2 Nisan 2013 Salı

Türk Sinemasında Başörtüsü


“Başörtüsü Yeşilçam'da mahcuptur. O, çatışmayı peşinen kaybetmiştir…”

Türk sinemasına baktığımızda başörtüsünün hep mahcup bir durumda olduğunu görürüz. Eski ve yeni sinemamızın değişmeyen tek tarafı bu ve bununla beraber bütün dini argümanlara karşı takınılan tavır.

Türk sinemasında başörtüsü üç amaçla kullanılmıştır: hizmetçi üniforması, masum ve mutlaka aldatılacak köylü kızı ve pavyonlarda çalışan kadınlar.

Türk sinemasında tüm hizmetçiler, birkaç istisna dışında, başörtülüdür. Genellikle ezilir, hakarete uğrar; pek çok defa evin sahibi delikanlı tarafından baştan çıkarılır. Başörtülüdürler ve yalnız baş örtülüdürler.

Esas üzerinde durulması gereken ikinci grup başörtülülerdir. Köylü kızlar… Şehirden gelen yakışıklı (jön)ün kandırdığı ve genellikle imam nikahıyla evlenen, evlendiği gecenin sabahında terk edilen köylü kızlar… Bir süre sonra İstanbul'a iner, pek çok defa köylü, ve tabi ki başörtülü kıyafetleri, konuşmalar, yeme ve içmeleri, otuma ve kalkmaları ile şehrin, yani İstanbul'un çağdaş kızlarının alay konusu olurlar.

Ne yapmalı?

Derhal, (jön)ün babası devreye girer, ve köylü güzeli, mahcup kız hızlandırılmış eğitime tabi tutulur. Şehirdeki insanların doğuştan o güne kadar öğrendikleri her şeyi birkaç gün içinde öğrenirler. Sıra rakibeleri gibi giyinmeye gelmiştir. Önce başörtüsü, sonra köylü kıyafetleri atılır. Bazen kıyafet değişimi eğitimden de önce gelir. Rakibelerinin bile düşünemeyeceği kıyafetler içinde eski köylü kızı yakışıklı (jön)ün gönlünü fethe hazırdır.

Gerçi köylü kızları bazen okumak için gelirle şehre, ama akıbet değişmez.

Kimi zaman ailelerin göç ettiğini görürüz. Anne başörtülüdür. Her şeye katlanır, fakat gecekondu mahallesinde kızının değişimini engelleyemez.

Köy kıyafeti, bir parça İslam'a uygun olan kıyafet nadiren karşımızda bir film boyunca durur.

Ki bu filmler zaten köy hayatını anlatan filmlerdir, köylü - şehirli çatışmasının olmadığı filmlerdir. Bu sebeple de mevzuumuzun dışındadırlar.

Başörtüsü Yeşilçam'da mahcuptur. O, çatışmayı peşinen kaybetmiştir. Köye mahkumdur, oradan dışarı çıkamaz, büyük şehirde şahsiyetini devam ettiremez… Başörtülü tek bir öğrenci yoktur Yeşilçam'da, tek hanımefendi yoktur.

Yalnız eski Yeşilçam filmlerinde mi böyledir bu. Hayır!

Bugün pek çok farklı konuda film yapılırken, başörtüsü yine sinemanın dışındadır.
Düşündüm de Kemal Sunal'ı rahmetle anma ihtiyacı hissettim. O, her defasında şehrin alüftelerine kanmayıp köylü yavuklusuna dönmüştü. Bu bile sinemamız için büyük bir şey sayılır.

Mahkum edilen ve hakir görülen yalnız başörtüsü değildir. Onda hakarete uğrayan, kadını ve erkeğiyle, Anadolu insanıdır;  Anadolu'dur. Onlara göre Anadolu çorak bir toprak parçasıdır.

Son olarak, Yeşilçam filmlerinde neden pavyonlarda çalışan kadınlar işe giderken neden başörtüsü takar onu hiçbir zaman anlamadım.

Ahmet ÇETİN / Habervaktim.com Okuru
kaynak: dinihaberler.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi bizimle paylaşın