22 Şubat 2013 Cuma

'Film çekmek için para en son ihtiyaç'


Oyuncu-senarist Ercan Kesal, sinemacıların edebiyattan yeteri kadar beslenmediğini söyledi. Kapitalizmin şeytan düzeni olduğunu belirten Kesal, ‘Film çekmek için para en son ihtiyaçtır’ ifadesini kullandı.

Oyuncu ve senarist Ercan Kesal, Türk sinemasının edebiyattan yeterince beslenmediğini savundu. Türk sinemanın özgün hikâyelere büyük ihtiyaç duyduğunu belirten Kesal, bağımsız sinemanın geldiği noktanın ümit verici olduğunu ifade etti.

Aylık sinema dergisi Film Arası'na konuşan Ercan Kesal’ın röportajından bazı bölümler:

SİNEMACILAR DÖNÜP DÖNÜP EDEBİYAT OKUMALI 
''1960’lı yıllarda Türk edebiyatıyla fazlasıyla içli dışlı bir sinemamız vardı diyebilirim. Yılmaz Güney öykücü olarak başladı biliyorsunuz sinemaya. Peyami Safa, Necati Cumalı, Halide Edip, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Kemal Tahir o dönemin güçlü sinemacılarının ilham kaynağıdır. Sinemacı arkadaşlar, yönetmenler, yapımcılar günümüz Türk edebiyatıyla ilgilenmeliler. Bir yönetmenin ve senaristin masasında Refik Halit Karay’lar, Memduh Şevket Esandal’lar, Sait Faik’ler, Sabahattin Ali’ler eksik olmamalıdır.


KAPİTALİZM ŞEYTAN DÜZENİDİR! 
Kendi dünyayı algılama biçimimle ilgili çok temel bir şey söylemek isterim. Yaşadığımız dünya, kapitalist bir dünyadır ve kapitalizm şeytan düzenidir. İçinde para olan hiçbir şey saf ve temiz olamaz. Kapitalizm şeytanlığın dünyayı yok ediş biçiminin düzenidir. Bu kadar net. Ahir ömrümde bildiğim tek şey budur. Daha çok yok etmekten, daha çok kâr etmekten ve daha, daha kâr etmekten bahseden bir düzenden söz ediyoruz. Onlar her biçimde her şekilde her şeyi yeniden satabilirler. Hiç fark etmez. Che Guevera tişörtü de yapabilirler, para varsa onda. Marx bardakları da…

FİLM ÇEKMEK İÇİN PARA EN SON İHTİYAÇ 
Bir filmin çekilebilmesi için sizi temin ederim en son şıklardan birisi paradır. Ondan önce halletmeniz gereken o kadar çok iş var ki (hikâye, senaryo vs) zaten onları çözdüğünüzde para çıkar ve çekersiniz. Bağımsız sinema… Evet, kesinlikle mümkün. Ama şimdi daha temel bir sorunla karşı karşıyayız. Kapitalizmin saldırısı da tam burada başlıyor aslında. Çektiğimiz filmleri oynatacak salonumuz yok. Her şeye rağmen sinema kendi bildiğini yapmalı, yönetmen tabi ki kendi bildiği eserin peşinde koşmalı. Bu inat ve bu çaba sürmeli.

İKTİDARIN DİLİ MUHALEFETİ BELİRLER 
Kavganın yaşandığı bölge çok sorunlu ve stratejik. Emperyal devletlerin, başta Amerika’nın uzun vadeli hesap ve çıkarları var. Yani çok fazla dış dinamik devrede. İçerde, soğukkanlı ve kendine güvenen, bu çıkarlara alet olmayacak bir iktidar meseleyi çözebilir. Binlerce yıl nasıl yaşamışsak öyle yaşamalıyız. Yeryüzü hepimizin. ‘At sahibine göre kişner.’ Çoğu zaman iktidarın dili de belirler muhalefeti. İktidar da, muhalefet de ‘güç zehirlenmesi’ tehlikesiyle her zaman karşı karşıyadırlar. Dürüstlük ve samimiyet bu işin panzehiridir.

TÜRKİYE ENETELEKTÜEL AÇIDAN ÇÖL
Her şeyin parayla ölçüldüğü bir çağda bilgi ve estetik değersiz, kıymetsiz bir hale gelmişse eğer, zaten orası bir çöldür. Gün gelir, zaman geçer, AVM’ler de yıkılır, şehrin etrafına inşa edilen yapılara biçilen ömür otuz sene, duble yollar eskir, barajlar artık kullanılmaz olur, olabilir. Ama Türkiye’nin asıl derdi entelektüel bir çöl olmasıdır.''

kaynak: ntvmsnbc.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi bizimle paylaşın