8 Aralık 2011 Perşembe

Vali olacağım' Diye Yola Çıktı Yönetmen Oldu


Şimdi Hollywood'un nabzını tutmaya hazırlanan genç yönetmen, "Babam vali olmamı istiyordu ama nasibimiz yönetmenlikmiş." diyor.

Üniversitede siyaset bilimi ve kamu yönetimi okuyan Belgin Güven, küçüklüğünden beri yakından ilgilendiği sinemayla İstanbul'daki üniversite ortamında tanışır.

Son sınıftayken dört yıldır okuduğu bölüm değil, sinema ağır basar. Yol ayrımında olduğunu hisseder ve bir tercih yapmak zorunda kalır. Bu durumu, "Bu seçim benim için üniversite değil hayat tercihi oldu." şeklinde yorumlayan Güven'in hayallerinde sinema okumak vardır.

Bu nedenle yönetmenlik eğitimi almak için girişimlerde bulunur. Kaliforniya Devlet Üniversitesi'nden aldığı kabul, hayalindeki mesleğin kapısını açar.

Bir yanda şartların zorladığı ve eğitimini aldığı ancak çok da yapmak istemediği bir meslek, diğer yanda hiçbir deneyiminin olmadığı, sıfırdan başlayacağı ama hayalini kurduğu sinema... Uzun süre bu iki meslek arasında gider gelir. En sonunda Hollywood yollarına düşer.

Amerika'nın en saygın üniversitelerinden biri olan UCLA'da yönetmenlik eğitimi başlar. 1,5 yıllık yorucu ve meşakkatli eğitim sürecinin ardından yönetmelik şapkasını takar.

Yıllar önce siyasetçi olmak için çıktığı üniversite macerasının sonunda sinema sektörüne atılır. "Babam vali olmamı bekliyordu, ancak nasibimiz yönetmenlikmiş." diyen Belgin Güven, eğitimini tamamladıktan sonra Westwood adlı yapım şirketinde yönetmenlik hayatına başlar.

Başlangıçta reklam filmleri çektiklerini belirten Güven, sonrasında Amerika'da her yıl düzenlenen Türk Festivali'ni çekme fırsatını bulur.

Bu festivalin kendileri için büyük bir adım olduğuna inanan Güven, ekibiyle birlikte Los Angeles'ta malzemenin fazla olduğunu keşfeder ve bu işi Türkiye'ye taşımaya karar verir.

Sonrasında TRT'den gelen teklifi değerlendirerek Türkleri ilgilendiren, aynı zamanda Los Angeles haberlerinin de yer aldığı "Eksi 10" isimli programı çekmeye başlar.

Tüm bu yoğunluk içerisinde "Marjinal Değiniler" adlı ilk kısa filmini de çeken Güven, bu deneyimini "boy aynası karşısına geçmek" olarak nitelendiriyor.

Avrupa'da 15'e yakın festivale gönderdiği filmini, gerek çekim tekniği gerekse senaryo itibarıyla "fazla Fransız" bulan genç yönetmen, filmin senaryosunu yazarken okuduğu bir kitaptan esinlenmiş.

Güven, filminde bir genç kızın acı hatıralarından kurtulmak adına yaptığı marjinal hareketleri konu ediyor.

"Mesleğim büyük özveri ve disiplin gerektiriyor. Bu film benim için medrese eğitimi gibiydi. Sabrın ne olduğunu öğretti. Günde 15 saatten fazla çalışıyorum ama yaptığım iş buna değiyor." diyor.

Güven, Türkiye'nin gerek kültürel öğeleri gerekse tarihi birikimiyle ciddi bir kaynak olduğunu ve bunun mutlaka dünya pazarına tanıtılması gerektiğini düşünüyor.

Amerikalıların çoğunun Türkiye'yi sadece geçmişte yaşanan Türk-Ermeni meselesinden tanıması onu üzüyor. Bu yüzden Amerikalılarla birlikte yaptığı tüm projelerde kendini Türkiye'nin tanıtımına odaklamış.

Önümüzdeki sezon Hollywood'un nabzını tutacak yeni bir televizyon programı ve belgesel hazırlığı içinde olan Güven, aynı zamanda Amerika'nın sinema eğitiminde en iyi üniversitelerinden biri olan Chapman'da doktora yapmayı planlıyor.

Amerikalılar için Türk sineması "yükselen bir yıldız"

Belgin Güven, Türk sinemasının şu an itibarıyla iyi bir yerde olduğu kanaatinde. Amerikalıların Türk sinemasını 'yükselen yıldız' olarak gördüğünü söylüyor.

Genç yönetmen beş yıldır Amerika'da yaşıyor ve üzerinde çalıştığı projeleri bitirince Türkiye'ye dönecek.

Dönüşünün kendisini korkuttuğunu itiraf eden çiçeği burnunda yönetmen, "Maalesef biz Amerikalılar gibi profesyonel çalışmayı bilmiyoruz. Onlar yapılan işleri destekleyip sizi hep bir sonraki adıma taşıyor. Gereksiz çekişmeler yok. Kaliteli olanı öne çıkaran bir sistem mevcut." diyor

on5yirmi5.com
                                                                                                                                          Alıntıdır....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi bizimle paylaşın