11 Ekim 2013 Cuma

Yunan sineması şaha kalktı

Atina Uluslararası Film Festivali 19. yılında bugüne kadarki en yüksek sayıda Yunan yapımını gösterime sokarak tarihe adını altın harflerle kazıdı. 19 – 28 Eylül haftasında gerçekleşen, 15 yeni yapım ile 78 kısa filmin beyaz perdeyle buluştuğu festival, Yunan Sinemasının son 5 yıl içindeki gelişimini gözler önüne seriyor. Küllerinden doğan Yunan Sineması, düşük bütçeli yapımlarıyla uluslararası alanda ödülden ödüle koşuyor.

Festival Direktörü Orestis Andreadakis Yunan sinemasının geldiği noktayı şu sözlerle özetliyor:

‘‘Yeni nesil Yunan yönetmenler eskisinden çok daha iyi. Sinemacılar daha kültürlü, daha eğitimli ve açık görüşlü. Yaşadığımız ekonomik kriz, sinemacıları sosyal konulara eğilmeye yöneltiyor, olaylara daha duygusal gözle bakmalarını sağlıyor. Son olarak ben son yıllarda sinemamızın geldiği noktayı, geçtiğimiz dönemde ekilenlerin bir meyvesi olarak yorumluyorum.’‘

Festivalde öne çıkan yapımlardan “September / Eylül” küçük bir apartman dairesini köpeğiyle paylaşan kadının, köpeğinin ölümü yüzünden ölümüyle altüst olan hayatını anlatıyor. Filmin yönetmen koltuğunda Penny Panayotopoulou oturuyor.

Yönetmen Panayotopoulou sektörün durumunu değerlendirdi:

‘‘Günümüzde sinema dünyası, film çekmek isteyen herkese çok daha fazla imkan tanıyor ve ulaşılabilir oluşu sayesinde büyük kolaylık sağlıyor. Yunan sineması ve yurt dışı ortaklıkları için büyük rahatlık söz konusu. Artık yabancı ortaklar Yunan sinema sektörüne de yönetmenlerine de daha fazla güveniyor. Ancak yine de Yunan sinemasının bu şartlarla uzun vadede bir yere varamayacağını düşüyorum. Çünkü her zaman ucuz film çekemeyiz. Şu sıralar Yunan sinema sektörü ilgi çekiyor, basit hatları hoşgörülüyor ama uzun vadede daha iyi planlanmış yol haritalarına ihtiyacımız var.’‘

Michalis Konstantatos’un ilk uzun metraj filmi Luton da festivalin konuşulan yapımlarından oldu. İlk adımları Cannes Film Festivali’nde atılan yapım ilk dünya gösterimini 61. San Sebastian Uluslararası Film Festivali’nde gerçekleştirdi. Luton; 17 yaşındaki lise öğrencisi Jimmy, 30 yaşındaki avukat Mary ve market sahibi Maki’nin her sabah kesişen hayatlarını konu alıyor.

Yönetmen Michalis Konstantatos Yunan sinemasının yükseliş nedenlerini sıralıyor:

“Yunan yönetmenleri sadece kendi gerçekleriyle değil, dünya sorunlarına eğilmeleriyle de öne çıkarıyor. Empati duyguları yoğun… Yunan yönetmenin büyük bütçelerle çalışması günün esprisi niteliğinde, bu açıdan Yunanistan’da film çekmek zor. Hatta şimdi daha da zor. Bizim hala film yapabiliyor olmamızın tek nedeni, işsiz sinema emekçilerinin bulunması… Onlar hedefe kilitlenip yalnızca iyi bir işe imza atmak istiyorlar. Maddi bir kazanım beklemeden birbirlerine destek oluyorlar. Elbette bu desteğin de bir sonu var. “

Alexandros Avranas’ın filmi ‘‘Miss Violance / Bayan Şiddet’‘ ise Venedik Film Festivali’nden Gümüş Aslan ödülüyle döndü. Film Faliro yapım şirketi tarafından desteklendi. Yunan Sinemasının en iyilerini seçmesiyle anılan şirket yöneticisi Lelia Andronikou hangi filmin tutacağını nasıl tahmin ettiğini euronews’a anlattı:

‘‘Biz özgün düşünen yönetmenlerle çalışmayı tercih ediyoruz. Onlar Yunan sinemasını ileriye taşıyacak isimler. Ben bu yapımların uluslararası alanda ödüle doymama nedeninin Yunanistan’ın yaşadıklarını Yunanlı gözüyle anlattıklarından kaynaklandığını düşünüyorum ama elbette diğer yandan çok da evrensel duygular barındırıyorlar.’‘

2009 yapımı ‘Dogtooth’dan bu yana Yunan filmleri uluslararası alanda 30’u aşkın ödül kazandı Ortak noktası sosyoekonomik problemlerden bahsetmek olan yapımların ilham perisinin Yunan halkının içinden geçtiği buhran olduğu şüphesiz.

kaynak: euronews.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi bizimle paylaşın