4 Kasım 2011 Cuma

IŞIK VE SES


IŞIK

Hmm.. Hiç sevmeyeceksiniz şimdiki konuyu ama IŞIK… Aman es geçmeyin bunu.. Size çok kolayca birşeyler anlatayım.. Filmciler hep derler “Işık çok önemli” evet ışık çok önemli katılıyorum ama ışık yüzünden de projenizi askıya almayın.. Sizi ışık durdurmasın.. Size yine kolay yoldan işin içinden nasıl çıkacağınızı anlatayım..

Mevcut ışıkları kullanın!! Mesela sokak lambaları, evde mevcut ampuller, avizeler, komodin üstü lambaları.. ya da gündüz vakti güneş ışığı! Bunlar zaten %80 size yetecektir.. önemli olan o anda hikayede anlatmak istediğin şeyin karanlıkta kalmaması ya da çok parlamaması.. VIDEO denen merak zaten ışık konusunda çok beceriksiz bir medya. yani aydınlık ışıkta pas parlak bir beyaz veriyor.. Loş ışıkta da karanlık bir karıncalı görüntü veriyor.. Bunu engelleyin.. Ortalama bir aydınlık tutturun her zaman.

Mesela evdeki mevcut ışığı kullanacaksanız yüksek wattli ampuller takın.. 60 ları sökün.. 100 lükleri takın..

Peki dış mekanda ışığı nasıl kontrol edeceğiz? Sert güneş ışığı altında nasıl numaralar gerek?

Yansıtıcı gerek.. Yani ışığı yansıtacak kartonlar gerek. Bunlar kameranın görmeyeceği şekilde oyuncuya alttan tutulur. tıpkı bir ayna gibi işlev görür. Ama aynadan daha yumuşak ışık verir.. sert güneş ışığı altında oluşan sert gölgeleri alttan ışık yansıtarak yumuşatır. Çünkü VIDEO zaten sert gölgeleri daha da sertleştirerek kaydettiği için yansıtıcı olayını güneş altında şiddetle tavsiye ederim.. Ama yansıtıcı yoksa o zaman siz de direk gölge altında çekin.. Gölge olunca yine sert gölgeler yok olur böylece oyuncunun nur yüzü daha rahat seçilir..

Ha! Kimi zaman belki yönetmen özellikle sert gölgeler isteyebilir.. O zaman zaten sorun yok

Bir de ışık olayında 3 nokta kuralı var.. Yani mesela bir adamı çekeceğiz.. O adama bir ana ışık verilir.. Bir de yumuşak ışık (ana ışığın oluşturduğu sert gölgeleri yumuşatmak için) bir de arka ışık verilir.. Bu arka ışık bir alemdir. Yani aslında kameranın karsısından gelir ışık. Ama tabi kameranın görmeyeceği bir yere konur. böylece çekimi yapılan oyuncunun etrafında bir kontur çizgisi oluşur.. pahalı TV dizilerinde ve filmlerde dikkat edin.. Bazen tek başına bir oyuncuyu çektikleri zaman bu ışığı kullanırlar. Hakikaten hoş bir etki yaratır görüntüde.. Ama arka ışık çok kuvvetli olmalı genelde.. Bunu niye anlattım.. Aklınızda bulunsun.. Ama uygulayamazsanız da dünyanın sonu değil.. Hala bir film çekme imkanınız var!! IŞIĞI KAFAYA TAKIP PROJELERİNİZİ ERTELEMEYİN!! FİLMİ IŞIK DURDURMASIN!!!

Bir de hemen en bunaltıcı ve bayıcı noktayı anlatayım ve ışık konusunu kapatalım..

Işık rengi.. Haydaaa… demeyin bir dinleyin..

Işıklar çeşit çeşittir.. Biz aslında gözümüzle çok dikkat edemeyiz buna çünkü müthiş beyinlerimiz bu farkı kendisi ayarlar ve biz hepsini aynı gibi görürüz ama VIDEO bunu yapamaz ve farklı ışık cinslerini farklı renklerde gösterir.. Mesela güneş ışığı mavi gibi durur VIDEO’DA.. Ama normal ev ışığı. Ampullerden gelen ışıklar daha çok turuncu gibidir.. Hele floresan ışık var ki o tam bir bela (ama kimi zaman da çok artistik efektler katmaya yardımcı oluyor) yeşil tonlarında bir görüntü verir..

Şimdi diyeceksiniz ki.. İyi de ben daha önce evde ve dışarda çekim yaptım ve hatta mutfakta da çekim yaptım (floresan) ama öyle bir fark fark etmedim..

Bunun sebepleri var.. Kameranızda otomatik white balance (beyaz dengesi) fonksiyonu vardır.. Bu ayar bu renk farkını kendisi algılayıp kendi meşrebince azaltır ama dikkatli bakarsanız yine de bu farkı görürsünüz.. Bunu bütünü ile ortadan kaldırmak çok önemli birşey.. (o kadar da önemli değil daha yeni yeni başlıyoruz film olayına.. Belki ikinci filminizde dikkat edersiniz buna

Bunu kaldırmak için kameranızda otomatik white balance (beyaz dengesi) dışında manuel (yani kendi ayarlayabileceğiniz) beyaz dengesi de olmalıdır.. Peki nasıl çalışır bu beyaz dengesi.. Kolay..

çekim yapacağınız yerdeki ışıkları acarsınız.. Sonra kameranın önüne beyaz bir kağıt parçası tutarsınız.. ve kameranın white balance (beyaz dengesi) tuşuna basarsınız.. Bunu yapmakla aslında kameraya “bak.. işte bu gördüğün kağıt beyaz.. Sen de kendi beyazını buna göre ayarla” demiş olursun. Kamera 1-2 saniyede ayarını yapar.. Şimdi ertesi gün dışarda çekim yapacağınız zaman.. Yine aynı şekilde kameranın önüne beyaz kağıdı tutarsınız. Yine basarsınız white balance düğmesine.. Bu sefer de kendini dışarıdaki ışığa göre ayarlar.. Sonra izlediğinizde iç mekan çekimi ile diş mekan çekiminde bir ton ve renk atlaması göremezsiniz.. Profesyoneller böyle yapıyor.. Hatta onlar abartıp bir de ışık şiddetine göre aperture, shutter speed (ne?) ayarlıyorlar ama biz niye girelim ki onlara.. Bu da gayet yeterli şimdilik..

Işık konusunu duydunuz. kavradınız.. güzel.. Şimdi unutabilirsiniz.. Başa bela çünkü

SES

Ses konusu çok önemli. Filmi film yapan iki ana elementten biri ses.. tıpkı görüntü kadar önemli ve teknik olarak da dikkat isteyen bir iş.

Ses konusunda iyi olup olmadığınızı anlamanın bir yolu var.. Oyuncunuzun dediği anlaşılıyor mu?

En basit yoldan sesin başarılı olup olmadığı buradan anlaşılabilir. Diyaloglar net bir şekilde seçilebiliyor mu? eğer kameranın kendi mikrofonunu kullanıyorsanız işte size birkaç madde.

1. Oyuncu kameraya yakın olmalı.

2. İçinde bulunduğunuz çevre diğer seslerden arınmış olmalı yani sessiz olmalı!

3. Ortamda rüzgar varsa bu kesinlikle mikrofona direk olarak gelmemeli. Semsiye kullanın iyi olabilir

4. çekim esnasında sesin kalitesi kulaklık takılarak dinlenmeli!!! Gerçi bu her çeşit mikrofonla yapılan ses kayıtlarında geçerli! Sesi çekim esnasında kulaklık takarak dinleyin!!!

Her ne kadar kameranızın kendine has mikrofonu varsa da bazı kameraların bunun yanında dışarıdan bir mikrofon girişi de oluyor. Bu durumda buraya uzun bir kablosu olan bir mikrofon bağlayarak bir takım sınırlamalardan kurtulabilirsiniz. Mesela artık kamera oyuncuya yakın olmaz zorunda kalmaz. Ve ayrıca ses hala kamerada kasete gittiği için görüntü ve ses bir arada kalmaya devam eder. Ama kameranızda böyle bir giriş yok ve siz hala dışarıdan bir mikrofon kullanmak istiyorsunuz. O halde kendi içinde ses kayıt özelliği olan bir cihaz bulmalısınız. Mesela bir walkman. artık bir çok walkmanin ses kayıt özelliği var, ya da bir MD player. CD kalitesinde ses kayıdı yapabiliyor. Kameradan çekim yaparken bir yandan da MD player ile sesi MD ye kaydedebilirsiniz. Sesler net olur ve kamera da sesten bağımsız istendiği gibi hareket edebilir. tabi bu durum sesi daha sonra montaj esnasında tekrar görüntü ile birleştirmeyi gerektirir, bunu yapmak için belli bir andaki ses ile görüntüyü spesifik olarak bilmelisiniz. Hani filmlerin kamera arkalarını izlediğimizde görürüz, bir tahta vardır. Hadi yönetmen “motor” dediğinde şak diye ses yapar kameranın önünde, sonra oyuncular oynamaya başlar. İşte bu aletin özelliği aslında daha sonradan montajda sesle görüntüyü üst üste getirmektir. Yıllarca hep düşündüm bunu niye her çekimin başında şaklatıyorlar diye. Cevabı keşfettiğimde çok heyecanlandığımı hatırlıyorum. Tabi ya!! Demiştim kendi kendime.. Sizin öyle bir tablanız olmasına gerek yok, Her çekimin başında kameranın net bir şekilde görebileceği şekilde ellerinizi bir kere güçlü bir şekilde çırpın. Bu, mikrofona bir ses gitmesini sağlayacaktır daha sonra montajda tam o sesin olduğu anı ellerin birleştiği anın üstüne getirirseniz.. İşte bütün ses ve görüntü birbirine klik diye oturacaktır. Kolay pratik..

Neyse sesle ilgili devam edelim..

Sesi daha nasıl iyileştirebiliriz? Arka fondaki gürültüleri çok önemseyerek. Seste devamlılık çok önemli. eğer bir çekimde arkadan uçak geçiyorsa, bir çekim sessizse, bir başka çekimde de bir arabanın sesi varsa bunlar montajlandığında izleyiciyi çok rahatsız eden ve hatta filmden soğutan ses atlamaları oluşacaktır.

Ya da yoğun trafik olan bir ortamda çekim yapıyorsunuz. Belki de şöyle düşünebilirsiniz (ya nasıl olsa trafik gürültüsü aşağı yukarı hep aynı sesler. Aşağı yukarı da aynı şiddette. Montajda ses atlaması pek fark edilmez…” İşte o zaman yanılıyorsun. böyle bir durumda dahi ses atlamaları yeterince fark edilir olacaktır. O halde ne yapmak lazım?

çekim yaptığınız gürültülü yerlerde mutlaka bir ekstra ses kayıdı daha yapın. Bu ses kayıdında uzun uzun ortamdaki gürültüyü kaydedin. bir nehir kenarı ise suyun akışını. bir yol kenarı ise ya da bir şehir merkezi ise bütün gürültüyü kaydedin. Daha sonra bu sesi montajda ses atlamalarını az fark edilir hale getirmek için kullanacağız. Her çekimde ortamda oyunculardan başka birşeyin sesi varsa bunu tekrarlayın. Filminizin kalitesini yükseltecek ve sizi büyük bir dertten kurtaracaktır!!

Filminizi çekerken ses konusunda başınız daha az ağrısın istiyorsanız bir de sesi bütünü ile baştan sona kesintisiz çekmeyi deneyebilirsiniz. Yani mesela sahneyi gürültülü bir yerde çektinizde diyaloglar son derece az duyulur… DUBLAJ!!! Hemen o sahnenin çekiminin ardından oyuncuları kameranın önüne oturtun ve az önce oynadıkları sahneyi bir de şimdi sadece ses olarak canlandırmalarını söyleyin. Etraftan gelen diğer gürültülerin az olması için elinizden geleni yapın ve bu çekimde hata olursa bütün çekime en baştan başlayın çünkü burada amaç tek parçalık uzun ve kesintisiz bir ses kaydı elde etmek. Daha sonra montajda bu ses kaydını montajlanmış görüntünün üstüne bindirdiğinizde sonuç hayal ettiğinizden daha iyi olacak. Net kesintisiz sesler. Arka fon sesinde atlamalar yok! “İyi de oyuncuların ağız hareketleri sese uymaz ki!” diyorsanız yanılıyorsunuz… Montajda zamanlamaları ayarlamak için fırsatınız olacak ve kelimelerin yüzde 90 ını sorunsuzca ağız hareketlerine uyduracaksınız…

                                                                                                                                            Alıntıdır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi bizimle paylaşın