8 Aralık 2011 Perşembe

TÜRK SİNEMASININ BAŞLANGIÇ SERÜVENİ



 Yıl 1914. Auguste ve Louis Lumiere kardeşlerin 22 Aralık 1895 günü Paris'te Capucines Bulvarı'ndaki Grand Cafe'de düzenledikleri gösteriden 19 yıl geçmişti. O yıla değin Sadece az bir kesim sinema denilen icatla karşılaşmıştı. Sinema halen bir kitle eğlence aracı olamamış, yerli sinema endüstrisi kurulamamıştı.


İLK FİLMLER YILDIZ SARAYINDA: Türkiye sinema ile önce, II Abdülhamit döneminde Yıldız sarayının karanlık, geniş bir salonunda tanıştı. Saray halkı idi ilk kez filmleri izleyenler. Bertrand adında bir Fransızdı bu gösteriyi yapan kişi. Aynı yıl,  Lumiere kardeşlerin operatörü Alexandre Promio, elinde kamerasıyla İstanbul'a geldi ve padişahtan aldığı özel izinle İstanbul ve İzmir dolaylarında çok sayıda belgesel film çekti.

İLK HALK GÖSTERİSİ: Halka ilk gösteri ise,  Galatasaray Lisesi'nin karşısında bulunan Avrupa Pasajı'ndaki Sponek Birahanesi'nde yapıldı. Bu gösteriyi yapan kişi ise daha sonra Merkez Ordu Sinema Dairesinin başına getirilen Polonyalı Sigmund Weinberg'den başkası değildi.

SİNEMAYA MERAKLI BİR GENÇ: Fuat Uzkınay 26 yaşında, İstanbul Sultanisi’nde Dahiliye Şefi olan sinemaya meraklı bir genç idi. Uzkınay, sık sık okullarında gösteri yapan Weinberg'e hayrandı. Hiçbir gösterisini kaçırmaz, ısrarla sinema makinesini inceler, bilgi alırdı. Günün birinde İstanbul Sultanisinin kapıları Weinberg'e kapanınca bu fırsatı değerlendiren Uzkınay satın aldığı film makinesi ile öğrencilere kısa filmler göstermeye başladı.

VE İLK TÜRK FİLMİ ÇEKİLİYOR: I Dünya savaşının çıkması eli silah tutan gençler askere alındı. Fuat Uzkınay’da bu gençlerden iri idi. Ama Kader onu askerdede bırakmayacak ve sinema ile tekrar kavuşacakdı. 3 Kasım 1914'de Rusya’ nın Osmanlı devletine savaş ilan etmesi ve Osmanlı imparatorluğunun I.Dünya savaşına katılması ile  birlikte, ilk tepki, Rusların 1876 - 1877 savaşının sonunda bir zafer anıtı olarak Yeşilköy'de inşaa ettikleri  yapının yıkılmasını  kararlaştırmak oldu. Bu tarihi anın filme çekilmesi kararlaştırıldı. Filme çekme işi, aynı zamanda müttefiki olan Avusturya-Macaristan şirketi olan Sacha Mester Film Gesellschaft firmasına verilmişti. Fakat son anda bu tarihi olayın bir türk tarafından çekilmesi istenince yapılan araştırma sonucunda daha önce film gösterilerinde bulunan Genç subay Fuat Uzkınay uygun görüldü. Sacha firması teknisyenleri tarafından kısa bir eğitimden geçirilen Fuat Uzkınay "Ayastefanos'taki Rus Abidesi'nin yıkılışı"belgeselini çekti. 150 metre uzunluğunda olan bu film, birçok resmi kaynağa göre Türk sinemasının gerçek doğum tarihidir.

FUAT UZKINAYIN YÜKSELİŞİ: Harbiye Nazırı Enver Paşa'nın emriyle Merkez Ordu Sinema Dairesi kurulunca, Türkiye'de sinemayı tanıtma konusunda büyük katkıları olan Sigmund Weinberg bu kurumun başına getirilir. Yardımcısı da Fuat Uzkınay'dır. Weinberg, savaşla ilgili ve Türkiye'yi ziyarete gelen imparatorların gezi belgesellerini çekerken, bu ara Enver Paşa'yı ikna edip öykülü uzun film denemesine de girişir

Uzkınay, Weinberg ile ilk konulu film çekiminede katılır. Oyuncularının askere alınması nedeniye yarım kalan "Leblebici Horhor" (1916) ve Weinberg'in başladığı ve 2 yıl sonra Fuat Uzkınay'ın tamamladığı "Himmet Ağanın İzdivacı" (1916-1918) çeker.

DİĞER SİNEMACILAR: Yine bu tarihte, daha çok tiyatro kökenli olan sinemacılar ortaya çıkar. Bunlardan birisi Muhsin Ertuğrul diğeri ise Sedat Simavi idi. Simavi’nin ilk çalışmaları 1917'de çektiği Pençe ve Casus filmleridir.

Türk sinemasının özgün senaryoya dayanan ilk filmi Muhsin Ertuğrul'un yönettiği “İstanbul'da Bir Facia-i Aşk” oldu. Senaryosunu, bugün gazetelerin 3'üncü sayfalarında sıkça rastlanan türden bir aşk cinayetinden alan film, Türk sinemasına ilk hayat kadını tiplemesini de getirdi.

1916'da Osmanlı imparatorluğu Romanya'ya savaş ilan edince, Romanya uyruklu Weinberg, Merkez Ordu Sinema Dairesinden uzaklaştırılır ve yerine Fuat Uzkınay gelir. Uzkınay 1953'e kadar Ordu Foto-Film Merkezi'nde aralıksız çalışır ve 1956'da 68 yaşında hayata veda eder.

TÜRK SİNEMASI TARİHİNDE ÖNE ÇIKANLAR
1855 İstanbul'da Beyoğlu semtinde sinema öncesi canlı görüntü gösterileri: "Cosmorama", "Diaphanorama" ve benzerleri.
1896 Yıldız sarayında ilk sinema gösterileri; Galatasaray'daki Sponeck birahanesinde Lumiére Kardeşlerin ilk filmleri; Lumiér'in görüntü yönetmeni Promio İstanbul'da film çekiyor.
1897 Beyoğlu'nda Varyete tiyatrosunda Fransız Cambon'un sinema gösterileri; Weinberg gösterilerini Sponeck'te Concordia'da ve Feyziye Kıraathanesi'nde sürdürüyor.
1908 Vezneciler'de, İstanbul Tiyatrosu'nda, Ramazan boyunca sinema gösterileri.
1910 Sigmund Weinberg Şehzadebaşında gösterilere başlıyor, Weinberg, Pathé sinemasını açıyor.
1914 Cevat Boyer ve Murat Bey Şehzadebaşı'nda Milli Sinemayı açıyorlar, Fuat Uzkınay "Ayastefanos'taki Rus Abidesinin Yıkılışı"nı çekiyor; Şakir ve Kemal Seden Kardeşler Ali Efendi Sinemasını açıyorlar.
1915 Enver Paşa'nın emri ile kurulan Merkez Ordu Sinema Dairesi'nin başına Sigmund Weinberg getiriliyor ve Weinberg Himmet Ağanın İzdivacı'nı çekmeye başlıyor.
1916 Weinberg Türkiye'den ayrılıyor, yerine Uzkınay geçiyor.
1917 Sedat Simavi Pençe ve Casus'u çekiyor.
1919 Ahmet Fehim Mürebbiye ve Binnaz'ı çekiyor, Mürebbiye Türk sinemasında ilk sansür olayını yaratıyor.
1921 Şadi Karagözoğlu Bican Efendi dizisine başlıyor, Muhsin Ertuğrul Almanya'da Stanbul Film'i kuruyor.
1922 Kemal Film kuruluyor, Almanya'dan dönen Muhsin Ertuğrul, Kemal Film'in hesabına, İstanbul'da Bir Facia-ı Aşk'ı ve Boğaziçi Esrarı / Nur Baba'yı çekiyor.


(1) Sigmund Weinberg
(2) Fuat Uzkınay (1888 – 1956)
(3) Türk Ordusu İzmir'e giriyor, 9 Eylül 1922, Yön:Fuat Uzkınay.
(4) Muhsin Ertuğrul, Cezmi Ar
(5) Ayastefanos'taki Rus Abidesi

yesilcam.gen.tr
                                                                                                                                           Alıntıdır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi bizimle paylaşın