30 Ekim 2012 Salı

Alman 90 dakika film çeker, dizi çekmez


Türkiye'deki oyunculuk macerası büyük hayallerle başlayan ama umduğu gibi sonuçlanmayan Serhat Çokgezen, şu sıralar Almanya'nın en popüler dizilerinden birinde oynuyor. Sektördeki farkları, iki ülkenin birbirine zıt imkanlarını anlatan Çokgezen yine de bir gün memlekete dönmenin planlarını yapıyor.

Türkiye'de her kanalın en az beş, her evin en az bir dizisi var. Yıllar içinde prodüksiyonlara (bir ince) çeki düzen verilse de hala dizi sektörü 'Turkish Style' ilerliyor. Her hafta 90 dakikalık dizi için yüzlerce set işçisi mağdur ediliyor. Oyuncular perişan oluyor, senaristler konu bulacağım diye bilindik konuların altını kazıdıkça kazıyor. Serhat Çokgezen, 1984 Almanya doğumlu profesyonel bir oyuncu. Almanya'da dört yıl konservatuar eğitimi almış. Türkiye'de birkaç dizide rol aldıktan sonra burada gereken disiplini bulamadığı, ödemelerini alamadığı için Almanya'ya geri dönmüş.
İyi ki dönmüş; şu anda Almanya'da bir ulusal kanalda yayınlanan 'Notruf Hafenkante' (İmdat Liman Kıyısı) adlı dizide ünlü Alman oyuncularla birlikte başrolleri paylaşıyor. Keyfi yerinde. Sabah 09.00'da sizi evinizden alacağız diyen prodüksiyon şirketi 08.45'te kapıda oluyor. '16.00'da çekim bitecek' deniliyorsa 15.50'de görevli yanınıza gelip 'Evinize bırakabiliriz' diyor. Sarkma, uzama, gecikme, pestili çıkana kadar çalıştırma yok. Oyuncunun ve set işçisinin huzuru, dizinin huzuru demek ve her detay en ince ayrıntısına kadar düşünülüyor.
Serhat Çokgezen, Almanya'daki dizide tabii ki Almanca oynuyor. Her ne olursa olsun, Türkiye şartlarını deneyimlemiş dahi olsa en büyük hayali Türkiye'de oyunculuk yapmak; 'ana dilinizde oynamanın keyfi başka' diyor. Yol kenarında bekleyen adamı bile oynasa mükemmel bir performans sergileyen Çokgezen, Türkiye'ye döndüğü zaman yanına Almanya'dan öğrendiklerini de getirmek amacında... Burada Almanya'daki gibi bir cast ajansı kurmak en büyük hayallerinden bir diğeri.

YAPIMCI KAÇTI
- Türkiye'de hangi dizilerde oynadınız?
Türkiye'de dizi dünyasında gözümü Osman Sınav'la açtım diyebilirim. Show TV'teki 'Pusat' dizisinde oynadım ama maalesef 13 bölüm sürdü. Osman Hoca reytinglerin zirvede olmasına rağmen diziyi bitirme kararı aldı. 'Pusat' çekimlerinde tüm ortam gayet profesyoneldi diyebilirim. Bittikten sonra ATV'deki 'Dantel' adlı diziye başladım. Gerçeklerle yüzleştim. Derya Alabora, Özlem Yılmaz, Engin Altan Düzyatan kadrosuyla dört bölüm oynadı ve o da yayından kalktı. Ne yazık ki, acı ama gerçek paramızı alamayıp evimize gittik. Yok, neymiş yapımcı kaçmış ortalıkta yokmuş. O yüzden paranızı alamıyorsunuz Türkiye'de. Bir tane de sinema filmi deneyimim oldu. 'Pusat'tan rol arkadaşımız Haluk Piyes'in ilk sinema filmi 'Kanımdaki Barut'a destekte bulunduk.

- Orada şu anda oynadığınız dizinin adı ne?
'Notruf Hafenkante'  (İmdat Liman Kıyısı). 5 yıldır süren başarılı bir polisiye bir dizi.

- Ne kadar izleniyor?
Her hafta yeni bölümüyle yaklaşık 4 milyon seyircisi var dizinin. Tabii bunun 40 yaş ve üzeri bir seyirci kitlesi olduğunu göz ardı etmeyelim.

- Almanya'da bu denli izlenen bir diziye girmeniz nasıl oldu?
Ajansımın önerisi üzerine cast seçimi için Hamburg'a gittim. Başroldeki polis rolünü oynayacak İtalyan asıllı biri aranıyordu. Ben de ezberimi, mizahımı ona göre kurup oyunculuğumu sergiledim. Beğendikleri için beni iki hafta sonra tekrar cast'a davet edip bu sefer bu rolü bir Türk polisi olarak canlandırmamı istediler ve sonuç olarak 55 oyuncu arasından beni seçip bütün senaryoyu bana göre değiştirdiler. Ve Luca rolü Tarık Çoban oldu.

PARAMI ALAMADIM
- Dizideki rolünüzden biraz bahseder misiniz?
Almanya'da polis sınavlarını kazanmış ailesinin ve çevresinin gurur duyduğu, meslektaşlarına Türk kültürünü tanıtmaya çalışan, geveze, sevimli ve karakolun gözbebeği olan Türk kökenli bir polisi canlandırıyorum.

- Türkiye'de aradığınızı bulamamış mıydınız? Burada neler yaşadınız?
Almanya'da 4 yıllık konservatuar eğitimimden sonra Devlet Tiyatrosu'nda oynayıp Türkiye'de yaşama kararı aldım. Orada da Türkçemi düzeltmek için Türvak sinema ve televizyon eğitim merkezinde bir yıl okudum. Zeki Alasya, Kayhan Yıldızoğlu, Hamdi Alkan, Ali Kırca ve Şengül Kılıç gibi hocalarımdan gördüğüm destek ve ilgiyle oyunculuk eğitimimi birincilikle bitirdim. Okulda 'Pusat' adlı dizi için başlatılan cast'a drama hocam olan Tangül Sınav'ın tavsiyesiyle girdim. Almanya'da doğup büyüyen bir kişi için Türkiye'nin şartlarına ayak uydurmak ilk başta zor geldi. İstanbul kalabalık bir şehir. Bana göre dünyanın en güzel şehirlerinden biri olmasına rağmen insanı çok yoruyor. 'Pusat'ta oynadığım süre içinde Almanya'ya bir daha geri döneceğimi düşünemiyordum. Ama dizinin bitimiyle 'Dantel' dizisinden paramı alamadan yapımcının ortadan kaybolması ve ardından 'Eşrefpaşalılar' adlı sinema filminde sözlü anlaşma yapmamıza rağmen yerime benden habersiz bir başkasını oynatmaları bardağı taşıran son damla oldu. Almanya'da böyle şeyler olmaz. Ben de Almanya'ya dönmeye karar verdim.

- Türkiye'de dizilerde insanlar gece gündüz çalışıyor. Oyuncular dışında teknik ekip de çok mağdur... Orada durum nasıl?
Almanya'da iş saatlerine ve paydoslara çok önem veriliyor. Ekibin psikolojisi ve morali açısından sette her ihtiyacı karşılanıyor. Dizi çekimleri günde 12 saati geçmiyor. Oyuncuların özel hayatı zedelenmesin diye, çekim planları ona göre hazırlanıyor. Türkiye'de sete ilk gelen çaycı ve son giden de o olduğu için karısı neredeyse adamı boşuyordu.

- Size nasıl bir hizmet veriyorlar? İmkanlarınız neler?
Her oyuncunun özel şoförü var. Sabahları şoförüm alıyor. Sete geldiğimde otomobilden inerken şemsiyeyle karşılanıyorum. Her oyuncunun dış çekimler için kendine ait karavanı var. Paydoslarda istediğin yemekler hazırlanıyor. Stüdyoda her oyuncunun dinlenme odası var. İki haftada bir masör geliyor sete. Türkiye'de bu hizmetin verildiği oyuncu sayısı bir elin parmağını geçmez.

- Dizi süresi Türkiye'de çok tartışılıyor. Dizilerin uzunluğu 90 dakika... Bu süre bir Alman için ne ifade eder?
90 dakika bir Alman için film demek. Burada dizilerin süresi 45 dakika. Ama diziler uzun seneler devam ediyor. Geçenlerde bir dizi 25 yıl sonra sona erdi. Türkiye'de bir haftada bir bölüm çekiliyor Almanya'da ise 15-20 bölüm çekiliyor ve beş ay sonra yayınlanmak üzere hazırda bekletiliyor.

- Türkiye'ye gelme planınız  var mı?
Burada işim bittiği zaman en büyük hayalim İstanbul'a yerleşmek ve oyunculuğumu orada sürdürmek.        
Eşimle birlikte senaryosuna başladığımız ilk sinema filmimiz için kollarımızı sıvadık. İstanbul'a gelip Almanya ile olan bağlantılarımızı ve burada öğrendiğimiz düzeni Türkiye'de bir cast ajansı kurarak değerlendirmek de istiyoruz.

Oyuncu seçimi bile çok farklı
- Buradaki cast seçimi ile Almanya'daki seçim arasındaki farklar nedir? Neler gözlemlediniz?
Türkiye ve Almanya arasındaki farkı çok iyi gözlemleyebildim. Bana göre Türkiye'de önüne gelen oyuncu oluyor. Güzellik yarışmasından, sokaktan geçen, yarışmadan çıkanlar, çevresini kullanıp torpille girenler, olay yapıp kendisini mankenle yakalatanlar, hiçbir eğitimi olmadan oyuncu oluyor. Profesyonellik mi? Hayır değil. Zor şartlar altında oyuculuk eğitimi alanlar, konservatuar mezunu olanlar, ajans ajans dolaşıp kendini bir şekilde tanıtmaya çalışıyorlar. Bu insanların hakkı yeniliyor Türkiye'de. Almanya'da bir ajansa kayıt olurken bile kişinin eğitiminden oyunculuk referanslarına kadar her şey en ince detayına kadar araştırılıyor. Eğitime çok önem veriliyor. Mesela sizi cast seçimine çağırdıklarında tüm yol ve konaklama masraflarını karşılıyorlar. Ben Türkiye'de yaşarken, bir dizide figürasyonluk yapıp cv'sine o dizide oyunculuk yaptığını yazanları gördüm. Bu gibi konular Almanya'da çok detaylı bir şekilde araştırılıyor.


MÜJDE YAZICI
 mujdeyazici@gmail.com

kaynak: aksam.com.tr

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi bizimle paylaşın