5 Aralık 2011 Pazartesi

SİNEMA STRATEJİK BİR SEKTÖRDÜR


Devlet Bakanı Zafer Çağlayan’ın 2009’un son günlerinde Birleşik Arap Emirlikleri’ne yaptığı “Yanınızdayız” ziyaretinde gündeme gelmişti. Çağlayan, Dubai dönüşünde Abu Dabili mevkidaşı Şeyha Lubna’dan “Her şeyimizi kilitlemiş durumdasınız. Eşlerden Gümüş dizisinin kahramanı gibi davranması isteniyor” sözlerini duyduğunu aktarmıştı. Uçakta yaptığımız bu görüşmede, Dış Ticaret Müsteşarlığı’nın, Kültür ve Maliye bakanlıkları ile “dizilerde Türk mallarının ve turizminin tanıtımını teşvik” çalışması içinde olduğu anlaşılmıştı.. Çağlayan’ın dün Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) çatısı altında sinema sektörünün önde gelen temsilcileriyle yaptığı toplantı,“film endüstrisinin” dosyasının da kabarık olduğu görüldü.

Sinemacılar, “Film endüstrisi stratejik bir sektördür!” sözleriyle konunun altını çizme ihtiyacı duydular. AB ülkelerinde yasak kalktı Çağlayan, dünya üzerinde yapılan bir araştırmayla “stratejik sektör” tanımının altını dolduran verileri paylaşıyor: Bir film yapımı için harcanan her 1 dolar, ekonomiye 2.5 dolar olarak dönüyor. 2003 yılında film prodüksiyonları için harcanan yaklaşık 3-3.5 milyar dolarlık bir harcama, 50 bin kişiye istihdam yaratırken; sanayi aynı oranda iş gücü yaratmak için 7.5 milyar dolarlık yatırım yapmak zorunda. “En önemli sorunumuz reklam yasağı” diyerek söze başlayan Çağlayan, filmlerle Türk imajına yatırım meselesine “Zor ama mümkün” yorumu getiriyor. Filmlerde reklam yasaklarının kaldırılmasıyla ilgili kanun tasarısının Başbakanlığa geldiğini söyleyen Çağlayan, AB ülkelerinin bu konudaki düzenlemeleri 2007’de yaptığını, Türkiye’nin de aynı yasalar çerçevesinde düzenleme yoluna gideceğini belirtiyor.

Çağlayan toplantıda “Türk dizilerini, filmlerini 30’a yakın ülkeye değil, 130’a yakın ülkeye gönderebilecek sinerji yaratabilir miyiz?” sorusuna yanıt ararken; makine, fındık, zeytinyağı, seramik ve su ürünlerinin yanı sıra yeni kurulan ev tekstili tanıtım gruplarını da tanıtıyor. TİM bünyesinde kurulması gündeme gelen “Film ve Dizi Tanıtım Grubu” için İTO’dan da destek sözü geliyor. Sinema yapımcı ve yöneticilerinden ise daha kapsamlı bir öneri geliyor: Mali ve idari olarak özerk bir sinema konseyi! Film biletlerinden alınan yüzde 10’luk eğlence vergisinin yarısına MALİYE BAKANLIĞI’nın el koyduğunu belirten sinemacılar, “Bu paralar sektör yerine Hazine’ye gidiyor” diyorlar. Yıllık 300 milyon dolar iş hacmi üreten film endüstrisinin kayıt dışılıkla mücadele, sponsorluk ve yurtdışı tanıtım desteği beklentilerinin önünde şimdilik “bir” devlet kapısı açılmış oldu; asıl elini cebine atacak RTÜK ve Maliye’den ise ses yok. Eğer toplantıdan söz alamadığı için “sinirlenip” erken ayrılmasıydı duayen sinemacı Türker İnanoğlu da bunu söyleyecekti. Devlet Bakanı Zafer Çağlayan (soldan üçüncü) Türk dizi ve film yapımcıları ve sektör temsilcileriyle görüştü.

Sinemacılar neler söyledi? - Erden Kıral: Avrupa dünya üzerindeki kültürel egemenliklerini sinemayla kurdu. 400 milyar doları bulan film pazarı dijital devrim ve internetle büyüyor. - Mehmet Altıoklar: ABD’de salon başına kişi sayısı 8 bin, AB’de 15 bin, Türkiye’de ise 50 bin civarında. Sinema izleyicilerinin yüzde 49’u kadın, yüzde 88’inin yaşları 18-39 aralığında, öğrencilerin oranı yüzde 30, bekârlar yüzde 60. Yerli tüketimin aldığı pay açısından ABD ve Hindistan’dan sonra Türkiye üçüncü sırada geliyor. Son yıllarda gişede ilk 20 arasına yabancı filmlerden yalnızca Titanik girebildi. - Hülya Tanrıöver: Pijama-Terlik-Televizyon “PTT” olarak açıklanan ev hali sloganı, “Plazma-Terlik” olarak değişti. - Mustafa Altıoklar: Film kalıcıdır, dizi geçici.

Arap ülkelerindeki yapımcılar da kendi dizilerini çekecek. Türkiye’de film sektörü kendi yağıyla kavruluyor. Oysa Fransa’da “Ulusal Sinema Konseyi” (CNC) adı altında özerk bir kuruluş bulunuyor. 1946 yılından beri Fransız filmine 1.5 milyar euro sübvansiyon yapıldı. Türkiye’de filmlere devlet desteği 10 milyon euro’yu aşmadı. Fransa’da film tanıtımlarını ise yüzde 70 oranında CNC, yüzde 20 sektör yatırımcıları, yüzde 10 da Dışişleri Bakanlığı fonluyor. - Mehmet Soyarslan: Reklam yasağı uygulaması bizi yasakçı ülke konumuna getiriyor. Sizin ürünlerinize de dışarıda yasak getirirler. Sinema saktörü ciddi tehdit altında.

Sponsorluk Yasası kalkmalı. Sinemaya yapılan yatırımlar ödenmiş vergi kabul edilsin. - Serdal Doğan: Bağımsız sinemacılar desteklenmeli. “Gitmek” filmi ile 16 uluslararası ödül aldık. Microsoft’un geliştirdiği bir programla, bundan 3 ay önce ABD’de internet üzerinden film satışına başladık. İnternet üzerinden yılda 2.5-3 milyar dolarlık film satılıyor. - Fırat Gülgen: Film pazarlaması yapıyorum. Azerbaycan film pazarı Türkiye’ye Ermeni sorunu nedeniyle 1.5 yıldır kapandı. Özbekistan, Kazakistan ve Azerbaycan’a Rusya’nın da ilgisi fazla. Almanya, Tayland, Çek Cumhuriyeti, Singapur, Makedonya, Bulgaristan, İran, Gürcistan ve Kuzey Irak’ın yanı sıra Ortadoğu ve Arap ülkelerine de film ihraç ediyoruz. Bugüne kadar 3670 saatlik TV filmi ihraç ettik. - Birol Güven: TV kanalına bir reklam uyarısı gelirse, 1.5 milyon dolar ödemeyi taahhüt ettim. Papatyam dizisinde Metin Akpınar’ın kazağının markası belli olmasın diye elektrikçi bandıyla kapatıyoruz, bundan utanıyorum. - Haluk Ünal: Yaratıcı endüstriler ekonominin lokomotifi olarak kabul edilir.

AB müzakerelerinde patent ve fikri haklar maddesini zorla açtık, şimdi kapatamıyoruz. Fikri mülkiyet hakları oluşmuyor. Mali ve idari bakımdan özerk bir yapının oluşturulması gerekir.

senaryo.org.tr
                                                                                                                                  Alıntıdır....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi bizimle paylaşın