19 Kasım 2011 Cumartesi

GÖRSEL EFEKT VE PLASTİK MAKYAJLA HARİKALAR YAPILIYOR!



Hollywood sineması teknolojik alt yapılar, görsel efekt, makyaj ve modelleme gibi sinema sektörünün yan konularında almış başını giderken; Türk sinemasında görsel efekt denilince hâlâ aklımıza patlayan maket arabaların altında görünen 'made in China' ibaresi geliyor! Tamam haksızlık etmeyelim son dönemde gösterime giren yeni yapımların kimisinde görsel efekt ve makyaj konusunda uzmanlık ve profesyonelleşme olduğu da doğru... İşte bu profesyonel yaklaşımın kurulduğu sistemin takdire şayan yapı taşlarından ilki ve hatta belki de hâlâ tek olanı Dükkan-ül Hayal.

Emir Özer, Zeynep Nuhoğlu ve Mehmet Güner'in kafa kafaya verip tabiri caizse hayallerini hayata geçirdikleri bu dükkan sinema başta olmak üzere tiyatrodan sahne sanatları ve hatta video klipler ve canlı konser performanslarına kadar görsel efekt, modelleme ve plastik makyajın içi içe geçtiği hayretler verici bir hizmet sunuyorlar. Türk yapımlarında gördüğünüz inandırıcı ve gerçekçi 'havada uçan kanlı kollar-bacaklar ya da tuhaf yaratıklar (mesela 'Musallat' filmi için yaptıkları cin bebek) hep bu dükkanın sahiplerinin işi...

Dükkan-ül Hayal'in hikayesi ressam-heykeltraş Mehmet Güner ve Emir Özer'in kendi işlerini çekmek istemeleri üzerine yola çıkmış. Zira öğrencilik dönemlerinde kısa film çekmek üzere yazdıkları hikayelerde çok fazla plastik makyaj ve modelleme gerektiren unsur varmış. Emir Özer de dedesinin garajına el koyup, mahalleden bir oto tamircisi arkadaşının getirdiği hurdalar üzerinde çalışmaya başlamış. Sonra da ortaya 'Deux Ex Machina' isimli video art işi oluşmuş. Bu kısa filmi gören ve bir dönem atv'de yayınlanan Şok programının yapımcılarından gelen teklifle '3 gözlü adam', 'eşeğin doğurduğu bebek' gibi karakterler yapmışlar. Programa o kadar çok tepki gelmiş ki sonunda saçmaladıklarına karar verip Şok'u yayından kaldırmışlar.

UZAYDAN GELEN BACAK!

Emir Özer ve Zeynep Nuhoğlu'nun anlattıklarına göre, bunca yıldır işin içinde olmalarına rağmen kendileri bile sinema sektörüne hala adapte olamamışlar. Zira Özer'in "sinemamızda böyle bir gelenek, disiplin yok. Bir sette yönetmenden ışıkçıya kadar ortaya çıkan bu uzaktan kumandalı maketlerin nasıl işlediğini bilinmesi gerek. Bizim yaptığımız canlı bir oyuncu değil, sırası gelince sahnesini oynasın! Çekimler ona göre yapılmalı ki, plastik makyajın makyaj olduğu anlaşılmasın, gerçekçi görünsün!" cümleleri Türk sinemasında plastik makyaj ve modelleme gibi tekniklerle tanışıklığının daha çok yeni olduğunu ifade ediyor.

'Senaryoya şöyle canavarla, vampirler koysalar da biz de güzsel güzel yapsak' diyen ekip, bu tür prodüksiyonlara değil para, vakit bile ayrılmadığından yakınıyor. Türkiye'nin ilk animatronik bebeği 'cin bebek' karakterini yaptıkları 'Musallat' filminden verdikleri şu örnekle de sıkıntılarını açıklıyorlar: "Tabii ki yurtdışındaki efekt stüdyoları ile aramız daha iyi çünkü orada iyi ya da kötü bu tür stüdyolardan çok var. Geçenlerde 'Gomeda'nın yönetmeni ile konuştuk, yapımcıların tavrı yüzünden filminin montajına bile girememiş, düşünün yani. Cin bebeği yaparken de 'Babam ve Oğlum' filmi için Giovanni Scognamillo'nun 'Türk sinemasının ilk profesyonel canavarı' olarak nitelendirdiği full protez makyajlı canavarı yaparken de kimse kapımızı çalıp, 'nasıl gidiyor, ne yapıyorsunuz' diye sormadı bile. Ancak filmden sonra 'cin bebek 7 kere yandı, set çalışanını cin bebek çarptı' gibi pazarlama teknikleriyle uğraştılar. Ya da 'Dar Alanda Kısa Paslaşmalar' filminde kullandığımız mekanik bacak sete gelene kadar kimse görmemişti! Sonra karşılarındaki nasıl çekeceğini bilmedikleri, adeta uzaydan gelmiş bir bacak oluyor!"

Yaptıkları en acayip işin Hayko Cepkin'in konser performansı için 6 günde kar altında tamamladıkları 14'e 5 metrelik, hidrolik damarlarından kan fışkıran bir beyin olduğunu anlatan ekip, önümüzdeki kış kendi işlerinden hazırladıkları bir sergi yapmayı planlıyor.

Ustaları, X-Men'in görsel efektçisi

Konusunda bir üstat olmakla birlikte özellikle X-Men serisinin özel efekt uzmanı olarak tanınan Gordon Smith de Dükkan-ül Hayal'i ziyaret etmiş.

Bir gece cevap beklemeden yazdıkları davet e-mail'ine 7 paragraflık bir yanıt yazan Smith, kızıyla birlikte 2 haftaya yakın zaman İstanbul'da kalıp,

Dükkan-ül Hayal ekibine de işin sırlarını öğretmiş!


Yazan : Selin Özavcı
Kaynak : Akşam
                                                                                                                                             Alıntıdır....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi bizimle paylaşın