Mahsun Kırmızıgül etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Mahsun Kırmızıgül etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Kasım 2011 Pazar

Töreye 'kiç' bir ayar


Sert efektler, yorucu kamera, bas bas bağırılan diyaloglar... 'Hayat Devam Ediyor', Mahsun Kırmızıgül'ün derin okumalardan değil de yoğun seyirlerden beslendiğini iyice belli ediyor

Mahsun Kırmızıgül’ün hikâye edip yönettiği yeni dizi ‘Hayat Devam Ediyor’, ‘kitap’tan ziyade ‘seyir’den öğrenen ve esinlenen bir zihnin ürünü olduğu izlenimi bırakıyor. Bana öyle geliyor ki Mahsun, film temalarını ve kurgularını derin okumalardan değil yoğun seyirlerden çıkarmakta. Mesela yeni dizinin ana teması olan çocuk yaşta kızın dedesi yaşında adamla evlendirilmesi, özellikle kızın gelinlikli hazin görüntüsü eşliğinde, ‘Baba Beni Okula Gönder’ kampanyasıyla ilgili o çarpıcı ‘sosyal reklam’dan esinlenildiği tahminini hemen ilk bölümde üretti. Tahmin, bu haftaki ikinci bölümde doğrulandı. 15 yaşındaki ‘Hayat’ın (Meltem Miroğlu) öğretmeni sınıfta yoklama yaparken söz konusu reklamın vasat bir taklidiyle karşı karşıya olduğumuzu düşünmemek olanaksızdı:

“- Hayat Bakırcı?”; “- Yok öğretmenim. Hayat evlendi.”; “- Nee?!”; “Evet öğretmenim. Hayat’ı Tanker Abbas’a verdiler.”

Mahsun, sinema filmlerinde de karşımıza çıkan bu ‘seyirden esinlenme’ özelliğinin yanına, her zaman olduğu gibi içerisinde yetiştiği geleneksel hayat deneyimini koymakta. Daha doğrusu o deneyimi, artık içerisinde yer aldığı modern kent ortamındaki gözlemleriyle, ‘seyir’in de kılavuzluğunda eklemlemeye çalışıyor. Dizi, bol bol sert efektler, yorucu kamera hareketlilikleri, bas bas bağırarak konuşan insanların şiddetli diyalogları ve yaylım yaylım müziklerle ‘harra gürre’ gitmekte. Her şey abartıldığı için - ki işte burada estetik hassasiyet eksikliği fark ediliyor - ortaya, söylemesi ayıp, ‘kiç’ bir sonuç çıkmakta. Sözgelimi 15 yaşındaki ‘Hayat’ın 70’lik kocası ‘Abbas’la (Rana Cabbar) ‘halvet’inde adam şöyle konuşturuluyor: “Yevriiim… Yevriiim… Yevriiim… Sen de beği öpp!”

Çarpıcı değil çıplak
Böylece çocuk yaşta kızın dedesi yaşındaki adamla evlendirilmesi sorunu, çarpıcı olmaktan ziyade ‘çıplak’ bir üslupla sergilenmiş oluyor. Evet, Mahsun’un bu türden bütün çalışmalarında olduğu gibi, sosyal mesele, sembolik veya metaforik bir anlatımla değil, literal, didaktik, dümdüz ve ‘çıplak’ sunulmakta. Bu olamaz mı peki? Olur, ama belgeselde olur. Mahsun, kurgusal (fictional) olmaktan çok belgesel (documentary) bir dille konuşuyor bizimle… Ve gelenek-modernlik geriliminin eleştirel analizine çağrı niteliğinde yaratıcı planlar yine hiç çıkmıyor karşımıza. Dizi, ‘modern(leşmiş)’ vicdanları devreye sokarak töre muktedirlerini tekdir, töre mahkûmlarını da terapi etmeye çalışan ‘konformist’ bir pozisyon almanın ötesine gitmiyor.

Bize de Charles Dickens’ın ölümsüz romanı ‘A Christmas Carol’daki ölümsüz karakter Ebenezer Scrooge’ın o ölümsüz sözünü zikretmek kalıyor: “Bah! Humbug”!..

Not: Geçen haftaki yazımda fahiş bir dikkatsizlik sonucu ‘Behzat Ç.’ dizisine temel oluşturan romanın yazarı Emrah Serbes’i senaryonun da yazarı olarak kaydedip dizinin senaristi Ercan Mehmet Erdem’e büyük bir haksızlık yaptım. Başta o olmak üzere tüm dizi ekibinden içtenlikle özür dilerim!..

TAYFUN ATAY Arşivi
Radikal.com.tr
                                                                                                                                         Alıntıdır.....

16 Kasım 2011 Çarşamba

Herkes sinema eleştirmeni olabilir mi?


Akşam yazarı amatör sinema yazarlarına çaktı
Akşam yazarı Tuğçe Tatari, "Başınıza Türk sineması kadar taş düşsün..." dedi ve Av Mevsimi ile ilgili olarak sinema eleştirmeni kesilen köşe yazarlarına çaktı...

 - "Yahu ne meraklıymışız hepimiz şu sinema eleştirmenliği mesleğine. Hem nasıl da bugüne kadar fark edememişiz bu işin ne kadar kolay bir iş olduğunu. Filmi izler hemen yazarım eleştirilerimi çünkü benim gözüm, benim zevkim ve benim algım on numaradır! Şişik egolarımızla Yavuz Turgul'u nasıl da kolay sınıfta bırakırız, şaşar kalırsınız!"

Akşam yazarı Tuğçe Tatari bu cümlelerin yazarı. Köşesinde Av Mevsimi filminin ardından sinema eleştirileri kaleme alan isimleri eleştiren Tatari, "Aman yanlış anlaşılmasın, fanatik Turgul hayranlarından filan değilim ama kabul edilmeli ki Mahsun Kırmızıgül'ün yönetmenliğini eleştirmekle Turgul'u eleştirmek aynı şey olmamalıdır." dedi ve şöyle devam etti:

"Yavuz Turgul'un katıldığı programlarda gazeteciliği ne kadar doğru veya ne kadar eksik yaptığımız hakkında isim vererek her birimizi eleştirmesi kadar saçma olur bu. Ha fikir beyan edilmemeli mi elbette edilmeli. Eleştirilmeli mi elbette eleştirilmeli. Ama işin teknik, sanatsal, matematiksel yanlarını 'bilenler' eleştirmeli. Biz gazeteciler salt izleyicinin elinde kalem olanlarıyız, bunu unutmayın!"

GAZETECİLER.COM
                                                                                                                                           Alıntıdır....