29 Kasım 2011 Salı

Muhteşem Yüzyıl’dan muhteşem yanlışlar bitmiyor!


Kanuni'nin sâdece harem hayatını anlatan "Muhteşem Yüzyıl" dizisinin şimdiye kadarki bölümlerinde görülen en bâriz yanlışlıklara bakın ve filmin nasıl bir târihî film olduğuna siz karar verin.
Kanuni Sultan Süleyman, 46 yıllık saltanâtının yarısından fazlasını seferde geçirmiş, 362 kale fethetmiş, vefâtı da bir savaşta olmuştu. Muhteşem Yüzyıl'da hayatı Harem'den ibaret olan 'Muhteşem Süleyman' babasından devraldığı 6.5 milyon kilometrekarelik ülke sınırını, 46 yılda 14.8 milyon kilometrekareye çıkarmıştı.

Gelin şimdi bu küçük girizgahın ardından sözkonusu dizinin bâriz yanlışlarına bir gözatalım. Çünkü teferruâta girsek kitap olur.

AYASOFYA MİNARESİ

Dizi o dönemki İstanbul'u kuşbakışı gösteren bir görüntüyle başlıyor. Fakat Ayasofya'da tek minare var. Kanuni devrinde iki olması gerekiyor. Zirâ Ayasofya'ya ilk minâreyi Fâtih, ikinci minareyi 2. Bayezid inşaa etmişti.

SARAYI CEDİDE-İ AMİRE

Topkapı Sarayı 24. pâdişah olan 1. Mahmut'un, sarayın denize bakan kapılarına 2 top yerleştirmesiyle bu ismi almıştı. 1. Mahmut'a kadar sarayın ismi "Saray-ı Cedîde-i Amire" yâni "Yeni Saltanât Sarayı" idi. Dizi, Topkapı Sarayı diyor.

SARAYDAKİ KÖŞKLER

17. pâdişah olan 4. Murat, Bağdat'ı fethettikten sonra Bağdat Köşkü'nü, Revan'ı fethettikten sonra Revan Köşkü'nü yaptırıyor Topkapı Sarayı'na. Dizide ise her iki köşk de mevcut. 10. Pâdişah olan Kanuni devrinde ne işi var bu köşklerin sarayda? Mecidiye Kasrı da 31. pâdişah Abdülmecit'in eseri.

HAREM

Harem'e geçelim. Filmde 3. Murad Köşkü, Yanındaki Hünkar Sofası, Çifte kasırlar, 3. Osman Köşkü ve 1. Ahmed Köşkü de görünüyor. Sultan Süleyman zamanında bu köşklerin ne işi var sarayda?

YOL GEÇEN HANI

Sadrazam Makbul İbrâhim Paşa, pâdişah gibi hareme girip çıkıyor. Harem ağası bile öyle her yere giremezdi. Kadınların yarı çıplak gezindiği haremde bir de Zülüflü baltacılar dolaşıyorlar. Saray muhâfız alayı olan Zülüflü baltacıların haremde işi ne? Hele hele sadrazam dâhil her önüne gelen sarayın her odasına girip çıkamazdı öyle. Bugün bile eve gelen misafir evin her odasına sokulur mu ki, haremde isteyen istediği yere girsin?

HÜRREM 14'ÜNDEYDİ

Kanuni, Manisa'da sancakbeyi iken Hürrem Sultan saraya gelmişti. Ve saraya geldiğinde 14 yaşındaydı. Hâlbuki dizide pâdişahlığı döneminde saraya getiriliyor. Ve 30 lu yaşlarda bir kadın görülüyor.

Kanuni, Hürrem'den sonra ne nikâhlı ne câriye almıyor. Dizideki gibi öyle her gördüğü kadınla birlikte olmamıştır.

SAKAL BIRAKAMAZ

Evvelâ, şehzadelerin sakal bırakması yasaktı. Padişah olunca sakal bırakırlardı. Fakat filmde babasının ölüm haberi geldiğinde, yani Manisa'da şehzade iken dahi, Şehzade Süleyman'ı sakallı görüyoruz. Hâlbuki tam aksine şehzâdeliğinde Kanuni'nin sakalı yoktu.

ABUK KIYAFETLER

Filmdeki kostümler de Ramazan'da Sultanahmet panayırında resim çektirenlerin kıyafetleri gibi. Evvelâ Sadrazamın başında Kallâvî kavuk var. O dönem sadrazamları henüz kallâvî kavuk kullanmazdı. Şeyhülislam'ın örfî kavuğu ise bu şekilde değil. Kadınların kıyafetlerinde ise Avrupa filmlerinden esinlenilmiş. Ayrıca o dönemde taç takma âdeti yoktu. Hotoz takarlardı. Taç takma âdeti Avrupa saraylarında vardı. Mücevherler de işlenmemiş olarak takılırdı. Topkapı Sarayı Hazîne dâiresine bakın. Kaşıkçı elmasından başka işlenmiş pek mücevher bulamazsınız.

GECE TAKKESİ: ARAKİYE

Osmanlı târihi boyunca ne devlet ricâlinden, ne halktan, ne erkek, ne kadın, ne çocuk, başı açık gezen tek bir kişi gösteremezsiniz. Yatarken bile başlarına takke giyerlerdi ki, buna "Arakiye" denirdi. Gece takkesidir arakiye. Hattâ Kapalıçarşı'da "Arakiyeciler Çarşısı" vardır. Sırf, gece takkeleri satılırdı o çarşıda. Osmanlı'da hamal dahi başı açık gezmezdi.

MATRAKÇI NASUH MECZUP DEĞİLDİ

Matrakçı Nasuh 2. Bayezid döneminde Enderun'da eğitim görmüş asil bir şahsiyetti. Büyük bir minyatür ustası, matematikçi, tarih çevirileri yapmış, hattat ve her türlü silahı çok iyi kullanabilen mâhir bir savaşçıydı. Minyatür-harita karışımı kendine has üslubuyla, yeryüzünün kuşbakışı görünümünü sanki karşıdan görüyormuş gibi kusursuzca çizerdi. Ünlü bir hattat olan Nasuh, nesih yazı stilinde de değişikler yapmış, Divanî yazı stilinde önde gelen isimlerden birisi olmuştu. Matrakçı Nasuh zavallı bir meczup gibi gösterilmiş.

Kanuni döneminde pâdişâhın huzûrunda eğilerek temennâ durulurdu. Henüz etek öpme âdeti yoktu. Etek öpmek, Sultan 3. Murad devrinde âdet hâline gelmiştir.

BU DİZİNİN AMACI NE?

Muhteşem Yüzyıl isimli dizide herkes birbiriyle anormal ilişkiler kurma peşinde gösteriliyor.

Bu tür filmler insanları olumsuzluklara alıştırıyor. Bugün Kanuni hafife alınırsa, yarın başka bir değerli insanın da hafife alınması normal karşılanmalı... Müslüman Türkler kendi ecdâdı olan Kanuni'yi böyle tanıtırlarsa, ecnebîler ne yapmaz.

Mevlânâ soyundan ( Ayşe Sıdıka Hanım'ın ve 1921 yılında Yemen cephesinde şehit düşen subay Ahmed Hamdi Bey'in oğlu ) Feridun Nâfiz Uzluk'un bir dörtlüğüyle bitireyim bu mevzûyu:

Bize bir nazar oldu

Cumamız Pazar oldu

Bize her ne olduysa

Hep azar azar oldu

Mahmut Sami Şimşek / Yeni Şafak

Sivilmedya.com
                                                                                                                                          Alıntıdır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi bizimle paylaşın