17 Aralık 2011 Cumartesi

Drama türü “belgeseller” ve Bursa


Bursa, fotojenik bir kent… Her ne kadar son TOKİ inşaatı ile yüzünde kocaman bir sivilce çıkmış olsa da, Bursa’nın her yerinde kare kare “hayat” var.
Bursa’da tarih kokan onlarca sokak bulunmakta…
Bursa’nın kendine has ve dünyaya sunabileceği yaşanmışlığı mevcut…
İnsanların algılayabileceği kurgularda bu hayatları, bu kendine has duruşları paylaşmamamızın nedeni bizim kendi önceliklerimiz arasında böyle bir talebin olmaması.
Padişahlardan dem vururuz, bir tane insan çıkıp “Ben finanse ediyorum, Bursa’da yaşayan padişahların hayatı film olsun” demez.
Bursa’nın sanayisinden bahsederiz, gerçekten yaygın kanallarda yayınlanabilecek bir belgesel üretmek için kimse elini taşın altına koymaz.
Bursa’da yaşayan, farklı uğraşları olan, sıradan insanlardan ayrı düşünen ve üreten, ustalık yapan bir sürü insan vardır, herhalde.
O insanların hikâyesi aslında yaşadıkları kenti daha dayanılmaz kılan, değil midir?
Dünyada bir sektör haline gelen “drama temelli” belgesel için arayabileceğiniz her şey var, Bursa’da.
Benim tanıdığım, bu işi yapabilecek iyi kalitede insanlar da var.
Sorun, neye ve nasıl para harcadığımız…
Biz anlayışımızı dönüştürmeden, katma değerli ürünler üretemeyeceğiz. Bu hem sanatta böyle, hem sanayide…
Bir zihniyet sorunudur bu. Öyle düşünmek, öyle yaşamak, hayata öyle bakmakla ilgilidir. Biz, kendi etrafımıza ördüğümüz duvarlar içinde geçmiş yıllara göre katettiğimiz mesafe ile kendimizi değerlendirirsek, yanlış yapmış oluruz.
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, bugün Ortadoğu ve Arap Yarımadası’nda dizi, film ve benzeri sanat kollarının yarattığı etkinin farkına vararak, kendi bütçesinden belli bir kaynağı bu işin finansmanı için ayırıyor.
Yine başka bir bakanlık, bu tip üretimlerin içine Türk malını özendiren “ürün yerleştirmeler” için ne yapabiliriz diye düşünüyor.
Türkiye’nin en büyük tarihi film projesinin maliyeti “Fetih 1453” (tüm dünyada gösterime girmesi planlanıyor) 17 milyon Amerikan Doları… Türkiye sinemalarını hedeflediğiniz bir projenin maliyeti de olsun olsun 3,5 milyon Amerikan Doları olsun.
İyi işlerin, gişede nasıl geri dönüşü olduğunu daha önce de yazmıştım. Kenti, kültür ve sanatla harmanlamazsanız marka olamıyor. Bir sanat dalında farklılaşma yaratan şehirler hep gündemde. Hele bu kent, turizm gibi bir konuyu kendine büyüme alanı seçmişse. Bu iş istemekle başlar. Buna önem vermekle. Bir kentin talihini değiştirecek vizyon, o kişiye sonsuzluk kapısını açar.
Bursa’da bütçe de var. Altyapı da var. Bu tip bir projeyi hayata geçirecek ilişkiler ağı da var.
Ama ilk adım hâlâ bekleniyor.

tolga@yucel.com.tr
bursahakimiyet.com.tr
                                                                                                                                      Alıntıdır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi bizimle paylaşın