4 Kasım 2011 Cuma

ÇEKİM TEKNİKLERİ


Ya film çekme olayı gerçekten kolay. Kendimizi hiç kasmaya gerek yok..

Şimdi mesela bir film izleyin.. Mesela bir diyalog geçiyor filmde yani iki kişi konuşuyorlar. önce biri konuşuyor kamera onu gösteriyor.. Sonra diğeri konuşuyor kamera ötekini gösteriyor. Sonra bunlar konuşmaya devam ediyorlar kamera ikisini gösteriyor.. Sonra biri mesela birşey işaret ediyor (camdan içeri bir uçak giriyor olsun) kamera uçağı gösteriyor.. Sonra patlamalar falan filan..

Bizim de mesela böyle bir sahnemiz var.. yani iki kişi konuşucak..

Bunu nasıl çekelim?

Bunu çekmenin bir kolay yolu var bir de biraz daha profesyonellere göre yolu var..

Gelin ben size kolayı anlatayım.

Oyuncular hazır.. Işık yeterli.. Sessizlik.. Kamera Ali’ye donuk (Ali kim mi? Oyuncu..) Motor!!!

Ali: Hoca haber?

Yönetmen: Kes!!

Kamera Ahmet’e döner..

Yönetmen: Motor!!

Ahmet: İyidir ya napalım? Yuvarlanıyoruz..

Yönetmen: Kes!! Ahmet yanlış söyledin. Yuvarlanıp gidiyoruz diyecektin..

Kameraman: Yönetmenim başa sarıyım mı kaseti? Ahmet’in konuştuğu yere..

Aman ha!! Sakın öyle şeyler yok. Hata yaptıysanız da önemli değil. Kaseti başa sarmak yok!! Bu bir çok hataya sebep verir.. Mesela kasette üst üste çekim yapmak kaseti yıpratabilir. Ayrıca tam düzgün sarmazsanız doğru çekimin üstüne kayıt yapamayabilirsiniz. O yüzden kamera devam…

Yönetmen: çekim 2! Motor!!!

Ahmet: İyidir ya ne yapalım yuvarlanıp gidiyoruz..

Yönetmen: kes!! Ok! Kamera açısı değişsin. İkisini birden alalım..

Kamera açısı değişir. İkisi birden alınır.

Yönetmen: Motor!!

Ali: Var mısın gel senle ördek avlamaya gidelim!!

Ahmet: Ama yılbaşı değil ki? Ördeği ne yapıcaz?

Efendim bu böyle devam eder.. Başarısız çekimler daha sonra montajda atılır (daha montaja gelmedik sabırlı olunuz o kısmı da anlatacağım) ve elimizde Ali ile Ahmet’in diyaloğu kalır.. Ve bunu kolayca çektik bitti gitti işte.. Ama şimdi bir sorun var..

Mesela Ali’nin “Hoca haber” dediği yer var ya? Hani ilk çekimden bahsediyorum.. çekimden sonra yönetmen fikir değiştirdi.. Ali’nin “hoca haber” dediği çekimde hem Ali’nin hem de Ahmet’in beraber olmasını istiyor…!!! Al bakalım!! nasıl yapıcan şimdi onu? öyle bir çekim yapmadık ki? Adamları bir daha mı çağıralım? Bir daha mı mekana gidelim? artık geçti.. elimizdeki neyse film o..

Ama gelin ben size bir de profesyonel taktikten bahsedeyim.. Bu biraz daha vaktinizi alır ama montajda inanılmaz özgür olursunuz. nasıl mı? diyalogları her kamera açısından full kaydederek!!

Yani bir diyalog belirleyin.. Mesela senaryoda “buradan şuraya” kadar diye kararlaştırın. Oyuncular o kısımdaki diyaloğu iyice özümsesinler ve ezberlesinler. Sonra kamerayı istediğiniz bir açıya ayarlayın.. Mesela iki oyuncuyu birden alacak şekilde ayarlayın.. Ve MOTOR!!

ALI: Abi ördek diyorum.. Ne yılbaşısından bahsediyorsun?

AHMET: Pardon ya benim aklım bir ara Tavuğa gitti..

YONETMEN: Ahmet!!! Abicim ne tavuğu! Aklın Hindiye gitti!!

KAMERAMAN: Kayıdı durdurayım mı?

YONETMEN: Hayır! Kayıdı kesme! Bu kısımları atarız montajda! Şimdi Pardon ya kısmından devam edelim..

AHMET: Pardon ya benim aklım hindiye gitti bir ara..

çekimlerde çok uzamadığı sürece çekim hatalarını durdurmayın.. Bunun size sağlayacağı teknik bir katkıolmayacak belki ama daha sonra çekim hatalarını izleyerek kopacaksınız

Tamam nerde kaldık? Şimdi mesela bu sahneyi çektiniz. Şimdi baştan!! Aynı diyalog. Bu sefer başka kamera açısı.. Mesela bu sefer Ahmet’e döner kamera ve çekim öyle yapılır.. Daha sonra Aliye döner sonra ne bileyim yönetmenin keyfine kalmış.. İstediği kamera açısını full diyalog çeker.. böylece montajda istediği her kamera açısına diyalogun her anında sahip olur..

Ama bunda da önemli bir nokta var! O da oyuncuların bir önceki sahnedeki hareketlerini zamanlama olarak aşağı yukarı aynı anlarda yapmaları ve diyaloglarını da aşağı yukarı aynı tutmaları. Tabi bunlarda mükemmel olmak zorunda değiller. Mesele çekimin birinde oyuncu elini cebine sokuyor. Diğerinde eli cebinde değil.. Bu bir sorun olabilir.. ama bunun dışında ne bileyim oyuncu elini diğer çekimde 2 saniye geç kaldırdı ilk çekimde 2 sn erken kaldırdı bundan bir sorun yok.. Montajda hepsi düzelir efendim..

DETAY ÇEKİMLER

Şimdi bu noktalara dikkat ederek çekim yapıyoruz.. Ama başka noktalar da var.. Onlara da değinelim.. Mesela detay çekimler..

Hani vardır ya.. Filmde izlersin.. Adam yolda yürürken birden canı yanar ayağını tutar.. İzleyici olarak iç güdüsel olarak direk adamın ayağını görmek istersin. “Ayak!!! Ayak gösterin bana! Ayağa ne oldu göreyim!!” diye içinden bir ses yükselir.. İste kameranın ayağı yakinen göstermesi ve orda ayağa saplanmış çiviyi göstermesi bir detay çekimdir. filminize detay çekim koyun bol.. Mesela iki kişi konuşuyor.. Bu kişilerin el hareketlerini. O sırada birşeyler içiyorlar mesela.. Masadan bardak alışlarını.. Mesela bir çekmece açıyorlar.. Çekmeceye elin gidisini ve açışını.. Biri ateş edecek. tetiğin çekilişini.. Ya da kadın intihar edecek.. damdan atlayacak.. Kadının gözlerine (aklından geçenlere) detay çekim yapın!! detay çekim filminize ruh katacak.. Detay katacak. gerçekçilik katacak. İzleyen kendini daha çok filmin içinde ve olaylara daha hakim hissedecek..

Detay çekimleri önemseyin.. Ufak gülümsemeler.. Yüz ifadeleri hep detay çekime uygun şeylerdir..

Dandik Video’dan

Klan Film Görüntüsü Almak İçin Taktikler!!

çekimlerde size tavsiye edeceğim bir takım taktiklere gelelim şimdi..

Bakın bunları uygularsanız yemin ediyorum çok fark edecek! Filminiz gerçek film gibi olacak..

Birincisi kamera hareketleri ile ilgili.. kameranızı çok sallamayın. ama mümkün olduğunca da elde çekim yapın.. (demesi kolay) bunu nasıl sağlayabilirsiniz? Kameranıza ağırlık bağlayın.. Dikkat ettiyseniz bütün o gerçek film kameraları tonlarca ağırlıktalar (lafın gelişi diyorum) ağırlıkları çok olunca sarsılmaları daha zor oluyor (atalet olayı fizikle ilgilenenler bilirler).

Kamerayı çekimlerde hızlı hareket ettirmeyin. öyle yürürken falan çekim yapmayı mecbur olmadıkça denemeyin.. En favori filmlerinize bir daha göz atin. gerçek filmlerde hızlı ve sarsıntılı kamera hareketi yoktur. Sizin filminizi de izleyenler filminizde sakin ve sarsıntısız görüntüler görünce bilinç altlarında pahalı bir prodüksiyon izliyormuş hissine kapılacaklar!!!

başka? Daha var elbette!

kameranızda “imale stabilization” (sarsıntı engelleyici) diye bir düğme var mi? onu iptal edin!!! Çünkü o aslında görüntüyü çekip büyütüp netliğini düşürmekten başka işe yaramıyor. İlerde filminizi izletirken en çok ihtiyacınız olacak şey netlik! Net!! Sarsıntıyı dediğim gibi ağırlık ekleyerek, fazla hareket etmeyerek yada ne bileyim duvara yaslanarak azaltabilirsiniz ama dijital icatlardan kaçının.. Image stabilisation yok!!!

ZOOM!!!! ASLAAAA!!!!!! ASLA ve ASLA ZOOM YAPMAYIN!!! oyuncuya zoom yapmak mı istiyorsunuz? Üşenmeyin!! Kaldırın kıçınızı ve oyuncunun yanına bizzat kendiniz gidin!! En favori filmlerinizi tekrar izleyin!! Hangisinde zoom görüyorsunuz? Zoom düğün ve nişan kameramanlarının davetlileri tek çekmek için kullandığı ucuz bir numaradır.. çekim sırasında sakın zoom tuşunu kullanmayın!! Bu sadece filmde amatör bir etki bırakacaktır!! Tekrar ediyorum NO ZOOM!!!

Ama sakın bunu yanlış anlamayın.. Yani kameranızın zoomunu en geri alın ve bütün çekimleri öyle yapın anlamına gelmiyor bu!! Dediğim çekim esnasında zoom yapmayın!! Yani çekimden önce zoom yapıp objeyi yaklaştırın uzaklaştırın keyfinize göre takılın ama record tuşuna bastıktan sonra zooma dokunmak yok!! Çünkü inanın bana bu ise yaramayacak ve izleyenler kendini düğün kasedi izliyor gibi hissedecekler!!! (ayrıca zoom görüntüdeki sarsıntıyı artırır. Zoom konusunda kendinizi iyice geliştirin. Ne kadar zoom o kadar çok sarsıntı!)





Gelelim yine kamera hareketlerine.. Kamerayı soldan sağa hızlıca döndürmeyin!! Unutmayın elinizdeki video kamera.. Görüntüye normal film kamerası gibi reaksiyon göstermiyor. Kamerayı soldan sağa doğru çevirmeye PAN denir (işte size bir terim ama bilmek zorunda değilsiniz)

Asla hızlı PAN yapmayın.. Hatta mümkünse hiç pan yapmayın!! Size başka bir alternatif sunayım.. Kamerayı çevireceğinize kamerayı yan ilerleterek çekeceğiniz diğer objenin yanına gelin.. Yani tıpkı zoomda olduğu gibi zoom yapmak yerine nasıl kendiniz gidiyorsanız objenin yanına.. PAN yapmak yerine de kamerayı yan ilerletin.. Anlatabildim mi? Yani yan yürüyün.. Ama kamerayı sağa sola çevirmeden.. Yine birçok favori filminize göz atacak olursanız bu bahsettiğim kamera hareketini yakalayacaksınız. PAN yok!!

gerçek bir sinema filmindeki görüntü ile normal bir el kamerasının görüntüsü elbette kalite olarak aynı olmaz. Bunu diyerek isin sonuna son noktayı koymak çok yanlış. Çünkü aslında film görüntüsü denen bu sihirli olayın sırrı kesinlikle kameranın görüntü kalitesinde saklı değil!!!

Kameran ne kadar dandik olursa olsun bazen sen bile bazı yaptığın çekimlerde tesadüfen “Ana bu görüntü çok harika olmuş. Resmen film gibi olmuş. Bunun üstüne müzik koysam direk film diye izletirim insanlara” dediğin oluyordur. İyi de bunun sırrı ne?

ARKAFON!!! Ya da başka bir şekilde tarif edeyim: DEPTH OF FIELD!!! Ya da Türkçe olarak söylemek gerekirse: NETLIK DERINLIGI!!! “nasıl yani?”

Açıklayayım..

Şimdi kamerada bazen yaptığımız çekimler bulanık olur.. Yani gider çekeriz birşeyler. Mesela uzaktan zoom çekeriz birinin suratına, görüntü busbulanık olur. Kamera bir türlü netleşemez.. Deli oluruz!!! Bunun sebebi nedir?

Çünkü kamera o anda başka bir derinliğe netlenmistir!! nasıl yani? Senin esas net görmek istediğin obje ya da insan mesela sadece 5 metre uzaklıktadır ama kamera mesela sadece 1 metre uzaklıktaki birşeye lensini netler. Bu yüzden o bir metre uzaktaki objeler net olurken 1 metreden daha uzak ya da daha yakın olan objeler bulanık olurlar.

“İyi de ne alakası var? Ben bazen mesela dışarda gündüz vakti çekim yapıyorum. İster 1 metre olsun ister 100 metre olsun herseyi nem net gösteriyor kamera. Senin dediğin gibi bulanıklık sorunu yasamıyorum!” diyorsanız zaten ben de o noktaya geliyorum…

Kameralar neden çok fazla ışık olan ortamlarda bu tarz bir sorun çıkarmazlar? Neden mesela güneş altında yapılan çekimlerde, ya da iyi ışıklandırılmış bir mekanda bütün objeleri net gösterirler? Bunun cevabi aperture!

“Haydaaa.. Aperture ne yaw? Abi ben iyice koptum artık..” diye düşünme kesinlikle.. Git aynaya bak!!! göz bebeğinin içindeki siyah yuvarlak kısımdan bahsediyorum. çok fazla ışık girince ne yapıyor? Küçülüyor!! Peki karanlık bir ortama girersen ne yapıyor? Büyüyor böylece gözünden içeri daha çok ışık girmesini sağlıyor.. Elindeki amatör kameran da aynı şeyi yapıyor!!

Sen ışık miktarı çok olan bir yere gidersen kameran aperture denen ve lense giren ışık miktarını ayarlayan kapısını kapatıyor (tabi full kapatmıyor sadece bir miktar kısıyor).

“Eeee? Sadede gel? Bu ışık muhabbeti ile film görüntüsü alma arasındaki bağlantı ne? Salak mısın sen bu yazıyı okutuyorsun bana?” dediğini duyar gibiyim.. Bilakis, salak olduğum konusunda yorum yapmiycam ama esas can alici noktaya geliyoruz!!!

Ne yap ne et!!! kameranın aperture ayarlarını kontrol altına al!! Yani kameranın otomatik aperture (iris de denir) ayarını full iptal et ve kendin manuel olarak bunun kontrolünü kendin yap!!

“Bunu yapınca ne olacak?” Sihirli birşey olacak!

Apertureyi full açman demek artık kamerandan içeri çok fazla ışık girecek demek… Bu da depth of field daralacak demek!!! İşte bütün olay bunda saklı!!!

Depth of field (yani netlik derinliği (yani kamerandan ne kadar uzak olan objelerin net görüneceği ayarı)) film kameralarında çok azdır!!!

“Abi ne diyosuuuuuuuunnnnnnn!!!! bi halt anlamadııımmmm!!! Delirecem!! Ne derinliği bu? Denize mi dalıyoruz?”

Hayır.. Bakın benim bu konuyu anlamam baya vaktimi aldı. Uzun zamanlar ben de denize mi dalıyoruz diye sordum kendime ama aslında olay şu:

eğer aperture’yi kısarsan kameran herseyi net göstermeye başlar. Işık miktarı azalır evet.. Ve hatta görüntüler biraz karanlık olmaya başlar ama hersey net olur!! Bunu istemiyoruz!!

“Abi şimdi kapatıyorum bu siteyi!! Net görüntü istemeyen bir adamın yazısını daha fazla okuyamam! Niye net olmasını istemiyoruz ki???” Çünkü!!!

gerçek filmlere gidip kendi gözlerinle bak!!! Adamlar o anda neyi göstermek istiyorlarsa onu netliyorlar ve geri kalan daha uzaktaki ve daha öndeki bütün herşey bulanık oluyor!! bütün baba sinema filmlerinde bu kural geçerli! Reklam filmleri de öyle! Profesyonel çalışmaların hepsine bak! Adamlar öyle açıyorlar ki apertureyi.. Oradan o kadar çok ışık giriyor ki!! Kamera mesela sadece 1 metre ile 1,5 metre arasında kalan mesafeyi netliyor. O alanın dışında kalan objeler bulanık oluyor. eğer o net alana bir oyuncu koyarsan işte o adam net görünecek!! Ve tıpkı sinema filmlerinde olduğu gibi diğer yerler bulanık!!

“Abi anladım galiba.. Yani sen diyorsun ki apertureyi açalım yani sonuna kadar ve hep öyle çekim yapalım.. “

Evet bunu söylüyorum.. Ama şimdi bir sorunumuz var..

“Yine mi?” Evet yine..

Apertureyi full acarsanız ve o şekilde zaten çok aydınlık olan bir yere gidip çekim yaparsanız o çekimi daha sonra izlediğinizde sadece beyazlık görürsünüz.. Çünkü o kadar çok ışık girer ki kameraya, aletin içindeki ışık algılayan çip (CCD) deliye döner ve sadece beyazlık kaydeder.. Bu bizim istediğimiz şey değil..

“O zaman ne yapalım?”

O zaman işte yeni bir terim öğrenmenin zamanı geldi.. SHUTTER SPEED…

Shutter speed neyi ayarlıyor? Shutter speed hani kameranın içindeki o CCD var ya.. Onun ne kadar hızlı göz kırpacağını ayarlıyor..

“Ne göz kırpması? Ne?”

Ya olay su.. kameranın yerine kendini koy.. Gözbebeğin sonuna kadar büyümüş ve güneşli bir havada seni çıkarmışlar sokağa geziyorsun. Gözlerin deli gibi acıyor. Sulanıyor niye? çok fazla ışık var!! Ne yaparsın? Gözlerini kırpmaya başlarsın.. Niye?

“Çünkü kırparak gözlerimi azıcık da olsun dinlendirmiş olurum.. ” Aferin!! İste bu!!

Gözlerimizi kırparız devamlı.

“Ama ben mesela full kapatırım gözümü hiç açmam.” diyorsanız orda hata yapıyorsunuz.. Kamera sizin gibi değil. O bunu yapamaz. Çünkü onun görevi devamlı önündekini görebilmek.. İste o yüzden o SHUTTER SPEED ayarını kullanıyor. Ve insan gözünün yapabileceğinden çok daha hızlı olarak kendini saniyede yüzlerce kez kapatıp açıyor.. böylece aperture full açık bile olsa o kendini kapatıp açtığı için devamlı üstüne düşln ışık miktarından daha az etkileniyor.

“Mesela kaç defa?” Kamerasına göre bu değişir ama standart bir kamerada 6 dan 10000'e kadar SHUTTER SPEED ayarı seçmek mümkündür. Yani saniyede 6 kere göz kırpıyor ya da saniyede 10 bin kere göz kırpıyor.. Ne kadar çok kırparsa ışıktan o kadar az etkileniyor. böylece APERTURE full açık bile olsa ve çok ışık olan güneşli bir mekanda bile olsa hala net, canlı ve iyi bir kalitede çekim yapabiliyor. Ve ayrıca DEPTH OF FIELD da gayet dar oluyor. tıpkı film kamerası gibi!!

Film çekerken en önemli şey DEPTH OF FIELD’ minimumda tutabilmek. böylece sadece çektiğiniz kişi net iken etrafını bulanık yapabilirsiniz ve izleyicinin psikolojik olarak “abi bu gerçek film gibi görünüyor harbi profesyonel olmuş” seklinde etkileyebilirsiniz.

Dediğim gibi bunu en azda tutmak için APERTURE’ Yİ açmanız gerekli ve ona göre de SHUTTER SPEEDDİ ayarlamanız gerek..

“İyi de nasıl ayarlayacağım?” Onu bilemiyorum. Kimi kameraların üstünde shutter speed diye bir düğme vardır oradan ayarlarsın. kimisinde menüsünden ayarlarsın. Kimisinde öyle bir ayar hiç yoktur full otomatik ayarlıyordur kamera kendisi.. Bu konuda yapmanız gereken kullanma kılavuzunuzu iyice bir kurcalamak..

“Peki tamam ayar yapmayı buldum.. Peki doğru ayarın ne olduğunu nasıl anlayacağım?”

Bunu yaparken gözlerinize güvenin.. kameranın küçük ekranından bakarak ayarlamayı yapabilirsiniz. Görüntünün çok parlak olmamasına dikkat edin. Biraz karanlık olması daha iyidir. Yeterki çok parlak olmasın.. İnsan gözü halen bilgisayarların bile ötesinde bir renk ayrıştırması yapabilmekte! Gözlerinize güvenin ve memnun kalana kadar SHUTTER SPEED ayarını yukarı aşağı oynayın.

                                                                                                                           Alıntıdır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi bizimle paylaşın