Brezilya'da ilk aktüalite filmleri daha 1903'te çevrilmeye başlandı. Ama ulusal yapımların doğuşu ancak 1908'de gerçekleşti. Brezilya sinemasının öncüleri genellikle Avrupa kökenliydi: portekizli Antönio Leal (Patria e banaeira, 1914) ya da italyan Vittorio Capellaro (inocencia, 1915; O Garimpeiro, 1918). Tiyatro geleneğine bağlı ve italyan melodramının etkisinde olan bu sinemacılar bir çığır açtılar. 1910'larda yönetmenliğe başlayanlar arasında Luiz de Barros (Vivo o muerto, 1915) ve Jose Medina (Exemplo regenerador, 1919) saymak gerekir. 1922'den başlayarak "Avrupa" sineması, yerini Hollywood Sinemasına bıraktı. Çok dağınık durumdaki Brezilya stüdyoları, amerikan filmlerinin akınını durdurmakta büyük güçlük çektiler. Gentil Roiz (Retribuıçâo, 1924), Alberto Traversa ve Jose medina birkaç ilginç yapıt verdiler. Ama en önemli olgu, Humberto Mauro'nun, Ca-taguases kentinde, Minas Gerais maden ocaklarında gerçekleştirdiği filmlerdi. Mauro burada birçok nitelikli yapıt ortaya koydu {Brasa dormida, 1927; Sanguermneiro, 1929). 1930'ların başlarında da kimi güçlükler içinde çalışmalarını sürdürdü; Ganga bruta (1933), Favela de me-usamöres(?934). Bu arada 1929'da yapılan iki filmi belirtmek gerekir. Bunlardan biri, Mârio Peixoto adlı on sekiz yaşında bir gencin yönettiği Limite adlı deneysel film, öbürü Adalberto Kemeny ve Rodolfo Rex Lustig'in birlikte çektikleri, Vertov ve Ruttmann'm çalışmalarına yakın bir belgeseldi: Sâo Paulo a sintonia da metropole.
Sesli sinema "karnaval" filmlerinin sayısının hızla artmasını sağladı. Halktan ilgi gören bu tür, esas olarak, radyo ya da müzikhol yıldızlarının şarkılı ve danslı gösterilerini tanıtma işlevi gördü. Carmen Mi-randa'nm oynadığı AI6, alo Brasıl (1934), daha ciddi sanatsal çabaları kesintiye uğratan bu ticari film türünün en tanınmış örneğidir. Oduvaldo Viana'nın yapmacıklı güldürüsü Boneçuinha de seda (1935), bu dönemin nitelikli sinemasının son büyük yapıtı sayıldı.
Anselmo Duarte (Catule tutkunları, [1964]), Roberto Farias (Assalto ao trem pagador, 1962) ve Wâlter Hugo Khouri (Noite vazia, 1964) bu akımın biraz dışında kalırken, Nelson Pereira dos Santos (Vidassecas, 1963), Glâuber Rocha (Barravento, 1963; Deus e o Diabo na terra do sol, 1964; Terra em transe, 1967; Antonio-das-Mortes/O Santo Guerreiro contra o Dragao da Maldade, 1969), Ruy Guerra (Os fuzı's, 1964); Roberto Santos (A hora e vez de Augusto Matrağa, 1966), Carlos Hugo Christensen (Cröni-ca da Cidade amada, 1965); Paulo Ce-sar Saraceni (Arraial do cabo, 1964; Porto de caixas, 1962; Odesafio, 1966), Luis Sârgio Person (Sâo Paulo S. A. 1965), Leon Hirszman (A falecida, 1965), Carlos Diegues (Ganga Zumba, 1963; A grande cidade, 1966), Jose ve Geraldo Santos Pereira (Grande sertâo), Joaquim Pedro de Andrade (Alegria do povo, 1963; Macunaima, 1969) ve Wâlter Lima Jr. (Menino de engenho, 1965) "ci-nema növa"nın en önemli temsilcileri arasındaydı.
Ancak 1970'ten başlayarak, "cinema növa", ekonomik ve siyasal nedenlerle bir bunalım dönemine girdi ve giderek etkisini yitirdi. Kimi yönetmenler Brezilya dışında çalışmayı denerken (Pereira dos Santos, Rocha, Guerra), kimileri de yeniden sıradan ürünlere yöneldiler. 1970'li yılların en iyi filmleri, Nelson Pereira dos Santos (Azyllo muito louco, 1970; Como era gostoso o meu FrancĞs, 1971; O amuleto de Ogum, 1974; Tenda dos milagres, 1977); Glâuber Rocha (Der Leone have sept cabezas, 1970; Cabezas cortadas, 1970; A idade da Terra, 1980) ve Ruy Guerra'nın (Sweet hunters, 1969; Os deuses e os mortos, 1970; A çueda, 1979 [Nelson Xavier ile birlikte] çalışmaları oldu. Ayrıca kimi yapıtlarıyla Arnaldo Jabör (Toda nuda sera castigada, 1973; Tudo bem, 1979), Joaquim Pedro de Andrade (Os inconfıdentes, 1972), Julio Bressane (Matou a familia e foi ao cinema, 1970), Gustavo Dahi (Uira, 1973), Leon Hirszmann (Sao Bernardo, 1972). Andrea Faria (Prata Palomares, 1972), Carlos Diegues (Os herdeiros, 1969; Xica da Silva, 1976; Chuvas de verâo, 1979; Bye bye Brasil, 1980), Paulo Cesar Saraceni (A casa assassinada, 1972) ve Jorge Bodanski (İracema, 1975) de dikkat çeken yönetmenler arasındadır.
Nüve Forum Alıntı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Düşüncelerinizi bizimle paylaşın