8 Ocak 2012 Pazar

Oyuncularımız dünya standartlarında


Adeta kadın filmlerinden sorumlu bir ailede büyüdü. Eniştesi Atıf Yılmaz, babası Barış Pirhasan. O yüzden gösterimdeki filmi Kurtuluş Son Durak’ın kadınlara yönelik şiddeti anlatması şaşırtıcı değil. Bundan sonra adını sık duyacağımız yönetmen Yusuf Pirhasan oyuncularını övüyor ve yeni dünyaya gelen kızının heyecanını yaşıyor.

Kadınlar, erkekler, şiddet, cinayet sık sık acılı cümleler içinde yan yana geliyor, sanatın konusu olduğunda da gözyaşlarına sebep oluyor. Kurtuluş Son Durak’ta ise gözyaşları gülmekten dökülüyor. İlk uzun metrajlı filmini, babası Barış Pirhasan’ın senaryosuna çeken Yusuf Pirhasan, bu dramatik konudan bir komedi filmi çıkartmış.“Böyle şeyler çok hesaplı olmuyor” diyor: “Konu arıyordum, iki arkadaşım bir hikaye anlattı. Öyküyü çok beğenmedim ama kadınların hakim olduğu bir apartman fikrini sevdim. Hikayeyi oluştururken absürt bir atmosfer çizdik ama komikliğinin sebebi gerçek olma ihtimali.”

Aktrisler için rol yazılmalı

Daha önce klipler, belgeseller ve internet dizileri çekmiş. Kadın filmlerinden sorumlu bir aileye mensup olduğunu söylemek yanlış olmaz. Türk sinemasında ‘kadın filmi’ dendi mi ilk akla gelen yönetmen Atıf Yılmaz halasının eşi, onun birçok filminin senaryosunu kaleme almış olan Barış Pirhasan babası. Yusuf da Yılmaz’ın filmlerini çok beğenmekle birlikte Kurtuluş Son Durak’ı farklı bir yerde düşündüğünü söylüyor: “Sadece Türkiye’de değil dünyada da kadın oyunculara yeterince malzeme verilmiyor, kendilerini gösterebilecekleri filmler olmuyor. Türkiye’de inanılmaz bir oyuncu kaynağı var, dünya sinemalarıyla karşılaştırılabilecek düzeyde. Filmi izlerken bunu çok hissettim.” Özellikle 30-35 yaşın üzerindeki kadınların rol bulmakta zorlandıkları için şikayet ettiğini hatırlatıyorum: “Evet öyle bir haksızlık oluyor, Hollywood sinemasında daha geçerli bir şey. Yurtdışında birkaç oyuncu her şeyi kapıyor çünkü iyi kadın rolü yazan çok az senarist var. Ben yaşlarını düşünmedim aslında, o karakterleri nasıl canlandırdıklarına baktım. Yetenekli oyuncularla çalışınca yaşı unutuyor yönetmen.”

Egosu küçük erkek seviliyor

Açıkçası insan böyle bir filmin erkek karakterleriyle ilgili ne düşündüğünü merak ediyor yönetmenin. Mesela Mete Horozoğlu’nun canlandırdığı Nejat. “Onu seviyorum” diyor: “Çok yakın bir arkadaşım üzerine kurulmuş bir karakter biraz. Mete de çok hoş bir yerden yakaladı. Onun getirdiği doğal bir sempati var. Nejat sempatik karakterimiz ama onun da derin sorunları var ama egosu yok, ondan seviliyor.” Kadınların, egosu yüksek erkekleri beğendiği söylenir oysa. “Bunun seviyesine bağlı” diyor Pirhasan. “Herkesin küçük bir egosu var ama insan karşısındakini kendinden küçük olarak gören bir egoya sahipse ve bunu kendisinin erkek, karşısındakinin kadın olmasına bağlıyorsa bu sevilmeyen bir şey tabii ki. Etrafında, yakınlarında bile bunun ipuçlarını görüyor insan.” Beyler duyduk değil mi?

Pirhasan erkek oyuncularıyla ilgili “Film erkek karakterlere uzlaşmaz bir bakış açısıyla bakmasına rağmen burada yer almanın önemini hissettiler ve çok iyi oynadılar” diyor. Yavuz Bingöl’le sette tanışmış: “Çok matrak bir adam ve iyi oynuyor. Süperdi.Üstelik filmde pek de sempatik bir karakteri canlandırmadı.”

Ya hepimizi kendisinden nefret ettiren Okan? “Okan filmde çok az gördüğümüz ama çok hissettiğimiz bir karakter. Onu canlandıran Tolga Karaçelik aslında yönetmen. ‘Bir şartla filminde oynarım, ben de seni filmimde oynatacağım’ dedi. Tolga çok kabiliyetli bir oyuncu bense dünyanın en kötü oyuncusuyum, gerçekten isteyecek mi bilmiyorum.”

Dayım Ahmet Ertegün beni çok etkilemiştir

Yusuf Pirhasan sinema kadar müzikle de iç içe. Birçok klip çekti, ilk aklıma gelenler Badem’in Sen Ağlama’sı ve Bektaş&Sırtlan’ın Satırlarıma Başlamadan Önce’si... Halası Deniz Türkali, onun kızı Zeynep Cassalini ve kız kardeşi Emine Pirhasan şarkıcı. Dayısı ise Ahmet Ertegün. Yusuf Pirhasan onunla ilgili “Çok büyük şeyler başardı, her zaman gurur duydum ondan. O ve eşi Mika yenge hayatımı çok etkileyen insanlar” diyor. Pirhasan Türkiye’den Nil Karaibrahimgil’i çok beğeniyor, şu aralar en çok Black Keys’in son albümü El Camino’yu dinliyor.

Dedem Vedat Türkali Fatmagül’ü çok beğeniyor

Pirhasan’ın, babası Barış Pirhasan ve dedesi Vedat Türkali ile, onun kült romanı Bir Gün Tek Başına’yı çekmek için çalıştığını biliyorduk. “O proje ertelendi, ilk kez dedem ve babamla profesyonel anlamda birlikte olduk” diyor. Dedesinin, kendi senaryosundan yola çıkan ve yine kadınlara yönelik şiddeti ele alan Fatmagül’ün Suçu Ne? adlı diziyle ilgili duygularını merak ediyorum. “Seyrediyor ve çok beğeniyor. Her hafta program bittikten sonra arayıp ‘Bunlar çok akıllı, çok zekice ilerliyorlar, çok başarılılar’ gibi şeyler söylüyor.” Türkali çok politik bir yazar, adeta solun bilgesi. Yusuf Pirhasan “Ben de çok okuyorum ama Türkiye’deki siyasetle ilgili konuşmayacak kadar haddimi bilirim” diyor.

Ayşe Düzkan / aduzkan@stargazete.com
stargazete.com
                                                                                                                                          Alıntıdır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi bizimle paylaşın