Kadına şiddet, tecavüz ve cinayet, dünyanın her yerinde giderek daha büyük bir sorun haline geliyor... İşte son örneği: Güney Afrikalı “kahraman” ampute atlet Oscar Pistorius, sevgilisini dört kurşunla, bir ihtimal beyzbol sopasıyla öldürdü. Şimdiden Pistorius’un aldığı hormonların onu saldırganlaştırdığı yazılıyor!
Davanın gidişatı ne olacak, ABD’deki OJ Simpson davasına mı dönecek, zamanla göreceğiz... Ancak sonuç değişmiyor: Bir ölü kadın bedeni daha...
Biliyorsunuz Hindistan’ın başkenti Delhi’de genç bir kadının toplu tecavüz sonucu ölümü, büyük yankı yarattı. Kadınlar sokaklara çıktı. Mahkemeye çıkarılan beş sanık ise “suçsuz” olduklarını iddia etti. Davanın üç ayda sonuçlanması bekleniyor.
Fakat Hindistan’ın kadına şiddetle sınavı bu korkunç olayla sınırlı değil: Ülke, bugünlerde yeniden gündeme gelen “Suryanelli davası”na adı karışan ünlü siyasetçinin haberleriyle çalkalanıyor.
“O kız fahişeydi”
Suryanelli olayı 1996’da yaşandı: 16 yaşındaki bir genç kız, otobüs kondüktörü tarafından kaçırıldı ve alıkondu. Günlerce 42 erkeğin tecavüzüne uğradı. Kurban, Hindistan’ın en köklü partisi INC’nin üyesi ve bugün parlamentonun üst kanadının başkan yardımcısı olan Profesör P.J. Kurien’i de saldırganların arasında tespit etti.
O günlerde yerel mahkemede suçlu bulunan Kurien, Anayasa Mahkemesi’nin koruyucu şemsiyesinin altına sığınarak kurtuldu. Fakat kurban, olayın peşini bırakmadı ve her makama başvurdu. 2013 Şubat’ında dava, yine Anayasa Mahkemesi kararıyla gündeme geldi. Paçayı kurtaran 35 sanık tekrar yargılanacak, ama Kurien hala bu gruptan ayrı olarak, serbest.
Partisi Kurien’i, “o kadın fahişeydi” sözleriyle savunmayı sürdürürken diğer partilerden “istifa etsin” baskısı artıyor.
Konu kadına şiddet, tecavüz ve cinayete gelince dünyanın her yerinde sistem, nasıl da erkekleri savunuyor. Hele suçlanan kişi “ünlü ve iktidar sahibi”yse... Ölen, şiddet gören suçlu oluyor!
Pervane olmak da yasak
Aynı sistem, suçluya hak ettiği cezayı vereceğine gülünç denebilecek önlemler alarak “kadına şiddeti” engellemeye çalışıyor... Hindistan’ın RTÜK’ü, öpüşme sahnelerinden sonra sinemada kadına şiddet sahnelerini tamamen yasaklamaya hazırlanıyor.
Gazeteler, “tokadı BİLE yasaklıyorlar” diye veriyor haberi. Ancak sadece fiziksel şiddet değil... Şarkısız, danssız tek bir filmin olmadığı Bollywood’da, bir kadını çevreleyen erkeklerin bakışları bile yasaklanacak!
Kurul, Delhi davasından sonra “işlerin değiştiğini” ve kadına şiddete seyirci kalamayacaklarını savunuyor. Sinema endüstrisi ise ayakta! Sanki sorun, kanunlar ve uygulamadan değil de filmlerden, danslardan kaynaklanıyor, diye isyan ediyorlar.
Bu tartışmalar bana çok tanıdık geliyor!
İMZA VAKTİ
Artık Türkiye’deki imza kampanyalarının hızına yetişmek mümkün değil. Katılımcı demokrasinin en güzel yollarından biri, internet sayesinde hızla yayılıyor, destekçi buluyor. Dikkatimi çekenlerden bazıları şöyle:
* “Kadına tecavüz olaylarında en yüksek cezai işlem uygulansın” kampanyası: http://imzakampanyam.com/imzala/kadinlara-tecavuz-olaylarinda-en-yuksek-cezai-islem-uygulanmasi-icin-yasanin-yeniden-sekillendirilmesi-imza-kampanyasi
* Defalarca gündeme getirdiğim, çevre örgütlerinin feryat figan ettiği konuya Nasuh Mahruki de el atmış: “Tabiatı ve biyoçeşitliliği koruma kanunu”nun geri çekilmesini isteyenler, şu linke bakabilir: chn.ge/XwzDRd
* Yasadışı balık avcılığının takipçisi olarak atlamayalım. İçişleri Bakanlığı’na yönelik önemli bir çağrı: http://imza.la/yasadisi-balik-ticaretine-son-belediyeler-ve-muhendisler-goreve/liste
Mehveş Evin
mehves.evin@milliyet.com.tr
kaynak: milliyet.com.tr
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Düşüncelerinizi bizimle paylaşın