12 Kasım 2013 Salı

HEDEFİ YÖNETMENLİK OLANLAR İÇİN...

Merhaba Sevgili Dostlar,

Bugün hedefi yönetmenlik olanlar için bir şeyler yazmak istedim.

Özellikle sinema-tv bölümü mezunu birisi olarak, 'yönetmen' olunması noktasında bazı tespitlerim var.

Öncelikle, sinema için 'yönetmen' kelimesinin anlamına bakalım. Çünkü sinema ve televizyon biri birine yakın duran, çalışma pratikleri benzeyen ama çok farklı işlerdir. Öncelikle bu ayrımın farkında olmak gerekir.

Sözlüklerde pek çok tanım var. Aslında bu tanımların hepsini toparlayacak olursak, sinemada 'yönetmenlik' koşulsuz yaratıcılığın olduğu bir meslektir. Bu kişi hem artistik, hem teknik olarak filmin yaratıcı sorumluluğunu alan kişidir. Dolayısıyla çok ciddi bir bilgi ve birikim gerektirir.


Günümüzde sinema-tv okullarında eğitim alan ve eğitim aldığı 4 yılın sonunda endüstriye adım atan arkadaşlarımızın pek çoğu, hemen 'yönetmenlik' yapabileceğini düşünerek iş pozisyonları araştırmakta, ya da hemen 'yönetmenlik' işi olmasa da çok hızlı bir şekilde bu hedefe ulaşabilecekleri bir alanda çalışmak istemektedirler.

'Yönetmenlik' aslında, bu mesleği yapmak isteyen kişinin isteği kadar kendisini doğru değerlendirebilmesi ile doğru orantılıdır.

Maalesef bu konuda Türkiye'de sinema endüstrisinin tam olarak gelişememiş olmasından ötürü, bu meslek,  uzaktan herkesin rahatlıkla yapabileceği ve çok büyük kazançları olan bir iş gibi algılanmaktadır. Oysa, 'yönetmen' olmak, pek çok bilgi, deneyim, konuya hakimiyet ve özgüven gerektirir. Genellikle genç arkadaşlarda bu özgüveni öne çıkarıp, bilgi, deneyim ve hakimiyeti geri plana atma eğilimine şahit olmaktayım.

Kendisi ile ilgili sağlıklı bir değerlendirme yapmadan film çekmeyi başaran pek çok arkadaşın hayal kırıklığına uğramaması mümkün değildir.

Bu bilgi ve deneyim deyince aklıma gelen özelliklerden bazılarını aşağıda yazdım. Sinemanın hangi alanı olursa olsun üreterek profesyonelleşmek isteyen herkesin sahip olması gereken donanımdır. İster senarist, ister yönetmen, ister yapımcı, ister oyuncu ya da teknik bir alan seçin, sinema ile profesyonel ilgilenmek isteyen birisi hayat ile ilişkisini sıkı bağlarla tutmalıdır.

Bunun yanı sıra aşağıdaki konularda bilgi sahibi olmalıdır:

-Teorik sinema bilgileri,
-Sinema tarihi,
-Film analizi,
-Sanat tarihi,
-Edebiyat,Müzik, Plastik sanatlar, Sahne sanatları konusunda
bilgi sahibi olan ve takip edilmesi,
-Sinema ile ilgili teknik bilgiler,
-Film setinde mutlaka yapım asistanlığından, birinci yönetmen yardımcılığı arasındaki işlerden en az ikisinde çalışmak, ya da fotoğraf ve kısa film çekmek,
-Senaryo bilgisi
-Analitik bir bakış açısı
-Yaratıcılığı keşfetmek üzerine bireysel çalışmalar

Tabii buna kendinizdeki yaratma ve ortaya koyma cesaretini de eklemek gerekiyor.

Kendimden bir örnek vermek istiyorum... Sinema-tv öğrenimine başladığım yıllarda, 'yönetmen' olmayı istiyordum. Ama o günlerde sinema endüstrisindeki diğer mesleklerin ne kadar önemli olduğunu bilmiyordum.

Daha sonra 'yönetmenlik' mesleğinin 'farklı' olmayı gerektiren bazı özelliklerini taşımadığımı ama 'yapımcılık' alanında daha başarılı olabileceğimi ve kişisel özelliklerimin 'yapımcılık' mesleğine daha uygun olduğunu keşfettim. Kendimi doğru değerlendirdiğimi düşünüyorum ve mesleğimi aşkla yapıyorum.

Bu kararı kendi başıma aldım ama öncelikle 'set ve çalışma' ortamında, maddi hiçbir şey düşünmeden yıllarca çalıştım. Oradaki büyüklerimin, gözlemlerini dikkate aldım. Yani bu işe girerken 'taşın altına elime koydum'... Bu arada, üniversitede sinema eğitimi aldım, şuydu buydu demeden, her işi yaptım. Bazen yönetmene çay taşıdım, bazen çantasını taşıdım... Bunlardan hiçbir şekilde rahatsız olmadım. Bu sayede,prodüksiyonu, çekim ortamını, kurguyu ve pek çok   uygulama bilgisine ulaştım. O dönemde iletişim ve organizasyon alanındaki çalışmalarımın takdir aldığını görmek, beni 'yapımcılık' konusuna yönlendirdi. Bir film yönetmeyi hiç düşünmedim, düşünmüyorum da... Ama 26 yıldır önce reklam sektöründe, sonra sinemada birbirinden değerli yönetmenlerle çalıştım ve çalışmaya devam ediyorum. Bu arada mesleğim ile ilgili araştırma yapmayı, okumayı ve film izlemeyi hiç bırakmadım.

Şimdi gözlemliyorum da, gençlerin pek çoğu erkenden 'uzun metraj' film çekme derdinde... Oysa, sinemada 'yönetmen' olmak, uzun ve sabırla yürünmesi gereken bir yol... Bunun tadını çıkararak yol almak en doğrusu...

Bugün 'yönetmen' olmak isteyen arkadaşlara söyleyebileceğim en önemli şey, kendilerinin bu işi yapıp yapamayacağı konusunda sağlıklı ve acele etmeden değerlendirmeleridir. Kendilerine karşı açık, net ve dürüst davranmalıdırlar... Yönetmenliğin büyük bir sorumluluk olduğunu unutmadan...İlkeli,karalı ve sabırlı olmalıdırlar.

Yazımı Tarkovsky'nin bir sözü ile bitirmek istiyorum:

''i̇lkelerine bir kez ihanet edersen, hayat her gün seni sorgular. hayat ile olan saf ilişkini yitirirsin. bir insanın kendisine karşı hile yapması onun; filminden, hayatından vazgeçmesi demektir.''...
                                                   
                                                                                                                      Tarkovsky
kaynak: yapimlab.blogspot.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi bizimle paylaşın