11 Kasım 2013 Pazartesi

Malatya’da film maratonu başlıyor

Kerem Akça, bu yıl 4. Malatya Uluslararası Film Festivali’nin programını değerlendirdi

Kristal Kayısı ödüllü ulusal ve uluslararası yarışmasına paralel olarak 19 bölümde 120’yi aşkın filmin gösterileceği 4. Malatya Uluslararası Film Festivali bu yıl 15-21 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek. Cuma gecesi Muhterem Nur, Eşref Kolçak, Murat Soydan ve Rashid Masharawi’nin Onur Ödülü alacağı açılış töreni Malatya Kültür ve Kongre Merkezi’nde düzenlenecek. ‘Yabancı Dilde En İyi Film’ dalında Afganistan, Azerbaycan, Filistin, Gürcistan, İngiltere, İran, İsrail, Letonya, Lübnan, Romanya, Sırbistan, Singapur, Slovakya ve Suudi Arabistan’ın Oscar aday adayları ile Berlin, Sundance, Rotterdam, Cannes gibi önemli festivallerde ses getirmiş eserleri bir araya getiren, 17’si Türkiye prömiyerini yapacak çekici yabancı filmler etkinlik kapsamında görücüye çıkacak. Hollywood’da kötü adam rollerinin unutulmaz ismi olarak nam salan Hırvat Rade Serbedzija’nın Malatya’da hazır bulunup Onur Ödülü alması ise bizim için ayrı bir keyfe dönüşecek gibi.
Malatya Kayısı Araştırma-Geliştirme ve Tanıtma Vakfı tarafından, Malatya Valiliği’nin koordinasyonuyla düzenlenen Malatya Uluslararası Film Festivali, Doğu Anadolu Bölgesi’nin kültür sanat hayatını ışıldatmaya devam ediyor. Ulusal ve uluslararası yarışmasının yanı sıra yabancı konuklarıyla da bir hedef doğrultusunda hareketlenmeyi sürdürüyor.

Batı ile Doğu’yu birleştiren çok yönlü bir program
2013’te son 15 yılda Amerikan filmlerinin Rus/Balkan kötü adamı olarak bilinen Hırvat Rade Serbedzjia’ya verilecek Onur Ödülü’nün, Filistinli Rashid Masharawi’yle de dengelenmesi ‘Batı’ ile ‘Doğu’yu birleştiren köprüyü daha anlamlı kılıyor. Programlama da bu doğrultuda yapılmış. Kenya ve Filipinler’den çıkan sınıfsal suç hikayelerinden alternatif müzikle beslenen Amerikan vampirlerine, Romanya toplumunun göbeğindeki aile sorunlarından aşkın Afgan usulü tanımına, güncel Azerbaycan sinemasından güncel İtalyan sinemasına kadar uzanıp yelpazesini geniş tutan çok yönlü bir seçki var.
Bunların yanına Ulusal Uzun Metraj Yarışması’nda “Gözümün Nuru” (2013), “Kusursuzlar” (2013) ve “Yozgat Blues” (2013) gibi İstanbul, Adana ve Antalya’nın kaymak tabakasını barındıran bir seçki eklenecek. Ama 19 bölümde 120 filmi aşan eserin gösterileceği programda özellikle uluslararası yarışmada İsrail, Gürcistan, Filistin, Singapur ve Slovakya’nın ‘Yabancı Dilde En İyi Film’ dalında 86. Oscar Ödülleri’ne başvuran filmlerinin yanı sıra, güzel yıldız Valeria Golino’nun ilk yönetmenlik denemesi “Bal”ın (“Miele”, 2013) Türkiye prömiyeri yapılacak. Gördüklerim arasında bana göre bu seçkinin en iyisi “Köpeğim Killer” (“Môj Pes Killer”, 2013).

Uluslararası seçkide 17 Türkiye prömiyeri var
Ama programda dikkat çekilmesi gereken nokta, Coen Kardeşler, Cafer Panahi, Jim Jarmusch, Bong Joon-Ho, Jia Zhangke, Ari Folman gibi önemli yönetmenlerin bizim festivallerde de gösterilmiş eserlerinin görücüye çıkması değil. Zira bunların çoğunluğunu her şehirdeki festivallerde görmeye, vizyon öncesi deneyimlemeye alıştık. Aksine 17 tane Türkiye prömiyerinin de, Festival Program Direktörü Nesim Bencoya, Uluslararası Film Programı Koordinatörü Ezgi Yalınalp ile Danışma Kurulu Üyeleri Alin Taşçıyan ve Esin Küçüktepepınar’ın katkılarıyla incelikli elemeler sonrasında kaliteli bir toplam adına araya yerleştirilmesi.
14 ülkenin ‘Yabancı Dilde En İyi Film’ dalı için gönderdiği Oscar aday adaylarını dahil ederek bu seçkiyi özellikle gözden geçirmekte fayda var derim. “Gilles’in Karısı” (“La Femme de Gilles”, 2004) ile dikkat çeken Frederic Fonteyne’in geçen yıl Venedik’te gösterilen son filmi “Özgür Tango” (“Tango Libre”, 2012) bunlar arasında en merakla beklenecek olanı.
Venedik ve Rotterdam’dan ödüllü “Güzel Kelebekler” (“Bellas Mariposas”, 2013), İsrail’in intihar bombacılığını ele alan Oscar aday adayı “Bethlehem” (2013), Berlin’de beğeni toplayan farklı bir Nazizm öyküsü “Kurt Çocuklar” (“Wolfskinder”, 2013) ve Sundance’den ödüllü “Bir Afgan Aşk Hikayesi” (“Wajma”, 2013) ise onun arkasına adlarını yazdırabilirler.

2012’nin en iyi filmi, sinema kitapları ve atölyeler
Elbette programda dolaşırken 2012’nin bana göre en iyi filmi “Pamuk Prenses” (“Blancanieves”, 2012) ve en iyi yerli filmi “Tepenin Ardı” (2012) ile de farklı bölümler kapsamında karşılaşmak mümkün olabiliyor. Bunun yanında Güney Kore Yeni Dalgası’nın en önemli isimlerinden Bong Joon-Ho’nun dört filmden oluşan ‘Geceyarısı Çılgınlığı’ seçkisi göz alıcı dururken, ‘Sinemada Klasik Yapıyı Gelenekle Aşmak’ başlıklı Derviş Zaim atölyesi de konuya bakınca kaçırılmayacak etkinliklerden.
Festival geleneği devam ettirip bu yıl da teknik bilgi açısından doyurucu bir kitabı, Jennifer Van Sijil’in ‘Cinematic Storytelling’ini Türkçeye çevirip içi sinema aşkıyla dolan üniversiteli gençlere armağan edecek. Aynı zamanda Hababam Sınıfı öğrencilerinin yeniden toplanmasına paralel olarak Ulusal Uzun Metraj Yarışması’nda halkın oylarıyla Kemal Sunal Halk Ödülü’nün verilecek olması da ayrı bir detay.

Eser işletme belgesi konusunda festival yönetimini eleştirmek çok doğru değil
Bu yılın ulusal yarışmaya alınan veya alınmayan filmler üzerinden tartışılan konusunu ise es geçmek olmaz. Bilindiği üzere iki yıl önce “Zenne”nin (2011) ‘eser işletme belgesi’ sebebiyle işin ucunu ‘eşcinsel alt kültür’ün dışlandığına getirmesinin bir ‘bürokrasi sömürüsü’ olduğunu söylemiştik. Bu sene ise bana göre 2013’ün en iyi yerli filmlerinden “Hayatboyu”nun (2013) yanı sıra “Daire” (2013) ve “Köksüz” (2013) için de benzer durumlar yaşandı. Eser işletme belgesinin festivallerde istenmeyen, isteniyorsa da prosedür gereği dosyalanan, üzerine gidilirse bir bakıma ‘sansüre alan açan’ bir işlevi olması, bu konuda düşünceli bir durumu devreye sokuyor. Yurtdışında düzenlenen festivallerde ise böylesi şeylerin söz konusu bile olmaması, bu noktada notlarımız arasına alınabilir.
Ama kulağımıza gelenler de filmler ön jüri değerlendirmesine girmeden önce böyle bir belgenin hazırlanmasının istendiği yönünde. Yani bu üç yapıtın yapımcıları bir dönüş yapmayı reddederek bir bakıma kendi tepkilerini ‘ucu sansüre kadar uzanacak yönetmeliklere karşıyız’ olarak koymuş. Herkesin hür iradesine saygı duyarken, hazırlanması uzun sürmeyen belgeyi isteyen Malatya Uluslararası Film Festivali yönetiminin de hakkını teslim etmek gerek. Çünkü burada yönetmelikler başvuran her film için uygulanıyor. Yarışmaya alınan diğer eserlerin bu detayı dikkate alması da bir anlamda seçkiyi etkilemiş gibi. Buradaki yarışmanın 75.000 TL’lik bir ödülü olması ister istemez bu gibi kuralları devreye sokuyor. Bu konuda festival yönetimini eleştirmek çok doğru olmaz.

Kerem Akça’nın yurtdışı ve yurtiçi festivallerde izleyip Malatya Film Festivali’nde önerdiği 15 film:

1-Sevmek Zamanı
2-Pamuk Prenses (Blancanieves)
3-Tepenin Ardı
4-Yaratık (Gwoemul / The Host)
5-Sadece Aşıklar Hayatta Kalır (Only Lovers Left Alive)
6-Son Şans (The Congress)
7-Leydi ile Sokak Köpeği (The Lady and the Tramp)
8-Ana (Madeo / Mother)
9-Köpeğim Killer (Moj Pes Killer / My Dog Killer)
10-Gözümün Nûru
11-Günahın Dokunuşu (Tian Zhu Ding / A Touch of Sin)
12-Sen Şarkılarını Söyle (Inside Llewyn Davis)
13-Yozgat Blues
14-Sefertası (Dabba / The Lunchbox)
15-Karamel (Caramel)

Kerem Akça’nın Malatya Film Festivali’nde görmek istediği 5 film:

1-Havlayan Köpek Isırmaz (Flandersui Gae / Barking Dogs Never Bite)
2-Bethlehem
3-Özgür Tango (Tango Libre)
4-Kurt Çocuklar (Wolfsbinder)
5-Bal (Miele)

Kerem Akça
keremakca@haberturk.com
kaynak: haberturk.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi bizimle paylaşın