29 Aralık 2011 Perşembe

Hollywood'un Gözdesi Metin Güngör ile röportaj


Hollywood'un Gözdesi: Metin Güngör
Hollywood’da gözde olan, Harry Potter  gibi bir çok ünlü yapıtın görsel efektlerini  üstlenen resim ve görsel efektler ustası Metin Güngör’le bir röportaj yaptık. Türkiye’de sinemaya ilgi gösterilmiyor, diziler ön planda diyen Güngör Türk sinemasına biraz kırgın….

Bize biraz kendinizden bahseder misiniz, Hollywood maceranızın nasıl başladığı merak konusudur. Bu macera nasıl başladı?
Van’da doğdum İstanbul’da büyüdüm. 20 yaşlarında yurtdışına çıktım; güzel sanatlar, resim eğitimi gördüm yurtdışında görsel efektler ve sinema eğitimi aldım. New York film akademisinde okudum orada eğitim aldığım için uzun süredir yurtdışındayım.


Güzel sanatlar, resim eğitimi aldınız, neden resimle devam etmek yerine sinemayı tercih ettiniz sinemaya ilginiz nasıl başladı?
İstanbul’da resim eğitimi görürken;  Ali Poyrazoğlu genç yetenekler, oyuncular arıyordu. Okul dönemimde oyunculuk yaptım ama o sıralar bu benim için bir hobiydi. Yani şöyle diyebiliriz ki; benimim yaptığım sinema ile resim sanayını evlendirmek gibi bir şey oldu. 3 yıl yurtdışında sinema eğitimi gördüm aynı zamanda da ressamlığa ve oyunculuğa devam ettim.

Ressamlık öyle bir hale gelmişti ki, para kazanılmıyordu. Teknoloji gelişti, dijital efektler çıkmaya başladı.
 ilk filmlerim;  Harry Poter,  Gladyotör, Cats and Dogs Kara Şahin Düşüyor.
Daha sonra yurtdışından teklif aldım. Sindrella, Yarından Sonra, Ben robot gibi birçok filmde görev aldım. 5 yıl önce bir film çektim, yönetmenliği ve her şeyi bana ait: ‘Doğruluk Ahenginin Kahramanları’.

Fikret Mualla adlı biyografi filminizden biraz bahseder misiniz?
Bu filmi sanatçının sanatçıya değer vermesi gerektiğini düşündüğüm için yaptım, alında ressamlıktan da kaynaklanan bir durum… Okan Bayülgen’den Ali Poyrazoğlu’na kadar dev bir kadro oluşturdum. Öncelikle Berlin Film Festivali Antalya Film Festivaline göndereceğiz bitmek üzere seneye gösterime girer.

Resim ile sinemayı birleştirme konusunda Türkiye’de tek misiniz? Yoksa bizim bilmediğimiz değerli insanlar var mı?
Tabii ki vardır… Ama şöyle diyebilirim ki; benim geldiğim yere kadar gelen bir kişi görmedim ben.

Görsel efektleriyle ilgilendiğiniz hangi film sizi en fazla etkiledi?
Harry Poter diyebilirim. Örneğin Hary Potter’ı çekerken ben de herkes gibi çok heyecanlandım. Ben sadece ilk bölümünde çalıştım, daha sonra ayrıldım. Ayrılmamın sebebi ise; çok fazla dijital sanatlar ön plana çıktı ve kitaba sadık kalınmadı. Bu yüzden ilgim azaldı.


Hollywood’da ve Türkiye’de en sevdiğiniz yönetmenler kimler?
 Palma Frenst Coppala, Martin Scorsese. Türkiye’ de ise; eskileri çok seviyorum. Atıf Yılmaz ve Memduh Ün diyebilirim. Eskiler çok iyiydi hala Yeşilçam’ın özlemini duyuyorum, o ruh yok artık. Ama umuyorum ki bunu değiştireceğiz.

Bu mesleği seçtiğiniz için pişman mısınız? Keşke güzel sanatlar yerine, başka bir meslek ile ilgilenseydim diyor musunuz hiç?
Asla! Bir daha dünyaya gelsem, bu mesleği seçerdim… Resim ve sinema benim hayatım…

Birçok yönetmen çekimler için İstanbul’u tercih etmeye başladı, sizce bunun sebebi nedir?
İstanbul her zaman bir numaraydı. Fakat sanata önem verilmediği için tanıtılmadı. Bence dünyanın en güzel şehri… Tarih de burada, yetenek de burada. Benim de amacım dünya çapında kendi kültürümüzü tanıtabilmek. Örneğin; bir filmimde Nemrut Dağı’nı koymuşumdur, başka bir filmimde camiler vardır. Kültürümü tanıtmak benim için çok önemli.


Bize film listenizde en beğendiklerinizi söyler misiniz?
Blow Out, Bir Zamanlar Amerika, Taxi Driver…

Türkiye’de sinema sizce nasıl?
Sinemadan çok dizi görüyorum, hakkıyla güzel denilecek bir şey yok. Nuri Bilge Ceylan ve Ferzan Özpetek’e saygı duyuyorum. Sinema dediğinde her şey olacak, eğlendirmeli, güldürmeli her şeyiyle mükemmel olmalı. En çok hoşuma giden Son Osmanlı Cumhuriyeti filmi diyebilirim.

Kemal Sunal’ın filmlerini  özlüyorum. Örneğin; Recep İvedik  filmlerinden hiç zevk almadım. Bir sinemacı olarak bakmam gerektiği için baktım. Sırf küfürle komiklik olmaz.  Zeki Alasya ve Metin Akpınar bambaşkaydı.


Yurtdışında da sanatçılar ölünce mi değer kazanıyor?
Yok orada öyle değil, önem verildiğini düşünüyorum. Örneğin Salvador Dali yaşarken de efsaneydi.

Türk sinemasına, oyunculara yönetmenlere bir mesajınız var mı ?
Yılmayın diyorum, Türkiye’deki bu mentaliteyi değiştireceğiz. Bana burada gereken önem verilmese de bir ayağım hep burada, kaçmayacağım ve de savaşacağım.

Yönetmenliğini yaptığı yapımlar: Renklerde Kaybolan Hayat(2009)

Görsel Efektler:
1408 - 2007

Yıldız Tozu  2007

28 Hafta Sonra  2007

Da Vinci Şifresi  2006

Cinderella Man  2005

Ben, Robot 2004

Lara Croft Tomb Raider: Yaşamın Kaynağı 2003

Lara Croft: Tomb Raider 2001

Harry Potter ve Felsefe Taşı 2001


Röportaj: Asiye ÖZDEN
acunn.com
                                                                                                                                         Alıntıdır....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi bizimle paylaşın