hollywood etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hollywood etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Mart 2014 Pazartesi

Hollywood’da Türkiye tanıtımı

ABD’nin Los Angeles kentinde bu yıl 29’uncusu düzenlenen Uluslararası Film Komisyonları Birliği Lokasyon Fuarı’nda, Türkiye’nin film platosu olabilecek cazibe mekânları Hollywood’lu film yapımcılarına tanıtıldı.

Dünyanın en büyük film şirketlerinin bulunduğu Los Angeles'ta Hollywood yapımcılarına çekecekleri yüksek gişeli filmlerde plato olarak kullanmaları için Türkiye'nin cazibe mekânları tanıtıldı. Bu yıl 29'uncusu düzenlenen Uluslararası Film Komisyonları Birliği Lokasyon Fuarı'nda Hollywood filmlerinin yapımcılarını çekmek için ülkeler birbiriyle yarışırken, Türkiye de fuarda bir stantla yer aldı. Türkiye Film Komisyonu Derneği Başkan Yardımcısı ve Los Angeles Temsilcisi Erdal Aktan, film sektöründe yer pazarlamasının önemine değinerek, Türkiye'nin bu alanda biraz geri kaldığını ancak tanıtımını daha etkili yaparak bu açığı kapatmaya çalışacaklarını söyledi. Aktan, "Amerika'da her eyaletin bir film komisyonu var. Bu alanda ülkemiz maalesef şimdiye kadar yetersiz kalmış. Dünyanın çeşitli ülkelerinden film yapımcıları hizmet almak istediklerinde, ilk olarak bu komisyonları arıyor. Türkiye'de muhatap bulamamaları bir eksiklikti, biz de bundan yola çıkarak Türk Film Komisyonu'nu kurduk" diye konuştu.

Türkiye’ye ilgi artıyor
Bazı sahneleri Türkiye’de çekilen ve gişede büyük başarı sağlayan ‘Argo’ ve ‘Skyfall’ gibi filmlerin ardından yabancı yapım şirketlerinin ilgisinin Türkiye üzerinde yoğunlaştığını kaydeden yapımcılar, Türkiye’nin Ortadoğu ve Avrupa’yı bir arada yansıtabilen mekânlarıyla, sektörde farklı bir iddiaya sahip olduğunun altını çiziyor. 6 kıtadan 300’ün üzerinde film komisyonunu temsil eden AFCI Uluslararası Film Komisyonları Birliği, 1975 yılından bu yana sektörü buluşturan önemli etkinliklere imza atıyor.


kaynak: hurriyet.com.tr

25 Ekim 2013 Cuma

Los Angeles Türk Film Festivali üçüncü yılına hazırlanıyor


Los Angeles Türk Film Festivali üçüncü yılına hazırlanıyor. Bu sene de Hollywood’un dünyaca ünlü salonu Tarihi Mısır Sineması’nda gerçekleştirilecek Festival’in tarihleri de belli oldu. 6 – 9 Mart 2014 tarihleri arasında Los Angeles’ta düzenlenecek olan Festival’de uzun metrajlı Türkiye filmleri de gösterilecek ama sadece kısa filmler yarışacak. Kısa filmlerin son başvuru tarihi 30 Kasım 2013.

kaynak: latff.org

21 Kasım 2011 Pazartesi

Oscar yarışı kızışıyor


Kerem Akça, Toronto Film Festivali’nden sonraki iki ayda Oscar yarışında değişen dengeleri değerlendirdi

Oscar yarışında Toronto Film Festivali sonrasında “Moneyball”un favoriliğinden bahsetmiştik. Ancak bu durum, geçen yılki “Zoraki Kral” benzeri bir keskinlik sunmadığından zaman içindeki sürece odaklanılması gerektiğini de not düşmüştük. Aradan geçen iki ayda “Artist”, “Shame” ve “The Help” gibi filmler şirketlerinin stratejileriyle gerçek bir tehdit unsuruna dönüşmüş durumda. Eastwood imzalı “J. Edgar” bu süreçte vizyona girip Leonardo DiCaprio dışında olumlu tepki almazken; “The Iron Lady”, “War Horse”, “Pariah”, “Young Adult”, “Ejderha Dövmeli Kız” ve “Extremely Loud and Incredibly Close”un durumu, aralıktaki Oscar’a uygun vizyonları sonrasında verdiğimiz sıraya göre belli olacaktır. Diğer önemli dallarda da favoriler ve rekabet odağı aşağı yukarı net gibi. Nihayetinde 26 Şubat’taki 84. Oscar Ödülleri öncesi araya girecek sürpriz atlar ve şirket politikaları ile bol sürprizli bir tablo yaşanacak. Zira bu yıl halen keskin bir favori yok.



Geçen ay 36. Toronto Film Festivali sonrası yaptığımız değerlendirmede 2011 için favori gösterdiğimiz “Zoraki Kral” (“The King’s Speech”, 2010), Colin Firth, Natalie Portman gibi banko adayların bu yıl olmadığını söylemiştik. Onun üzerine Oscar’a uzanan süreçte bu durumun şekilleneceğini de eklemiştik. O zamandan beri oluşan tabloya bakınca ülkemizde “Kazanma Sanatı” adıyla vizyona girecek “Moneyball”, en iyi film, en iyi yönetmen ve en iyi erkek oyuncu; Christopher Plummer (“Beginners”) yardımcı erkek oyuncu, Glenn Close (“Albert Nobbs”) ise kadın oyuncu dallarında başa güreşme ihtimallerini yükseklerde tutuyorlar.



Ayrıca yardımcı kadın oyuncu dalında Keira Knightley (“Tehlikeli İlişki”), şirketinin kararıyla kadın oyuncu kategorisine kayıp şansını çok düşük hale getirmiş durumda. Aşağıda bahsedeceğimiz “The Help”in bu kategorideki keskin ağırlığı da oluşan ortamı desteklemiş olabilir. Ancak bunların dışında tepkiler, vizyona giren filmler ve şirketlerin stratejileri ışığında çeşitli değişimler yaşandığı görülebiliyor.



Weinstein’in atı “Iron Lady” mi “Artist” mi?



Öncelikle Michael Hazanivicius’un bir sesli dönem oyuncusunun siyah-beyaz ve tam ekran çekilmiş başarı hikayesini sinemalaştırdığı “Artist”in (“The Artist”, 2011), “Zoraki Kral”ın mucidi Weinstein Company’nin favorisi “The Iron Lady”nin (2011) önünde bir ihtişam salgıladığı gerçeği var. Erkek oyuncu (Jean Dujardin) , yardımcı kadın oyuncu (Berenice Bojo), senaryo ve teknik dallarda da filmin adaylık ihtimali bir hayli yüksek gibi.



Yönetmenlik kategorisinde fazlaca şans tanıdığım eser, “The Iron Lady”nin durumuyla birlikte –ki eylül ayında teaserlarıyla güldürmeye başlayan bir pazarlama süreci var- konumunu belli edeceği kesin gibi. Yani gerçek anlamda 2012 töreni için ‘Weinstein filmi’ bekleniyor diyebiliriz. “The Iron Lady”nin Oscar yarışı stratejilerinde belirlediği ‘30 Aralık limitli vizyonu’ da bu konuda bir şeyleri belli edecektir.



Fox Searchlight “Shame”e yükleneceğinin sinyallerini verdi



Gelişen bu süreçte “Milyoner” (“Slumdog Millionaire”, 2008) ve “Siyah Kuğu”nun (“Black Swan”, 2010) erbabı Fox Searchlight’ın “Utanç”a (“Shame”) aralık ayında bir Oscar’a uygun tarih alması da “The Descendants”a (2011) olan güvensizliğinden kaynaklanıyor. Steve McQueen’in büyük övgü alan filmi, “Martha Marcy May Marlene” (2011) gibi Akademi için ‘zor’ örneklerden daha bir iddialı gibi.



Michael Fassbender (erkek oyuncu), Carey Mulligan (yardımcı kadın oyuncu) ve özgün senaryo kategorilerindeki keskinliğin yanı sıra, cinselliğe karşı ahlakçı bir ideoloji benimsemesiyle de Akademi’nin odak noktası olacaktır. Bunun adı da ‘seks içeriği yoğun cinsel arayış filmi’ne cesur davrandılar olarak konacaktır. Kanımca Searchlight, o film üzerinden bir strateji belirleyip Payne’in son eserini yan dallara itecektir. George Clooney’nin erkek oyuncu dalındaki favoriliğini de sayarsak bu durum gayet mantıklı gözüküyor. Bizde şubatta vizyona girecek “Utanç”ı bu yılın “Milyoner”i olarak görürsek şaşırmayalım.



“The Help” ve “Savaş Atı”nın adaylıkları kesin gibi



Bunların yanında yarışın bir diğer kritik yarı-bağımsız girişi de yazın gişeleri allak bullak eden “The Help”. Birçok yazar ve kaynağın en iyi film dalında favori gösterdiği bu 1960’ların Mississipi’sinden siyahlara beyaz bakışı hikayesi, fazlasıyla duygusal ve iç burkucu bir hikayeye sahip. Özdeşleştirici evreniyle de bu iki filmin arasından sıyrılabilir. Hatta “Moneyball” ile beraber şimdilik başa güreştiğini iddia edebiliriz. Octavia Spencer, Jessica Chastain ve Bryce Dallas Howard’ın yan karakter performanslarından birinin ödüle uzanması banko gözükürken, Viola Davis de kadın oyuncu kategorisini zorluyor. Ancak bunlardan en garantisi elbette uyarlama senaryo.



Aslında Disney’in sürpriz ya da bağımsız girişi olan bu eserin esas durumu Spielberg’in yüksek pazarlama stratejisi ile yürütülen ve şirketin DreamWorks’ü ‘Oscar yarışı’ için almasıyla eline geçen “Savaş Atı”nın (“War Horse”) durumu ile kesinleşecektir. Gerçek bir savaş zeminli başarı ve azim hikayesi olan yapıtın, şimdilik en üst sıralara güreştiği söyleniyor. Zaman içinde yapılan ‘tiyatro oyunu sahneleme’ gibi pazarlama yöntemleri de aralık sonuna yerleştirilen Oscarlık vizyon tarihiyle tamamlanacak. Esas önemli nokta şu soruyla ortaya çıkıyor: İkisi arasındaki yarışta bir kopma olacak mı, yoksa DreamWorks-Disney ayrımı mı yaşanacak? Onu göreceğiz.



Aralık ayında dengeler altüst olabilir



Zaten şimdilik favori olan filmleri bir kenara bırakınca aralık ayında bütün dengeler ortaya çıkacak. “Moneyball”un dışında Sony kaynağından gelen David Fincher imzalı “Ejderha Dövmeli Kız”ın (“The Girl with the Dragon Tattoo”, 2011) “Zirveye Giden Yol”un (“The Ides of March”, 2011) ilk 10 şansını baltalayıp baltalamayacağı, Paramount’ın Jason Reitman’ın “Young Adult”ını ne kadar iddialı hale getirebileceği kulislerde tartışılanlar. Oradan Diablo Cody’nin özgün senaryosuna ve Charlize Theron’ın kadın oyuncu performansına bir şeyler tanınmasına karşın, ‘film’ ve ‘yönetmen’ gibi dallarda keskinlik yok.



Ayrıca Warner’ın yarışa soktuğu Clint Eastwood imzalı “J. Edgar” ile Oscarlı senarist (Eric Roth) ve Oscar adayı yönetmenden (Stephen Daldry) çıkan “Extremely Loud and Incredibly Close”un durumları da merak ediliyor. Ancak kanımca limitli Oscar vizyonu şansını deneyen ikincisinin uyarlama senaryo, ilkinin erkek oyuncu dallarında banko adaylıkları var.



Sürpriz bağımsız Pariah henüz düğmeye basmadı



Nihayetinde öne çıkan tartışmaların en önemlisi zaten şirketlerin birinci seçeneklerinde ulaşıcakları nokta. “Tinker Tailer Soldier Spy”ın Focus’un adayı olarak göstereceği şimdilik sinematografi, yönetmen ve erkek oyuncu dışındaki ivmesi, onun senenin sürpriz bağımsız girişi olacağına inandığım “Pariah”a etkisi ve beğenilen Woody Allen filmi “Paris’te Gece Yarısı”sının (“Midnight in Paris”, 2011) durumu da henüz belirgin değil. “Pariah”, 28 Aralık’taki vizyon tarihini bekleyedursun arada da Altın Küre adaylığı çıkarmaya bakacak. Kanımca Toronto Film Festivali sonrası söylediğim Oscar şansını ‘kulaktan kulağa yayılma’ ile hala yüksek tutuyor. Focus’un katkılarıyla bu yılın “Precious”ı olma ihtimali yüksek filmin.



Bu sebeple keskin yorumları aralık sonrasında yapabiliriz. Ancak şimdilik “Moneyball”, “The Help”, “Savaş Atı”, “Utanç”, “Artist”, “The Iron Lady”, “Zirveye Giden Yol”, “Young Adult”, “Pariah”, “J. Edgar” gibileri sıraya dizilmiş yüzdelik şanslarını bekliyorlar. Yönetmen ödülleri bunlara göre şekillenecekken, kadın oyuncudaki Glenn Close-Meryl Streep çekişmesinde bir değişiklik yok.



Yarışın en iyileri “The Tree of Life” ve “Drive” sıralarını bekliyorlar



Erkek oyuncu dalında Jean Dujardin, Brad Pitt, Leonardo DiCaprio ile George Clooney’nin çetin yarışı, yardımcı erkekte Christopher Plummer, Albert Brooks gibi tecrübeli simalara çevriliyor. Yardımcı kadında ise “The Help”ten biri kesin heykelciği alacak görüşü var. “The Tree of Life” (2011) ve “Drive”ın (2011) gibi yarışın en iyilerinin ise sürpriz ihtimalini ‘umut’larla sınırlayabiliriz. Ancak her ikisi de ‘En İyi Sinematografi’ ve ‘En İyi Müzik’ dalında iddialı.



Sözünü ettiğimiz tüm bu dengeler şirketlerin aralık ayındaki politikaları, Altın Küre adaylıkları ve devamında diğer ödüllerle bir belirginliğe kavuşacak. “Bir Zamanlar Anadolu’da”nın (2011) da girdiği ‘Yabancı Dilde En İyi Film’ kategorisi ve daha nicesiyle ilgili de yorumlarımızın süreceğini ekleyelim.

keremakca@haberturk.com
Habertürk.com
                                                                                                                                            Alıntıdır....

19 Kasım 2011 Cumartesi

7 Türk filmi Oscar macerasına gidiyor


84. kez dağıtılacak Oscar ödüllerine Türkiye'den yedi film adaylık başvurusu yaptı.

2012 Şubat'ında 84. kez dağıtılacak Oscar ödüllerine Türkiye'den yedi film adaylık başvurusu yaptı.

26 Şubat 2012 tarihinde 84. kez dağıtılacak Oscar ödüllerine Türkiye´yi temsil etmek üzere yedi uzun metrajlı yerli film, sinema meslek örgütleri ve derneklerinden oluşan kurula başvurdu.

Şartnameye göre bu filmlerin 1 Ekim 2010 ile 30 Eylül 2011 tarihleri arasında en az yedi gün Türkiye´de ticari sinemalarda gösterime girmiş olması gerekiyor.

Ekim´in ilk haftasında belirlenecek filmi, Amerikan Film Akademisi´ne bildirilecek Türk filmi meslek örgütleri ve derneklerin atadığı temsilcileri, Selim Demirdelen´in Kavşak, Orhan Oğuz´un Hayde Bre, Derviş Zaim´in Gölgeler ve Suretler, Handan İpekçi´nin Çınar Ağacı, Nuri Bilge Ceylan´ın Bir Zamanlar Anadolu´da, Seyfi Teoman´ın Bizim Büyük Çaresizliğimiz ve Seren Yüce´nin Çoğunluk isimli yapıtlarından birini Türkiye adına En İyi Yabancı Film Oscarı´na aday adayı seçecek

Beyazgazete.com
                                                                                                                                                Alıntıdır....

8 Kasım 2011 Salı

Hollywood'da Türk izleri


Oscar Ödül Törenleri için her yıl aday filmleri açıkladığında, o yıl çekilen Türk filmlerinden bir ikisinin adı "en iyi yabancı film dalında aday adayı" olarak anılır. Ancak bugüne kadar bu kategoride Oscar’a aday olabilen bir Türk filmi olmadı.

Hollywood film endüstrisinde Türkler veya farklı inanç gruplarına bağlı Türkiye doğumlu aktör ve yönetmenler ise büyük başarılara imza attı. New York merkezli Turk Avenue global iş portalı Hollywood’da Türk izlerini detaylarıyla inceleyen bir haber yayınladı.

Bunlar arasında kuşkusuz en ünlü ve etkili olanı Kayserili bir Rum halı tüccarının oğlu olan yönetmen Elia Kazan. Hollywood’un en kariyerli Türk kökenli oyuncusu ise babası bir Türk diplomat, annesi Çek olan Turhan Bey. Sandra Bullock’un başrol oynadığı Mart 2007’de gösterilen "Premonition" filmini çeken Almanya doğumlu Mennan Yapıcıoğlu; İstanbullu Sefarad bir ailede dünyaya gelen, Paris’te büyüyen "Nostradamus", "James Bond" (Golden Eye), gibi ses getiren filmlerde rol alan Tchéky Karyo; halen Los Angeles’ta yaşayan ve pek çok dizi, reklam ve filmde roller üstlenen Murad Demir; yönetmen Ertuğ Tüfekçioğlu Turgut Türk Adıgüzel; oyuncular Ayda S. Evecan, Hayati Akbaş, Can Ansay; eski yıldızlardan Bea Benaderet, Jack Bannon, Sully (Süleyman) Boyar; "Scarface" filminde Alpacino’nun rol arkadaşı olan Bolivyalı uyuşturucu kaçakçısını canlandıran Paul Shenar bunlardan bazıları.


-KAYSERİLİ ELİA KAZAN-

Asıl adı Elia Kazancıoğlu olan ve 1909 yılında İstanbul’da doğan Eli Kazan, kökleri Kayseri’ye uzanan Anadolu Rum’u bir tüccar ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Ailesi 4 yaşındayken ABD’ye göç etti. Göçün üzerinde bıraktığı etkileri sinemaya taşımayı da ihmal etmedi. Otobiyografisinin anlatıldığı 1963 yılı yapımı "America America" filminde Amerika’daki ilk yıllarını anlattı. Halı tüccarı olan Kazan’ın babası New York’a taşındıktan sonra halı ticaretini oğlunun sürdüreceği umudunu taşıyordu ama o sinemayı seçti.

Massachusetts’te Williams College’te okudu. Yale Üniversitesi’nde tiyatro öğrenimi gördü. 1932’de oyuncu olarak katıldığı New York kentindeki ünlü Group Theatre’da 1939’a değin etkinlik gösterdi. Kazan ilk oyununu 1934’te New York kentinde sahneledi. 1940’larda yönettiği oyunlarla ülke çapında üne kavuştu ve Broadway’in en iyi yönetmenleri arasına girdi. 1947’de Cheryl Crawford ve Robert Lewis’le birlikte ünlü oyunculuk okulu Actors Studio’yu kurdu. Bir yıl sonra Lee Strasberg de bu gruba katıldı. Film yönetmeye 1944’te başladı.

Ünlü aktörlerin direktörü olarak ün yaptı. Marlon Brando, Rod Steiger, Karl Malden, James Dean, Julie Harris, Carroll Baker, Eli Wallach ve Natalie Wood gibi dünya starlarının filmlerini yönetti. Yönettiği filmlerde oynayan aktörler toplam 21 Oscar ödülüne aday gösterildi, 9 Oscar kazandı.

"A Streetcar Named Desire" filmi 12 dalda Oscar’a aday oldu, 4 Oscar kazandı. Ünlü filmi "On the Waterfront" yine 12 dalda Oscar’a aday gösterildi ve 8 Oscar kazandı.

En İyi Yönetmen ödülünü iki kez, 1947 yılında çektiği "Gentleman’s Agreement" ve dünya sinema tarihinin en iyi filmlerinden biri olarak gösterilen "On the Waterfront" ile 1954 yılında aldı. Filmleri ile üç kez Oscar’a en iyi yönetmen, birer kez de en iyi film ve senaryo dallarında aday gösterildi. Kazan, Broadway oyunlarına verilen Tony Awards’ı da 1947, 1949 ve 1959 yılında üç kez kazandı.

Aktör Dustin Hoffman, Kazan’ın Hollywood’a etkisini bir röportajında anlatırken, "Kazan’ın etkisi olmasa ne ben, ne Robert De Niro, ne de Al Pacino aktör olabilirdi" diye konuştu.

New York Times, 2003 yılında New York’ta 94 yaşında ölen Kazan’ı, Hollywood ve Broadway’ın en etkili yönetmenlerinden biri olarak gösterdi.

Kazan kariyerindeki en büyük sıkıntısını ise 1952 yılında Amerika Temsilciler Meclisi’nde Komünist Parti’ye üye olan sekiz arkadaşının ismini vermesi ile yaşadı. Daha sonraki yıllarda yaptığı bir röportajda, "kendi ruhuna da ihanet ettiğini" kabul eden Kazan, 1982 yılında Başkan Ronald Reagan tarafında sanata katkılarından ötürü onur ödülü ile ödüllendirdi.

1999 yılında 90 yaşında iken Akademi tarafından üçüncü Oscar’ı olan hayat boyu başarı Oscar’ı ile ödüllendirildi. Sahneye Aktör Robert De Niro ve Yönetmen Martin Scorsese ile gelen Kazan’ı ödül töreninde bulunanların bir kısmı ayakta alkışlarken, 1952’deki olayı unutmayanlar sessiz kalmayı tercih etti. Akademiye teşekkür eden Kazan, "Artık hayattan kayıp gidebilirim" diye konuşmuştu.

ABD’ye göç ettikten sonra 1955’te memleketi Kayseri’ye gitmek üzere Türkiye’ye gelen Kazan, dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar ile İstanbul’da Opera seyretmiş, İstanbul’daki yakınları ile hasret gidermişti.

-VİYANALI TÜRK - TURHAN BEY-

Asıl adı Turhan Selahettin Schultavy olan ve 1922 Viyana doğumlu olan Turhan Bey, annesi ile babası boşandıktan sonra annesi ile 1930 yılında ABD’ye taşındı ve sayısız Hollywood filminde başrol oynayarak ün yaptı.

California’ya yerleşen Turhan Bey, 1940 yılında ilk kontratını Warner Bros ile imzaladı. "The Mystery Shadows on the Stairs" ilk filmi oldu. Warner Bros’ta iki film çektikten sonra Universal’a transfer oldu. "Burma Convoy" (1941), "Raiders of the Desert" (1941), "Arabian Nights" (1942) gibi filmlerde temiz yüzlü, yakışıklı, kadınların gönlünü fetih eden başrollerde oynadı. O yıllarda Dominik kökenli Maria Montez ile iyi bir ikili oluşturdu.

Filmlerin dışında pek çok dizide de rol aldı. 12 bölümden oluşan "Junior G-Men of the Air" (1942), 13 bölümden oluşan "Adventures of Smilin’ Jack" (1943) dizilerinde oynadı.

Universal’da film çektiği yıllarda Merle Oberon, Ava Gardner ve Lana Turner gibi ünlü yıldızlarla birlikteliği oldu. 2. Dünya Savaşı ile birlikte külhanbeyi ve aynı zamanda romantik roller gözden düştü. 1946’da orduya katılan Turhan Bey, aktörlük kariyerini de sarstı.

Askerlik dönüşü Universal ile olan sözleşmesi Eagle-Lion firmasına geçti. Eagle-Lion firması ile "Out of the Blue" (1947), "The Amazing Mr. X" (1948), "Columbia’s Song of India" (1949), ve askerlik sonrası emeklilik öncesi son filmi olan "The Adventure Prisoners of the Casbah" (1953) filminde oynadı. 1953 yılında Avusturya’ya geri döndü. "Stolen Identity" (1953) isminde bir filmin yapımcılığını üstlendi.

Uzun yıllar Avusturya’da saygı duyulan bir fotoğrafçı olarak yaşamını sürdürdü. ABD’ye 1993 yılında geri döndü. SeaQuest DSV programına misafir olarak katıldı. 1990’larda bir dizi sinema ve televizyon dizilerinde oynadı. Halen Viyan’da yaşayan Turhan Bey, emekliliğin tadını çıkarıyor. Turhan Bey hakkında 2002 yılında Andrea Eckert tarafından "Vom Glück verfolgt. Wien-Hollywood-Retour" adlı bir belgesel yapıldı.

-IRVING "SULLY" (SULEYMAN) BOYAR-

İlk rolünü 1965 yılında "Man Outside" filminde oynadı. Yedi çocuklu bir ailede büyüyen Boyar, sinema aşkı yüzünden avukatlığı bıraktı. Son dönemlerinde "Sopranos", "Law & Order" gibi ABD’de çok izlenen dizilerde de rol alan Boyar, 1970’li yıllarda "Fort Apache", "The Bronx", "In the Soup" ve "Car Wash" filmlerinde rol aldı.

Alpacino ile 1975 yılında "Dog Day Afternoon" (1975) filminde banka müdürü rolünü oynadı. Son rolünü Amerika’nın en popüler dizilerinden biri olan "Sopranos"ta psikiyatrist olarak 2001’de oynadı. Queens’te Manhattan’a gitmek üzere otobüs beklerken kalp krizi geçirerek 23 Mart 2001’de 77 yaşında öldü. Boyar’ın bir çocuğu bulunuyor.

-TCHEKY KARYO-

Türk Sefarad bir ailenin çocuğu olarak İstanbul’da dünyaya geldi, Paris’te büyüdü. Cyrano Tiyatrosu’nda drama eğitimi aldı. 1980’lerde karakter oyuncusu olarak Fransız sinemasında isim yaptı. Pek çok filmde başrol oynadı. Hollywood filmlerinde Fransız karakterleri canlandırdı.

Oynadığı tarihi filmlerde başarılı oldu. Mel Gibson’la birlikte "The Patriot" filminde rol adı. Jean de Dunois rolünde "The Messenger: The Story of Joan of Arc" filminde kamera karşısına geçti. Cesar Awards ödüllerinde en iyi aktör rolüne aday gösterilen Karyo, 1986 yılında Jean Gabin ödülüne layık görüldü.

50’nin üzerinde film ve dizide rol alan "Karyo", "Vincent Van Gogh", "Nostradamus" rolleri ile izleyicilerin karşına çıktı. Karyo’nun oynadığı Hollywood filmlerinden diğerleri ise "Bad Boys" (1995), "Golden Eye" (1995), "Kiss of Dragon" (2001).

-SANDRA BULLOKC’UN YÖNETMENİ: MENNAN YAPICIOĞLU -

1966 Münih, Almanya doğumlu Türk yönetmen Mennan Yapıcıoğlu, direktör, senarist, yapımcı ve aktör olarak tanınıyor. "Yapo" ismiyle tanınan yönetmen kariyerine 1988 yılında Almanya’da başladı.

Almanya’da 1996 yılında "The Pillow Book" filminde ve 2003 yılında çekilen "Good Bye Lenin" filminde yardımcı aktör olarak kamera karşısına geçen Yapıcıoğlu, direktör olarak ilk filmini 1998’de çekti. Uluslararası ödüller kazandı. 2000 yılında çektiği "Your Arms In My Arms" filmi Almanya’da büyük başarı kazandı.

Hollywood macerası ise drama filmi olan ve başrolünü Sandra Bullock’un oynadığı "Premonition" ile başladı. Film Mart 2007’de sinemalarda gösterime girdi. Yapıcıoğlu, halen Josh Hartnett’in başrolünü oynadığı "Gunslinger" filmini çekimini yapıyor.

-DAVID CHOKACHI: TÜRKİYE DOĞUMLU IRAKLI BABANIN YILDIZ OĞLU-

1968 Plymouth, Massachusetts doğumlu olan David Chokachi, Amerikan televizyonlarında ün kazandı. "Witchblade", "Baywatch", "Beyond The Break" gibi dizilerde oynadı. Türkiye doğumlu Iraklı bir baba ve Finlandiyalı bir anneden dünyaya gelen Chokachi, Marion, Massachusetts’te Tabor Acedemy’de eğitim aldı. Bates College’de siyaset bilimi bölümünden mezun oldu.

-FİLM DÜNYASININ ÜNLÜ ANNE-OĞLU: BEA BENADERET ? JACK BANNON-

Babası Samuel Benaderet bir Türk Sefaradı olan ünlü oyuncu Bea Benaderet, New York’ta 1906’da dünyaya geldi. San Francisco’da büyüdü. 1960’larda televizyon serisi "Petticoat Junction" dizisinde Shady Rest Hotel’in sahibi Kate Bradley rolünde ün yaptı. "The Beverly Hillbillies" dizisinde Pearl Bodine rolüyle, ve ünlü Taş Devri’nin (The Flintstones) bayan kahramanı Betty Rubble’ı seslendiren isimdi. 1940’lı ve 1950’li yıllarda Warner Bros.’un pek çok çizgi filminde seslendirme yaptı. 50’li yaşlarında 20 yıllık emeğinin karşılığında yıldızlar kervanına katılmıştı.

"Notorious" (1946), "On the Town" (1949), "The First Time" (1952), "Black Widow" (1954), "Plunderers of Painted Flats" (1959), ve "Tender Is the Night" (1962) filmlerinde oynadı. 1968 yılında kanserden öldü.

İlk evliliği aktör Jim Bannon’dan iki çocuğu dünyaya geldi. 1940 doğumlu oğlu Jack (John James) de film endüstrisini seçti. Televizyon dizisi "Lou Grant" ile ün yaptı. Dizi de 1977’den 1982 yılına kadar şehir haberleri editör yardımcısı olarak rol aldı.

John Travolta’nın ablası Ellen Travolta ile evlenen Jack halen Coeur d’Alene, Idaho’da yaşıyor.

-HOLLYWOOD’UN YAŞAYAN EN KARİYERLİ TÜRK: MURAD DEMİR-

Alex ya da gerçek adıyla Murat Demir, 20 yılı aşkın yakındır 40’ı aşkın film, dizi ve reklamlarda rol aldı. Halen kariyerini Hollywood’da sürdüren Türkler oyunculuk anlamında en kariyer sahibi isim olarak dikkat çekiyor. New York doğumlu oyuncu The Bronx and Westchester County’de büyüdü. Annesinin isteği üzerine hiç istemediği halde Iona College’da politik bilimler okudu. Okuduğu bölümle ilgili hiç iş deneyimi olmadı. Broadway dışında oynayan tiyatrolarda rol aldı. Kendisinde tiyatro değil sinema geleceği gören hocalarının da tavsiyesiyle de New York’tan ayrılarak Hollywood’a yerleşti. 17 yıldır Hollywood’ta yaşıyor.

1960’lı yıllarda ABD’ye gelen doktor babanın tek oğlu olan ve babasını 15 yaşındayken kaybeden Murat (Alex) Demir, ilk televizyon dizisi deneyimine Türkiye’de "Yalan Rüzgarı" ismiyle ün yapan dizide başladı. CBS kanalında oynayan dizide, beş dakikalık küçük bir rol alan Demir, seyircilerden e-maillerle gelen yoğun talep karşısında beş ay kadar dizide kaldı. "Karate Kid" filmindeki bilge karate ustası Mr. Miage ile başrolünde suşi şefini canlandırdığı "Talk to Taka" filmi bağımsız film festivallerinde gösterildi. "After You", "Ordinary Average Guys", "The Way", ve "Uncharted 2: Among Thieves" Demir’in 2009 ve 2010 yılında rol aldığı filmlerden.

Channel 4’da oynayan "Passion" dizisinde de rol alan Demir’in oynadığı TV dizileri arasında "The Marshall", "V.I.P.", "Messengers", "Brooklyn South", "Diagnosis Murder", "One World", "Silk Stalkings" yer alıyor. Başrolde oynadığı filmler arasında "Talk to Taka", "The Art of A Bullet", "Dark Spiral", "Sweet Underground", "Loretta Park", "Task Force", "Smart Money", "Sickness", "To Protect and Serve", "End to A Means", başrol yardımcısı olarak "The Debt" ve "Quietus" filmlerinde oynadı.

-AYDA S. EVECAN (FIELD)-

Sayısız televizyon şov ve filminde rol alan Ayda S. Evecan, 1979 yılında Los Angeles’ta dünyaya geldi. Harvard ve Duke Üniversitelerinde uluslararası siyaset ve ekonomi okudu. Türkçenin yanı sıra İngilizce, Fransızca, İtalyanca bilen Evecan’ın annesi ise film yapımcısı Gwen Field. Anne ve babası küçükken boşanan Evecan’ın babası Türkiye’de yaşıyor.

NBC’nin pembe dizilerinden "Days of our Lives" ile ün kazanan Evecan, genelde komedyen rollerinde görev aldı. Sürekli boy gösterdiği Blue Collar TV’nin yanı sıra, NBC’nin "Studio 60", Fox’un sitcomlarından "Back to You", ve komedi dizisi "News 9"un hava durumu sunucusu gibi değişik rollerde görev aldı. "Making It Legal" dizisinde avukat olarak oynadı. Evecan, 2007 yılından beri İngiliz pop star Robbie Williams ile birlikte.

-SCARFACE’IN BOLİVYALI UYUŞTURUCU KAÇAKÇISI: PAUL SHENAR-

Al Pacino’nun unutulmaz filmlerinden olan Scarface’de Alejandro Sosa rolü ile ün yapan Paul Shenar, Türkiye’den ABD’ye göç eden Sefarad bir ailenin dört çocuğundan biri olarak Milwaukee’de dünyaya geldi. Küçük yaşlarda tiyatroya ilgi duydu. Milwaukee’de yerel tiyatrolarda görev aldı. 1970’li yıllarda televizyonlarda oynana dizilerde rol almaya başladı. Orson Welles’in "The Night That Panicked America" (1975) filminde, 1978 yılında "The Man and His Women" TV filmlerinde oynadı. 1983 yılında çekilen Scarface ile ününe ün kattı. Shenar 1989 yılında West Hollywood’ta AIDS’ten öldü.

-ACLAN BATES-BÜYÜKTÜRKOĞLU-

Aralarında "Versus", "Condemned" ve "Broken Angel" gibi 20’ye yakın projenin yönetmenliğini yapan Aclan Bates Büyüktürkoğlu, 2007 yılında çevrilen "Lincoln Heights" filminin de başrol oyuncusuydu. aCting Clan şirketinin sahibi olan Büyüktürkoğlu, 1993 yılında başladığı film kariyerine 1999 yılında taşındığı Los Angeles’ta devam ediyor. Eşi Leslie ile birlikte yapım ve yönetmenliğini üstlendiği ve başrolünü Nehir Erdoğan’ın oynadığı "Broken Angel" 2008’de gösterime girdi. Çift ayrıca 2006 yılında İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin sergilediği "Ağır Roman"ı Hollywood’ta sergiledi.

-KAAN KALYON: ANİMATÖR-

Sinemada büyük gişeler yapan ve Hollywood’ta yeni bir çığır açan çizgi filmlerden esinlenen sinema yapıtlarında kariyer yapan Türkler’den ilk akla gelen isim Kaan Kalyon. 1995 yapımı "Pocahontos" ve 1997 yapımı "Hercules" yapımcısı Disney’e büyük gişeler kazandırdı. Her çizgi sinemanın yapımında görev alan Kaan Kalyon 2004 yılı yapımı "A Dairy Tale"in yazarları arasında yer aldı. "Treasure Planet" (2002) ve "Surf’s Up" (2007) filmlerinde "story artist" olarak isim yaptı. Disney’in başarılı animatörlerinden biri olan Kalyon, yaşamını halen Los Angeles’ta sürdürüyor.

-HARUN SEVİMLİ: KORKU FİLMİNE YATIRIM-

San Francisco’da faaliyet gösteren Amerturk, Inc. şirketinin sahibi Harun Sevimli 2010 yılında film endüstrisindeki ilk yatırımını yaptı. "Hole" filminin yapımcılığını üstlendi. Küçük bir bütçeyle çekilen filmde hedef kitlesi TV kanalları olarak belirlendi. Küçükken şiddete maruz kalan bir katilin hikayesinin anlatıldığı filmde 14 kişilik bir ekip rol aldı. Joaquin Montalvan’ın çektiği filmin premiere’i Los Angeles’taki ünlü Sunset Blvd’taki Director’s Guild of America tiyatrosunda 26 Mart’ta gerçekleştirildi.

-EMRE ŞAHİN: EMMY ÖDÜLLÜ YÖNETMEN-

Hollywood’ta yaşayan yeni kuşak Türklerden Emre Şahin ise ikinci kısa filmi "Çanta" ile Beverly Hills Uluslararası Film Festivali’nde "En İyi Sinematografi" ödülünü aldı. Türkiye’de ünlü televizyoncu Haluk Şahin’in oğlu olan Emre Şahin, şimdilerde Sonbahar’da vizyona girecek "40" filmi içib hazırlık yapıyor. Senaryosu da Şahin’e ait olan ilk uzun metrajlı filmde, Hereos dizisinin dünyaca ünlü oyuncusu Ntare Mwine ve Yaprak Dökümü dizisinin kötü gelini Deniz Çakır oynuyor.

-SIRRI MURAD-

İlk oyunculuk deneyimini ünlü Amerikan dizisi MASH’ın iki ayrı bölümünde oynayarak yapan Sırrı Murad, eli bıçaklı Türk askerini canlandırmıştı. "A Full Rich Day" (1974), "Captains Outrageous" (1979), "Sound of Terror" (1980), "Steele Trying" (1985), "Remington Steele" (1985) gibi televizyon dizilerinde rol aldı.

En son 2007 yılında çekilen "Anatolian" filminde hoca rolünde oynadı. Yine 2007 yılında "Monk" ve "Mr. Monk Goes to the Hospital" TV serilerinde küçük rollerde oynadı. 2006’da Hollywood’ta bir Türk’ün hikayesinin anlatıldığı "Ya Tutarsa" filminde kamera karşısına geçti.

-GENÇ YÖNETMEN VE OYUNCULAR-

Hollywood’ta halen pek çok Türk genç yönetmen şansını deniyor. Kimi zaman zaman projeler için Los Angeles’ın yolunu tutarken, bazıları da yaşamlarını film endüstrisinin kalbinin attığı şehirde sürdürüyor. 1976 doğumlu genç yönetmenlerden Ertuğ Tüfekçioğlu, 2003 yılından beri, Jason E. Baldwin’in Los Angeles’da açtığı Califa Yapımcılık ’ta çalışıyor.

Yine genç yönetmenlerden İstanbul Galata doğumlu Turgut Türk Adıguzel, üç filmin yapımcılığını üstlendi. 2004 yılında "Evolution Down to a Science", 2005’te "Crescent Star" ve 2007 yılında "The Anatolian" filmlerinin yapımcılığını yaptı.

2. Dünya Savaşı sırasında Yahudileri toplama kampından kurtaran konsolos Selahattin Ülkümen’i anlattığı 7 dakika uzunluğundaki "Cresent Star" filmiyle, "Big Bear Lake Uluslararası Film Festivali"nde en iyi öğrenci filmi dalında ödül aldı. "Crescent Star" adlı film Hollywood Sinema Müzesi’nin açılış filmi olarak da seçildi. Filmi Steven Spielberg, Hillary Clinton gibi pek çok ünlü isim de izledi. 2007 yılında University of Southern California’dan (USC) mezun oldu.

Sinan Germirli, Gökhan Ekremoğlu diğer genç yöneticilerden. 1977 Türkiye doğumlu Hayati Akbaş, aralarından "Broken Angel" filminin de bulunduğu 10’a yakın film ve belgeselde rol veya seslendirme görevi aldı. Son olarak "Walking with the Promise" isimli belgesel tarzı dini içerikli projede seslendirme yaptı.

Grafik sanatçısı, görsel yönetmen ve kameraman olarak pek çok projede görev alan Alper Nakri, Hollywood’un bir diğer genç yeteneği. Son olarak 2009 yılında çekilen "Sniper: Inside the Crosshairs" ve "Day After Disaster" dizilerinde grafikerlik yapan Nakri, 2008 yılında çekilen 30’a yakın TV dizisinde grafiker olarak görev yaptı. Kamera bölümünde görev yaptığı projeler arasında ise "Paperboy" ve "Sniper: Inside the Crosshairs" gibi filmler yer alıyor. Nakri, Los Angeles’ta film endüstrisine yakın olan pek çok Türk gibi "Broken Angel" ve "The Anatolian" filmlerinde görev aldı.

Robert De Niro, Al Pacino gibi pek çok ünlüye birebir taklidi ile ün kazanan ve Amerikalı komedyen Jay Leno’nun Tonight Show programına konuk olan Barbaros Tapan da bir kaç filmde kamera karşısına geçen genç yeteneklerden. En son 2008 yılında Russel Crowe ve Ben Affleck’in rol aldığı "State of Play" filmde rol alan Tapan, 2006 yılında çekilen Türk yapımı "Ya Tutarsa" filminde de oynamıştı.

Genç oyuncu Resmine Atış, "Burn in Hell" (2009), "Bar Starz" (2008), "28 Days Later: The Aftermath", "Turkish Delight" (2006), "Splinter", "Living the Dream" (2006), "Cheaper by the Dozen 2" (2005), gibi filmlerde küçük roller de oynadı. Eski Türkiye güzeli Zerrin Arbaş’ın oyuncu kızı Derya Arbaş’ta Hollywood’ta şansını deneyen isimlerden biriydi. "Av Peşinde" ve "Mile Marker 40’’ isimli iki filmde küçük roller aldı. 35 yaşında kalp krizinden West Hollywood’ta hayatını kaybetti.

-TURKISH FILM COUNCIL-

Türk film yönetmen ve oyuncularının Hollywood’ta daha etkin olmaları için bir kaç tane de dernek kurulmuş. Bunlardan biri Turkish Film Council. Misyonu arasında Türk film dünyasının profesyonellerini yurt dışındaki meslektaşları ile buluşturmak, film yapımcılarına Türkiye’de film çekimi için mekan tedarik etmek, Türkiye’de film çekmek isteyenlerin ABD’deki ihtiyaçlarını karşılamak olan Council’in başkanı ise Emrah Yücel yapıyor. Asıl mesleği grafik dizayner olan 1968 doğumlu Yücel, "What Women Want", "28 Days", "Kill Bill", "Frida", "New York’ta Beş Minare" gibi filmlerin posterlerini dizayn etti. Yücel, bir süre önce Los Angeles’tan New York’a taşındı. Yine Türk aktör, yönetmen ve teknikerlerin tanıtıldığı www.turksinentertainment.com isminde bir site mevcut.

Milliyet
                                                                                                                                 Alıntıdır...

4 Ekim 2011 Salı

Mucizeyi Kadınlar Yaratır



   Kocası ve iki çocuğu için evi geçindirmeye çalışan finans yöneticisi Kate Reddy’ nin (Sarah Jessica Parker) hayatı üzerine kurulu bir komedi filmidir.

Killer Elite



   İngiliz Gizli Servisi'nin eğitimli ve emekli üyelerinden biri (Jason Statham), kendisini yetiştiren kişi (Robert De Niro) zor durumda kalınca bu tehlikeli hayata geri dönmek zorunda kalır. Fakat dostunu kurtarmak için girişeceği bu macerada, karşısında en az kendisi kadar yetenekli bir diğer ajan bulunmaktadır. Dostunu kurtarmak, sandığı kadar kolay olmayacaktır.

Korku Evi


   Senaryosu David Loucka tarafından yazılacak olan filmde Connecticut adlı küçük bir şehre taşınan ve kendileri için ideal bir ikametgah bulduğunu düşünen bir ailenin hikayesi anlatılacak. Zamanla ailenin babası başta olmak üzere tüm aile yeni evlerinde yeni komşularının toplu katliam yaptığını keşfedecek. Craig ailesi ile birlikte bir önceki ikametçileri öldürülen evini bulmaya çalışacak. Filmde Weisz onun eşini, Watts ise yeni komşusunu canlandıracak.

Paris'te Gece Yarısı



   Sonbaharda evlenecek olan nişanlı iki gencin hatta özellikle damat adayının bu şehirde başına gelen ve tüm ailenin hayatını değiştirecek gerçek üstü maceraları anlatan bir romantik komedi var karşımızda.
   Bu genç adamın şehre, Paris’e duyduğu büyük aşk ve edebiyat sevgisini konu alıyor. Filmin başrollerinde Owen Wilson, Rachel McAdams, Marion Cotillard, Kathy Bates, Carla Bruni, Adrien Brody ve daha bir çok isim yer alıyor. Eğer siz de edebiyat ve sanatseverseniz, filmde Scott Fitzgerald, Ernest Hemingway, Salvador Dali gibi büyük isimlere de bu filmde rastlamaktan büyük keyif alacaksınız...