türkiye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
türkiye etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Mart 2014 Cuma

Japonlar Türk dostluğu anısına film çekecek

Japonlar Türk dostluğu anısına film çekecek Türk dostluğunu anlatan filme Japonya'da yaşayan İzmirli Gizem Gülbent de destek verdi.

Ertuğrul Fırkateyni faciasının ardından güçlenen Türk-Japon dostluğu temalı sinema filmi projesi için Japonya'da çalışma başlatıldı.

Çoğunluğunu Japonların oluşturduğu NPO Ertuğrul Dünyada Barışa adlı organizasyon, 2014 yazında çekilip, 2015 yılında vizyona girmesi planlanan Türk-Japon dostluğu temalı sinema filmi için bağış kampanyası başlattı.

Projeye Yaşar Üniversitesi’nden mezun olur olmaz kariyeri için Japonya’nın başkenti Tokyo’ya giden Gizem Gülbent (24)  dahil oldu.

Microsoft Japonya’nın ortağı Dunksoft şirketinin uluslararası pazarlama departmanına kabul edilen Gülbent, Türkiye'yi tanıtmak için çeşitli Japon derneklerine üye oldu. Çalıştığı Dunksoft firmanın da film projesine dahil olması için girişimlerde bulunan Gizem, "NPO Ertuğrul Dünyada Barışa" organizasyonunun başkan ve üyelerini Dunksoft CEO’su Koichiro Hoshino ile bir araya getirdi.

Böylece firmasının bu anlamlı filme maddi destek vermesini sağladığını belirten Gizem Gülbent, "Ülkem için her şeyi yapmaya hazırım. Özelikle böylesi anlamlı bir projede benim de olmam gerektiğini düşündüm" dedi.

Atatürk'ün mesajını ilke edindik

Bir Türk kızının bu anlamlı girişimini takdir ettiklerini belirten NPO Ertuğrul Dünyada Barışa Organizasyonu Başkanı Kiyoharu Kirk Ura ise proje hakkında şu bilgileri verdi:

"Artık dünyanın barışa ihtiyacı var. Japonya ve Türkiye bir araya gelerek dünyaya barış mesajı verebilir. Biz organizasyon olarak Atatürk’ün 'Yurtta Barış, Dünyada Barış' sözünü benimsedik.  Zaten Japonya ve Türkiye yıllardan beri dost iki ülke. Bu çok uzun yıllara dayanan dostluğu filmle bütünleştirip tüm dünyaya göstermek istiyoruz. Bu yüzden Gizem Gülbent gibi gençlerimizin bu girişimleri bizim için çok anlamlı. Şu anda 600 üyemiz var ve bunları yalnızca 12’si Türk. Umarım bu sayı giderek daha da artacak. Kısa sürede 13 milyon yen topladık. Katkılarından ötürü Dunksoft firmasına da teşekkür ediyorum."

Unutulmayan dostluk

Osmanlı'nın son dönemlerinden olan Sultan II. Abdülhamid zamanında iadeyi ziyaret ve dönemin Japon İmparatoruna hediye götürmek amacıyla gönderilen Ertuğrul Fırkateyni 16 Eylül 1980'de dönüş yolunda Kuşimoto'nun Oşimo adası açıklarında batmıştı. Kazada 69 denizci sağ kurtulurken, Amiral Osman Paşa'nın da aralarında olduğu 580'den fazla denizci hayatını kaybetmişti.

Kazanın ardından 200'den fazla şehidin naaşı bulunamamış ve denizde kaybolmuştu. Bulunan cenazeler, Kuşimoto'ya defnedilmiş ve bölge halkının o dönem Osmanlı denizcilerine yaptığı yardım iki ülke halklarının daha da kaynaşmasına vesile olmuştu.

kaynak: haber.turk.net

13 Mart 2014 Perşembe

Türk ve Alman sinemacılar buluşuyor

Nürnberg Türkiye - Almanya Film Festivali bu yıl da iki ülkenin sinemacılarını bir araya getirecek. Türk sinemasından klasiklerin de gösterileceği festival programı renkli etkinliklerle dolu.

Perşembe günü akşam saatlerinde açılışı yapılacak ve 11 gün sürecek film festivalinde bu yıl uzun ve kısa metraj 49 film gösterilecek. Türkiye'den usta oyuncuların da yer alacağı festival, başrollerinde 83 yaşındaki Mario Adorf’un bulunduğu, ‘Son İnsan’ (Der letzte Mensch) adlı filmin gösterimi ile açılacak.
Filmlerin yanı sıra Türk - Alman oyuncu ve yönetmenlerin katılacağı söyleşilerle de renklenecek festivalin açılışına Nürnberg Belediye Başkanı Dr. Ulrich Maly, Türkiye Cumhuriyeti Nürnberg Başkonsolosu Asip Kaya, Alman yönetmen Edgar Reitz, oyuncu Mario Adorf ve oyuncu Hülya Koçyiğit ile yine festivalin daha önce En İyi Film ödülünü alan yönetmen Reis Çelik katılacak.

Sinema dünyasından 71 ismi bir araya getirecek festivalde, 1964 yılında Berlinale Film Festivali'nde Altın Ayı alan, ‘Susuz Yaz’ adlı Türk sineması klasiği de gösterilecek filmler arasında yer alıyor.

Reis Çelik daha önce En İyi Film kategorisinda ödül almıştı
Film, daha önce festivalde onur ödülüne layık görülen filmin başrol oyuncusu Hülya Koçyiğit tarafından takdim edilecek. Festival kapsamında, önemli bir Türk sineması klasiğine daha yer verilerek, Muhsin Ertuğrul'un 1920 yılında Almanya'da çektiği sessiz film ‘Kara Lale Bayramı’ da izleyicilerin beğenisine sunulacak.

Fatma Girik’e onur ödülü

Festivaldeki etkinlikler kapsamında, Türk ve Alman sanatçılara onur ödülleri de takdim edilecek. Onur ödülüne bu yıl Türkiye'den 70 yaşındaki oyuncu Fatma Girik, Almanya'dan ise 81 yaşındaki yönetmen Edgar Reitz layık görüldü. Girik ödülünü, 22 Mart’ta alacak. Festivalde ayrıca hayatını kaybeden usta sanatçı Tuncel Kurtiz'in anısına da gösterimler yapılacak.

Bu yılki festival jürisinde de yine Türkiye'den başarılı isimler yer alıyor. Jüri başkanlığını, Thomas Arslan üstlenirken, Türkiye'den Murat Erşahin, Ayça Damgacı, Ruhi Sarı ve Almanya'dan da Barbara Auer, Titus Kreyenberg ve Fatima Geza Abdollahyan jüri üyeliği yapacak.

İddialı kısa filmler

Festivalde genç sinemacılara da bir platform sunuluyor. Festival kapsamında kısa metraj filmler de yarışacak. Bu kategoride, yüzün arasında filmin içinden biri Fransız-Türk ortak yapımı olmak üzere altı Türk kısa metraj film yarışacak. Kısa Film Yarışması jüri başkanlığını bu yıl karikatürist, tiyatro ve çocuk kitabı yazarı Behiç Ak üstlenirken yine başarılı oyuncu Bennu Yıldırımlar da jüri üyeleri arasında yer alacak. Sonuçlar, festivalin ikinci haftasında açıklanacak.

© Deutsche Welle Türkçe
kaynak: dw.de/t

2 Nisan 2013 Salı

Hükümetin rotası 'Hollywood'


Özellikle Orta Doğu ülkelerinde reyting rekorları kıran diziler ve dünyada hasılat rekorları kıran James Bond gibi yabancı yapımlara ev sahipliği ile gündemde olan Türk sineması, Hükümet’in de desteğiyle Hollywood yoluna düşüyor.

Türk işadamları, ABD eyaletlerine çıkarma yapmaya hazırlanıyor. Türk Hava Yolları'nın, Houston'a direkt seferlere başlaması münasabetiyle, kalabalık bir işadamı grubu, Nisan ayı başında Houston ve Teksas'a gidecek. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın öncülüğünde ve Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin (TİM) organizasyonunda gerçekleşecek ziyaret gıdadan enerjiye, savunmadan bilişime kadar birçok sektöre işbirliği kapılarını aralayacak.

SİNAMACILARLA LOS ANGELES TURU 

Ticaret heyeti gezisinin en dikkat çekici duraklarından biri Los Angeles olacak. Bakan Çağlayan, bir grup sinema yapımcısı ve işadamıyla birlikte Los Angeles'e geçerek, Hollywood'un dev yapım şirketleriyle bir araya gelecek. Yapılacak görüşmelerde, Türkiye'deki şirketlerle ortak film yapımı ve çekimi konusu masaya yatırılacak. Türkiye'nin yasal mevzuatta yaptığı değişiklikler ve yayınlanan tebliğlerle, film çekimi için sağladığı kolaylıklar anlatılarak, işbirliği için zemin aranacak.

ERDOĞAN NİSAN YADA MAYIS`TA ABD`DE

Ticaret heyetinin gidiş hazırlığı yürüttüğü ABD'ye, siyasi çıkarma da planlanıyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, ilkbaharda ABD'ye gidişi öngörülüyor. Gezinin Nisan veya Mayıs aylarında gerçekleşmesi yönünde beklenti var. Ziyaret, Barack Obama'nın yeniden ABD Başkanı seçilmesinin ardından gerçekleşecek ilk ziyaret olacak. Görüşme, terörle mücadeleden Suriye'ye, ikili ilişkilerden bölgesel gelişmelere kadar birçok konuda yapılacak değerlendirmeler açısından önem taşıyor. (mansettv.com)

kaynak: timeturk.com/tr

22 Şubat 2013 Cuma

Türkiye'nin ilk fantastik filmi


Türkiye'nin ilk fantastik çocuk ve aile filmi Hititya Madalyonun Sırrı 1 Mart'ta sinemalarda izleyicilerle buluşacak.

Alman- Türk ortaklı Inka Investment Holding tarafından finanse edilen ve 5 milyon dolarlık bütçeyle sahip ve Türkiye'nin İlk Türk Fantastik Filmi olarak vizyona girmeye hazırlanan Hititya: Madalyonun Sırrı, 1 Mart'ta sinemaseverlerle buluşuyor.

Türkiye'de ilk kez F65 çekimiyle ve 4K görüntüsü kullanılarak gerçekleştirilen çekimlerle çok daha net, canlı ve derin bir görüntü elde edildi. Zengin kostüm ve aksesuar kullanımıyla dikkat çeken filmde, 750 figüran ve dünya çapında aksiyon filmlerinde oynamış 20'ye yakın dublör kullanıldı. Kapadokya'daki doğal kanyona inşa edilen asma köprü sahnesinde özel efektler uygulandı. 8 ay hazırlık aşaması süren Hititya:Madalyonun Sırrı filminin çekimleri 10 haftada tamamlandı. 3 seri olarak çekilmesi planlanan filmin 2.'si 3D olarak çekilecek.

OYUNCU KADROSU
Başrollerini Emir Berke Zincidi, Egemen Zincidi, Nehir Çağla gibi çocuk oyuncuların paylaştığı filmde; Gürkan Uygun, Ebru Cündübeyoğlu, Serra Yılmaz, Avni Yalçın, Deniz Özerman, Uğurkan Erez ve  ünlü Alman oyuncu Bruno Eyron,  gibi sinema sektörünün önemli isimleri de rol alıyor.

FİLMİN HİKAYESİ
Anneleri gizemli bir şekilde ortadan kaybolan üç kardeş, bir gün, kendilerini bambaşka bir evrende, yani Hititya'da bulur. Burada, özel güçlere sahip olduklarını, annelerinin özel güçleri olduğunu ve dünyayı kötülükten ancak onların kurtarabileceğini öğrenirler. Ancak bu tehlikeli macerada öğrenecekleri sadece bunlarla sınırlı değildir.

Savaşçı dedeleri Taruyla, Hititya halkıyla, esir edilmiş çocuklarla ve kötülüklerin efendisi Zabab ile karşılaşan üç kardeş, en büyük keşfin içlerinde gizli olduğunu fark edecektir.
Zorlukları beraberce atlatmaya kararlı olan birbirinden çok farklı üç kardeşin, iyiliği, sevgiyi ve cesareti keşfedişinin öyküsü...

kaynak: haber7.com

20 Şubat 2012 Pazartesi

Celtic AZ'nin sahibi Sutherland ile röportaj Türkiye, Hollywood'un yeni gözdesi!


Türkiye, Hollywood'un yeni gözdesi! 

Türkiye Hollywood'un yeni mekânı olmaya başladı. Celtic AZ'nin sahibi Sutherland ilginin nedenini hükümetin ve Yatırım Ajansı'nın çalışmalarına bağlıyor. Sutherland, ''Vergi iadesi cezbetti, teşvik yasasıyla Hollywood Türkiye'ye akar'' diyor

Türkiye son dönemlerde Hollywood'un gözdesi oldu. Yapımcılar Türkiye ve İstanbul'u 'plato' gibi kullanmaya başladı, oyuncular da adeta mesken tuttu. Kevin Costner, Morgan Freeman, Matt Dillon bu oyunculardan birkaçı. Bahman Ghobadi'nin yönettiği Monica Bellucci'nin oynadığı "Gergedan'ın Son Şiiri" filminden sonra ise tam bir patlama yaşandı. Ben Affleck'in oynadığı "Argo", Liam Neeson'un oynadığı "Taken 2", Tom Hardy, Colin Firth ve Gary Oldman'ın oynadığı "Tinker Tailor Soldier Spy" (Köstebek), Nicholas Cage'in oynadığı "Hayalet Sürücü 2" gibi filmler Türkiye'de çekildi. Sırada başka projeler de var.

VERGİ İADESİ ÇEKİYOR

Bu hafta 'Argo' ve 'Köstebek' filmlerinin Türkiye'de çekilmesini sağlayan yapımcılar Zeynep Santıroğlu Sutherland ve Alex Sutherland'la görüşüp, Hollywood'un ilgisinin nedenini sorduk. Sutherland çifti AZ Celtic Film şirketinin sahipleri. Sutherland, "Devlet 1 yıldır yabancı film yapımcılarına vergi teşviği veriyor. Harcadıkları paranın KDV'sini alıyorlar. Hükümet ile Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı çok iyi çalışıyor. Türkiye hem mekan zenginliği ile hem de vergi teşvikiyle Hollywood'u cezbedecek" diyor.

Ben Affleck 80 milyon dolarlık film çekti, 300 bin dolarlık vergi iadesi aldı. KDV onlar için çok mu önemli?

Normalde bu tarz filmlerin gideceği adres Fas ya da Ürdün oluyordu. 2009'da KDV iadesi düzenlemesi çıkınca, filmler buraya kaymaya başladı. Bu yüzde 18 daha az para harcamak anlamına geliyor.

Teşvik Yasası'yla ilgi daha da artar mı?

Çıkınca göreceksiniz, Hollywood buraya akacak. Yasayla yüzde 5 ile 25 arasında teşvik verilecek. Kültür Bakanlığı denetimden geçirecek. Bu yasa başarıyla uygulanırsa, büyük bir endüstri oluşur, diğer ülkelerle rekabet edebilir hale geliriz. Normalde hesapta olmayan döviz Türkiye'ye girecek. Burada filmler çekilirse istihdama da etkisi olacak.

Bu teşvikten sadece yabancı filmler mi yararlanacak?

Burada amaç yabancı yatırımı buraya getirmek. Bir de ülkenin tanıtımı. Köstebek filminde Gary Oldman, "İstanbul'da adamımızı öldürdüler" diyor. Komik gelecek ama bu konuşma nedeniyle İstanbul'a gelmek isteyen yüz binlerce Gary Oldman hayranı var. "İzledik, İstanbul'a geldik" diyorlar.

Hollywood'un Türkiye'ye bakış açısı değişti mi artık?

Evet, kesinlikle. Türkiye Hollywood için "çekim yapılacak ülke" sıralamasında en üstte. Ancak yapacağımız çok iş var hâlâ. İşlerimizi doğru yaparsak, aç gözlü davranmazsak, önümüz açık. Dikkat etmemiz gerekir.

'Avrupa bariyer kurdu Türkiye daha demokratik'

Türkiye bir anda nasıl bu kadar cazip oldu?

Türkiye'nin limitsiz bir potansiyeli var, insanların iş yapma potansiyeli yüksek, ticaret kafanız iyi. Örneğin Fatih Belediyesi'yle Ben Affleck'in filminde iş yaptık, çok yardımcı oldular. Eminönü'nde Argo'yu çekerken gelen herkes 'bu kadar insan ekmek yiyor bu setten' diyor.

Bir İngiliz olarak Türkiye'de sizi heyecanlandıran nedir?

Ağustosta Türk vatandaşı oluyorum. En büyük heyecan bu olacak. Avrupa yasalarıyla bariyerler kurdu etrafına, Türkiye şu anda daha demokratik. Türk sinemasını takip ediyorum. Uluslararası filmlerle aradaki fark artık kapanıyor. "Tinker Tailor Soldier Spy" Amerika'da ve İngiltere'de iyi para kazandı. İstanbul için de büyük reklam oldu. Artık yapımcılar İstanbul için sıraya girdi.

Onu görüp gelen oldu mu?

Evet. Bize "Filmi izledik İstanbul'da tatil ayarladık" diye e-mailler geldi.

5 film 10 milyon dolar bıraktı

Geçen yıl ülkemizde çekilen Hollywood filmleri nasıl bir ekonomi yarattı?

Yaklaşık 5 film 10 milyon doların üstünde bir para bıraktı. Yaklaşık 15 bin kişiye de istihdam sağladılar. Malzemeyi de buradan aldılar. Sadece kamera ve ses dışında bir şey getirmediler.

Tanıtım Ajansı çok iyi çalışıyor Devlet makamları bu sektöre nasıl bakıyor?

Bize Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı çok yardımcı oluyor. İnanılmaz iyi çalışıyorlar. Bu kadar iyi hizmeti ne İngiltere, ne de İspanya'da gördük. Devlet film sektörü için atılımda ve çok güzel şeyler yapıyor. Bizde onları destekleyip her şeyin tıkır tıkır işlemesini sağlamak istiyoruz. Ben Affleck'in filmi için İngiltere Warner Bros'a gittiğimde "Neden Türkiye'ye gelelim? Bizi ikna et!" diye sordular. 3 saat boyunca neden gelmeleri gerektiğini anlattım. Eskiden kalma izlenime sahipler. O zamanlarda herkese rüşvet veriliyormuş. "Biz rüşvete karşıyız" dediler. Artık bu sistemin olmadığını söyledim.

İkna oldular mı?

30 sayfalık kontrat imzalattılar. Cezai şartı ise direkt hapis oldu. Herşeyi garanti ediyorsunuz. Amerika'da rüşvet karşıtı bir kanun çıktı. O kadar ciddi garantiler veriyoruz ki, çok ciddiler. Şimdi geçen hafta aradılar, başka filmleri de getirmek istiyorlar buraya, çünkü çok memnun kaldılar.

kaynak: medyarazzi.com

23 Aralık 2011 Cuma

Türkiye, Hollywood'un gözde mekanı olacak!


Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürü Mesut Cem Erkul, gelecek yıl şubat ayından itibaren ''James Bond'' başta olmak üzere çok büyük prodüksiyonların Türkiye'de çekilmesinin gündemde olduğunu belirterek, ''Artık yabancı yapımlara, Türkiye'de çekilmesi ve belli unsurları taşıması kaydıyla,yüzde 5 ile 25 bir destek söz konusu olacak. Yönetmelik çalışması devam ediyor, Ocak ayı sonuna kadar bitiririz diye düşünüyorum'' dedi.

Erkul, muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin yabancı film şirketlerinin merceğinde olduğunu dile getirerek, ''Aşağı yukarı şubat ayından sonra çok büyük prodüksiyonların Türkiye'de çekilmesi söz konusu. 'James Bond' gündemde. 'Taken 2', 'Ghost Rider' çekildi bitti'' diye konuştu.

Yabancı yapımcıların film çekecekleri ülkeyi seçerken bütçelerini düşündüklerini ifade eden Erkul, Türkiye'de daha önce bu yönde bir düzenleme olmadığını anlattı. Erkul, yapılması hedeflenen düzenleme konusunda şu bilgileri verdi:

''Daha önce bir tek KDV iadesi vardı, o da 3 senedir yürürlükteydi. Artık yabancı yapımlara, Türkiye'de çekilmesi ve belli unsurları taşıması kaydıyla, yüzde 5-25 bir destek söz konusu olacak. Yönetmelik çalışması devam ediyor, ocak ayı sonuna kadar bitiririz diye düşünüyorum. Sektör de bunu bekliyor. Net olarak önünü görmek istiyor. 'Karım ne kadar olur, acaba ne koyacağız' diye düşünüyor. Elbette ki bir şeyler koymak zorundayız. Ama Türkiye'de film çekmek demek, gelip bir mahallede çekip Türkiye ile ilgili hiçbir unsur barındırmayan bir şey değil. Senaryodaki payı, etkisi önemli. Düşünün 90 dakika içerisinde 1-2 dakika vardır ki herkes o 88 dakikayı unutur, 2 dakika akılda kalır.

Bir 'Roma Tatili' filmi var, oradaki çeşmeyi, heykeli gösteriyor. İnsanların kafasında yer etti. Bu tip niteliklere desteğimiz elbette ki farklı düşünülecek. Ama sektörle birlikte iş yapacak, gerçekten ticari boyut katacak, Türkiye unsurlarını bir şekilde içinde barındıracak filmlere bakış açımız da farklı olacak. Bu biraz akreditasyona da bağlı. Yani o filmin akredite olması lazım. Yani Türkiye'de çekilecek nitelikler konusunda bize bir şeyler söylemesi lazım. Değerlendirmemizi yapacak kriterlerimizi netleştirmemiz için biraz ağırdan aldık. Yoksa bütçemiz hazır. Son Bütçe Kanunu ile beraber bu yasalaştı. Bu yasanın realize olması lazım şimdi.''

''Neden Türkiye'de film çekelim''

Erkul, sinema alanında uluslararası bir organizasyona katılarak, yabancı sinemacılarla bir araya geldiklerinde Türkiye'de film çekme şartlarının konuşulduğunu ifade ederek, ''Uluslararası bir organizasyona gittiğimizde 'neden Türkiye'de film çekelim' sorusuna verecek ekonomik cevaplarımız da var artık'' dedi.

Türkiye'nin tarihi ve doğal güzelliklerinin bulunduğunu, ayrıca sinema sektöründe çok güçlü oyuncuların olduğunu aktaran Erkul, bütün bunlara önem veren yabancı yapımcıların maliyeti azaltan şartları da göz önünde bulundurduğunu söyledi. Erkul, ''Artık KDV iadesi var, destek mekanizması var, çeşitli enstrümanları burada kullanma imkanı var. Türkiye'ye sektör açısından makine, teçhizat, ekipman hiçbir şey taşımadan gelebilirler. Bu da maliyet azaltıcı bir unsur'' diye konuştu.

Türkiye'de en son teknolojiye sahip laboratuvar sistemlerinin olduğunu, platoların da yavaş yavaş gelişmeye başladığını ifade eden Erkul, şöyle konuştu:

''Bir de film hava şartlarıyla ilişkiliyse, kış, yaz, bahar içermesi gerekiyorsa Türkiye zaten açık hava platosu gibi. Herhangi bir şehre gidin, mutlaka film çekilebilecek bir alanımız, doğal güzellik, yöresel nitelikler taşıyan farklı mimari yapılar var. Örneğin Eskişehir'de bir Odun Pazarı'nı görün, olduğu gibi duruyor. Safranbolu'nun güzellikleri var. Mardin zaten inkar edilemez bir gerçek. Mardin'i görmeyen bile o hissiyatla geliyor. Kapadokya'ya zaten tüm dünyanın ilgisi var. İstanbul, tarihi yarımada. Bambaşka bir yer, eşi, benzeri olmayan yerler bunlar. Bütün bu mekanların nasıl kullanılacağı biraz sanat yönetmenine, yönetmene, yapımcıya bağlı bir şey. Biz bu güzellikleri sunuyoruz. Biz size boş bir ev veriyoruz, eşyalar da veriyoruz, ama yerleştirmek onların tercihi.''

''Sinemanın öyle bir gücü var''

Türkiye'nin isminin sinema filmleri aracılığıyla duyulmasını hedeflediklerini belirten Erkul, ''Dünya nüfusunun yüzde 90'ının Türkiye konusunda bir kere olsun duymuşluğunu amaçlıyoruz. Bunu yapan yapımcının da biz önünü açacağız'' dedi.

Yabancı yapımcıların Türk sinema sektörüyle beraber hareket edebileceğini de aktaran Erkul, Türkiye'nin her alanda ismi duyulurken sinema alanında da bunun olmasını istediklerini söyledi.

Türkiye'nin adını yanlış biçimde gündeme getiren ''Geceyarısı Ekspresi'' filminin etkisinin uzun yıllar sürdürdüğüne dikkati çeken Erkul, ''Zaten aynı silahla cevap veremediğimiz zaman beklediğimiz etkiyi alamıyoruz. Sinemanın öyle bir gücü var'' dedi.

Bir ülkenin tarihinin filmler aracılığıyla anlatılmasının, akılda kalıcı bir etkisinin bulunduğunu ifade eden Erkul, şunları söyledi:

''Bir film içinde 2 dakika tarihi unsur kullanın, seyreden herkesin aklında yer eder. Şüphesi varsa, ön yargısı bile varsa onun duvarında çatlamalara sebep olur. Daha sonraki bir etki o duvarı yıkar. İlk etkide yıkmak belki çok kolay değil. Ama daha sonraki ikinci bir darbede biz mutlaka o duvarı yıkarız, insanların kalıplarını kırarız. Bakış açımızı, insaniyetimizi paylaşacak bir alan yaratırız. Hedefimiz bu. Yani Türk sineması bunu başarabilecek bir güçte mi? Bence kesinlikle öyle...''

sabah.com.tr
                                                                                                                                         Alıntıdır....

24 Kasım 2011 Perşembe

'Allah'ın Sadık Kulu: Barla' rekora koşuyor



Türkiye, Bediüzzaman Said Nursi'nin çile ve mücadele dolu hayatının bir bölümünü anlatan Allah'ın Sadık Kulu: Barla filmine büyük ilgi gösterdi.
Türkiye'nin ilk uzun metrajlı animasyon filmi olma özelliğini gösteren Barla, 19 günde 1 milyon 11 bin 995 izleyiciye ulaştı. Senaryo ve animasyon kalitesi ile göz dolduran "Allah'ın Sadık Kulu: Barla"nın 3 hafta olarak öngörülen vizyon süresi birçok ilde yoğun ilgi sebebiyle uzatıldı, seans sayıları da artırıldı.

Film halihazırda gösterimdeki yapımlar arasında 1. sırada. Türkiye'de gişe rekorları kıran filmler sıralamasında da ilk 10 içerisine girdi. İlerleyen günlerde zirveyi zorlaması bekleniyor. Filmin yapımcılarından Fatih Gök, halkın filme gösterdiği ilgiyi kendileriyle de paylaştıklarını söylüyor. Gök, "Unuttuğumuz, mazide kalan bir devrin, tarihî bir dokümanın gözler önüne serilmesi, hatırlatılması adına çok tebrik aldık." diyor. Özellikle kadınların Risale yazımının bu kadar içinde olması ve Üstad'ın kız çocuklarına verdiği değerin dikkat çektiğini dile getiren Gök, "8 yaş altı çocuklardan dahi tahminimizi aşacak şekilde olumlu değerlendirmeler aldık. Bu kadar olumlu tepki bizim için de şaşırtıcı oldu. Animasyon deyince çocuk filmi gibi algılanmasının bu filmde doğru olmadığı gözlenmiş oldu." ifadelerini kullanıyor.

AYŞE TOSUN İSTANBUL
zaman.com.tr
                                                                                                                                          Alıntıdır....

20 Kasım 2011 Pazar

Telif hakları masaya yatırıldı



Malatya’da düzenlenen “2. Uluslararası Malatya Film Festivali” kapsamında “Fikir ve Sanat Eserleri Hukuku, Sinema Eserleri Uluslararası Sempozyumu” gerçekleştirildi

MALATYA AA
 Malatya Valiliği ve İnönü Üniversitesi’nin ev sahipliğinde Remark Otel’de düzenlenen sempozyumun ilk oturumunda, Türkiye, Avusturya, İsviçre, Çek  Cumhuriyeti ve Almanya’dan katılan hukukçular, temsil ettikleri ülkelerdeki fikir ve sanat eserleri hukukunu değerlendirdi.
Sinema eserlerinde telif konusunun ele alındığı sempozyumun ilk oturumuna Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Başkanı Mehmet Kılıç, başkanlık yaptı. Bu oturumda internette yapılan sinema filmi yayınları değerlendirildi.
Hukukçular, internetin kullanıldığı hemen her ülkede “kolay ulaşmanın yanı sıra küçük de olsa hukuksuzlukların yaşandığına” dikkat çekti.

milliyet.com.tr
                                                                                                                                                 Alıntıdır.....

29 Ekim 2011 Cumartesi

Türkiye Doğal Film Platosu


Tarihi, kültürel ve doğal güzellikleriyle turizmin parlayan yıldızı olan Türkiye, şimdi de gözünü dünya sinemasına dikti. Türkiye'nin doğal film platosu haline getirilmesi ve dünya sinemasının aranan mekanlarından biri haline gelmesi için film komisyonları kuruluyor. Dünya sinema endüstrisine hizmet verecek komisyonlar, film yapımcılarına yerinde hizmet sağlayacak. Böylece bürokratik engeller ortadan kalkacak.

Başrollerinde Brad Pitt ve Orlando Bloom gibi oyuncuların yer aldığı gişe rekorları kıran Truva filmi, çeşitli sebeplerden dolayı ülkemizde çekilememişti. Dünyanın konuştuğu bu filmin, konusunun geçtiği topraklarda çekilememesi doğal olarak herkesi çok üzmüştü. Tarihî ve doğal güzellikleriyle adeta bir film platosu niteliğindeki ülkemiz dünya sinema sektörünün her zaman gündeminde. Son olarak başrolde ünlü aktör Nicholas Cage'nin oynadığı Hayalet Sürücü-2 adlı Hollywood filminin final sahnelerinin ülkemizde çekilmesi, bu yöndeki farkındalığı artırdı. Bu yönde en somut adım ise geçtiğimiz günlerde atıldı. Türkiye'nin doğal film platosu olarak var olan zengin altyapısının cazip hale getirilebilmesi ve ülkemizin dünya sinemasının aranan mekânlarından biri olması için kurulması planlanan 'film komisyonları' ilk buluşmasını geçtiğimiz hafta gerçekleştirdi.

Türkiye'nin doğal ve tarihî güzelliklerini dünya sinema endüstrisi ile tanıştıracak komisyonlar, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın öncülüğünde gerçekleştirilen konferansta tartışıldı. Konunun uzmanları tarafından komisyonların dünyadaki işleyişleri anlatıldı. İlk etapta Bursa, Mardin, Hatay, Antalya, Şanlıurfa, Nevşehir, Diyarbakır ve Trabzon'da kurulması planlanan film komisyonlarının, bir model olarak diğer illerde de uygulanması düşünülüyor. Yapılacak anket çalışmaları sonrası oluşturulacak raporlar doğrultusunda bu yılın sonuna kadar dört komisyon kurulması planlanıyor. Gelecek yıl da dört tane kurulması gündemde. Film komisyonları, Türkiye'ye gelen çekim ekiplerine ve yapımcı firmalara yerinden hizmet sağlanmasına aracı olacaklar. Bu nedenle kurulması planlanan film komisyonları bulundukları illerde valilik, belediyeler ve ticaret ve sanayi odaları, sivil toplum kuruluşları arasında koordinasyonu sağlayacak. Örneğin bir sahne için yol kapatılması gerektiğinde, komisyon hemen trafik ya da jandarmaya haber verip yolu kapattıracak. Film ekibinin konaklama, sağlık ve diğer ihtiyaçları konusundaki tüm yönlendirmeler de böyle yapılacak.

Bürokratik engeller ortadan kalkacak

Geçtiğimiz on yılda dünyada hızla yayılan film komisyonları ve film ofisleri bulundukları illerin ve bölgelerin tarihî, doğal ve kültürel mekânlarının sinema endüstrisine tanıtılması amacıyla önemli katkılarda bulunuyor. Bürokratik engellerin hızlıca aşılıp sonuca ulaşılmasında büyük rol oynuyor. Film komisyonları uzun vadede bulundukları illerin dünya çapında tanınmasını sağlayarak, ilin sosyal, kültürel ve ekonomik gelişimine katkı yapıyor.

Film komisyonlarının kurulmasına Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü öncülük ediyor. Genel Müdür Abdurrahman Çelik, çeşitli konularda çekim yapmak için her yıl yaklaşık 500 firmanın Türkiye'ye başvurduğunu söylüyor. Firmaların taleplerinin merkezden takip edilmesinin oldukça zor olduğunu söyleyen Çelik, film komisyonları sayesinde firmalara yerelden hizmet verileceğini, böylece bürokratik işlemlerin kısa sürede aşılacağını ifade ediyor. Bugün 45'e yakın ülkede bu tür komisyonların olduğunu belirten Çelik, yakın bir tarihte bu komisyonların aktif olarak çalışmaya başlayacağının müjdesini veriyor.

Film komisyonların kurulacağı illerde film platosu olabilecek mekânlar

ŞANLIURFA: Balıklıgöl, Eski tarihî evler, Atatürk Barajı, Halfeti ilçesi, Harran, Gümrük Han, Han-El Ba'rur Kervansarayı,

Şuayp Şehri, Bazda Mağaraları, Urfa Kalesi

MARDİN: Mezopotamya Ovası, Tarihî Mardin, Mardin evleri, Abbaralar, Savur, Savur Dereiçi Köyü, Midyat, Nusaybin

Cami, medrese ve kervansaraylar

TRABZON: Hisarlar bölgesi, Ayasofya Müzesi bölgesi, Atatürk Köşkü bölgesi, Ganita bölgesi, Akçaabat Ortamahalle Tarihî Türk Evleri, Çaykara Uzungöl, Sultan Murat bölgesi, Sümela Manastırı, Çal bölgesi, Sera Gölü bölgesi

Karadağ bölgesi, Şalpazarı bölgesi, Santa Harabeleri bölgesi, Zigana Hamsiköy bölgesi, Araklı Konakönü ve Çamburnu bölgesi

NEVŞEHİR: Avanos, Ürgüp, Hacıbektaş, Göreme, Paşabağları ve Zelve Ören Yeri, Mustafapaşa (Sinasos), Ihlara Vadisi

Kaymaklı, Yeraltı şehirleri, Kaleler, Cami ve kiliseler, Zelve Harabeleri

HATAY: Antakya Evleri, Saint Pierre Kilisesi, Uzun Çarşı, Kurtuluş Caddesi, Beşikli Mağara, Titus Tüneli, Cebel Akra, İssos, Roma Köprüsü, Saint Simone Manastırı, Su kanalları

DİYARBAKIR: Diyarbakır Surları, İç Kale, Ulucami, Keçi Burcu, Malabadi Köprüsü, Eski Diyarbakır evleri, Çay Önü

Hanlar ve kervansaraylar

BURSA: Uludağ ve Milli Parkı, Gölyazı, Mudanya, İznik, Cumalıkızık köyü, Ulucami, Oylat, İnegöl, Ulubat Gölü, Camiler, hanlar, Tophane Parkı, Bursa Surları ve Kapıları, Bursa Evleri ve Sokakları, Kültürpark, Botanik Parkı, Gemlik

Mudanya, Gölyazı ve Uluabat Gölü,

ANTALYA: Aspendos, Perge, Side, Termessos, Sillion Harabeleri, Elge (Zerk) Harabeleri, Anvi Harabeleri, Termessos (Güllük), Demre (Myra), Bağyaka (Limira), Kınık (Ksantos), Milli Parklar, Şelaleler, Antalya Evleri, Mağaralar

Apollon Tapınağı'na set kuruldu

Türkiye'de çekilen filmlerden biri de Hint yönetmen Vamsi Paidipally'nin 'Birindaavanam'ı (Telugu). Yönetmen, filmin Türkiye ayağını geçtiğimiz aylarda Antalya'nın Manavgat ilçesine bağlı Side Apollon Tapınağı'nda çekti. Filmin başrolünde şarkıcı ve oyuncu Nandamuri Taraka Ramo Rao var. Hindistan'dan gelen 33 kişilik ekiple çekilen filmin önümüzdeki aylarda Hindistan'da vizyona girmesi bekleniyor.

zaman
                                                                                                                                           Alıntı

15 Haziran 2011 Çarşamba

40 2009


  Diyelim önünüze pat diye bir çanta dolusu para düştü. Talih kuşu mu? Dualarınız kabul mu oldu? Bir çeşit yazgı mı? Yoksa hepsi birden mi?

İstanbul’un dolambaçlı sokaklarında geçen 40 işte bu soruların yanıtlarını arıyor. 12 milyon nüfuslu kentte birbirini tanımayan üç kişi kendilerine bir yol bulmaya çalışırken bir çantanın peşine düşerler.

İstanbul’da çekilmiş olan 40, sürükleyici bir öyküyü belgesel tadı veren bir sinema diliyle anlatıyor. Çok şey var bu öyküde: İnanç, aşk, talih, kader, insan kaçakçılığı..

Sinemada en yüksek dijital görüntüyü alabilen ve Hollywood'da birçok filmde kullanılmaya başlanan RED Kamera ile çekilen ilk Türk filmi olan filmin Hollywood'da yaşayan genç yönetmeni Emre Şahin, ABD`de History Channel’in en yüksek reytingli showunu yapıyor.

Çekimleri İstanbul’da 1 ay, Hollywood’da 1 hafta sürmesi planlanan filmin, 2009’da Ekim ayında gösterime girmesi planlanıyor. 40, aynı zamanda 46. Antalya Altın Portakal Film Festivali 'nde Ulusal Uzun Metraj Film Bölümü'nde yarışacak.

Filmin başrollerinden birini oynayan Uganda asıllı oyuncusu Ntare Mwine , Heroes dizisinde oynuyor.

Bul Beni 2010-2011



   Bir Aşk Bulmacası.....

    Aşkın bulmacası çözülürken, bize minik ipuçları bıraktığını göreceğiz. Kendisini arayanlar bulsun, bulmuş olanlar hatırlasın diye.

14 Haziran 2011 Salı

Bizim Büyük Çaresizliğimiz 2009-2011



      Bizim Büyük Çaresizliğimiz, lise yıllarından beri yakın arkadaş olan, 30’lu yaşların sonundaki iki adamın,      Ender ve Çetin’in dostluğunu konu alıyor. Uzun yıllar hayatları farklı yönlere giden iki yakın arkadaş, Çetin’in yıllar sonra Ankara’ya dönmesiyle çocukluk hayallerini gerçekleştirir ve aynı evde yaşamaya başlarlar. Tam birlikte yeni bir hayat kurmuşlarken, yurtdışında yaşayan arkadaşları Fikret Türkiye’de tatildeyken bir trafik kazası geçirir ve annesiyle babasını kaybeder. Almanya’ya geri dönmesi gereken Fikret, Ender ve Çetin’den, Ankara’da üniversite öğrencisi olan kız kardeşi Nihal’in okulunu bitirene kadar, yani iki yıl boyunca, onlarla kalmasını ister.

    Birlikte yaşama hayalleri tam gerçekleşmişken üçüncü birinin eve gelmiş olması ilk başlarda Ender ve Çetin’i rahatsız eder. Ölümlerin travmasını atlatamayan Nihal de onlarla iletişim kurmak istemez, ama zamanla birbirlerine alışırlar. Aralarında ev merkezli üçlü bir yakınlık oluşur; beraber vakit geçirmeye ve bundan hoşlanmaya başlarlar. Bir süre sonra kaçınılmaz olan gerçekleşir; Ender ve Çetin, birbirlerinden habersiz bir şekilde Nihal’e aşık olurlar. Bu ortak aşklarını fark etmeleri, Ender ve Çetin’i birbirinden uzaklaştırmayacak, tersine onların dostluğunda yeni bir sayfa açacaktır..

Misafir -2011



     Oktay, uzun yıllardır yaşadığı Paris’ten memleketi Kütahya’ya geldiği ilk gece, bunca yıldır onu evinden uzakta tutan nedenlerle bir kez daha yüzleşir. Şehri yeniden terk etmek üzereyken, tesadüf eseri kapısından içeri girdiği bir uzak akraba evinde Ayşe ile karşılaşır.

    Ayşe, dört duvar arasından ibaret olan küçük dünyasına sığamayan, evliliğinde mutsuz, taşralı bir kadındır. Oktay ve Ayşe, yıllar sonra birbirlerinde mutluluğu bulurlar. Mutluluğu sürdürebilmenin tek yolu ise, Ayşe’nin Oktay ile birlikte Paris’e gitmesidir.

    Ayşe, belki de ilk kez mutlu olabilme fırsatıyla, hayat diye bildiği her şey arasında bir tercih yapmak zorunda kalır. Ayşe’nin kararı, hiçbir yerde evinde hissedemeyen Oktay’ın, kendi hayatındaki “misafir”liğinin sona erip ermeyeceğini de belirleyecektir..