senaryo etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
senaryo etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Mart 2014 Salı

6. Altın Bamya ödülleri sahiplerini buldu

 Altın Bamya Akademisi tarafından, 6 yıldır, "bir daha ödül verecek film bulamamak" ümidiyle düzenlenen organizasyonda senaryo ödülü Erkekler'e, film ödülü Aşk Kırmızı'ya, izleyici bamyası ise Celal ile Ceren'e verildi. Her zamanki gibi bu sene de ödüle layık görülenler, ödül törenine katılmadı.

Erkek Karakter, Kadın Karakter, Senaryo, Film, İzleyici, Jüri Özel- Tek Taşlı Bamya, Homofobi, Hormonlu Bamya ve Eşek Arısı Bamyası Ödülleri, 2013 yılında vizyona giren yerli sinema filmleri arasındaki 7 film toplam 9 dalda Altın Bamya Ödülleri'nin sahibi oldu.

2013 yılında vizyona giren bütün filmleri değerlendiren ön jüri, “Kadınlarla ilgili yanlış mitlerin, algıların, cinsiyetçi bakışın sinemada yeniden üretilip temsil edilmesi ve bu ayrımcılığın kanıksanır kılınması ile kadınlara dair alanların daraltılmasına dair erkek egemen bakışın ağırlığı açısından” seçtiği aday filmleri geniş jüri oylamasına sundu.

Altın Bamya Akademisi tarafından, 6 yıldır, "bir daha ödül verecek film bulamamak" ümidiyle verilen ödüller için bu yıl da geniş bir jüri oy kullandı. İzleyici Bamyası ise Akademi’nin web sitesinden oylamaya açıldı. 24 Mart Pazartesi akşamı İsveç’in İstanbul Başkonsololuğu’nda düzenlenen ödül törenine, Altın Bamya Akademisi üyeleri, Filmmor Kadın Filmleri Festivali konukları ve sinema sektörü katıldı. Bütün adayların davet edildiği törene aday filmlerin temsilcilerinden katılan olmadı.

İşte 6. Altın Bamya Ödülleri sahipleri:

1-Erkek Karakter Ödülü : Erkekler ( Adem, Nazım)
2-Kadın Karakter Ödülü : Aşk Kırmızı (Zeynep)
3-Senaryo Ödülü: Erkekler
4-Film Ödülü: Aşk Kırmızı
5-İzleyici Bamyası: Celal ile Ceren
6-Jüri Özel – Tek Taşlı Bamya Ödülleri: Kedi Özledi, Düğün Dernek
7-Jüri Özel – Homofobi: Erkekler
8- Jüri Özel – Hormonlu Bamya: Testosteron
9-Jüri Özel – Eşek Arısı Bamyası: Sabit Kanca

1. Erkek Karakter ödülü Erkekler’e…

Erkeklerin filmlerde tüm anlam ve aksiyonun merkezi olma durumları, cinsiyetçiliğin en bariz yansımasıdır: Hikâyelerin odağında erkekler ve onların güçleri, özellikle de kadınları (kadın karakterleri) olumsuzlama, nesneleştirme üzerinden kurulmaktadır.

Erkek karakteri canlandıran oyuncunun yorumu göz önüne alınmadan, erkek karakterin mutlaklaştırıp onayladığı “erkek” rol ve modelleri ve bunlarla özdeşleşildiği takdirde yaratacakları çok riskli anlamlar ve sonuçlar göz önüne alınmaktadır.

Bu kategorideki üç aday: -Aşk Kırmızı (Ferhat) -Celal ile Ceren (Celal ve arkadaşları) -Erkekler (Adem ve Nazım) arasında, jüri oylamasında en çok oyu alarak diğer adayları geride bırakan Erkekler (Adem ve Nazım) 6. Altın Bamya Erkek Karakter Ödülü’nün sahibi oldu.

2. Kadın Karakter Ödülü Aşk Kırmızı’ya…

Kadın gerçek bir karakter olarak ele alınıp işlenmedikçe hep erkek egemen bakışla resmedildikçe ve “tekinsiz, güvenilmez, şeytani, kötülüklerin anası, iyi kadın-kötü kadın, fedakâr anne, seyirlik, zayıf… vb.” yanlış, eksik, özensiz ve zararlı temsilleri sürdükçe, kadınların bir bütün olarak beyaz perdeye yansıması mümkün olmamaktadır.

Bu kategori değerlendirilirken, kadın karakteri canlandıran oyuncunun yorumu göz önüne alınmadan, kadın karakterin ürettiği anlamlar, dolaşıma soktuğu okumalar, cinsiyetçi tutum, rol ve kalıpları ne derecede pekiştirip onayladığı göz önüne alınmaktadır.

Bu kategorideki üç aday: -Aşk Kırmızı (Zeynep) -Celal ile Ceren (Ceren ve arkadaşları) -Senin Hikayen (Meral ve Esra) arasında, jüri oylamasında en çok oyu alarak diğer adayları geride bırakan Aşk Kırmızı (Zeynep) 6. Altın Bamya Kadın Karakter Ödülü’nün sahibi oldu.

3. Senaryo Ödülü Erkekler’e…

Senaryo, sinemasal tüm öğeleri soyutlandığında ve sadece filme çekilmiş senaryo olarak okunduğunda bile cinsiyetçi izler taşıması, kadın ve erkek karakterlere adil ve eşitlikçi yaklaşmaması, bu tutumun diyaloglardan, karakterlere kadar her sahnesine sinmiş olması ve içerdiği cinsiyetçi unsurlar göz önüne alınarak değerlendirilmektedir.

Bu kategorideki üç aday: -Aşk Kırmızı -Celal ile Ceren -Erkekler arasında, jüri oylamasında en çok oyu alarak diğer adayları geride bırakan Erkekler 6. Altın Bamya Senaryo Ödülü’nün sahibi oldu.

4. Film Ödülü Aşk Kırmızı’ya…

Film, ışıktan kadraja, kadın ve erkek karakterlerden yönetmenin yorumuna kadar tüm unsurlar, çelişki içermeyen cinsiyetçi “bütün” göz önüne alınarak değerlendirilmektedir.

Bu kategorideki üç aday: -Aşk Kırmızı -Celal ile Ceren -Erkekler arasında, jüri oylamasında en çok oyu alarak diğer adayları geride bırakan Aşk Kırmızı 6. Altın Bamya Film Ödülü’nün sahibi oldu.

5- İzleyici Bamyası: Celal ile Ceren’e…

İzleyici Bamyası Ödülü, Altın Bamya web sitesinde yer alan 2013 yılında vizyona giren tüm filmler arasında yapılan online oylama sonucunda en çok oyu alan film Celal ile Ceren oldu.

6- Jüri Özel – Tek Taşlı Bamya Ödülleri: Düğün Dernek ve Kedi Özledi filmlerinin,

7- Jüri Özel – Homofobi Ödülü: Erkekler filminin,

8- Jüri Özel – Hormonlu Bamya: Testosteron filminin,

9-Jüri Özel – Eşek Arısı Bamyası: Sabit Kanca filminin oldu.

Altın Bamya Akademisi, "Ödül alanları bundan sonraki ödül törenlerine sadece izleyici olarak çağırdığımız, hatta ödül verecek aday bulamayacağımız yıllar dileklerimizle" görüşü dile getirildi.

kaynak: cnnturk.com

26 Ağustos 2013 Pazartesi

Kuma

İç Anadolu’nun bir köyünde yaşayan Ayşe, gelin olarak biraz uzaklara, Avusturya’nın başkenti Viyana’ya gider… Ailenin annesi Fatma, üzerine kuma getirilmesine razıdır, hatta bu onun fikridir, zira pençesine yakalandığı kansere yenik düştüğü anda eşinin ve çocuklarının emin ellerde olduğunu bilmek ister. Fakat ailenin iki kızı, neredeyse kendileri ile yaşıt olan kumayı kabullenmeye yanaşmazlar. Fakat kısa bir süre sonra, beklenmedik bir gelişme, ailenin tüm dengelerini alt üst eder.

13 Ağustos 2013 Salı

Suç Ortağı, Stolen

Film bir banka soygunu sırasında ihanete uğrayıp 8 yıl hapis yatan usta bir  soyguncu olan Will Montgomery’nin ( Nicholas Cage ) hikayesi ile başlıyor. Will Montgomery, hapisten yeni çıkmıştır ve  artık  sabıkalı  geçmişini geride bırakıp uzun suredir görmediği kızı Alison Loeb ( Sami Gayle ) ile  ilişkisini düzeltmeye  hazırdır.

Bu arada Will Montgomery’nin  10 Milyon dollarlık fidyeyi ulaştırabilmesi için yalnızca bir günü vardır. Hem FBI  hem de Vincent’in ( Josh Lucas)  inanmamasına rağmen para aslında onda değildir.

Montgomery için bu durumda tek bir seçenek kalmıştır. İç güdülerine güvenip  eski suç ortağı  güzel, seksi ve akıllı Riley Jeffers ( Malin Akerman ) ile tekrar bir araya gelip,  bir soygun daha yapmak ve  çok geç olmadan kızını kurtarmak.

26 Mayıs 2013 Pazar

Film senaryosu vatandaşı evsiz bıraktı

Konya'da çekimleri devam eden bir dizinin patlama sahnesi gerçek olunca bir ev zarar gördü, bir ev de tamamen yandı. Ev sahibi kalp krizi geçirdi

Konya'da çekimleri devam eden bir dizinin patlama sahnesi gerçek olunca bir ev zarar gördü, bir ev de tamamen yandı. Evini dizi ekibine kiraya veren şahıs kalp krizi geçirirken, bir itfaiye eri de müdahale sırasında yaralandı.

Olay, akşam saatlerinde merkez Selçuklu ilçesi Hocacihan Saray Mahallesi Saray Caddesi'ndeki bir evde meydana geldi. İddiaya göre, ulusal bir kanalda yayınlanan bir dizinin Konya'daki çekimleri için Abdullah Karabakla evini kiraladı. Dizi ekibi boş olan eve bakım yaptıktan sonra patlama sahnesi için hazırlık yaptı. Sahnenin çekimi başladıktan sonra patlamayı gerçekleştiren dizi ekibi, beklediklerinden daha fazla bir etkiyle karşılaştı. Patlamayla birlikte evde yangın çıkarken, yan tarafta içinde çocukların da bulunduğu bir evin camları da kırıldı. Ölen ve yaralananın olmadığı patlama sonrası dizi ekibi kameraları ve diğer cihazlarını yangından zarar görmemesi için dışarı çıkartırken, itfaiye ekiplerine de haber verdi.

Olay yerine gelen itfaiye ekiplerinin müdahalesi ile yangının söndürüldüğü ev suya dayanamayarak yıkıldı. Müdahale sırasında itfaiye eri Ramazan Yıldırım (37), gözüne gelen tazyikli su nedeniyle yaralandı. Evinin tamamen yıkıldığını gören Abdullah Karabakla ise kalp krizi geçirdi. Hastaneye kaldırılan Karabakla tedavi altına alındı.

Camları kırılan evinin bahçesinde basın mensuplarına patlamanın verdiği zararı gösteren İbrahim Benzer, “Evde çocuklarım vardı, patlamayla korkmuşlar. Hala kendilerine gelemediler. Evin camları kırılmış. Çok şükür başka bir şey olmamış” diye konuştu.

Çevrede oturan vatandaşlar ise, “Bize dizi çekimi var dediler, sonra güçlü bir patlama oldu. Patlamanın dozajını ayarlayamadılar ve yangın çıktı. İtfaiye müdahale ederek söndürdü. Çok şükür ölen ve yaralanan olmadı. Sadece ev sahibi kalp krizi geçirmiş” dediler.

Türkiye Gazetesi
kaynak: netgazete.com

1 Aralık 2011 Perşembe

Altın Bamya Film Listesi Açıklandı


4. Altın Bamya Ödüllerinin aday adayları belli oldu: Ağır Abi, Aşk Tesadüfleri Sever, Bir Avuç Deniz, Çınar Ağacı, Devrimden Sonra, Gişe Memuru, Günah Keçisi, Kaybedenler Kulübü, Kurtlar Vadisi Filistin, Press, Sinyora Enrica ile İtalyan Olmak, Ya Sonra.

Altın Bamya Akademisi, 4. Altın Bamya Ödülleri'nin yarıyıl değerlendirmesine girecek filmleri belirledi.
Altın Bamya ön jürisi tarafından yapılan 2011 yılı yarıyıl değerlendirmesi sonucunda Ağır Abi, Aşk Tesadüfleri Sever, Bir Avuç Deniz, Çınar Ağacı, Devrimden Sonra, Gişe Memuru, Günah Keçisi, Kaybedenler Kulübü, Kurtlar Vadisi Filistin, Press, Sinyora Enrica ile İtalyan Olmak, Ya Sonra filmleri seçildi.

İzleyicinin oylarıyla belirlenecek filmlere Erkek Karakter, Kadın Karakter, Senaryo, Film, İzleyici, Jüri Özel- Tek Taşlı, Üç Buçuk-Homofobi ve Kaşıkçı Bamyası ödülleri verilecek.
Altın Bamya Ödülleri, Türkiye sinemasındaki erkek egemen bakışı, kadınların bu bakışla temsil edilmesi ve cinsiyetçi, ayrımcı, homofobik ve transfobik klişelerin sona ermesi hedefiyle dağıtılıyor.
Karakterler, senaryolar ve filmler, "kadınlarla ilgili yanlış mitlerin, algıların, cinsiyetçi bakışın sinemada yeniden üretilip temsil edilmesi ve bu ayrımcılığın kanıksanır kılınması ile kadınlara dair alanların daraltılmasına dair erkek egemen bakışın ağırlığı açısından" değerlendiriliyor.
Bamyayı hakettiğini düşündüğünüz filmlere http://www.altinbamya.org/ adresinden oy verebilirsiniz.
Geçen senenin bamyaları

3. Altın Bamya Ödülleri'nde, Erkek Karakter Ödülü Çerkez ve Akrep karakterleriyle "Ejder Kapanı"na, Kadın Karakter Ödülü Latife Hanım karakteriyle "Veda"ya, Senaryo Ödülü "Av Mevsimi"ne, Film Ödülü "Romantik Komedi"ye, İzleyici Bamyası "Vahşi Batı"ya verilmişti.

Jüri Özel Ödüllerinden Tek Taşlı Bamya Ödüllerini "Harbi Define", "Kukuriku: Kadın Krallığı" ve "Vay Arkadaş", Homofobi - Üç Buçuk Bamya Ödülü "Yahşi Batı"ya, Jüri Özel - Kaşıkçı Bamyası Ödülü ise "Mahpeyker: Kösem Sultan, Sultanın Sırrı" filmlerine kazanmıştı.(ÇT)

Bianet.org
                                                                                                                                        Alıntıdır...

4 Kasım 2011 Cuma

SENARYO NASIL YAZILIR?


İLLA BIR SENARYO SART MI?


Bir hikaye bulmakla başlayalım..

Tamam biliyorum belki de direk kameranızı birşeylere doğrultup çekim yapmak istiyorsunuz ama neye? O öyle birşey olmalı ki sırf siz değil, izleteceğiniz diğer insanlar da onda birşeyler bulmalı..

Bir olay olmak zorunda mı? Hayır.. Belki sadece güzel görüntüler olabilir..

Neden pencereden dışarıyı çekmeyi denemiyoruz başlangıç olarak? Ya da çöpün yanında kendini yalayan kediyi.. Yolda yürüyen alışverişten dönen Teyze’yi. ya da kameranızı içeri çevirin..

Mutfakta yemek yapmakta olan annenizi kameraya alın.. Ya da ders çalışmakta olan kardeşinizi.

Yani demek istediğim İLLA DA BİR HİKAYEYE SAHİP OLMAK ZORUNDA DEĞİLSİNİZ BİRŞEYLERE BAŞLAMAK İÇİN!!! SADECE KAMERANIZI ALIN VE ÇEKMEYE BAŞLAYIN. DAHA ÖĞRENİYORUZ.. ACELE YOK…

Çekimlerinizde varlığınızı gizlemeye çalışın. Çektiğiniz kişilerin kameraya bakmamasını sağlayın. Sizle de konuşmasınlar.. Unutmayın artık film çekiyoruz  Bu alıştırmayı istediğiniz kadar yapın ve artık hikaye zamanı geldiğini düşündüğünüzde aşağıdaki yazıdan devam edin…

SENARYO YAZMAK İÇİN FİKİRLER


Bir hikaye oluşturmak..

Bu o kadar çok şeye bağlı ki.. Maalesef bir formülü yok.. Bir geyik muhabbetinden çıkabileceği gibi gördüğünüz bir rüyadan da esinlenebilirsiniz.. Ne bileYim okuduğunuz bir haberle dÜN duyduğunuz espriyi birleştirip onu da geçmişe uyarlayabilirsiniz. Birçok ufak parçayı birleştirerek oluşturabileceğiniz gibi bir anda hepsi birden de gelebilir aklınıza (bu biraz ender olur gerçi).

Ama önemli olan tıpkı çekim yapmakta olduğu gibi aklınızı açık tutmanız. O fikir geldiğinde ve kapınızı çaldığında uyanık olmalı ve onu görmelisiniz..

Ya da oturup bir hikaye yazmaya karar verdiğinizde “şimdiii.. hmm… bir hikayeye..” diye kalmak yerine “Ya ben en çok hangi yemeği severim? Peki en çok hangi hikayeyi severim? En son güldüğüm espri nasıl birşeydi?” diye herşeyi kurcalayarak oralardan malzeme çıkarmaya çalışmak en iyisidir..

Bir arkadaşınızın ya da kendinizin kişisel bir deneyiminden de yola çıkabilirsiniz. Başınıza gelen alakasız olayları düşünün.. Ya da tanıştığınız bir kişi.. O kişinin hepsi birden değil belki ama en azından bazı karakteristik özellikleri.. Bunlardan bir hikaye oluşturabilirsiniz!!

Mesela yanınızda bir not defteri bulundurarak herhangi bir yerde duyduğunuz ilginç bir diyaloğu not edebilirsiniz.. O diyaloğu devam ettirip farklı bir hikayeye ulaşmak da mümkün!

Ya da benim favorim başka bir taktik! Aile albümünüzden tesadüfi olarak 10 adet resim çıkarın. Tesadüfi olarak onları yan yana dizin ve şimdi karsınızdaki 10 resmi bir fotoroman olarak duşunun.. Bir resimden diğer resime nasıl geçti? Olaylar ne idi? Resimdeki kişilere yeni karakterler, isimler verin. Onlara diyaloglar verin. Konuşturun onları. diğer resime doğru uyacak bir hikaye uydurun!! Bakın nasıl işe yarayacağını göreceksiniz!

Ya da aklınızda ana bir fikir var.. Mesela bir konu biliyorsunuz ve o konu ile ilgili bir film çekmek istiyorsunuz.. Ama tam hikayeyi olusturamıyorsunuz.. Ana konu ne ise onu kağıdın ortasına yazın. Sonra onu yuvarlak içine alın ve o konu ile ilgili aklınıza gelen alakalı kelimeleri de etrafına yazın. onları da yuvarlak içine alın ve o kelimelerle de alakalı kelimeleri onların etraflarına yazın.. Bunu istediğiniz kadar devam ettirin.. En sonunda bir örümcek ağına benzer bir şemanız olacak. İçinde de istemediğiniz kadar fikir sizi bekliyor olacak. Onlardan sevdiklerinizi seçerek hikayenizi yönlendirebilirsiniz!!

Başka fikir mi istersiniz?

“Ya!” taktiğini öneririm.. “Ya yarın sabah kalktığımda kör olsaydım? Ve 8 tane kolum olduğunu fark etseydim.. Ve dünyanın son günü olsaydı!” yani uydurun. güzel ya da çirkin olmasına aldırmadan bunları arka arkaya yazın.. Beklenmedik kritik noktalar yaratmak için çok iyi bir taktik.

Ya da son olarak gidin kopya çekin… önceden izlediğiniz bir filmin konusunu işleyin ama bunu çok bariz yapmayın

YAZDIĞIN SENARYOYU TEST ET.

Artık hikaye çıkarmak size kalmış.. Yaratıcılığınızı istediğiniz kadar zorlayın ve insanların izlemekten keyif alacağı hikayeler geliştirin.. Sınırsız olun!

Ama şimdi oluşturduğunuz hikayeleri filtre etme zamanı…öyle ya.. Bir uzay istasyonunda geçen bir hikaye oluşturduysanız bunu inandırıcı bir şekilde çekme sansınız çok kısıtlı olabilir..

Yardımcı olması için size birkaç başlık altında yazayım filtre tekniklerini..

Hikayenize sorular sorun ve ondan sorduğunuz her soruya bir cevap isteyin?

Bu hikaye kim ile ilgili? Ne zaman? Nerde? Niye Neden??? nasıl?

Hikayenizin dalları budakları var mı? Hikaye bir yere gidiyor mu? Ekranda anlatılabilir mi? Yani bu hikayeyi sahnelere bölerek, mekanlara koyarak ve diyaloglarla birleştirerek en kolay ve kısa şekilde izleyenlere anlatmak mümkün mü?

Hikayede beklenmedik şeyler var mı? Süprizler? Yani izleyiciye “anaa.. bunu harbi beklemiyodum.. Şimdi ne olacak?” dedirtebilen bir hikaye mi? Ve bu süprizlerden çok var mı? (varsa harika!)

Hikayeniz çok mu kişisel? Yani o kadar kişisel ki aslında sizden başkasının anlaması zor.. ya da sizin hissedeceklerinizi hissetmemesi gibi bir durum söz konusu mu? Kimi toplumlara yada gruplara dokunan elementler var mı? Tabulara çok mu yüklenmiş bir hikaye? Aslında benim için sorun yok! Kafanıza göre takılın ama unutmayın Türkiye’de yaşıyoruz.. Filminizi izletmek istiyorsanız izleyecek insanların akıllarından geçenleri biraz tahmin edebilmelisiniz!!

Ve en önemli kısım…

Kendi kendinizi eleştirin.. nasıl mı? Hikayenizde zayıf noktalar bulun.. Hani omzunuzdaki kötü melek olun.. Hikaye’nin neden işe yaramayacağını, neden kimsenin hoşuna gitmeyeceğini açıklamaya çalışın kendinize.. (bunu yapması biliyorum çok zordur. Ama bunu kendiniz yapın.. Sakın bir arkadaşınızdan istemeyin. Çünkü arkadasınız ya bunu yapmayacaktır ya da yapınca size dokunacak ve arkadaşınızla aranız açılacaktır..  eğer bütün bu eleştirilere karşı gelebiliyorsanız bravo. Hikayeniz filtre işlemini geçmiştir. Bu hikayeden iyi film olur!!

Çok komplike gitmiyorum değil mi? Film çekme konusunda henüz zorlu terimler ve sıkıcıi kurallar vermış değilim umarım..

Yukarıdaki hikaye bulma ile ilgili fikirleri okuduğum bir çok yabancı senaryo yazımı ile ilgili kitaptan ve kendi deneyimlerimden derleyerek çıkardım. Bu iyiliğimi de unutmayın  tamam kitapları çok sevmem ve size de tavsiye etmedim ama bu kısımı kullanmam gerektiğini düşündüm..

ÇEKEBİLECEĞİN SENARYOYU YAZ!!


Uçulmaması gereken Noktalar!!

Hikaye kısmını bitirirken artık son noktaya da değinmek istiyorum.. Belki arkadaş çevreniz çok geniş olabilir, belki maddi olarak çok varlıklı olabilirsiniz ama yazacağınız senaryoda bir takım noktaları atlarsanız o hikayeyi filme almak imkansız olabilir.. Hikayede çok karakter kullanmayın.. çok demekle ne kastediyorum? 4-5 kişi idealdir.. çekim yapılan mekanlarda çok uçmayın  Mesela havaalanı, TBMM, falan gibi.. özel izin almadan çekim yapamayacağınız yerlere çok yaklaşmayın.. Parklar bahçeler, sokaklar ne güne duruyor?

Zaman olarak da dikkat edin.. Akşam çekimleri çok koymamaya çalışın niye mi? Çünkü akşamları karanlıktır.. Bu da ışıksız çekim demek.. eğer ışık konusunda kendinize güveniyorsanız amenna ama ışık konusunda ürkekseniz gündüz çekimlerini tavsiye ederim.. Ama güneş altında da durmayın aman!!

Sonracıma.. çekim takviminizi çok uzun tutmayın! Madem olaya çok amatör giriyoruz. Muhtemelen çekim ekibi bütünü ile arkadaşlardan olacak demektir. yani sınıf arkadasın ışıkçı olur, komşunun oğlu sesçi olur.. bütün bu insanların senin kadar filmle ilgilenmeleri ve bundan haz almalarını bekleme.. Senden daha çabuk bıkabilirler ve eve gitmek isteyebilirler. Hele onları 20 gün boyunca bir arada tutabileceğini de düşünme.. İnan bana takvimini ne kadar kısa tutarsan o kadar iyi! Tavsiyem Max 10 gündür.. Çünkü inan bana 10 günden sonra ne kadar istekli olursan ol insanin film deyince midesi bulanmaya başlıyor

Bir de mekanlara yine.. eğer Ankara’da oturuyorsan deniz kenarı sahnesi koyma filmine.. Ya da ” çok soğuktu kar yağıyordu” falan yazarsan hikayene kar yağmayabilir.. “fırtına yağmur” gibi şeylerden de uzak dur.. Filmini hava şartlarına bağlama..

Hah!! Bir de sakın filminde öyle sayfa sayfa diyalog kullanma.. Yani arkadaşlarına o kadar ezber yapma mecburiyeti verme.. Hem uzun diyaloglar etkili olmaktan ziyade filmlerde hep bunaltıcı olmuşlardır.. Git istediğin filme bak. 10 saniyeden uzun diyalog çok ender görürsün. Bir de diyalog ne kadar uzunsa ona yüklenen oyunculuk ve duygu daha çok olur o yüzden arkadaşların mükemmel oyuncular değillerse bundan kaçınmanı şiddetle tavsiye ederim.

Hele ne bileyim “kız ağlamaya başlar kamera gözden akan damlaya yaklaşır” gibi şeylerden uzak dur.. Çünkü bunlar gerçekten iyi oyunculuk isteyen şeylerdir. Yani mükemmel yapılmadıkları sürece izleyicide istediğin etkiyi bırakmayabilirler. Zaten arkadaş arasında çekilen bir filmde nasıl ağlatacaksınız birbirinizi? O sahneyi çekmek imkansız hocam  Göze portakal kabuğu SIKIN! Bu bütün seti ağlatmaya yeter

Sonracıma.. Valla şu anda bu kadar aklıma geldi.. İlerde yazmaya devam ederim aklıma geldikçe bu konu ile ilgili..

Ama bunların hepsi zaten düz mantık. Yani dahi olmaya gerçekten gerek yok ama yine de buraya yazıyorum çünkü ben bu hataların hepsini daha önce yaptım… Siz yapmayın..

GERÇEKTEN OTURUP YAZMAYI NASIL BAŞARACAĞIZ

Bu kısım herkese göre değişir. Benim yaptığım şey kulağıma bir müzik takmak ve müzikle beraber kendimle konuşur tarzda aklıma o anda ne gelirse yazmak. Kim? Nerde? Niye? Şimdi ne olacak? Neden? Bu karakter bunu neden yapıyor? Hangi kameradan bunu en iyi gösterebilirim? Devamlı aklımda binlerce soru ile o anda parmaklarımdan ne dökülürse onları yazarım. Ve çoğu zaman o yazılara dönüp bakmam bile. Çünkü yazarken bütün o bilgiler aklıma işlenir ve ayrıca yazarken insan, düşüncelerinin hızını da kontrol altına almış olduğu için daha kontrollü bir yapı oluşturursun aklında.

Otur bilgisayarını aç ve durmadan yaz!!! Yaz!!

Ne tarz bir film yazıyorsan o tarz bir müzik tak!! Bırak o müzik seni o yönde istediği gibi yönlendirsin! Haydaa demeyin. Deneyin! Müzik eşliğinde yazdıkların çok daha anlam kazanacak herşey daha etkili olacak. Filmi izlediğinizi hissedeceksiniz. Müzikteki değişimler birden mod değiştirtecek belki de bir dönüm noktası bulacaksınız filmde. Karakterlere derinlik kazandıracaksınız. Bunu denemeden film yazma konusunda herşeyi denemiş sayılmazsınız!!!

Şimdilik bu kadar… İnanın! Kendinize güvenin. Beyninizi rahat bırakın. Bırakın o sizi istediği gibi sürüklesin. İnanın beyniniz sizden çok daha akıllı!

HANGİ PROGRAM EN İYİSİ?

Bu yazılarda film çekimi konusu bütünü ile bu işin acemilerine hatta konu ile hiçbir ilgisi olmayan kişilere yönelik yazılmıştır. O yüzden esasında çok önemli olan bir noktaya burada hiç değinilmedi. Senaryo şekli…

Senaryo yazımında standart bir format vardır. Karakterler ortaya yazılır. Diyalogları hemen altlarına yazılır ve genişlik az tutulur. Aksiyonlar ve diğer hareketler bütün satır boyunca yazılır. Tamam ne demek istediğimi anlamak zorunda değilsiniz elbette. Size eğer illa da profesyoneller gibi senaryo yazmak istiyorsanız çok büyük bir taktik vereyim. Sanırım oldukça az bilinen bir program bu “SOPHOCLES”. Bu programın trial versiyonunu www.kkymn.com’dan indirebilirsiniz. Böylece çok kısa yoldan hızlı ve kaliteli bir formatta senaryo yazmayı başaracaksınız. Örnek olarak pick-nick filminin senaryosunun sekline bakmanızı tavsiye ediyorum.

Herkese kolay gelsin. Yaratıcılığız umarım sizi yüz üstü bırakmaz

Diğer bir senaryo yazma programı celtx ücetsiz ve Türkçe dil desteğide bulunuyor link: http://celtx.com/

                                                                                                                                          Alıntıdır...

18 Ekim 2011 Salı

Senaryo Kıtlığı Gerçekten Yaşanıyor mu?


   Bir sinema filmini izlettiren nedir? Yani şöyle soralım filmi geniş kitlelere izleten nedir? İyi bir yönetmen mi? İyi bir oyuncu mu? geniş kitleler demiştik… Filmi teknik olarak değerlendirmeden izleyen sıradan izleyicilerinde bulunduğu; bizzat sinemanın içinde bulunan izleyicilerde dahil izleten öğe nedir? Tabiiki sinemanın hikayesidir. Bir teknik izleyici dahi eğer izlerken konuyu beğenmiş ve konu onu etkilemiş ise filmin detaylarına takılmayacaktır. Filmin ışığı  kötü olmuş, çerçeveler olmamış, rengi bozuk, kurguyu sağlayamamış gibi teknik değerlendirmeleri filmi izlerken unutacaktır. Teknikci olmayan seyircide; zaten doğrudan filmin konusunu eleştirecek yada tepkisini bu yönde verecektir. Buda bize gösteriyor ki; sinema için en önemli araçlardan biri onun hikayesidir yani iyi yazılmış yada konusu güzel olan bir senaryodur son zamanlarda sinema sektörü bunu tartışmaya başladı.  Bunun yanında güzel senaryolar yazılıyor… 

   Benim eleştirdiğim durum ise; yapımcıların yeni senaryoların yapımını gerçekleştirmekten korkmaları yeni senaryoları çekmektense; hazır tutmuş film senaryoları çektirmeleri hatırlarsınız senaristler yönetmenler katıldıkları çeşitli ortamlarda senaryo sıkıntısı çektiklerini söylüyorlar şahsen senaryo kıtlığı olduğunu düşünmüyorum. Onlarca festival düzenleniyor, senaryo yarışmaları düzenleniyor, binlerce roman ve hikaye kitabı bulunuyor ve daha sayamadığım onca kaynak… Bu öğeler kullanılarak yeni senaryo üretim yolları oluşturulabilir hatta bazı yapımcı firmalar internet sayfalarına artık senaryo göndermemelerini dikkate alınmayacağını not düşmüşler yani buda bize yakınıldığı gibi senaryo sıkıntısı olmadığını gösteriyor eğer bir sıkıntı varsa oda yeni senaryoların izlenme garantisi getirmediği için filmi çekmeye cesaret edilememesi oluyor.