6 Eylül 2013 Cuma

Ünlü yönetmenlerden genç sinemacılara ders olabilecek sözler

"Bilinçlik potansiyeli, insan tarafından henüz keşfedilmemiş, en son ulaşılabiliecek alan olarak kalmıştır.Henüz keşfedilmemiş bir ülke gibidir.Limiti koyan zihindir.Zihin bir şeyi yapabileceğini kestirebildiği kadar başarılı olur.Yüzde yüz inandığın sürece her şeyi yapabilirsiniz"
Arnold Schwarzenegger

Filmlerimdeki ritim masa başında senaryodan doğar, kamera karşısında da yaşamaya başlar. Her tür doğaçlama bana yabancıdır. Eğer çabuk karar vermeye zorlanırsam ter içinde kalır ve korkudan kaskatı kesilirim. Film çekimi benim için ayrıntılı planlanmış bir yanılsamadır; yaşadıkça bana daha da aldatıcı görünen bir gerçeğin yanılsaması. Film, belge olduğu zamanın dışında bir düştür. Bundan dolayı Tarkovski sinema yönetmenlerinin en büyüğüdür. O, düşsel mekânlarda bir uyurgezerin güveniyle hareket eder, hiç açıklama yapmaz. Zaten ne açıklayacaktır ki! Düşlerini bütün iletişim araçlarının en zoru, ama bir anlamda en isteklisi aracılığıyla görünür kılabilen bir gözlemcidir. Ben, bütün hayatım boyunca onun büyük bir doğallıkla dolaştığı kapıları yumrukladım durdum. Ama bu kapılardan içeri ancak birkaç kez süzülmeyi başarabildim…
-Ingmar Bergman 


Senin hayatın, başkalarının hayatını iyi hale getirerek daha iyi hale gelecektir.
Will Smith

Her zaman seyirciyi düşünmeyi severim yönetirken. Çünkü ben seyirciyim.
Steven Spielberg

Kulağım halkta,gözüm toplumda...
Rıfat Ilgaz 

Canavarlar gerçek, hayaletler de. İçimizde yaşıyorlar, ve bazen, onlar kazanıyor.
Stephen King 

Yetişkin çocukların akıllı yaratıklar olduğunu unutmayın.
Tim Burton 

Ben alkışı çok seviyorum. Bu hastalıktan dolayı oyunculuğa yöneldim. Bir şey yapalım da takdir edilsin derken oyuncu oluyorsun. Dolayısıyla haftada iki kez bu kadar alkışlanacağın bir iş var mıdır bilemiyorum. Oysa çocukken uçak mühendisi olmak istiyordum. Enteresan uçaklar yaratmak istiyordum. Bir gün bir şey oynadım, alkışladılar ve hayatım kaydı. Biliyorum ki, insanlar oyundan gülümseyerek çıktıktan sonra eve gidene kadar beni konuşacaklar, bu inanın bana yetiyor.
Tolga Çevik 

Tom Hanks gerçek bir oyuncu ne yapıyorsa, ki bu gerçek dürüstlüktür, bu rolde onu gerçekleştiriyor.
Robert Zemeckis 

"batman filmlerini seviyorum. hatta beni biraz güldürüyor çünkü ben karanlık olmak adına çok ileri gitmiştim ama şimdi onun filmlerine bakınca ‘aferin’ diyesim geliyor. ama olması gereken de bu. keşke ben de bu kadar eziyet çekmeseydim. o dönem seyirci bu ruh haline alışık değildi. çizgi romanlar hafif şeylerdir. ben yapmak istediğimi yaptım ve o dönemde farklı algılandı. nolan ise bunu normal bir hale soktu.’’
Christopher Nolan

Eski kafalı bir adam olabilirim ama elimde bira ile bir göl kenarında yaşlanmak istiyorum .
Johnny Depp

Temelde, söylemiyorum ben, gösteriyorum. Hareket eden ve konuşan insanlar gösteriyorum. Bu yapmayı bildiğim tek şey, ama esas mesajım da burada yatıyor.
-Eric Rohmer

Dünya herkese yetecek büyüklükte. Onun için, başkasının yerini kapmaktansa, çalışarak gerçek yerinizi bulun.
Charlie Chaplin

Bazıları benim korkunç bir kişi olduğumu düşünüyor! Hiç de bile! Bende bir çocuk kalbi var: Masamda ve bir kavanozun içinde
Stephen King

Emperyalizm gibi sinema da resimler üretiyor. O kadar çok resim var ki insan kayboluyor. Bu resimlerin hiçbir anlamı yok. Buna karşın biz, onları kontrol edebilmemiz için az resim yapmalıyız. Biz sürekli olarak daha az resim ve daha fazla ses üretmeye çalışıyoruz.
-Jean-Luc Godard 


Amerika tasarılarıma son olarak şunu da ekleyebilirim. Woody Allen, Annie Hall filminde gerçek yaşamdaki rolümü oynamayı önerdi bana. İki günlük çalışma için otuz bin dolar vereceklerdi. Ama bir hafta New York’da kalmam gerekecekti. Kısa bir duraksamadan sonra geri çevirdim öneriyi. Sonuç olarak, kendini canladıran MacLuhan(Marshall MacLuhan) oldu. Çok sonra filmi gördüm ve hiç mi hiç sevmedim.
-Luis Buñuel  

Düşünmüyoruz, düşünülüyoruz. Kendimizin olan bir şeyimiz yok. Bakmıyoruz, şeyler tarafından bakılıyoruz. Bakışlarımız yöneltiliyor, düşüncelerimiz de belki…
-Jean-Luc Godard 

Birisi Beethoven’den hoşlanıp Sting’den nefret eden, öteki ise tersini hisseden bir karıkoca için hiçbir mesele yoktur; ama eşlerden biri Spielberg’den hoşlanıyor, öteki nefret ediyorsa ayrılık er geç mukadderdir.
-Jean-Luc Godard

Tanınan biri olmak kimi zaman gerçekten de lanet bir durumdur. Ama çoğu zaman kendimi dünyanın en şanslı erkeği gibi hissetmişimdir.
Jim Carrey

Kılık değiştirme olayı, çekinmeden salık verebileceğim çok ince bir deneydir. Bu, başka bir yaşamı görme olanağını sağlar bize. Sözgelimi işçi kılığındaysanız, size en ucuz kibriti uzatırlar hemen. Hep önünüze geçmeye çalışırlar. Kızlar yüzünüze bile bakmaz. Dünya sizin için değildir sanki.
-Luis Buñuel 

Yalnızlığı da severim. Yeter ki bir dostum gelip ara sıra bundan bahsetsin.
-Luis Buñuel

''Yakın plandan bakıldığında hayat bir trajedidir ama uzaktan bakıldığında komedidir.''
Charlie Chaplin

Kimsenin izlemediği filmler yaptım, hatta kendimin bile izleyemeyeceği filmleri.
Christopher Walken

Her şeyin ne anlama geldiğini ya da nasıl yorumlanacağını bilmemek daha iyidir. Çünkü aksi takdirde olayları kendi akışına bırakmaya korkarsınız. Psikoloji gizemi ve büyü niteliğini yok eder. Anlamlardan konuşmak beni çok rahatsız ediyor. Çünkü anlam çok kişisel bir şeydir ve herkese göre değişir.
David Lynch 

Kızgın kafa, dar kafadır.
Michael Jai White 

Her sabah "Tanrım yeni bir gün! Şükürler olsun" demiyoruz. Ama aslında aldığımız her nefes bir hediye.
Johnny Depp 

Görüyorsunuz, sorun Tanrı'nın erkeklere bir beyin ve bir penis vermesi ve kan aynı anda bu ikisinden yalnızca birine akabiliyor.
Robin Williams 

Saçım ben ünlü olmadan önce ünlenmişdi.
Christopher Walken

Sinemacılar dünyayı değiştiremez.
István Szabó 

Eğer genel bir izleyici kitlesine ulaşmak istiyorsanız, Star Wars ve Superman gibi, sanatla hiç ilgisi olmayan filmler yapmalısınız. Bununla halkın aptal olduğunu söylemek istemiyorum, ama onları memnun etmek için de kesinlikle böyle bir ıstıraba katlanamam. Sinema, insanlığa hiçbir şey öğretemez, çünkü insanlık, hiçbir şey öğrenemeyeceğini, son dört bin yılda yeteri kadar ispatlamıştır.
Andrey Arsenyeviç Tarkovski (Mühürlenmiş Zaman)

Sinema eylem halindeki ölümü filmleştirir. Filme çektiğiniz kişi yaşlanma sürecindedir ve bir gün ölecektir. Bundan dolayı eylem halindeki ölümün bir anını filme çekiyorsunuz. Resim durağandır: Sinema ilginçtir, çünkü o yaşamın ölümlü yanını yakalar.
Jean-Luc Godard 

Bir itirafım olacak; kitle iletişim araçlarına duyduğum nefrete rağmen, her on yılda bir, ölüler dünyasından uyanabilmeyi, bir gazete bayiine kadar yürüyebilmeyi ve bir-iki gazete almayı isterdim. Başka bir şey dilemezdim. Kolumun altında gazetelerimin, soluk benzimle, duvarların dibinde usulca geçer, mezarlığa dönerdim. Yeniden uykuya dalmadan önce, dünyadaki felaket haberlerini okur, sonra da, mutlu bir şekilde, güven verici sığınağımda yeniden uykuya dalardım.
Luis Buñuel  

Eğer işsizlik üzerine bir film yapmasaydım, aynada kendi yüzüme bakmaya utanırdım.
-Aki Kaurismäki 

Bazı filmler hayatın dilimleridir, benimkiler kek dilimleri.
Alfred Hitchcock

Beni iten güç, dünyada gerçekten büyük bir değişiklik yapabiliceğimi bilmem.
Tom Cruise

''Sinema, duygular, düşler ve içgüdü dünyalarını anlatmak için en iyi araçtır.''
Luis Bunuel 


'Dali ile tanışıp gerçeküstücülüğü kavrayınca, yaşamda insanoğlunun uymaktan kaçınamayacağı kendine özgü bir ahlâk olduğunu keşfettim ve Dali aracılığıyla insanın özgür olmadığını öğrendim.''
Luis Bunuel 


''Gerçeküstücülük (sürrealizm), bana insanın ahlâk duygusundan tümüyle kendini sıyıramayacağını gösterdi. İnsanın kayıtsız bağımsızlığına inanıyordum, ama sürrealizmde izlenmesi gereken bir disiplin buldum ve bu bana, olağanüstü ve şiirsel bir büyük adım attırdı.''
Luis Bunuel 


''Her filmimin başında, vaktimin en büyük bölümünü çalışma masamda geçirir, habire kıç ve meme resimleri çiziktiririm. Bu, benim filmime başlama, bu karalamalar arasında onu çözme biçimimdir. Tıpkı bir labirentten çıkışı sağlayan ipuçları gibi...''
Federico Fellini 


''İyi bir yönetmen olmak için tam bir piç olmak gerekir. Ben bir piçim ve de bunu biliyorum!''
Henry Hathaway 


''Ben ödüller kazanmanın peşinde değilim, o iş köpekler ve atlar içindir.''
Werner Herzog

Sahnede ya ağlar gibi yaparsın ya da gerçekten ağlarsın. Ben ağlamayı seçiyorum. Gibi yaparsanız, seyirci de sizi seviyormuş gibi yapar.
Tolga Çevik

Bir filmi çekmeden önce oturup 4 film seyrederim. Bunlar; Yedi Samuray, Arabistanlı Lawrence, Şahane Hayat, ve Çöl Aslanı.
Steven Spielberg

''Ölümden korktuğum falan yok. Sadece o geldiğinde orada olmak istemiyorum.''
Woody Allen

''Film yapmak, birçok kereler yaşamak için bir şanstır.''
Robert Altman

''Eski filmlerime karşı kendimi bir baba gibi hissederim. Çocuklarınızı dünyaya getirirsiniz, sonra onlar büyür ve sizi terkederler. Zaman zaman birlikte olursunuz ve onları yeniden görmek sizin için her defasında büyük bir keyif olur.''
Michelangelo Antonioni

''Elimden gelenin en iyisini anında yapmaktan başka bir ahlakî kaygım yok. Korku, kararsızlık ya da fosilleşme, sanat alanında yeteri kadar şeye damgasını vuruyor ya da çarpık teoriler doğuyor.''
Ingmar Bergman

''Hep Eugene O'Neill'in ünlü sözünü anıyorum: 'İnsanın Tanrı ile olan ilişkisini ele almayan tüm dramatik yapıtlar önemsizdir.'

Yani her türüyle sanat, bir etik (ahlâk) sorunudur. Hıristiyanlığı ben ana sütüyle birlikte emdim. Onun kimi arketiplerinin bilincimin derinliklerinde çakılıp kalmış olması, kimi olayların ve davranışların Hıristiyanlık öğretisine uygun olması doğaldır.''
Ingmar Bergman

''İster inançlı olayım ister inançsız, ister Hıristiyan olayım ister putperest, ovada yükselen o katedralin yaratıcı sanatçılarından biri olmak isterim. Çünkü varlığımın bir bölümü, canavar veya şeytan, önemi yok, o bütünün görkemi içinde yer almış olacak.''
Ingmar Bergman

''Benim için birinci emir şu: Her zaman ilgi çekici ol. Seyirci benden bir duyuş, bir duygu, bir neşe, yeni bir canlılık bekleme hakkına sahiptir. Bunun için her yol mübahtır: Başarısızlık yolu dışında. Kendi kendine karşı dürüstlük ve başdönmesi, esinimiz için gerekli olan şeylerdir.''
Ingmar Bergman

''İnsan yüzü, çalışmamızın çıkış noktasıdır. Kamera tümüyle nesnel bir gözlemci gibi yaklaşmalıdır ona. Aktörün en güzel ifade aracı bakışıdır.

Sadelik, konsantrasyon, ayrıntı titizliği... İşte her sahnenin ve sonunda bütünün değişmez öğeleri bunlar olmalıdır.''
Ingmar Bergman

''Sinema, filme alınmış tiyatrodur.''
Robert Bresson

''İki tür film vardır: Tiyatronun öğelerini kullananlar (aktörler, mizansen vs) ve sinematografinin olanaklarına başvurup, kamerayı sadece yaratmak amacıyla kullananlar.''
Robert Bresson

''Sinematograf, hareket halinde görüntülerle ve seslerle oluşan bir yazı biçimidir.''
Robert Bresson

''Parmağımı kestiğimde bu bir trajedidir. Açık bir lağım çukuruna düşüp öldüğümde bu bir komedidir.''
Mel Brooks

''Sinema, duygular, düşler ve içgüdü dünyalarını anlatmak için en iyi araçtır.''
Luis Bunuel

''Böcekleri her zaman heyecan verici bulmuşumdur.''
(Salvador Dali ile çalışmalarına dair)
Luis Bunuel

''Dali ile tanışıp gerçeküstücülüğü kavrayınca, yaşamda insanoğlunun uymaktan kaçınamayacağı kendine özgü bir ahlâk olduğunu keşfettim ve Dali aracılığıyla insanın özgür olmadığını öğrendim.''
Luis Bunuel

''Gerçeküstücülük (sürrealizm), bana insanın ahlâk duygusundan tümüyle kendini sıyıramayacağını gösterdi. İnsanın kayıtsız bağımsızlığına inanıyordum, ama sürrealizmde izlenmesi gereken bir disiplin buldum ve bu bana, olağanüstü ve şiirsel bir büyük adım attırdı.''
Luis Bunuel

''Dramlarda bazı hatalar yaptığımı itiraf ediyorum. Ben, aktör ağladığında dram olduğunu düşünüyordum. Oysa izleyici ağladığında dram oluyor.''
Frank Capra

''Film çekmeye başladığımda, Frank Capra türü filmler yapmak istedim. Ama bu çılgın, sert filmlerden başka bir şey yapmayı başaramadım; insan neyse odur.''
John Cassavetes

''Komedi yapmak için tek ihtiyacım bir park, bir polis memuru ve güzel bir kız.''
Charlie Chaplin

Hemen tanıyamayacağı birşey kullanılırsa seyirci durumun bilincine iyice varamaz.
İlk (slapstick) filmlerdeki surata kremalı pasta fırlatma sahneleri bu anlayış üzerine kurulmuştur. Herkes kremalı pastanın ne denli yumuşak birşey olduğunu bilir ve doğal olarak, suratına kremalı pastayı yiyen oyuncunun duygularını anlayıp değerlendirebilir.''
Charlie Chaplin

Çoğu zaman pek incelemediğim bir jest karşısında hafif bir gülme olur, o zaman hemen dikkat kesilirim ve hareketin neden gülmeye yol açtığını araştırırım. Bir anlamda kendi filmlerimi seyretmeye gittiğimde biraz da, müşterilerinin ne getirip ne aldığını, ne yaptığını gözleyen bir satıcı gibiyimdir. Tiyatroda seyirciyi güldüren şeyin ne olduğunu bulmaya çalıştığım kadar, komik sahneler için fikir almaya da uğraşırım.''
Charlie Chaplin


''Asla özel hayatım olmadı. Asla tatile çıkmadım. Hiçbir zaman evimde oturup kendimi eğlendiremedim. Hep bu absürd yaşamı sürdüm.''
Francis Ford Coppola

''Sanayi devrimi denen şeyi bir gecekondu eylemi kadar önemsiz kılacak yeni bir çağın eşiğindeyiz. İletişim alanında bir devrim bu: Sinema, plastik sanatlar, müzik, elektronik buluşlar ve uydulardan yayın... Ama herşeyden önce de insan ve onun yeteneği.''
Francis Ford Coppola

''Bana bir filmin tam bir ekip çalışması olmadığını söyleyen, aptalın tekidir. Önemli olan, ekibinize kimleri alacağınızdır.''
Stanley Donen

''İnsan yüzü benim için çok önemlidir. Bu, araştırılması bitmez bir alandır. Bir stüdyoya kapanarak esinin esrarlı gücüyle aydınlanan bir yüzü kaydetmek, onun içten gelen bir değişmeyle şiire dönüştüğünü görmek kadar soylu bir deney olamaz.''
Carl Dreyer

''Sinemanın en çok hangi sanata yaklaştığını düşünelim. Bu bence mimarlıktır. Sanatın en mükemmel şekli; doğanın bir taklidi değil, insan imgeleminin saf bir ürünü olan mimarlık... Mimarlıkta en ince detay bile bütünle kaynaşacak biçimde düşünülür. Sinemada da öyledir. Artistik elemanlardan birinin bile bütüne zarar vermeden çıkarılamaması veya değiştirilememesi, filmin mükemmelliğini gösterir.''
Carl Dreyer

''Seyirciye her zaman şunu söylemek istemişimdir: Eğer hoşunuza gittiyse bu filmi izleyin, yok eğer gitmediyse çekin gidin!''
Clint Eastwood

''Sinema kuşku yok ki sanatların en evrensel olanıdır. Sinemanın ilk yarım yüzyılı, ne yazık ki onun sonsuz olanaklarından pek azını kullanabilmiş gözüküyor. Henüz tüm sanatların sinemada tümüyle ve organik biçimde erimesi ve tam bir senteze gidilmesi sorunu çözümlenmiş değildir. İki uç noktanın şaşırtıcı bütünleşmesine tanık olabiliriz: Seyirciye düşüncesinin temelini nakletmekle yükümlü keramet sahibi oyuncu, sonunda televizyonun büyücü sinemacısına elini uzatacaktır. O televizyon ki, çeşitli objektiflerle ve alan derinlikleriyle oynayarak, olayların olup bittiği bir anlık zaman süresi içinde onların estetik yorumunu kitleye hızla ulaştırmaktadır. Sinema bugün tam 50 yaşında... Ve önünde sonsuz ve karmaşık bir dünya açılıyor.'' (1945)
Sergey Eisenstein

''Ses denen şey, sessiz sinemaya eklenmiş bir olay değil, ondan çıkan bir şeydir: Bu sinema, ulaştığı plastik kusursuzluk içinde artık sesi arıyordu ve mutlaka bulacaktı.''
Sergey Eisenstein

''Sınıf savaşına inanmıyorum ve güçlünün zayıfı ezişinin neredeyse dünyanın değişmez yargısı olduğunu düşünüyorum.''
Rainer Werner Fassbinder

''Işık, filmin özüdür. Ve bu nedenle sinemada ışık ideolojidir, duygudur, renktir, tondur, derinliktir, havadır, öyküdür.

Işık, fantastiğe, düşe eklenen, yok eden, sınırlayan, coşturan, zenginleştiren, nüanslandıran, altını çizen, benzeten şeydir, bu şeylere itibar kazandırır, onları kabul edilebilir hale getirir. Ya da tam tersine, gerçeği fantastik hale getirir, en gri günlük olayı mucizeye dönüştürür, şeffaflık katar, gerilimler, titreşimler önerir.

Işık, bir yüzü oyar ya da parlatır, olmayan ifadeyi ekler, donukluğa zeka pırıltısı, yavanlığa çekicilik katar. Işık, bir yüzün zarafetini ortaya çıkarır, bir manzarayı yüceltir, onu yok olmaktan çekip çıkartır, bir dekorun fonuna büyü katar.

Işık, film hileleri vb. gibi özel efektlerin birincisidir. En basit, en kabaca gerçekleştirilmiş dekor, ışık sayesinde beklenmedik, hiç akla gelmedik perspektifler yaratabilir, ve konuyu muğlak, endişe verici bir atmosfere sürükleyebilir; ya da yalnızca güçlü bir projektörü yakarak ya da bir başkasını devreye sokarak, kasvetli hava yok edilebilir ve herşey ferah, bildik, güven verici bir hale girer.

Film denen şey ışıkla yazılır; biçim, ışıkla ortaya dökülür.''
Federico Fellini

''Buster Keaton, Chaplin'den daha çok hoşuma gider. Kedi parlaklığındaki gözleri, kemirgenleri andıran keskin dişleri ile Chaplin bende bir tür kuşku, güvensizlik yaratıyor. Chaplin'in belki de en büyük olduğunu kabul ediyorum. Ancak Keaton'un duygu sömürüsüne ihtiyacı yoktu.

Giriştiği mücadeleleri ve başına gelen yıkımları, haksızlıkları ya da adaletsizlikleri ortadan kaldırmak için yaşamamıştır. Ve bu mücadeleler, bizi heyecanlandırmayı ya da bize tepeden bakmayı amaçlamaz. İnatçı çabasının özü, bize bir bakış açısı, tümüyle değişik bir perspektif önerisinden ibarettir. Adeta bir felsefedir bu, değişmez kavramlardan oluşan bir sistemin içinde donup kalmış bütün varsayımları ve fikirleri altüst eden ve bunları geçici ve yararsız kılan değişik bir din. Budizmden direkt gelen gülünç bir varlık.''
Federico Fellini

''Her filmimin başında, vaktimin en büyük bölümünü çalışma masamda geçirir, habire kıç ve meme resimleri çiziktiririm. Bu, benim filmime başlama, bu karalamalar arasında onu çözme biçimimdir. Tıpkı bir labirentten çıkışı sağlayan ipuçları gibi...''
Federico Fellini

''Düşlerimiz bizim gerçek yaşamlarımızdır.''
Federico Fellini

''Herkes bir film yapabilir. Yönetmenliğin gizemli yanı yok. Sanat da değil bu... Temel şey şu: İnsanların bakışlarını filme almayı bilmek...''
John Ford

''Çekoslovakya'da bir sanatçı, önemli bir ideolojik baskı altındadır, ama hiçbir ticari kısıtlama yoktur. Batı'da ise sizi tek bir şeyle yargılarlar: filmlerinizin box-office'leriyle...''
Milos Forman

''İyi bir yönetmen olmak için tam bir piç olmak gerekir. Ben bir piçim ve de bunu biliyorum!''
Henry Hathaway

''Komedi ve dram, birbirine çok benzer. Yalnızca durum farklıdır: Dramda tehlike, komedide ise gülünç düşme söz konusudur. Her ikisinde de, insanı alışık olmadığı bir durumda gözlemlemek söz konusudur. Kahramanın tepkisi, konuyu komediye veya drama doğru kaydırabilir. Ama bazen ikisi iç içe de olabilir.''
Howard Hawks

''Ben ödüller kazanmanın peşinde değilim, o iş köpekler ve atlar içindir.''
Werner Herzog

''Herkes bana bir canlı efsane gibi davranıyor. Oysa doktorlarım, ilk kış rüzgarlarıyla birlikte bu statünün değişeceğine eminler.''
John Huston

''Film yapmaktan daha büyüleyici ve eğlendirici hiçbir şey yoktur. Üstelik ben de en sonunda anlamını kavrıyorum.''
John Huston

''Sinema bence iki soruna sahiptir: İyi, inandırıcı bir öykü bulmak ve başkalarını da öykünün gerçekliğine inandırmak...''
John Huston

''Sinema ve yazı, iki değişik anlatım yoludur. Benim özelliğim, uzun yıllar tiyatro ve sinema yapmış biri olarak yazmam... Sinema, tatil gibi birşeydir: Büyük bir kalabalığın ortasında, işi, sorumluluğu paylaşan, size yardım etmek isteyen bir alay insanla birliktesinizdir. Oysa yazmak, herşeyin sorumluluğunu tek başına sırtlanmak demektir. Yazmak, belki sinemadan da daha keyif verici, ama daha zor bir iş.''
Elia Kazan


''Aynı kalıba girebileceğim bir senaryo yazarı ile işbirliği yapmayı çok isterdim. 2001'i Arthur Clarke ile birlikte yazdığımızda bu olmuştu. Sinemanın asıl çelişkilerinden biri şu ki, gerçek yazarlar senaryo yazmıyorlar, yazanlar ise aynı zamanda yönetmen. O zaman da yalnız kendileri için yazıyorlar. Ben de bunu yapmayı deniyorum.''
Stanley Kubrick

''Kendimi biraz iz üstündeki dedektiflere benzetiyorum. Örneğin Barry Lyndon için gerek duyabileceğimiz tüm bilgileri toplayan bir katalog sistemi kurdum. O dönem tablolarını el altında bulundurmak için piyasada satılan tüm sanat kitaplarını bir araya getirdim. Giysilerin tümü bu tablolardan kopya edildi. Çekime geçmeden önce gerçek anlamda hazırlığımız bir yılı aldı. Öyle sanıyorum ki sinema, anlattığı öyküye inandırmak zorundadır.''
Stanley Kubrick

''Oyuncularla önce genel olarak kişilikten, sonra da çekilecek sahneden konuşuruz. O sahnedeki oyun, kişiliğin genel çizgisinden farklı olabilir çünkü. Sonra, çekim yerindeki ilk provanın zor anı gelir çatar. Bu her zaman bir sürprizdir. Konuşmaları değiştirmek, bazı düşünceleri unutmak, yenilerini bulmak gerekebilir. Ama asıl anlamıyla çekime gelince, bu bir sorun değildir. Zor olan, provalarla sahneyi istenilen kıvama getirmektir.''
Stanley Kubrick

''Yirminci yüzyılın insanı, bilinmeyen bir denizdeki dümensiz bir teknede başıboş, bir kenara atılmış gibidir. Yaşamın anlamsızlığı, onu kendi anlamını yaratmaya yönlendirir. Eğer bu yazılabilir ve düşünülebilirse, film de yapılabilir.''
Stanley Kubrick

''20. yüzyıl sanatının en büyük yanlışlarından birinin, ne pahasına olursa olsun özgün olma çabası olduğunu sanıyorum. Beethoven gibi büyük yenilikçiler bile daha önceki sanattan tümüyle koparmıyorlardı kendilerini. Yenilemek, geçmişi terk etmeden ileri gitmek olmalıdır.''
Stanley Kubrick

''Melodram, sonuç olarak dünyanın âdil bir yer olduğunu göstermek için size, başkişileri etkileyen tüm sorunları ve felaketleri sergiler.

Trajedi ise, yaşamı melodramdan daha dürüst ve gerçeğe yakın bir biçimde sunmayı dener ve insanda bir pişmanlık, bir üzüntü duygusu bırakır.''
Stanley Kubrick

''Filmlerimin hep belgeselle konulu film arasında yarıyolda olmasını isterim.''
Emir Kusturica

''Ben aslında hiçbir şeye, hiçbir kurum ve kavrama karşı film yapmıyorum. Ben insandan gelen ve insana dönük bir sinema yapmak istiyorum yalnızca. Kişiliklerin, durumların yargıcı olmak istemiyorum. Bahçemdeki, sokağımdaki insanları anlatmaya, belli duyguları, heyecanları nakletmeye çalışıyorum. Bunun için gerekli sinemasal biçimleri arıyorum, aynı zamanda... Ama sinemaya bir estet gibi, örneğin bir Visconti gibi yaklaşmıyorum.''
Emir Kusturica

"Eserimin ana teması, bireyin koşullara, tanrılara karşı savaşıdır, Prometheus'un direnişidir. Bugün, bize zamanımız için ne iyi ne de doğru gözüken emirlere, yasalara karşı savaşıyoruz. Her zaman savaşıyoruz."
Fritz Lang

"Fransız Devrimi'yle beraber yığınlar bazı haklara kavuştular. Kölelik kalktı. Burjuvazi güçlendi. İnsanlar para kazanmaya başladılar. Ancak o zamanın kültürü (resim, tiyatro) seçkinlere sesleniyordu. Yığınlar para kazanmaya başladıkça bu parayı kendi ceplerine aktarmak isteyenler çıktı. Bunlar, bir yığın sanatı yaratmaya gittiler. Ünlü resimlerin reprodüksiyonlarını, ucuz kitapları icat ettiler. Her zaman olageldiği gibi, tam zamanında çok geniş yığınlara seslenebilecek bir teknik bulundu: Sinema.

Hamlet’i bir taşra tiyatrosu ile büyük oyunculardan seyretmek aynı şey değildir. Sinemayla, en büyük oyuncular, Hamlet’i aynı anda milyonlarca kişiye oynayabilirler. Bugün için sinema halkın sanatıdır. Sinema yapımcılarının halka ihanet etmiş olmaları ise –ki bunun yalnızca kapitalist ülkelerde olduğunu sanmayın- apayrı bir sorundur."
Fritz Lang

''Sinemaya 'kendiliğindenlik' (spontaneité), oyuncuları en doğal biçimde oynatmayı getirdim sanıyorum. Oyuncularım artistten çok, sokaktaki insanlara benzerler.''
Claude Lelouch

''Amerikan sinemasını yönetmenlerinden çok, oyuncuları için beğenirim. Amerikan yönetmenleri, yaratıcı olmaktan çok, uygulayıcıdırlar. Amerikan sineması, daha çok yapımcıların elinde döner. Oyuncuları ise eşsizdir.''
Claude Lelouch

''Beni en çok etkileyen sinemacı babamdır. Sinemayı bilmezdi ama hep beni sinemaya götürürdü. Çok 'sıkı' bir sinema seyircisiydi. Ondan çok şey öğrendim. Sonra her sinemacı, her film beni etkiledi. Günde 1-2 film görürüm. Yaşamım sinema üstüne kuruludur. ''
Claude Lelouch

''Bir gün kaybedecek kadar param olduğunda, eleştirmenler için bir film yapacağım.''
Claude Lelouch

''Filmler varoluşumuzu perdeye getirir. İnsanları kendileri ve bazı sorunlar hakkında düşünmek için zorlar, kışkırtır, rahatsız ederler. Ama hiçbir zaman yanıtları vermezler.''
Joseph Losey

''Bir filmin özü, yaratıcının (yönetmenin) içinde yaşadığı dünya üzerine düşünmesi olayıdır. Yönetmen, ister bu dünyadan kendini soyutlamak istesin, ister ona karşı savaşmak, isterse onunla ilgili kişisel bir görüş ortaya atmak... Bir sanat eserinin gerçekle ilinti kurmasının tek yolu budur. Değerlerinin bir bölümüne karşı olmasaydım, içinde yaşadığım dünyayı eleştirmezdim. Evrende kötülük, giderek dehşet gözlendiği zaman, yalnızca bu gözlem bile varlığınızı kanıtlar, insanoğlunun yazgısına ilgi duyduğunuzu gösterir. Filmlerimin, toplumsal sorumluluğun bir anlamını yansıttığını umarım.''
Joseph Losey

''Sinema konuşmaya başladığından beri, önemli bir şeyler söylemek görevini üstlenmiştir.''
Joseph Mankiewicz

''Bu isme layık her senaryo yazarı, senaryosunu yazdığı anda filmini yönetmiş demektir.''
Joseph Mankiewicz

''Müzikal numaralara dramatik gelişmeler kadar önem veriyorum ve bunların hikayeyle tümüyle bütünleşmesini istiyorum.''
Vincente Minnelli

''Sadelik, daha çok sadelik... İşte gelecek filmlerin karakteri... Bütün çabamız, sinemanın gerçekten sinemasal olmayan herşeyden kurtulması, örneğin tiyatrodan veya kitaptan gelen tüm öğeleri kendi varlığından çıkarıp atmasına yönelik olmalıdır. Zaten büyük nitelemesine ulaşmış her film bunu yapabilmiş ve sinemanın kendine özgü dilini yakalayabilmiş demektir.''
Friedrich Wilhelm Murnau

''Kutsal olan, gerçek olandır. Asıl gerçekçiliktir, benim ön uğraşım olan bir şeydir. Bütün eserlerim, insan varlığının kutsal olanla bağıntılarına ve gündelik yaşam içindeki kutsallığın araştırılmasına yöneliktir. Kapitalist-burjuva toplumunun ezmek için elinden geleni yaptığı, ama her zaman bir yolunu bulup ortaya çıkabilen bir şeydir bu.''
Pier Paolo Pasolini

''Sinema sonuç olarak bir düştür benim için. Estetizmin çeşitli öğeleriyle, ama ayık olarak gördüğüm bir düş.''
Pier Paolo Pasolini

''Aktörleri sevmem, filmlerimi halkın içinde, halk ile, epik olarak çekmek isterim. Ama sevdiğim oyuncular da vardır: Toto, Silvana Mangano ve bir aktör olmayan, kendini canlandıran Franco Citti gibi... Tarihsel filmlerde, Hollywood veya Cinecitta'daki gibi 'tekrar canlandırma'ya inanmam. Yapay dekorlardan çok, gerçek bir çerçeve yerleştirmeyi tercih ederim olayları.''
Pier Paolo Pasolini

''Özellikle westernlerimde bazı noktalara parmak basmaya çalıştım. 'Kötü adamlar' diye tek ve kısa bir deyimle tanımlanan western kişilerinin söylencesini yıkmaya, yaşamda bulunması gereği ileri sürülen ve kendisine bir de 'şiir' yakıştırılan şiddeti eleştirmek amacıyla göstermeyi, incelemeyi denedim.''
Sam Peckinpah

''Bugün artık sinemada şiddet, ancak en yüksek düzeyde olduğu zaman seyirci tarafından algılanabilmektedir. Hepimiz medya tarafından adeta uyuşturulduk, bu konuda.''
Sam Peckinpah

''Marjinal kişilikleri seviyorum. Eğer bir sürüye dahil değilseniz, kaderiniz hep yalnız ve ayrıksı olmaktır. Eğer herkese uyar ve sürüye katılırsanız, kişisel özgürlüğünüz yitip gider -ki bu özgürlük aslında insan olmanın koşuludur. Ben hep kaybetmeye mahkum olduklarını bildikleri halde, kişisel kaderlerini tek başlarına izleyenlere böylesine ilgi duyduğum için, herhalde onulmaz bir romantik olmalıyım.''
Sam Peckinpah

''Yönetmen hiçbir zaman hatalı değildir.''
Roman Polanski


''Bir filmi çekimlerinden aldığım zevkle değerlendirmem. Eğer film iyiyse, bilin ki çalışmaktan anam ağlamıştır.''
Sydney Pollack

''Senaryo yazarları, kadın kişileri sorunların kaynağı olarak görmeye alışmışlardır. Çoğunlukla haklıdırlar, çünkü kadınlar senaryoda "cinsellik ve geçici aşklar" için vardır ve filmin omurgasında önemli bir yer tutmazlar.''
Sydney Pollack

''Kurgu, sinema sanatının temeli, bu yeni gerçekliğin yaratıcı öğesidir. Sinemasal zaman ve mekan, gerçek zaman ve mekanla pek az ilişkisi olan kavramlardır ve bunlar, çekimler ve kurgu tarafından belirlenir. Bir film 'çevrilmez', basit olarak söylenegeldiği gibi. Bir film, imajları (çekimleri) kullanarak inşa edilir. Olayın kendisi ile perdede gördüğümüz temsil edilme biçimi arasında temel bir fark vardır. Sinemayı sanat katına yükselten de bu farktır.

Kurgu çalışmasının çeşitli öğeleri veya ilkeleri olabilir. Temelde, örneğin çelişkili görüntülerin kullanılmasına, koşut anlatıma, aynı zamanlamaya dayalı bir kurguya veya değişik öğelerin birleştirilmesine başvurulabilir.

Son tahlilde kurgu, filmin yapısını belirleyecektir.''
Vsevolod Pudovkin

''Dolu dolu yaşanmış bir hayatın aranması, çelişkili gözükse de, yalnızlığa mahkumdur. Sanıyorum ki yalnızlık dediğimiz şey, bir insan için çok önemlidir. Yeter ki ona gerçekten zarar vermesin.''
Nicholas Ray

''Çocukça ve çalışkanlıkla Amerikalı ustalarımı taklit etmeye özeniyordum. Fransa'da yaşayıp Bordeaux şarabı içen, Brie peyniri yiyen, Paris'in gri görüntülerini seyreden bir Fransız'ın, kaliteli yapıt vermek için, kendisi gibi yaşayan insanların filmini yapması gerektiğini henüz anlamamıştım.''
Jean Renoir

''Neşeli bir dram yapmak istiyorum.''
Jean Renoir

''Benim filmlerim, düşüncenin ve onun mekanizmasının karmaşıklığına henüz ilkel ve kaba bir yaklaşım denemesinden başka birşey değildir.''
Alain Resnais

''Biçimle öz arasında varolduğu söylenen ikilik bana hep saçma bir yargı olarak gözükür. Soylu duyguları yansıtan 'biçimsiz' bir filmin tümüyle biçimci bir filmden daha düzeyli olduğu düşüncesi gülünçtür. Ancak biçim aracılığıyla iletişim kurulabilir. Biçim olmazsa seyirciye birşey iletemez, onda heyecan yaratamazsınız.''
Alain Resnais

''Benim için en önemli olan, 'sadakat' duygusudur. Bir kadına, ama aynı zamanda bir düşünceye, bir dogmaya... Ve bir de bunu dengeleyen 'ihanet' teması, hiç kuşkusuz...''
Eric Rohmer

''Kişilerin düşünmesi ve düşüncelerini belirtmesi, onların kendi yerine düşündüğünü gören seyirciye zevk veriyor ve bu zevki meşrûlaştırıyor...''
Eric Rohmer

''Önemli olan insandır. İnsanların içindeki ışığı, ruhlarını, onların gerçeklerini yansıtmaya çalıştım. Bu tümüyle içe dönük, tek bir gerçektir. Her bireyin tek gerçeği. Çevredeki nesneler, olaylar, ancak bir insanın gözüyle görüldükleri zaman bir anlam kazanırlar.''
Roberto Rossellini

''Sinemanın hep aynı öyküleri anlatmak yerine, insanlara kendilerini ve birbirlerini tanımayı öğretmesi gerekir.''
Roberto Rossellini

''Bence Yeni Gerçekçilik (Neorealismo), dünyaya bakışı biçimlendiren ahlâksal bir tutumdur.''
Roberto Rossellini

''Olayları sinemanın çerçevesinden göremeyiz. Dünyanın çerçevesinden görmeye çalışmalıyız.''
Roberto Rossellini

''Ben sinema sanatı yapmıyorum. Ben tıpkı Goya gibi resim yapıyorum: İspanyol halkının Fransızlara karşı savaşımını anlattığında yaptığı resimler gibi.''
Ken Russell

''Bugünün İspanya'sında varolan gerçekliğe eğilme zorluğu karşısında, bu gerçekliğin fiziksel tarafını bir yana bırakarak, hayaller, saplantılar, düşler ve benzeri şeylere ağırlık veren bir dili benimsedim ve böylece, düşsel olanın sinemasallaştırılmasını bir araç olarak kullanmayı öğrendim.''
Carlos Saura

''Sinema, çerçevenin içinde ve dışında olanların bütünüdür.''
Martin Scorsese

''Belgesel filmlerimle konulu filmlerim arasında ayrım yapmıyorum. Perdede beni büyüleyen kişilikler, gerçek hayatta büyüleyenlerle aynı. Hepsi aynı soruya yanıt arıyorlar: Nasıl hayatta kalmalı? Doğrudur, nevrozla ve nevrotik kişilerle ilgileniyorum. 'Dengeli' denen kişiliklerden çok daha ilginçtir onlar. Kişilerim kadar, onları canlandıran aktörlerin de nevrotik olmasını istiyorum. Böylece perdede bambaşka bir boyut yakalanabilir.''
Martin Scorsese

''Ben kesinlikle psikoanalize başvurmam. Sorunlarımı yaptığım filmlerle çözerim.''
Steven Spielberg

''Şimdiye kadar yapılmış bütün filmlerden çalarım.''
(video dükkanında çalıştığı günlere dair)
Quentin Tarantino

''Bir sanatçının yapıtında yaşam, kişisel algılamaların prizmasında kırılır, bir daha tekrarlanamaz planlarda hakikatin çeşitli yanları görülür. Ancak sanatçının öznel görüşlerine ve kişisel dünya görüşüne verdiğim büyük değere karşın, keyfiliğe ve anarşiye de karşıyım. Belirleyici olan, dünya görüşünü ve ahlâksal, düşünsel amaçları saptamaktır.''
Andrey Tarkovski

''Yaratıcı istek ile ideoloji birbirine karıştırılmamalıdır, aksi takdirde sanatı, doğrudan, ruhsal yanıyla, olduğu gibi algılama olanağını elimizden kaçırmış oluruz.''
Andrey Tarkovski

''Eisenstein'in düşüncesi despotiktir. İnsanın adeta nefesini keser, belki de sinemanın en göze çarpan özelliklerinden olan birşeyleri, seyirciye kendini filmle bütünleştirme olanağı tanıyan birşeyleri yok eder. Eisenstein'in kurgu diktası da bence sinemanın özgün etkisinin genel temellerini zayıflatır.''
Andrey Tarkovski

''Sanatçı anlaşılır olma peşinde koşmayı düşünemez.
Bu, en az 'anlaşılmaz' olmayı istemek kadar saçmadır.''
Andrey Tarkovski

''Bazı zayıf noktalar içermeyen, yetersizliklerden tamamen arınmış olan tek bir başyapıt dahi tanımıyorum.''
Andrey Tarkovski

''Gençken görmek istediğim filmleri yapıyorum.''
Francois Truffaut

''Uzun zaman, sinemanın 'dünyaya varlığını göstermek için bir araç' olduğunu düşünmüştüm. Oysa şimdi biliyorum ki, sinema bende birşeyler kurmak, düzenlemek, bir yapı ortaya koymak ve ona egemen olmak isteğini doyuruyor. Diyebilirim ki, kendime olduğu gibi, dünyaya da yeni bir düzen vermek için sinema yapıyorum.''
Francois Truffaut

'''Kendim için sinema yapıyorum' demek harika birşey olurdu. Ama böylesine bir narsizm kimsenin hakkı değil. Her filmimde insanlara doğru koşuyorum, onlara verdiğim işaretleri anlayacaklarını ve bu sayede onların arasında kendi benzerimi, kardeşimi bulacağımı umarak.''
Francois Truffaut

''Bazılarına göre sinema bir yazıdır, bir üsluptur. Bana göreyse o, öncelikle bir gösteridir. Bu gösteride seyirciye sıkıntı vermek ya da yalnızca bir bölüm seyirciye seslenmek yasaktır. Kendi kendini yetiştirmiş her insan gibi, ben de öncelikle karşımdakini inandırmayı amaçlarım.''
Francois Truffaut

''Yeni Dalga deyimini (Nouvelle Vague), L'Express dergisi icat etti. Bir ekol değildir bu bence, bir dönemdir sinemamızda. Bir manifesto, veya kesin ortak noktalar yoktur. Yönetmenlerinin hepsinin 30 yaşında ve filmlerin hepsinin maliyetinin 50.000 franktan aşağı olması, belki ortak noktalar sayılabilir. Bir de bütün filmlerde, sokaklar boyu, neden olduğu bilinmeden yürüyen insanlar, ve de mutlaka birer yatak sahnesi vardır. Bu hareketin başlangıcından itibaren 3 yılda 120 yeni yönetmen ayak bastı sinemaya, yeni biçimler, yeni fikirler... Bütün bunlar, inanılmaz bir canlılık getirdi. Yeni-Dalga budur işte...''
Agnes Varda

''Nasıl 'altına hücum' devri var idiyse, burda da gençlere 'gelin, yer var' dendi. Kimi başardı, kimi başaramadı. İflas etmek üzere olan yapımcı Beauregard'ın, adını sanını kimsenin bilmediği Jean-Luc Godard'a son bir şans olarak A Bout de Souffle filmini yapma imkanını tanıması ve filmin kazandığı başarı, Yeni-Dalga'yı ortaya çıkardı. Sonra aynı yapımcı, kocam Jacques Demy'e Lola, daha sonra da bana Cléo için imkan yarattı.

Aslında ben, Yeni-Dalga'dan çok önce, daha 1954'te La Poine Courte adlı ilk filmimi, tam bir özgürlük ve parasızlık içinde gerçekleştirmiştim. Onun için, bana verilmiş olan 'Yeni-Dalga'nın büyükannesi' ünvanını hak etmiş sayılırım.''
Agnes Varda

''Bugün geride kalmış olan Yeni-Dalga'ya bakıldığı zaman, herşeye rağmen bazı ortak noktalar bulunabilir. Bunlar şöyle sıralanabilir:
Yeni-Dalga, bir burjuva hareketidir. Hiçbir politik angajmanı yoktur.
Bu bir psikoloji sinemasıdır, bir bilinçlendirme sineması değil (bir diğer burjuva sineması niteliği).
Bu sinemada espri vardır, incelik vardır, ama gerçek bir mizah yoktur.
Diğer yandan, bu akımın sinema diline katkıda bulunduğu, anlatmak istediğine uygun teknikleri bulup ortaya çıkarmada başarı kazandığı söylenebilir...''
Agnes Varda

''Beni film yapmaya iten, her şeyden önce, yaşayan insanlarla ilgili olaylar aracılığıyla değil, olayların tam ortasında yaşayan insanlarla ilgili öyküler anlatmak gereğidir.''
Luchino Visconti

''Beni ilgilendiren, insana dayalı bir sinemadır. İnsanın en basit hareketleri, davranışı, duyguları ve içgüdüleri, onu çevreleyen eşyaya bir şiir ve titreşim getirebilirler. İnsan varlığının etkisi, görüntülere egemen olabilecek tek şeydir. Yarattığı atmosfer ve ihtiraslarının canlı varlığı, onlara hayat ve boyut verir. Ve ekranda gözükmediği her an, her şeye bir 'natürmort' görünümü verir.''
Luchino Visconti


''Nedir Yeni Gerçekçilik? Bu bir çıkış noktasıdır. Ama neredeyse bir dövme gibi bize basılan anlamsız bir etiket gibi kullanılmaya başladı sanıyorum. Bir yöntemi anlatmak yerine, bu neredeyse bir sınır, bir kural haline geliyor. Sınırlara ihtiyacımız var mı? Sınırlar tembeller veya dengelerini çabucak yitirenler için değil midir?''
Luchino Visconti

''Amerikan sinemasının en büyük handikabı ahlakî darkafalılığı... Oysa biliyoruz ki hepimizin zaafları, itiraf edemediği arzuları, gizli özlemleri, hayal kırıklıkları var. Yaşam zaten bunlardan oluşur. Seyirci yapımcıların hayal ettiği kadar dargörüşlü değildir. O, karşısında gerçek insanların yaşadığı gerçek yaşamları görmek ister. Çıplak, umutsuz, ağırbaşlı ve öldürücü yaşamlar... Ben filmlerimi insancıl çatışmaların kalın ve kaba kumaşından yapmak istiyorum. Çünkü sırf aynı nitelikte birbirine benzer filmler yapmak, sinemayı yakında bir sosis imalathanesinden farksız hale getirecek.''
Erich Von Stroheim

''Ben genç olmanın ne demek olduğunu bilirim. Ama sen yaşlılığın ne olduğunu bilmiyorsun.''
('I Know what it is to be Young' plağından)
Orson Welles

''Sinemanın sınırları yoktur. O bir düşler karmaşasıdır.''
Orson Welles

''Benim de on emrim var. İlk dokuzu, seyirciyi sıkmayacaksın. Onuncusu ise, filminin en son kurgusunu başka kimseye bırakmayacaksın!''
Billy Wilder

''Yakın plan son derece değerli bir şeydir. Tıpkı briçteki koz gibi.. Onu, değerini bilerek kullanmak gerekir.''
Billy Wilder

''Eleştirmenler bizim filmlerimizde açık-saçık buldukları şeyi, bir Fransız filminde çekici diye niteliyorlar...''
Billy Wilder

''Ben-Hur'daki yarış sahnesini göstermesem ve onun yerine iki adamın bir pencere önünde dakikalarca sohbet etmesini çeksem, belki eleştirmenlerin daha hoşuna giderdi.''
William Wyler

''Her hikaye, ayrı bir üslup, değişik bir stil gerektirir bence. Ben-Hur'u anlattığınız gibi, Funny Girl'i anlatamazsınız. İnsan ille de kişisel bir üsluba sahip olacağım derse, hep aynı tür hikayeleri anlatması gerekir, Hitchcock gibi. Bu benim tarzım değil. Ben değişik hikayeleri, türlerine göre değişik biçimlerde anlatmayı severim.''
William Wyler

''Bir konuya ilgi duymam için, onun insan karakterini araştıran, gerçeğe değinen bir yanı olması gerekir. Yoksa bu durumu sansasyonel, erotik, 'röntgenci' bir tavırla sömüren konulara ilgi duymam. İnsan öğesi, bir hikayedeki en önemli yandır.

Robert Louis Stevenson, 'Bir insanın kişiliği, onun yazgısıdır' demiş. Önemli bir karar verme durumunda olan kişi, bunu kişiliğine göre yapar, belli bir yöne gider. Sonra yeni bir yol ağzı gelir ve kişiliğimize göre yeni bir yol seçeriz. 'Yazgı' dediğiniz de sonuç olarak bu seçimlerden oluşmuyor mu?

Her Devrin Adamı'nın, İnsanlar Yaşadıkça'nın veya Kahraman Şerif'in baş kişileri de öyle yaparlar.''
Fred Zinnemann

''Çok popüler olmadığımı biliyorum. Buna alışıyorum. Gerçek kişiliğimi ortaya koymak için film yapmıyorum ben. Zevkim ve başkalarının zevki için yapıyorum.''
Fred Zinnemann

'kötü adam ne kadar başarılıysa film de o kadar başarılıdır. bu en önemli kuraldır.''
alfred hitchcock

''bütün filmlerin kökünde bir şeyi içgüdüsel olarak açıklama isteği vardır. bu kökün yeşerip bir ağaç olmasını senaryo, çiçeklenip meyve vermesiniyse yönetmen sağlar.''
akira kurosawa

İnsanlar ``Batman´´ için hep bana ``üçleme olarak mı planladınız ?..´´ diye soruyor...Bu soruya maruz kalmak, ``Büyümeyi, evlenmeyi, çocuk sahibi olmayı planladınız mı ?..´´ sorusuyla karşı karşıya kalmaya benziyor...
 Christopher Johnathan James Nolan

'' film çekmek, boks yapmak gibidir.önemli olan gücü dengeli kullanmak, taktik ve zamanlamadır. ''      
fatih akın


“Sık sık sanıldığının aksine, sanatın işlevsel belirlenimi, düşünmeyi teşvik etmek, bir düşünce iletmek ya da bir örnek oluşturmak değildir. Hayır, sanatın amacı daha çok, insanı ölüme hazırlamak, onu iç dünyasının en gizli köşesinden vurmaktır.”
- Andrei Tarkovsky
 

"filmlerim hakkında açıklama yapmayı sevmem, bu bana yılan resmine ayaklar çizmek gibi gelir."
akira kurosawa

Sinema sizin için ne ifade ediyor?
Çok basit! Beni alın, filmleri benden çıkarın; kalan sonuç 'Sıfır' olacaktır.
Akira Kurosawa

Kitaplar her zaman sinemadan daha etkilidir; çünkü okuyucuya bir şey göstermez, hikayeyi kendi hayal gücüyle şekillendirmesine izin verir.  Sinemada da bunu yapmak mümkün aslında.Sinema da, o anki kare ille de gösterdiği şeyi anlatmak zorunda değildir. bazı yönetmenler bundan bihaber.  Ne anlatıyorlarsa onu gösteriyorlar, ne gösteriyorlarsa onu demek istiyorlar. Sanat bu değil!
 Michael HANEKE

Bir kişi olman, bir kişiliğin olduğu anlamına gelmez.    
Quentin Tarantino

Eğer hayatım bir film olsaydı, ya uyuyakalır ya da yarısında çıkardım.  
Alan Ball

Seksle aşk arasındaki fark, seksin gerilimi azaltması, aşkınsa yaratmasıdır.
Woody Allen

Şu zalim dünyada hiçbir şey kalıcı değildir, dertlerimiz bile.
Charlie Chaplin

Şansa inanmak gerek, yoksa sevmediklerimizin başarısını nasıl izah edebiliriz.    
Jean Cocteau

Biri ölür üzülmezsiniz, sonra sandalyeye asılı hırkasını görürsünüz, o hırkanın duruşu kalbinize oturur.  
Nuri Bilge Ceylan

Hayat ve filmler arasındaki fark; hayatın aksine, bir senaryonun mantıklı olması gerekir.  
Joseph Mankiewicz

Kitap ayracına bir dolar vermek niye, doları kitap ayracı yerine kullanmak varken.  
Steven Spielberg

Aynı anda iki kişiyi sevdiğinizi düşünüyorsunuz. Ve aslında ilkini gerçekten sevdiğiniz aklına geliyor. Ama unutmayın; ilkini gerçekten sevseydiniz ikinci bir seçeneğiniz asla olmazdı...  
Johnny Depp

Her defasında sinemaya gittiğimde, orası büyülü, film ne hakkında olduğu önemli değil.
Steven Spielberg

Her birimiz, her sene, farklı insanlar oluyoruz.Tüm hayatımız boyunca aynı kişiler olduğumuzu düşünmüyorum.
Steven Spielberg

Yaptığım pek çok film bundan 50 sene öncede aynı şekilde başarılı olabilirdi, ve bunun nedeni sırf benim bir sürü modası geçmiş değerlere sahip olmamdır.
Steven Spielberg

Bugünlerde herzamankinden daha fazla birbirimizle konuşmaya, birbirimizi dinlemeye ve dünyayı nasıl gördüğümüzü anlamaya ihtiyacımız var, ve sinema bunları gerçekleştirmek için en iyi ortayol.
Martin Scorsese


kaynak: 
             sinemaestro.com
             donanimhaber.com
              filimadami.com
             manalisozler.com
             tilqi.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi bizimle paylaşın