film production etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
film production etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Mart 2014 Pazartesi

Richard Ayoade’den çok konuşulacak film: The Double

Richard Ayoade’nin son filmi ‘The Double’ dünyayı çift görmenizi sağlayacak. The Double, Simon James’in şirketinde işle başlayan James Simon ile tanışmasıyla değişen hayatını konu alıyor. İkiz gibi benzeyen iş arkadaşları birbirine taban tabana zıt iki karakteri temsil ediyor.

Birbirinin zıttı iki karakteri Jesse Eisenberg’in canlandırıyor:

‘‘James karakteri kendine güvenen, bedeninden memnun biri ve ben onu canlandırırken seyirci de bu duyguları hissediyor. Simon ise, kendinden nefret eden, yaşamaktan bile bunalan biri ve bu duyguları da onda hissediyorsunuz. Sanırım Simon’u çok da iyi canlandıramıyorum çünkü o kendi olmaktan rahatsız biri. Böyle anlarda sahnenin de iyi olmadığını düşünüyorsunuz.’‘

Filmde iki karakterin aşık olduğu kızı Mia Wasikowska canlandırıyor. Genç kadın şirkete yeni katılan kendinden emin James’e aşık oluyor. Aktris Mia Wasikowska rolünü anlattı:

Aslında ben iki karakteri de oynamak isterdim. Kim olduklarına dair kafamda güçlü bir imaj oluştu. Ama Hannah’yı kafamda tam oturtamadım. Onun nasıl hissettiği, iyi ya da kötü davrandığında, bunun anlamından tam olarak emin olup olmadığını ön göremiyorsunuz.”

İlk gösterimini Toronto Film Festivali’nde gerçekleştiren ‘The Double’ İngiltere’de 4 Nisan’da Amerika Birleşik Devletleri’nde ise 9 Mayıs’ta vizyona girecek.

kaynak: tr.euronews.com

29 Mart 2014 Cumartesi

Müslümanlığa Olan Aşkı Anlatacak Film!

Amerikalı üniversite öğrencisinin, bir Müslüman'a duyduğu aşkı anlatan filmi için çekimlere başlayan dünya yıldızı Madonna okuduğu bir romandan etkilendi.

55 yaşındaki dünya yıldızı Madonna 3. filmi için kameralar karşısına çıktı. Amerikalı üniversite öğrencisinin, bir Müslüman'a duyduğu aşkı anlatan filmde rol alacak olan Madonna ismi ile şimdiden filmi tüm dünyaya duyurdu.


MADONNA'NIN GİZLİ AŞKI...

Madonna'nın yeni filminin konusu Kenya'nın sakin bir adasında geçiyor. Amerikalı üniversite öğrencisinin, bir Müslüman'a duyduğu aşkı anlatan film şimdiden adından sıkça söz ettirdi. Filmin yapımcılığını, Amerikan GÜzeli filminin de yapımcılığını yapan Bruci Cohen üstlendi.

2008 yılında Pislik ve Bilgelik ve 2011 yılında W.E. filmlerinin yönetmenliğini yapan Madonna, üçüncü filmi için çalışmalara başladı

kaynak: mansettv.com

26 Mart 2014 Çarşamba

Selma Ergeç’ten Bomba Gibi Yeni Film

Muhteşem Yüzyıl dizisindeki Hatice Sultan karakteriyle başarı merdivenlerini hızla tırmanan Selma Ergeç yeni filmiyle karşımıza çıkmaya hazırlanıyor. Selma Ergeç, Kırımlı/Korkunç Yıllar filminde rol aldı. Selma Ergeç ve yeni filmi

SELMA ERGEÇ’İN YENİ FİLMİ

Başarılı oyuncu Selma Ergeç, İkinci Dünya Savaşı’nda Kırım Türkleri’nin yaşadığı acıları anlatan Kırımlı/Korkunç Yıllar filminde seyirciyle buluşacak. Filmde Maria karakterini canlandıran Selma Ergeç rolünü oldukça sevmiş.

Cengiz Dağcı’nın Korkunç Yıllar romanından uyarlanan Kırımlı/Korkunç Yıllar filminde, Selma Ergeç, ailesi Naziler tarafından öldürülmüş Polonya asıllı Maria karakterine hayat verecek. Filmde Murat Yıldırım’ın canlandırdığı Sadık karakteri ile Maria’nın hayatlarının kesişmesiyle gelişen olaylar anlatılıyor.

Kırımlı/Korkunç Yıllar adlı filmin çekimleri, Bolu Aladağlar ve Afyon’da kurulan platolarda devam ediyor. Filmin senaryosunu Atilla ve Nil Ünsal kaleme aldı. Selma Ergenç, 1940′lı yılları yansıtan kıyafetleri ile kamera karşısına geçti

CAFER DUMANLI
kaynak: androhit.com

17 Şubat 2014 Pazartesi

Mars Group ortakları İstanbul'a Hollywood onaylı sinema laboratuvarı kuruyor

Mars Entertainment Group'un ortakları Muzaffer Yıldırım, Esas Holding ve Actera Group İstanbul'da Hollywood onaylı bir dijital film laboratuvarı açarak filmleri sinema salonları için dijitale çevirecekler.

Ayşegül Akyarlı Güven’in wsj.com.tr’de yer alan haberine göre, Yeni proje için Avrupa'nın en büyük ve Hollywood onaylı yazılım firmalarından Ari ile çalışacaklarını ifade eden Muzaffer Yıldırım "Amaç hem hızı ve görüntü kalitesini artırmak, hem de koca film makaralarını ortadan kaldırmak" diye konuştu.

Bin Volt adlı Türk prodüksiyon şirketinin de teknolojisini kullanacakları bu dijital laboratuvardan önce Kasım ayında Mars Grup bünyesindeki tüm sinemaların dijitale dönüşümünün sağlandığını dile getiren Yıldırım, "Kasım ayında bunun için 40 milyon dolar yatırım yaptık. Bizdeki dönüşüm tamamlandı. Filmi dönüştürmek maliyetli değil. Daha maliyetli olan sinema salonlarının dijitale dönüşmesi" diye konuştu.

2013 yılı ilk çeyreği itibariyle Türkiye'de toplam 2 bin 200 sinema salonu bulunuyordu. 2012 yılında 45 milyon bilet satıldı. Bu satışlardan 425 milyon lira ciro elde edildi.

Mars Entertainment Group'un ortakları Muzaffer Yıldırım, Esas Holding ve Actera Group sinema alanında yeni bir yatırımı bugünlerde tamamladı. İstanbul'da Hollywood onaylı bir dijital film laboratuvarı açan ortaklar, filmleri sinema salonları için dijitale çevirecek.

Yeni proje için Avrupa'nın en büyük ve Hollywood onaylı yazılım firmalarından Ari ile çalışacaklarını ifade eden Muzaffer Yıldırım "Amaç hem hızı ve görüntü kalitesini artırmak, hem de koca film makaralarını ortadan kaldırmak" diye konuştu.

Bin Volt adlı Türk prodüksiyon şirketinin de teknolojisini kullanacakları bu dijital laboratuvardan önce Kasım ayında Mars Grup bünyesindeki tüm sinemaların dijitale dönüşümünün sağlandığını dile getiren Yıldırım, "Kasım ayında bunun için 40 milyon dolar yatırım yaptık. Bizdeki dönüşüm tamamlandı. Filmi dönüştürmek maliyetli değil. Daha maliyetli olan sinema salonlarının dijitale dönüşmesi" diye konuştu.

ALİ SABANCI DA ORTAK

Menderes Utku ve Muzaffer Yıldırım tarafından kurulan Mars Entertainment Group'un ilk ortağı Actera olmuştu. Actera ortaklığı ile birlikte Esas Holding'den AFM'yi satın alan Mars Entertainment Group, ardından kendi hisselerinin bir kısmını Esas Holding'e satmıştı. 2010 yılında Actera yüzde 60 olan hissesinin yarısını Esas Holding devralmıştı. (Esas Holding Emine Kamışlı ve Ali Sabancı'nın yatırım şirketi. Actera ise İsak Antika'nın kurduğu yatırım şirketi)

2013 yılı ilk çeyreği itibariyle Türkiye'de toplam 2 bin 200 sinema salonu bulunuyordu. 2012 yılında 45 milyon bilet satıldı. Bu satışlardan 425 milyon lira ciro elde edildi.

kaynak: t24.com.tr

21 Ekim 2013 Pazartesi

Dünyanın İlgisini Çekecek Film Türkiye'den

Zayka Yapım’ın üstlendiği “İblis’in oğlu 13. Vahşet” isimli sinema filmi 27 Aralık’ta vizyona girecek. Dünya’da ilk defa, 13 rakamının uğursuzluğunu konu alan film Dünya sineması tarafından ilgi görmesi bekleniyor.

Zayka Yapım tarafından “İblis’in Oğlu 13. Vahşet” sinema filmi hakkında açıklamalarda bulunan Yapımcı Zafer Kaya, “Bu proje bizim için çok önemli. Bunun için her şeyi göze aldık. Maddi zorluklarla bu filmi yapmaya çalışıyoruz. Ekibimizin büyük bir bölümünü Aydın, Denizli ve Muğla’dan oluşturduk. İnanıyorum ki çekim sürecinde gerek teknik ekip, gerek oyuncular kendilerine düşen görevlerini en iyi şekilde yerine getireceklerdir. Bu yapımda emeği geçecek olan herkese şimdiden teşekkür ediyorum, bütün ekibe şimdiden başarılar diliyorum” şeklinde konuştu.

FİLMİN KONUSU
Gazetede yayınlanmış, gerçek bir hikâyenin kamera kayıtlarına aktarılmasıdır. niversitenin gazetecilik bölümünde eğitim gören bir grup öğrenci, bitirme tezi için ilginç bir haber araştırmaktadırlar. Öğrenciler, Sır perdesi aralanamayan ve 8 dağcının kaybolmasından şüphe edinilen ve aynı zamanda dağ evinde ilkel şartlarda yaşayan Wild’ in hikâyesini, kamera kayıtlarıyla destekleyecek şekilde haber yapmaya karar verirler. Bu arada lanetli olarak inanılan 13 rakamının kehanetini ortadan kaldırmak için 5 kurbana daha ihtiyacı vardır. Kaybolan 8 dağcının ardından 5 kişilik gurup olan gençler; Bu sır perdesini aralayabilecekler mi?

VİZYON TARİHİ 27 ARALIK
27 Aralık’ta vizyona girecek.” İblis’in Oğlu 13. Vahşet” isimli sinema filmin yönetmenliğini Emre Kaya, senraryosunu Fevzi Altunbulak ve Zafer Kaya üstlenirken müziklerini de Vehbi Can Uyaroğlu yapıyor. , Sanat Yönetmenliğini Neslihan Kaplan Soyer, Görüntü Yönetmenliğinde Türkiye’ de bir ilk olarak Kıbrıs Yakın Doğu Üniversitesi Sinema TV Öğrencisi olan kısa filmleri ile isminden sık sık bahsettiren Gökalp Yamen yapacak. Fevzi Altunbulak, Burakhan Keyif, Merve Uçar Cangöz, Erkan Karadeniz ve Yiğit Dören’in başrollerini paylaştığı filmde, Mehmet Topbaş, Emrah Elden, Coşkun Kemer, Mustafa Kılınç ve Ömer Faruk Yıldırım’da yer alıyor.


İZMİR/STAR
Kaynak: stargazete.com

11 Ekim 2013 Cuma

5 Yönetmenden 5 Yeni Film

2005 yılında kotardığı “C.R.A.Z.Y.” ile olumlu eleştiriler alan Kanadalı yönetmen Jean-Marc Vallée kariyerine “The Young Victoria” ve bu sene gösterime girecek, muhtemelen oyuncularına bolca adaylık kazandıracak “The Dallas Buyers Club” ile devam etti. Yönetmen, AIDS’li bir adamla bir transseksüelin arkadaşlıklarını konu alan bu filmin beklerken yönetmenin yeni projesi açıklandı. Vallée, yönetmen Jason Reitman ve aktör John Malkovich’in destekleriyle “Wild” filmini çekecek gelecek yaz. Filmin başrolü dandik filmlerde rol almayı bırakıp sağlam yönetmenlerle çalışmaya başlayan Reese Witherspoon’a teslim edildi. Film dram türünde olacak ve genç bir yatırımcının eşinin kaybettikten sonra bir kadın sayesinde tekrar hayata tutunmaya çalışmasına odaklanacak. Filmi 2015 kışında izleyeceğiz.
cafe-de-flore-vallee-640
Gelelim diğer yönetmene, bu senenin en kötü filmlerinden “Gangster Squad”a imzasını atan Ruben Fleischer’e. Fleischer’in beyazperdeye hangi filmle döneceğini bilemiyoruz ama yönetmenin sıradaki projesinin bir dizi olduğunu öğrendik. Fleischer, Avustralya’da yayınlanan “Strange Calls” dizisinin Amerikan yeniden çevrimine/uyarlamasına imzasını atacak. Dizinin yapımcılığı da kendisine teslim edildi. Komedi türündeki dizi ABC’de yayınlanacak.
ruben_fleischer
En son “Total Recall” yeniden çevrimini yöneten Len Wiseman bu sene televizyona geçiş yaptı ve başka bir yeniden çevrime, “Sleepy Hollow” dizisine senarist-yapımcı-yönetmen kimlikleriyle imzasını attı. Wiseman bir dizi daha çekecek. “Allegiance” adı verilen dizinin yapımcılığını ve pilot bölümünün yönetmenliğini üstlenecek. Bu dizi de ABC’de yayınlanacak. Dizinin klasik bir hikayesi var: Genç (çaylak?) bir FBI ajanı, Amerikan hükümetine çok zeki teröristler tarafından büyük bir zarar verdirecek bir saldırının planlandığını öğrenir. Annesinin de bu işte parmağı olduğu ortaya çıkar, olaylar gelişir. Dizi gelecek sezona hazır hale getirilmeye çalışılacak.Len Wiseman
Bu sene “Nebraska” ile karşımıza çıkmaya hazırlanan Alexander Payne de yeni projesini belirledi. Payne her zamanki gibi Fox stüdyosunun destekleriyle “The Judge’s Will” filmini çekecek. Filmin çekimlerine gelecek sene başlanacak. Film, rahmetli Ruth Prawer Jhabvala’nın New Yorker’da yayınlanan aynı adlı öyküsünden uyarlanacak. Öykü için buraya bakabilirsiniz.Alexander Payne
James Gray ayda bir proje açıklamaya başladı. Şu sıralar Benedict Cumberbatch’li “The Lost City of Z”, isimsiz olan ama bugün ismi “To the Stars” olarak açıklanan bilim-kurgu filmi, Bourne benzeri gerilim/aksiyon filmi “The Gray Man” ve Boston’da geçen ve bir mafya babasını anlatan “White Devil” filminin hazırlıklarıyla meşgul durumda. Gray bu filmlere “The Immigrant”ta çalıştığı Jeremy Renner’ın başrolünü üstleneceği, usta aktör Steve McQueen’in hayatına odaklanan biofilmi de dahil etti. Hala yönetmenin bu filmlerden hangisini önce yöneteceğini bilmiyoruz.

Edip Can Rende
kaynak: bakiniz.com

10 Eylül 2013 Salı

Swarovski film çevirdi

1930’dan buyana Hollywood ikonlarını süsleyen ve filmlerde özel koleksiyonlarıyla yer alan mücevher devi Swarosvski yapımcılığa soyundu.

3 milyar euroluk şirketin  ilk filmi Romeo ve Juliet ekimde gösterime girecek.

MARİLYN Monreo’nun 1962’de Başkan John F. Kennedy’nin doğumgününde söylediği ‘Happy Birthday’ şarkısı klasikler arasında. Monreo’nun o gece giydiği elbise ise şarkı kadar meşhur. 1999 yılında New York’ta bir açık arttırmayla 1 milyon 260 bin dolara satılan elbise 10 bin Swarovski taşıyla süslü. Swarovski 1930’dan beri Hollywood ikonlarını hem süslüyor hem de filmlerinde özel koleksiyonlarıyla yer alıyor. Ancak şimdi başka bir işe soyundu. Bu kez lüks marka sadece ürün tedarikçisi olarak değil mali ve yaratıcı ortağı olarak film sektöründe. 15 milyon pound harcayarak ilk kez film çevirdi. William Shakespeare’in klasik eseri Romeo ve Juliet bu kez Swarovski yapımcılığıyla ekimde beyaz perdede.

OSCAR TÖRENLERİNİ SÜSLEDİ 

Swarovski dünyanın en ünlü lüks markalarından. Oscar başta olmak üzere ödül törenleri ve filmlere sağladığı sponsorluklarla en çok lüks markalar arasında. Filmlerle yakınlığı 1930’larda başlıyor. Tüm klasik filmlerde Swarovski imzası görmek mümkün. Audrey Hepburn’ün ‘Brakfast at Tiffany’s’de giydiği elbiselerde de Swarovski kristalleri bulunuyordu. Jean-Paul Gaultier ve Alexander McQueen gibi ünlü modacılara tanınırlığı arttırmak amacıyla bedava kristal verdi. Giorgio Armani ve Victoria’s Secret elbiselerinde daima Swarovski kristalleri bulunuyor. Ayrıca özel tasarımlarda da imzası var. Şirketin 1970’lerde başlattığı özel tasarım ürünlerin arasında bugün 128 bin dolar değerindeki kristal klozet ve 10 bin dolar değerindeki Mickey Mouse heykelciği öne çıkıyor.

İŞE BELGESELLE BAŞLADI

Tüm bunlara alışmışken Swarovski bambaşka bir kulvarda yol almaya başladı. Swarovski Entertainment 2011 yılında kuruldu. Öncelikle belgesel ve reklam filmlerinin yapımcılığıyla alıştırmalar yaptı. Hedef ise uluslararası gişe başarısı kazanacak filmler üretmek. Bunun için ilk adım bu yıl atıldı. Downton Abbey adlı diziyle ünlenen Julian Fellowes’in senaryolaştırdığı Carlos Carlei’nin yönettiği film, ABD, İngiltere, Çin, Ortadoğu, Rusya dahil olmak üzere 12 bölgede ekimde vizyona girecek. Ayrıca Swarovski’nin çıkaracağı Romeo ve Juliet özel koleksiyonu 200 mağazasında filmle aynı anda satışa sunulacak. Gala için sponsorluk anlaşmaları da şimdiden hazır.
Swarovski Entertainment Başkanı Nadja Swarovski, bu yatırımın marka için çok önemli olduğunu dile getirdi. Film yapımcılığına soyunmalarının film endüstrisi tarafından memnuniyetle karşılandığını belirten Swarovski kırmızı çizgilerinin olduğunu da vurguladı. Swarovski’nin belirttiğine göre şirket hiçbir zaman şiddet, büyücülük, sapıklık hakkında bir film çevirmeyecek.

Pazarlama fırsatı

UZMANLARA göre lüks markaların film endüstrisine girmeleri onlara sonsuz bir pazarlama fırsatı sunuyor. Swarovski de bu işi sevmiş olsa gerek şimdiden ikinci filmları için Zoraki Kral filmiyle geçen yıl senaryo Oscar’ını kazanan David Seidler ile anlaşmış. Proje yakında açıklanacak. Sadece Swarovski değil elbette Hollywwood’a özenen. Kırmızı halı takıları, filmlerde markaların görünmesi ve özel koleksiyonların yanı sıra Gucci ünlü yönetmen Martin Scorsese’nin Film Vakfı’nın ortağı. Christian Dior, Lanvin ve Miu Miu da kendi belgesel filmlerinin yapımcılığını üstlenmiş durumda.

Rakamlarla Swarovski

3.08 milyar euro - Şirketin 2012 yılı geliri
%80 - Gelirin kristal satışlarına dayanan kısmı
1.2 milyar euro - Moda tasarımcılarıyla ortaklıktan gelen para
% 21 - Şirketin en büyük hissesinin sahibi Langes-Swarovski’nin payı
10.000 - Marilyn Monroe’nun 1962’de eski ABD Başkanı Kennedy’e ‘Happy Birthday’i söylerken giydiği elbisedeki taş sayısı.
1999 - Marka tanıtımı genişletmeye karar verdi ve yeni mağazalar açtı.
2350 - Dünyadaki Swarovski mağazalarının sayısı
170 - Swarovski ürünlerinin satıldığı ülke sayısı
15 milyon pound - Romeo ve Juliet filminin yapımı için harcanan para

KLASİKLERDE İMZASI VAR

2012

Muhteşem Gatsby
Skyfall
Twilight
Açlık Oyunları
John Carter

2011

Siyah Kuğu
Thor
Arthur

2010

Sex and the City 2
Pers Prensi
Burlesque

2000'ler

Nine
Sex and the City
Chicago
Harry Potter

1990'lar

Elizabeth
Titanic
Bugsy

1980'ler

Üç Silahşörler
Tehlikeli İlişkiler
Amerika Rüyası

1930'lar

Oz Büyücüsü
Rüzgar Gibi Geçti
Marie Antoinette
Sarışın Venüs
Mavi Melek

Şebnem TURHAN
kaynak: hurriyet.com.tr

26 Ağustos 2013 Pazartesi

FİLM YAPIMINDA SÜREÇ YÖNETİMİ VE İYİLEŞTİRME

Film yapımcısının süreci yönetiebilmesi için aşağıdaki maddeleri gözönünde bulundurması gerekir. Daha önce bu blogda yine belirttiğim temel süreçleri belirledikten sonra, her süreç için ayrı ayrı plan yapmalı ve plan bütünden ayrılmamalıdır.


1-Vizyon, misyon ve hedefler doğrultusunda süreçlerin belirlenmesi. Bu belirlilik, zamanlara ayrılmış ve somut verilerden oluşmalıdır.

2-Bu süreçlerde, ekibini oluşturması gerekir. Yani işbölümünün, açık net, sınırları çizilmiş bir yapıya sahip olması gerekir.

3-Bir önceki maddeye göre, ekip ile süreç performensının nasıl ilerlediği kontrol edilmelidir.

4-Sürecin her aşamasnın belgelendirilmesi gerekmektedir.

5-Sürecin ölçme-değğerlendirme sisteminde ilerlemesi gerekmetedir. Genelllikle film sektöründe 'hedef' belirleme konusunda yanlış algı olduğundan, 'ölçme değerlendirme' yapmak pek mümkün olamamaktadır. Oysa, 'hedef' doğru konulduğunda ve bunun aşamaları belirlendiğinde pekçok şey kendiliğinden yola alacak, 'hedef'e yakın ya da uzak olduğumuzu, dolayısıyla 'sürecin performansı' nı somut bir şekilde görebilmek mümkün olacaktır.

6-Süreç içerisinde çıkan sorunları iyi anlayabilmek gerekir. Sorunlar birkaç nedenden çıkabilir.

*İşe başlarken 'hedef' koymamış olmak. 'Hedef' başlığı altında bazı ' 'amaç'lar belirlemiş olmak.
*Süreçler içinde rol ve sorumlulukları doğru paylaştıramamak.

*Yönetmen ve senaryo yazarını süreçlerle ilgili bilgilendirmemek.

*Süreçteki öncelikleri belirlememek. Bunları başında 'senaryo' tam oluşmadan oyuncu ve ekip seçimleri yapmak gelir.
*'Film Çekimi' sürecini, 'yapım' süreci olarak algılamak. Bu nedenle bütçeyi yanlış çıkarmak.

*'Finans planı'nda strateji geliştirmeden ilerlemek.
*Ekipleri kontrol etmemek.

7-Sürecin gidişatında sorun çıkarsa, önce sorunu doğru belirlemek ve çözümü oluşturmak.

Burada şunu belirtmek isterim. 'Süreci yönetmek', bir defada yapılıp bitirilecek birşey değildir. Sürekli 'süreç'i daha iyiye götürme arayışı sürecin değişmez bir parçasıdır. 'Yönetim ve iyileştirme' kavramlarının bribirine karışmaması için sinemamada proje projelendirmenin ayrılmaz bir parçası olarak bu bölüme 'Film yapımında süreç yönetimi ve iyileştirme' diyorum. Çünkü,amacımız elimizdeki imkanları en iyi şekilde kullanmaktır. Bu nedenle, sürecin en önemli amaçlarında biri her gün daha iyiyi aramaktır.

'Şartlar buydu' demek ve işi ilerletmemek, aramamak yaptığımız projede 'beklenti'nin altında olmasını getirir. Dolayısıyla 'yapımcı'nın birinci işi şartlara uygun bir 'süreç yönetimi ve iyileştirme' çalışması yapmaktır. Devamında ise bu 'süreci' filmin yönetmeni, yazarı ve tüm ekibi ile paylaşmalıdır.

kaynak: yapimlab.blogspot.com