10 Aralık 2011 Cumartesi

Film klişeleri: Ben bu filmi seyretmiştim


Macera, korku, kovboy, aşk farketmez; türü ne olursa olsun, bazı fimlerin bazı sahnelerinde "aa, ben bu sahneyi daha önce görmüştüm" gibi bir duygu yaşarız. Filmler farklı olmasına farklıdır, ama nedense bazı sahneler neredeyse birbirinin tıpatıp aynıdır, hep aynı şeyler olur ve genellikle de filmin nasıl biteceğini aşağı yukarı tahmin edebiliriz. Bunların hepsi film klişeleridir, hepsi birer kural gibidir ve bir çok yönetmen film çekerken bu kurallara uymadan yapamaz. Tabii ki bu her film için geçerli değildir. Ama biz ne yaptık? Kalktık, büyük bir hizmet aşkıyla bu sahnelerin en çok bilinenlerini bulup yazdık. Eminiz okurken bir çoğunu sizler de hatırlayacaksınız.

Esas adam bilir kuralı: Araba patlamak üzeredir, ama kahramanımız bütün yolcuları çıkarıp güvenli bir yere götürene ve "Dikkat edin! Araba patlayacak!" diyene kadar patlamaz.

Gücümü kendimden alırım kuralı: Esas adam doğa kurallarını umursamaz, 72 saat boyunca aç, susuz ve uykusuz yaşayabilir, bu durum ona gücünden hiç bir şey kaybettirmez.

Bu da nereden çıktı kuralı 1: Ortadoğu'da veya çölde geçen tüm macera filmlerinin kaçma-kovalamaca sahnelerinde aracı yavaşlatmak için yola bir deve kervanı çıkar, bu kırsal bölgenin özelliğine göre, koyun, inek, kaz sürüsü olarak değişebilir.

Bu da nereden çıktı kuralı 2: Adamlarımız yine kaçmaktadırlar, ama önlerine, eğer kırsal bir bölgede iseler tren, yok eğer şehir trafiğinde iseler inanılmaz uzunlukta bir tır çıkar.

Meyveleri ezmeden olmaz kuralı: Egzotik bir ülkede geçen bütün kovalamaca sahnelerinde mutlaka bir meyve-sebze arabasına çarpılır, her şey yola saçılır, meyve-sebze satıcısı arkalarından garip bir şekilde elini kolunu sallayarak bağırır.

Uçurumun eşiğinde kuralı: İyi karakterlerin arabası (ya da çocukları taşıyan otobüs) genellikle tam uçurumun kenarında durur veya yarısı havada yarısı karada kalır. Esas adam herkesi kurtarır. Yok, arabanın mutlaka uçurumdan aşağı uçması gerekiyorsa, iyi karakterler araba uçmadan bir saniye önce kendilerini arabadan atmak suretiyle kurtulurlar, kötü karakterler ne yazık ki arabayla birlikte uçarlar.

Alçaklar yüksekten düşer kuralı 1: Esas adamımız kötü adamla boğuşmaktadır. Tam da pencerenin önündedirler (bina kesinlikle gökdelendir) ve tam esas adam düşecekken şansı döner, kötü adam bütün kötülüğüyle aşağıya düşer ve ölür.

Alçaklar yüksekten düşer kuralı 2: Neredeyse tüm macera-aksiyon filmlerinde kötü adam (peki, bazen de kötü kadın) yüksek bir yerden sert bir zemine ya da kendi elleriyle hazırladığı asit kuyusuna veya timsahlı bir kuyuya düşerek ölmek durumunda kalır.


"Hey, sen!" kuralı: Kötü adam iyi adamı arkadan vurmak üzeredir, ama her nedense, şeytan dürter ve "hey, sen!" diye bağırır. İyi adam hızla dönerek kötü adamı vurur.

Fazla konuşma, ölürsün kuralı 1: Kötü adam en sonunda esas oğlanı ele geçirmiştir, öldürmek üzeredir. Ama nedense birden çenesi düşer ve gururla onu nasıl da zekice yakaladığını anlatmaya başlar. Esas oğlan saçma sorular sorarak konuyu uzatmasını sağlar ve kendini kurtarır.

Fazla konuşma, ölürsün kuralı 2: Fantastik film ve bilimkurgularda da benzer bir durum vardır. Kötü adam kahramanımızı yakalamıştır, ama hiç gereği yokken dünyayı ele geçirme ve mahvetme planlarını tüm detaylarıyla anlatmaya başlar. Tabii ki kazanan yine iyi adam olur.

Fazla konuşma, ölürsün kuralı 3 (veya Tuco'nun tavsiyesi): Adını Sergio Leone'nin unutulmaz klasiği 'İyi Kötü Ve Çirkin'den alan bu klişede Tuco tahta bir küvette banyo yapmaktadır. Sakat bırakıp hayatını kararttığı bir adam elinde silahla odaya dalar, fakat hemen ateş etmek yerine nefretini ve intikam duygusunu anlatmaya başlar, Tuco da ondan önce ateş edip adamı öldürdükten sonra şöyle der: "Eğer birini öldüreceksen, ateş et, konuşma." Bu ne yazık ki filmlerde çok sık unutulan bir tavsiyedir.

Kim öldü kuralı: İyi adam ve kötü adam kapışmışlardır, kötü adamın elinde bıçak veya tabanca vardır. Genellikle merdivenden veya masadan yuvarlanıp yere düşerler veya önce bir süre yuvarlanırlar. Silah sesi veya bir inleme duyulur, kötü adam sırıtarak bakarken iyi adam hareketsizdir, ama yine de ölen kötü adam olur.
Kadınlar kaçamaz kuralı 1: Macera-aksiyon filmlerinin çoğunda kadın kahraman kendi başına kaçma yeteneğinden yoksundur, esas adam elinden tutar ve ardısıra koşturur. Kadın kahramanın dişi bir tarzan veya amazon veya maratoncu olması bile bu kuralı değiştirmez. Hatta esas adam daha önce böyle bir işe bulaşmamış herhangi bir tv muhabiri, gazeteci veya bir araştırmacı olabilir. Ama yine de kadın filmin doğal kuralını bozmaz ve adamın elinden tutup uçağa veya kayığa yetiştirilmesi suretiyle ölümden kurtulur.

Kadınlar kaçamaz kuralı 2: Esas adam ve esas kadın ne zaman kötü adamlardan kaçmaya başlasa birkaç adım sonra kadın nedeni belli olmayan bir şekilde ayağını burkar. Sonuçta adam kadını taşımak zorunda kaldığı için hızları kesilir ya da tamamen hareketsiz kalırlar.

Kadınlar kaçamaz kuralı 3: Yine aynı şekilde esas adam ve esas kadın kaçarlarken, kadın karakter daha on metre gitmeden yere kapaklanmak zorundadır. Esas oğlan gelip onu kaldırır, ama bu arada kötü adam veya canavar mesafeyi biraz daha kapatmış olur.

Kaçıyorum ama kurtulamıyorum kuralı 1: İçinde kendisine zarar verecek şahısların bulunduğu bir arabadan kaçan film karakteri, arabanın giremeyeceği yerlere dalmak yerine yolun ortasından giderek kaçmaya çalışır.

Kaçıyorum ama kurtulamıyorum kuralı 2: Kadın kahramanımız, tehlike evin içindeyse, evde kalmanın, yok eğer tehlike dışarıdaysa dışarı çıkmanın daha iyi olduğunu düşünür her nedense.

Kaçıyorum ama kurtulamıyorum kuralı 3: Katilin kovaladığı kadın genellikle tavan arasına, kilise kulesine, uçurum kenarına kaçmak suretiyle kendini kapana kıstırmayı tercih eder.

Kaçıyorum ama kurtulamıyorum kuralı 4: Kadınımız yine kaçmaktadır, eğer merdiven olan bir mekandaysa mutlaka kullanır ve yukarı çıkar. Eğer aşağı inilen bir merdivense o zaman da mutlaka aşağı yuvarlanır.


Kaçıyorum ama kurtulamıyorum kuralı 5: Kaçan film karakterleri, kendilerini kovalayanları yavaşlatmak için ellerine geçirdiklerini onların önüne atmaya çalışırlar (sandalye, bardak, çöp kovası, televizyon vb). Ama hiç uğraşıp atmasalar belki daha kolay kurtulacaklardır, çünkü o nesneleri atmak, kovalayan kişinin onların üstünden atlamasından daha uzun sürmektedir.

İyi dost kuralı 1: Esas adam en iyi dostuyla kaçarken dostu mutlaka vurulur. Kurtulurlarsa yaşama şansı yüksektir. Ama iyi dost esas adama "sen git, beni düşünme" diyecek kadar cesur ve düşüncelidir.

İyi dost kuralı 2: Çok kötü yaralanan iyi dost, son anlarını yaşamaktadır. Esas adamın kolları arasında çok dokunaklı bir kaç kelime söyler; "merak etme, korkmuyorum, her şey bir oyun değil mi zaten" şeklinde esprili cümleler sarfederek mutluymuş gibi yapar ve başını yana atarak ölür.

İyi dost kuralı 3: Ölen adam iyi kalpliyse açık olan gözlerini kapatacak biri mutlaka vardır, eğer kötü kalpliyse gözleri açık gider, kapatacak bir tek dostu bile yoktur.

"Eyvah! Çalışmıyor" kuralı: Katilden veya yaratıktan kaçarken binilen araba hiç bir zaman ilk seferde çalışmaz, tam tehlike arabanın kapısına yapıştığında çalışıverir.

Ölmeyen ölü kuralı: Korku filmlerinde esas adam (veya kadın) katili ne kadar öldürürse öldürsün, katil tam olarak ölmez. Kahramanımız tam rahat bir nefes alıp arkasını dönmek üzereyken katil, sanki az önce ölen o değilmiş gibi son derece canlı ve dinamik bir şekilde kahramanımıza saldırır. Sonunda gerçekten ölür ama bir türlü inanamayız, "son" yazana dek adam yine bir yerlerden çıkacakmış gibi heyecanla bekleriz.


"Aa, elektrikler gitti" kuralı: Katil bir eve girdiğinde o evde mutlaka elektrikler kesilir.

Kanlı duş kuralı: Alfred Hitchcock'un 'Sapık' klasiğinden sonra hemen her korku-gerilim filminde işlenen bu klişede kadın eğer duşa girmişse mutlaka eli bıçaklı bir el tarafından öldürülür. Ayrıca James Bond da ne zaman banyoya girse bir insanın veya hayvanın saldırısına uğrar.

7 dakika kuralı: 10 ile 20 yaş arasını hedefleyen kanlı korku filmlerinde her 7 dakikada bir gençlerden biri ölür, bir-iki ana karakter dışında herkes öldüğünde film biter.

Arka koltukta biri var kuralı: Filmdeki herhangi birinin başına gelebilecek olan bu klişe, daha çok yönetmenin senaryo yazarına "bu adamın ölmesi gerek, bir şey bul da gönder" demesiyle oluşmuştur. Kötü adamlardan veya bir yaratıktan kaçarken kendini son anda otomobiline atan film karakteri kurtulduğunu sanmaktadır ama arka koltukta kendisini bekleyen biri vardır.

Asansör olmasa da olur kuralı: Kaçan karakter asansöre biner, kovalayansa merdivenleri kullanmak zorunda kalır, ama nedense yukarıya hemen hemen aynı sürede varırlar.

Kazayla uğraşacak vaktim yok kuralı: Bir araba kazasından sonra, hiçbir film karakteri oturup 5 dakika titremez veya şoktan dolayı abuk sabuk konuşmaya başlamaz, hayat aynen kazadan önce olduğu gibi devam eder.

Yataktan fırlama kuralı: Film karakterleri bir kabus gördüklerinde hiç bir zaman gerçek insanlar gibi yatar pozisyonda uyanmazlar, her zaman bağırarak ve yatakta oturur vaziyette sıçrayarak uyanırlar.


Süper hafıza kuralı: Kahramanlarımız telefonla bir yeri arayacakları zaman telefon defterine asla bakmazlar. Gerek yoktur, bütün numaraları akıllarında tutabilirler.

Gözlüğe dikkat kuralı 1: Macera-aksiyon filmlerinde iyi adamların gözleri her zaman çok iyi görür, asla gözlük takmazlar.

Gözlüğe dikkat kuralı 2: Ve dikkat edin, gözlüklü küçük kızlar genellikle doğru, gözlüklü küçük erkekler genellikle yalan söyler.

Boş bavul kuralı: Oyuncu boş bavul taşıdığı halde çok zorlanıyormuş gibi yapar. Hemen ardından gelen bir kovalamaca veya saldırı sırasında ise bavulu tüy gibi kaldırdığı görülür.

Afedersiniz, ben sizi başka biri sanmıştım kuralı: Esas adam, şehrin caddelerinde kaybettiği esas kadını aramaktadır. Ona tıpatıp benzeyen bir kadın görür, ama koşup yanına gittiğinde kendisine deliymiş gibi bakan tamamen yabancı bir kadınla karşı karşıya gelir.

Marketteki kısmet kuralı: Romantik komedilerde çok sık karşılaşılan bu klişede, kalbi kırık ve yeniden aşık olmak istemeyen, güzel ve fakat güzelliği henüz ortaya çıkmamış kadın kahraman mutsuz bir şekilde markete girer. Raftaki konserveleri devirmek veya çıkışta çantasını yere saçmak suretiyle yakışıklı erkek kahramanın, yani hayatının aşkının yardımıyla karşılaşır. Erkek kahraman kadının gizli güzelliğini farkeden belki de ilk erkektir, yere saçılan şeyleri toplarken bir yandan da aslında kadının dağılmış hayatını toplamaktadır.

Seven görür kuralı: Kalabalık bir maç sırasında sahada oynayan esas adam, yüzlerce kişilik seyirci arasında bir bakışta sevgilisini bulabilme yeteneğine sahiptir.

Düğün pastası kuralı: Çok güzel bir düğün pastasının göründüğü her komedi filminde o pasta birinin yüzünde patlar.

istegenc.com.tr
                                                                                                                                  Alıntıdır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi bizimle paylaşın