11 Aralık 2011 Pazar

TÜRKİYEDE GÖRÜNTÜ YÖNETMENLİĞİ


Türkiye'ye sinemanın gelişi ile cinema elde edilen aletin , cinematograph'ın keşfi arasında çok fark yoktur aslında. Abdülhamit döneminde ilk sinema gösterimi avrupayla aynı zamnlara denk düşer.Fakat sinemanın gelişimi ülkemizde o kadar avrupayla paralel malalesef ki gidememiştir.Biz sürekli kolayı , tüketmeyi ve popüler olanı kolayca kopyalamayı tercih ettiğimden dolayı başkaları sürekli keşifler yaparken yerimizde saymaktan başka birşey yapamamışızdır.
 
Avrupa ve amerika sürekli yeni sinema dilleri ve tekniklerinin peşinde koşarken , biz de kolay yoldan para kazanmanın peşinde çok papuç eskittik.
 
1960 yılarda çekilen siyah-beyaz filmlerdeki görsel dil ve tekniğin üstüne 2005 yılında bile birşeyler koymuş deyiliz.Özellikle görsel dil konusunda çok daha geri durumdayız. Helikopter çekimi kulanıyorsunuz ama işin adeta cılkını çıkarıyorsunuz. Olur olamdık yerde zeytin yağını fazla bulma misali dakikalarca hava çekimi...Ne duygu var ne bir konu bağlantısı. Helikopterin ucuna bağlanmış bir mekanizmanın üzerinde kamera kayda giriyor.Helikopter pilotunu kameramanlığında uzun uzun istanbul görüntüsü...

 Sinema=ilüzyondur.Bu kadar.Eğer yaptığınız ışıkla ve kamera hareketleriyle seyirciyi şaşırtmıyor ve doyurmuyorsanız görüntü yönetmeni deyilsiniz! Siz herbir elinde kamera olan vatandaştan hiçbir farkınız yok. Hatta bazıları sizden çok daha iyi durumda görüntü yönetmeni...

Amerika ve avrupa da görüntü yönetmenliğine yapılan yatırım sinemanın diğer argumanlarına yapılmıyor desem yanlış söylemiş olmam.

Yıllarca teknik eğitimin yanıo sıra sanat tarihi bilgisini özümseme gerçekleşmea ise iyi bir görüntü yönetmeni olmanız imkansız gibidir. Dönemler ve figürler beynin merkezine mutlaka yerleştirilir.Dönemin ışığı ve rengi bilinmiyorsa zayıf bir görüntü yönetmenisinizdir.Büyük prodüksiyonlarda olma şansınız yoktur.

İyi bir görüntü yönetmeni bir filmin planlamasında Prodüktör ve yönetmen kadar etkin rol alır.Projeye göre bazen bu aktörleri bile geri brakmak zorundadır. Kamera açıları , gerekli ışık miktarı ve türü,kamera haraketleri , fim çeşiti,kulanılacak ek alet-edavat...Hepsine görüntü yönetmeni karar verir.

Sürekli görüntü yönetmenleri yeni arayışlar ,açılar,ışıklar ve sinema dilleri peşindedir.Dünyanın bilinen görüntü yönetmenlerinin farklı farklı sinema dilleri vardır.Türkiye'nin öne çıkan üç-beş görüntü yönetmenleri de bu dilleri takip etmeye çalışır. Öne çıkamayan diğer grup görüntü yönetmenlerimiz ise sinema dilleri konusunda bilgiye bile sahip değildir.

Bunun birkaç nedeni var.Yani görüntü yönetmenliğinin bu kadar ülkemizde geri kalmasının;

1- Sürekli taklit eden ,özgünlükten yoksun sinema sektörünün mimarı yapımcı ve yönetmenlerin kısa zamanda şöhret ,para ve seyrettiğimiz rezalet filmleri sürekli çekme isteği

2-Hiçbir özğünlüğü olmaması nedeniyle dünya pazarına çıkamayan ucuz prodüksiyonların kalite arayışının başka noktalarda olması.

3-Görüntü yönetmenlerinin ve görüntü yönetmenliğinde gelen yönetmenlerin bir türlü gereken çıkışı yapıp sektöre alternatifler sunamaması.

4-Görüntü yönetmenlerinin eğitimsel ve kültürel olarak çok zayıf olması

sinanonur78.blogspot.com
                                                                                                                                      Alıntıdır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi bizimle paylaşın