4 Aralık 2011 Pazar

Televizyon Türkçesi


Türkiye’de sadece devlet televizyon ve radyosu olduğu dönemde, “Türkçe”nin korunması iddiası ile önüne gelene sansür uygulanmasına, çok fena halde içerlerdim.

Çükü aslında kendileri de yapay bir Türkçe ile konuşmaktaydılar.

İlk aklıma gelen örnek, meselâ “Yemek” fillini “yimek”e çevirmeleridir!

Yemeyeceksin, “yiyeceksin”!

Başlayınca insanın aklına başka örnekler de geliyor.

Bunların “anneanne”leri yoktur, örneğin, “anaane”leri vardır…

“Değil mi?” demezler, “dimi?”

Ve say sayabildiğin kadar…

Türkçeyi korumak diye yola çıkıp asıl bozanlar da bunlardır.

Tabii “dublaj Türkçesi”ni de unutmayalım.

Gençler hatırlamazlar ama eskiden tekel halindeki TRT Televizyonunda, yabancı diziler oynardı.

Dr. Kimble, Dallas v.s. Dünyanın her tarafında da oynar ama alt yazı ile…

Türkiye’de ise “dublaj” diye bir mesele var!

Yabancı filmi, Türkçeye çevirir, Türkçe okutursun! Ama bu defa da dudakların tutması gibi bir mesele çıkar ortaya…

İşte burada durun!

Bu da bir yeni Türkçe çıkmasına doğmasına neden oldu!

Filmdeki herif, “noooo” diye bağırıyorsa, aslında Türkçe’de olmayan bir nida icat eder edersiniz:

“Yoooooooooo” Dudaklar tuttu mu?

Tuttu vesselâm…

Yürü…

Filmdeki herif, düşmanına “son of bitch” mi dedi?

Yani doğrudan “orospu çocuğu”!

Türk ahlâğına sığmadığından ve asla Türkçe’de böyle bir kelime bulunmadığından, “pislik” denilir! Ulan “bok” desene doğrudan?

Dudaklar tutmaz…

Zaten söylenen lâfın tercümesi de değil…

Sadece “bitch” denilirse, daha da güzel!

Cuk oturuyor:

Pislik!

Şimdi, yeni bir Türkçe oluştu!

İngilizce sövgülere uydurulan, “temiz aile çocuğu” ağzıyla kavga edilen bir Türkçe…

Ben bir de askeri filmler ve belgesellerdeki tercümelere bayılırım.

Herif koskoca General Omar Bradley’e “bölük komutanı” diyor…

Ulan, “divicion” tümen demektir, “regiment” alay’dır…

“Battalion” tabur, “company” ya da “squadron” bölük, “squad” manga, “platon” da müfreze demektir…

“Düz “birlik” diyeceksen ona da “corp” denir…

Heriflerde “kolordu” yoktur…

Hadi anladık asker kaçağısın ya da bedelli yaptın askerliğini, bu işten para kazanıyorsun zahmet edip, sözlüğe baksana davar!

Tabii yüzbaşı anlamındaki“captain”i “kaptan diye çeviren eblehlere daha girişmedim…

Herif, 2. Dünya Savaşı belgeseli anlatıyor:

“General Patton’un emrinde on bir bölük vardı.”

Yahu herif en ünlü general, ordu komutanı…

On bir bölük, bir alayda olur…

Bu Patton, sonra gidiyor, Arden Ormanları’nda sıkışmış, “111. Hava Bölüğü’nü kurtarıyor!”

O da ünlü Amerikan 111. Hava İndirme Tümeni…

Neyse!

Ben bu yazıyı, Lâpta’ya ağzında dili dönmediğinden Lapta diyen bir spor programı sunucusu için yazacaktım ama konu nerelere geldi!

Yarın adıyla sanıyla, yöneticisi, sahibi ile yazarsam, kimse alınmasın…

Garson olamayacak adamlar, tv sunucusu!

Sansür yapmayalım, tamam…

Ama dil, babanızın malı değildir…

İngiltere’de “BBC accent” diye bir şey vardır…

Öyle cara cura aklına geldiği gibi İngilizce konuşamazsın ekrana çıkıp!

Ya doğru öğrenin, ya da ekmeğinizi pastane garsonluğundan çıkarın…

Bir kız, önce doğrusunu söyledi, “mağlûp”! Sonra “düzeltti”, “mağlup”…

Midem bulanıyor, zap yapıyorum…

Ayıptır be!

Kendi dilini bile bilmeyen insan olur mu?


Dr. Nazım BERATLI
kibrispostasi.com
                                                                                                                                         Alıntıdır....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi bizimle paylaşın