19 Ocak 2012 Perşembe

Cumbul, Altın Küre’nin politikalarına alet oldu


Kerem Akça, 69. Altın Küre Ödülleri’nin sonuçlarını değerlendirdi

15 Ocak 2011 gecesi 69. kez sahiplerini bulan Altın Küre Ödülleri, söylediğimiz gibi yönetmen dalındaki ‘Hazanavicius mu, Scorsese mi?’ sorusunun ışığında ilerleyen bir geceye dönüştü. Oradan galip çıkan Scorsese “Hugo” ile, burada yedi senedir her iki kategoride de ‘En İyi Film’ ödülü alan hiçbir filmin Oscar’a uzanmaması kuralını arkasına almış durumda. Zira bu durum “Senden Bana Kalan” ve “Artist” gibi Fox Searchlight ve Weinstein’in iddialı atlarının Akademi Ödülleri’ni kazanma arzusuna darbe vurabilir. Bunun dışında Ricky Gervais’nin zeki belden aşağı esprileri, Meltem Cumbul’a Ortadoğu’daki karmaşa üzerine yaptırılan barış çağrısı ve Madonna’nın zihnine ‘film çekme beste yap!’ emrinin yerleştirilmesi geceye damgasını vuran olaylar oldular. Sonuç olarak ödül töreninde yaşanan her şey bir bakıma 84. Akademi Ödülleri için yürütülen stratejiler üzerinden okunabilir.

69. Altın Küre Ödülleri’ni 84. Akademi Ödülleri’nin habercisi olarak ele alırken bazı kilit detayları atlamamak lazım. Zira 2004’ten beri ‘Dramada En İyi Film’ ve ‘Komedide En İyi Film’ dallarında ödüle ulaşan 16 filmin sadece bir tanesi Oscar yarışından zaferle ayrılmış. Bu durum da aslında ‘belirleme’den ziyade ‘tersinden tayin etme’ işlevini beraberinde getiriyor kanımca.

Altın Küre, ‘Hugo’yu mu işaret etti?

Bu seneki törene bakınca ise bizim bahsettiğimiz ‘Michel Hazanavicius mu, Martin Scorsese mi?’ sorusuna istinaden oluşan çekişmenin cevabı da alındı. Hem Martin Scorsese’nin ‘En İyi Yönetmen’ ödülüne ulaşması, hem de “Hugo”nun ‘Dramada En İyi Film’ ödülünü kucaklamaması bir gösterge gibi duruyor. Ancak bir diğer taraftan bakıldığında da bu dağılım; “Senden Bana Kalan” (“The Descendants”) ile “Artist” arasındaki Fox Searclight ve Weinstein gibi Oscar yarışına hakim iki şirketin çekişmesinin sinyalleri gibi görülebilir.

Zira “Hugo”nun arkasındaki Paramount, en son 2008’de “İhtiyarlara Yer Yok” (“No Country For Old Men”, 2007) ile böylesi bir hamlede bulunabilmişti. Bu durum da bazı şeyleri yerli yerine oturtuyor.  Scorsese’nin burada 2007’de ‘En İyi Yönetmen’ ödülü aldıktan sonra ‘Dramada En İyi Film’ ödülüne ulaşan “Babil”i (“Babel”, 2006) “Köstebek” (“The Departed”, 2006) ile Oscar töreninde yıkmasına benzer bir süreç bizleri bekliyor olabilir. Yani 84. Akademi Ödülleri’nde “Hugo”nun zaferi için her şey hazırlanmış durumda.

Bazı dallarda rekabet erken başladı

Nihayetinde Altın Küre yarışında Weinstein’in neredeyse adaylık aldığı bütün dallarda ödüle ulaşması (Komedi-Müzikal’de kadın oyuncu ve erkek oyuncu dahil) şaşırtıcı değil. Bunlardan Oscar’da Meryl Streep’in şansı keskinken, Jean Dujardin’in ‘Erkek Oyuncu’ dalında bir iddia taşıması beklenebilir. Zaten burada söz ettiğimiz George Clooney-Brad Pitt çekişmesinden yükselen ‘Dramada En İyi Erkek Oyuncu’ çekişmesi onunla birlikte daha keyifli bir hal alacaktır. Bir bakıma ‘yardımcı oyuncu’ dallarında da Albert Brooks-Christopher Plummer ile Jessica Chastain-Octavia Spencer arasındaki yarış erken başlamış oldu diyebiliriz. Zira ‘eleştirmenler birliği’ ödüllerindeki çetin rekabeti daha ‘seyirci’ yüzdesi yüksek alana taşımış oldu bu dört oyuncu.

Elbette tüm bunların sürprizsiz bir geceye yol açmasının yanında kanımca “Paris’te Gece Yarısı”nın (“Midnight in Paris”) senaryo dalında “Kazanma Sanatı” (“Moneyball”) ve “Senden Bana Kalan” gibi Oscar’da ‘uyarlama senaryo’ favorisi iki eseri devirmesine dikkat çekilmeli. Bu durum da Akademi Ödülleri’nde senaryo alanındaki ‘orijinal’ ve ‘uyarlama’ ayrımında bir çekişme netliğini beraberinde getiriyor.

Meltem Cumbul, Altın Küre Ödülleri’nin politik amaçlarına alet edildi

Ödül töreninin diğer iki dikkat çekici tarafı ise Meltem Cumbul’un sahneye çıkıp ‘barış’ çağrısı yapması ve Madonna’nın yönettiği yılın en kötü filmlerinden “W.E.” ile bir ödüle ulaşması oldu. Meltem Cumbul konusunda tamamen Asghar Farhadi imzalı İran filmi “Bir Ayrılık”ın (“Jodaeiye Nader az Simin”, 2011) ‘Yabancı Dilde En İyi Film’ ödülünü almasıyla bağlantılı bir yorum yapabiliriz. Zira bu sayede Altın Küre, ‘Ortadoğu’ya, Irak da dahil barış çağrısı yapıp ABD’nin Ortadoğu politikalarını eleştirme’ düşüncesinin altını çizmiş oldu. Cumbul’un Türkçe ‘iyi geceler’ demesi bu duruşu daha da güçlendiriyor kanımca.

Bu konuda esasen Türkiye’nin o konuma sokulup ‘Müslüman’ sıfatını alarak ‘Ortadoğu’ genellemesinin içinde değerlendirilmesinin doğruluğu tartışılabilir. Zira herhangi bir şekilde İran, Irak, Afganistan gibi ülkelerden türbanlı bir oyuncunun sahneye çıkma şansı elbette yoktu bu düşünce yapısına istinaden. Bu mesele üzerine böylesi bir sunum için dahi Türkiye’nin gurur duyması gerektiğini de not düşelim.

Bu senenin ‘Turist’i Madonna idi

Madonna’nın ise geçen seneki “Turist” (“The Tourist”, 2010) meselesine benzer bir taktikle törene çekildiği ortadaydı. Hatırlarsanız 2011’de casusluk gerilimi ya da aksiyonu olarak izlediğimiz bir eserin dalga geçer gibi ‘Komedi-Müzikalde En İyi Film’ dalında aday olması ‘Angelina Jolie ile Johnny Depp’i törene çekmek için mi?’ sorusunu beraberinde getirmişti. Bunun sonucunda Madonna’nın ‘Masterpiece’ (Başyapıt) adlı eseriyle ‘En İyi Şarkı’ ödülü kucaklayıp adeta ‘başyapıt’ kavramıyla kabul edilmesi bir başka tartışılacak durumdu kanımca.

Bu da bir bakıma ‘film çekme beste yap!’ gibi bir düşünceyi sanatçının zihnine sokma amaçlıydı. Ancak 2013’deki 70. Altın Küre Ödülleri’nde bu yıl Ricky Gervais’nin sunuculardan biri olan Johnny Depp ile “Turist”i kullanarak dalga geçmesi anını Madonna üzerinden görürsek şaşırmayalım.

Sonuçta şirketlerin atlarını belirlemelerinin ardından “Hugo”, “Senden Bana Kalan” ve “Artist” arasında geçecek Oscar yarışında belirgin hareketlenmeler yaşanmış oldu 15 Ocak gecesi düzenlenen tören sonrası. Elbette 24 Ocak’ta adayların açıklanması beklenirken bazı eserlerin çoktan dışarıda kaldığı açık. Ancak halen “Savaş Atı”, “Duyguların Rengi”, “Kazanma Sanatı”, “Zirveye Giden Yol”, “Paris’te Gece Yarısı”, “Ejderha Dövmeli Kız” ve “Pariah” gibi eserlerin durumu merak ediliyor açıkçası. Altın Küre’nin sonucu ise şimdilik ‘En İyi Film’ ödülünü tersinden tayin etme işlevi görmüş gibi gözüküyor.


keremakca@haberturk.com
haberturk.com
                                                                                                                                          Alıntıdır....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi bizimle paylaşın