her seansta sadece iki bilet kesildi. Filmin hasılatı ise 1.235,00 TL.

Özgentürk filmde, dedesinin elli yıl önce günlüğüne yazdığı satırlardan yola çıkarak dönemin en parlak klasik müzik bestecilerinden Macar Béla Bartók’un, 1930’lu yıllarda Türk müziğini keşfetmek için Anadolu’ya yaptığı zorlu yolculuğu ve bu yolculuğun günümüze yansımalarını aktarıyor.


Film, İkinci Dünya Savaşı'na geri sayım yıllarında Avrupadaki baskıcı ve milliyetçi akımların Türkiye’ye yansımalarını ve 30’lardan başlayarak günümüze kadar bu siyasi atmosferin iz düşümlerini, dokunaklı insan öyküleriyle sergiliyor.

Filmde, Macar besteci Bartók’un bu yolculuğu, farklı kültürlerden gelen ve evlilik arifesindeki Recep ve Ebru’nun bilmedikleri ortak geçmişleriyle yüzleşmelerine de sebep olacaktır.

Ahmet Mekin’e İstanbul Film Festivali’nde en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülü kazandıran filmde ünlü besteciyi dünyaca ünlü Alman oyuncu Udo Kier canlandırıyor.

ntvmsnbc.com
                                                                                                                                                Alıntıdır.....

11 Kasım 2011 Cuma

Görünmeyen


Recep ve nişanlısı Ebru'nun, Recep'in doğduğu köye yaptıkları yolculuğun hikayesi kısaca şöyle: İki genç yola çıktıklarında tek bildikleri, evlilik kararlarını paylaşacakları ufak bir aile ziyaretine gittikleridir. Birbirlerine duydukları sevgiyle gözlerine "görünmeyen" bütün farklılıkları günyüzüne çıkaracak bu yolculuk, ikisini de biraz tedirgin ederken tarih ve kader, onlara beklediklerinin çok ötesinde bir sürpriz hazırlamıştır. 1936'da Ebru ve Recep'in ailelerinin aynı topraklar üzerinde karşılaştığı, dedelerinin o dönemin önemli bir misafirinin ziyaretine eşlik ettiği ortaya çıkar. O misafir, dönemin en parlak klasik müzik bestecilerinden Bela Bartok'tur. Paris'teki bir davette bir Türk kadınının mırıldandığı ezgiyi işittikten sonra Türk müziğini araştırmak, ezgiler ve türküler derlemek üzere binlerce kilometre katederek Adana'ya gelmiştir. Tek kaygısı sanat olan Bartok'un "görünmeyen" bir amacı olup olmadığını takibe alan devlet, peşine Ebru'nun büyükbabası Erol Soykan'ı takmıştır. Bartok'a, araştırma gezisinde Recep'in büyükbabası Ekrem Kıraç da eşlik etmiştir. Tıpkı Erol gibi Ekrem'in de bu ziyarete eşlik etmenin ötesinde 'görünmeyen' bir amacı vardır