Tarantino’nun “ilk” kısa filmlerinin “zekâ seviyesinin altında”, Ahmet Uluçay’ın “ilk” kısa filmlerinin “kötü”, Nuri Bilge Ceylan’ın “ilk” kısa filmlerinin “anlaşılmadığı için - kötü!” denildiği bir sinema bizimkisi…
ve Ahmet Uluçay öldüğünde “Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak” filmi ilâh olur ve Nuri Bilge Ceylan’da yaşarken “TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK 3 Yönetmeni’nden birisi”…
Ve kimileri de çıkarlar, konuşurlar sadece şimdilerde; “O NURİ BİLGE CEYLAN, O AHMET ULUÇAY, O TARANTİNO, O POLANSKİ, O HİTCHCOCK, O TARKOVSKY vb.” diye…
Onların -nerelerden nerelere- geldiğini unutacak kadar aciz “sinemacı”lar var bu ülkede!
Lise zamanlarında bir çocuk çıkıp bir şeyler yapıyorsa; “sen sinema yapma!” denilemez.
Bilinemez arkadaş!
Sen kimsin ki?
Ya da bunu diyen kişiler, siz ne yaptınız ki lisede?
Sorarım şimdi sizlere…
Bu insanlar bugün “hoca” sıfatı taşıyorlar. “sinemacıyım” diyorlar ve her şeyi sadece “ödül”e endeksliyorlar.
Ama “çok şey bilen”, pardon çok şey bildiğini “iddia” eden bu koca adamlar 40 festivale film gönderip 2 ödül aldıklarında “BAŞARILIYIM!” naraları atıyorlar.
Onlar mı çok başarılı? Yoksa liseli genç yönetmenler mi?
Sinema evrensel mi? yoksa ülkemizdeki gibi bireyselleşiyor mu?
Liseli “Genç Yönetmen”ler mi cesur, bu “hoca” sıfatı taşıyanlar mı korkaklar ki film yapamıyorlar?
Hiç belli olmaz bu küçümsenen “Liselilerin” ya da “Genç Yönetmen”lerin yeni Tarantino’lar, Hitchock’lar, Yılmaz Güney’ler, Ahmet Uluçay’lar, Nuri Bilge’ler, Zeki Demirkubuz’lar, Derviş Zaim’ler, Özcan Alper’ler, Tolga Örnek’ler olmayacağı…
Ah göz bebeğini yediğimin “yabancı”sı.
16 yaşındaki bir adam, o yaşta OSCAR alabiliyorken Amerika’da…
16 yaşındaki bir adam, film yaptığında aşağılanıyor sadece bu ülke de…
25 yaşından evvel verilmiyor “yönetmen”lik ünvanı Türkiye’de…
Bırakın Genç Sinemacıların hayallerini köreltmeyi artık!
Ah gözünü sevdiğimin sinemacısı…
Ah gözünün yağına ekmek bandırdığımın coğrafyası…
Ah ah…
Sevgiler.
Burak Babayiğit
kaynak: monetafilm.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Düşüncelerinizi bizimle paylaşın