Kerem Akça, Toronto Film Festivali’nden sonraki iki ayda Oscar yarışında değişen dengeleri değerlendirdi
Oscar yarışında Toronto Film Festivali sonrasında “Moneyball”un favoriliğinden bahsetmiştik. Ancak bu durum, geçen yılki “Zoraki Kral” benzeri bir keskinlik sunmadığından zaman içindeki sürece odaklanılması gerektiğini de not düşmüştük. Aradan geçen iki ayda “Artist”, “Shame” ve “The Help” gibi filmler şirketlerinin stratejileriyle gerçek bir tehdit unsuruna dönüşmüş durumda. Eastwood imzalı “J. Edgar” bu süreçte vizyona girip Leonardo DiCaprio dışında olumlu tepki almazken; “The Iron Lady”, “War Horse”, “Pariah”, “Young Adult”, “Ejderha Dövmeli Kız” ve “Extremely Loud and Incredibly Close”un durumu, aralıktaki Oscar’a uygun vizyonları sonrasında verdiğimiz sıraya göre belli olacaktır. Diğer önemli dallarda da favoriler ve rekabet odağı aşağı yukarı net gibi. Nihayetinde 26 Şubat’taki 84. Oscar Ödülleri öncesi araya girecek sürpriz atlar ve şirket politikaları ile bol sürprizli bir tablo yaşanacak. Zira bu yıl halen keskin bir favori yok.
Geçen ay 36. Toronto Film Festivali sonrası yaptığımız değerlendirmede 2011 için favori gösterdiğimiz “Zoraki Kral” (“The King’s Speech”, 2010), Colin Firth, Natalie Portman gibi banko adayların bu yıl olmadığını söylemiştik. Onun üzerine Oscar’a uzanan süreçte bu durumun şekilleneceğini de eklemiştik. O zamandan beri oluşan tabloya bakınca ülkemizde “Kazanma Sanatı” adıyla vizyona girecek “Moneyball”, en iyi film, en iyi yönetmen ve en iyi erkek oyuncu; Christopher Plummer (“Beginners”) yardımcı erkek oyuncu, Glenn Close (“Albert Nobbs”) ise kadın oyuncu dallarında başa güreşme ihtimallerini yükseklerde tutuyorlar.
Ayrıca yardımcı kadın oyuncu dalında Keira Knightley (“Tehlikeli İlişki”), şirketinin kararıyla kadın oyuncu kategorisine kayıp şansını çok düşük hale getirmiş durumda. Aşağıda bahsedeceğimiz “The Help”in bu kategorideki keskin ağırlığı da oluşan ortamı desteklemiş olabilir. Ancak bunların dışında tepkiler, vizyona giren filmler ve şirketlerin stratejileri ışığında çeşitli değişimler yaşandığı görülebiliyor.
Weinstein’in atı “Iron Lady” mi “Artist” mi?
Öncelikle Michael Hazanivicius’un bir sesli dönem oyuncusunun siyah-beyaz ve tam ekran çekilmiş başarı hikayesini sinemalaştırdığı “Artist”in (“The Artist”, 2011), “Zoraki Kral”ın mucidi Weinstein Company’nin favorisi “The Iron Lady”nin (2011) önünde bir ihtişam salgıladığı gerçeği var. Erkek oyuncu (Jean Dujardin) , yardımcı kadın oyuncu (Berenice Bojo), senaryo ve teknik dallarda da filmin adaylık ihtimali bir hayli yüksek gibi.
Yönetmenlik kategorisinde fazlaca şans tanıdığım eser, “The Iron Lady”nin durumuyla birlikte –ki eylül ayında teaserlarıyla güldürmeye başlayan bir pazarlama süreci var- konumunu belli edeceği kesin gibi. Yani gerçek anlamda 2012 töreni için ‘Weinstein filmi’ bekleniyor diyebiliriz. “The Iron Lady”nin Oscar yarışı stratejilerinde belirlediği ‘30 Aralık limitli vizyonu’ da bu konuda bir şeyleri belli edecektir.
Fox Searchlight “Shame”e yükleneceğinin sinyallerini verdi
Gelişen bu süreçte “Milyoner” (“Slumdog Millionaire”, 2008) ve “Siyah Kuğu”nun (“Black Swan”, 2010) erbabı Fox Searchlight’ın “Utanç”a (“Shame”) aralık ayında bir Oscar’a uygun tarih alması da “The Descendants”a (2011) olan güvensizliğinden kaynaklanıyor. Steve McQueen’in büyük övgü alan filmi, “Martha Marcy May Marlene” (2011) gibi Akademi için ‘zor’ örneklerden daha bir iddialı gibi.
Michael Fassbender (erkek oyuncu), Carey Mulligan (yardımcı kadın oyuncu) ve özgün senaryo kategorilerindeki keskinliğin yanı sıra, cinselliğe karşı ahlakçı bir ideoloji benimsemesiyle de Akademi’nin odak noktası olacaktır. Bunun adı da ‘seks içeriği yoğun cinsel arayış filmi’ne cesur davrandılar olarak konacaktır. Kanımca Searchlight, o film üzerinden bir strateji belirleyip Payne’in son eserini yan dallara itecektir. George Clooney’nin erkek oyuncu dalındaki favoriliğini de sayarsak bu durum gayet mantıklı gözüküyor. Bizde şubatta vizyona girecek “Utanç”ı bu yılın “Milyoner”i olarak görürsek şaşırmayalım.
“The Help” ve “Savaş Atı”nın adaylıkları kesin gibi
Bunların yanında yarışın bir diğer kritik yarı-bağımsız girişi de yazın gişeleri allak bullak eden “The Help”. Birçok yazar ve kaynağın en iyi film dalında favori gösterdiği bu 1960’ların Mississipi’sinden siyahlara beyaz bakışı hikayesi, fazlasıyla duygusal ve iç burkucu bir hikayeye sahip. Özdeşleştirici evreniyle de bu iki filmin arasından sıyrılabilir. Hatta “Moneyball” ile beraber şimdilik başa güreştiğini iddia edebiliriz. Octavia Spencer, Jessica Chastain ve Bryce Dallas Howard’ın yan karakter performanslarından birinin ödüle uzanması banko gözükürken, Viola Davis de kadın oyuncu kategorisini zorluyor. Ancak bunlardan en garantisi elbette uyarlama senaryo.
Aslında Disney’in sürpriz ya da bağımsız girişi olan bu eserin esas durumu Spielberg’in yüksek pazarlama stratejisi ile yürütülen ve şirketin DreamWorks’ü ‘Oscar yarışı’ için almasıyla eline geçen “Savaş Atı”nın (“War Horse”) durumu ile kesinleşecektir. Gerçek bir savaş zeminli başarı ve azim hikayesi olan yapıtın, şimdilik en üst sıralara güreştiği söyleniyor. Zaman içinde yapılan ‘tiyatro oyunu sahneleme’ gibi pazarlama yöntemleri de aralık sonuna yerleştirilen Oscarlık vizyon tarihiyle tamamlanacak. Esas önemli nokta şu soruyla ortaya çıkıyor: İkisi arasındaki yarışta bir kopma olacak mı, yoksa DreamWorks-Disney ayrımı mı yaşanacak? Onu göreceğiz.
Aralık ayında dengeler altüst olabilir
Zaten şimdilik favori olan filmleri bir kenara bırakınca aralık ayında bütün dengeler ortaya çıkacak. “Moneyball”un dışında Sony kaynağından gelen David Fincher imzalı “Ejderha Dövmeli Kız”ın (“The Girl with the Dragon Tattoo”, 2011) “Zirveye Giden Yol”un (“The Ides of March”, 2011) ilk 10 şansını baltalayıp baltalamayacağı, Paramount’ın Jason Reitman’ın “Young Adult”ını ne kadar iddialı hale getirebileceği kulislerde tartışılanlar. Oradan Diablo Cody’nin özgün senaryosuna ve Charlize Theron’ın kadın oyuncu performansına bir şeyler tanınmasına karşın, ‘film’ ve ‘yönetmen’ gibi dallarda keskinlik yok.
Ayrıca Warner’ın yarışa soktuğu Clint Eastwood imzalı “J. Edgar” ile Oscarlı senarist (Eric Roth) ve Oscar adayı yönetmenden (Stephen Daldry) çıkan “Extremely Loud and Incredibly Close”un durumları da merak ediliyor. Ancak kanımca limitli Oscar vizyonu şansını deneyen ikincisinin uyarlama senaryo, ilkinin erkek oyuncu dallarında banko adaylıkları var.
Sürpriz bağımsız Pariah henüz düğmeye basmadı
Nihayetinde öne çıkan tartışmaların en önemlisi zaten şirketlerin birinci seçeneklerinde ulaşıcakları nokta. “Tinker Tailer Soldier Spy”ın Focus’un adayı olarak göstereceği şimdilik sinematografi, yönetmen ve erkek oyuncu dışındaki ivmesi, onun senenin sürpriz bağımsız girişi olacağına inandığım “Pariah”a etkisi ve beğenilen Woody Allen filmi “Paris’te Gece Yarısı”sının (“Midnight in Paris”, 2011) durumu da henüz belirgin değil. “Pariah”, 28 Aralık’taki vizyon tarihini bekleyedursun arada da Altın Küre adaylığı çıkarmaya bakacak. Kanımca Toronto Film Festivali sonrası söylediğim Oscar şansını ‘kulaktan kulağa yayılma’ ile hala yüksek tutuyor. Focus’un katkılarıyla bu yılın “Precious”ı olma ihtimali yüksek filmin.
Bu sebeple keskin yorumları aralık sonrasında yapabiliriz. Ancak şimdilik “Moneyball”, “The Help”, “Savaş Atı”, “Utanç”, “Artist”, “The Iron Lady”, “Zirveye Giden Yol”, “Young Adult”, “Pariah”, “J. Edgar” gibileri sıraya dizilmiş yüzdelik şanslarını bekliyorlar. Yönetmen ödülleri bunlara göre şekillenecekken, kadın oyuncudaki Glenn Close-Meryl Streep çekişmesinde bir değişiklik yok.
Yarışın en iyileri “The Tree of Life” ve “Drive” sıralarını bekliyorlar
Erkek oyuncu dalında Jean Dujardin, Brad Pitt, Leonardo DiCaprio ile George Clooney’nin çetin yarışı, yardımcı erkekte Christopher Plummer, Albert Brooks gibi tecrübeli simalara çevriliyor. Yardımcı kadında ise “The Help”ten biri kesin heykelciği alacak görüşü var. “The Tree of Life” (2011) ve “Drive”ın (2011) gibi yarışın en iyilerinin ise sürpriz ihtimalini ‘umut’larla sınırlayabiliriz. Ancak her ikisi de ‘En İyi Sinematografi’ ve ‘En İyi Müzik’ dalında iddialı.
Sözünü ettiğimiz tüm bu dengeler şirketlerin aralık ayındaki politikaları, Altın Küre adaylıkları ve devamında diğer ödüllerle bir belirginliğe kavuşacak. “Bir Zamanlar Anadolu’da”nın (2011) da girdiği ‘Yabancı Dilde En İyi Film’ kategorisi ve daha nicesiyle ilgili de yorumlarımızın süreceğini ekleyelim.
keremakca@haberturk.com
Habertürk.com
Alıntıdır....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Düşüncelerinizi bizimle paylaşın