22 Ocak 2012 Pazar

40 kere maaşallah!


İstanbul Kültür Sanat Vakfı, 40. yılını kutluyor. Macerasına 40 yıl önce, Gümüşsuyu'nda bir ofiste başlayan vakıf, bugün Türkiye'nin en önemli sanat kurumlarından biri kabul ediliyor. Vakfın düzenlediği etkinlikleri bugüne kadar 8.5 milyon kişi takip etti
Türkiye'de bir sanat kurumunun 40 yıl varlığını sürdümesi, herhalde mucize olarak açıklanabilir. Bu mucizenin adı ne derseniz, cevap çok belli: İstanbul Kültür Sanat Vakfı, yani İKSV. Dr. Nejat F. Eczacıbaşı'nın, İstanbul'da bir müzik festivali düzenleme hayaliyle hayata geçirilen İKSV, bugün ülkemizin en önemli kültür sanat kurumlarından biri olarak kabul ediliyor. Sinemadan tiyatroya, klasik müzikten caza ve çağdaş sanata yılın 207 günü etkinlik düzenleyen İKSV bu sene 40. yılını kutluyor... Kurulduğu günden bu yana, kâr amacı gütmeden, nitelikli etkinlikler düzenlemek gibi bir motivasyonla hareket eden İKSV, gelinen noktada düzenlediği festivaller ve etkinliklerle örnek bir vakıf olarak gösteriliyor. 40 yılda, 8.5 milyon kişinin katıldığı etkinlikleri düzenleyen İKSV bu günlere nasıl geldi?

1970'LER: KURULUŞ DÖNEMİ 

  •  1970'ler, Türkiye'de politik atmosferin yoğun bir şekilde hissedildiği, sanatla ideolojinin iç içe geçtiği yıllar. O yıllarda kültür sanatın başkenti de Ankara. Edebiyat, tiyatro, müzik konusunda başkent, İstanbul'un bir adım önünde. Dr. Nejat F. Eczacıbaşı önderliğindeki 17 işadamı ve sanatsever, Türkiye'nin kültürel zenginliğini dünyaya tanıtmak ve İstanbul'u uluslararası kültür sanat platformunun önemli merkezlerinden biri haline getirmek amacıyla 1973'te İstanbul Kültür Sanat Vakfı'nı kuruyor. Öncelikli hayal, İstanbul'da uluslararası nitelikte bir müzik festivali düzenlemek. 1973 yılında Gümüşsuyu'nda bir ofiste vakıf çalışmalara başlıyor ve 21 Haziran-15 Temmuz arasında İstanbul Festivali düzenleniyor. Programda klasik müzik konserlerine ağırlık veriliyor. 
  •  İlk festivalin başarısı, İKSV'nin doğru yolda olduğunu gösteriyor. Festivalin, sadece klasik müziğe odaklanmaması gerektiği çabuk anlaşılıyor ve zamanla programda film gösterimlerine, tiyatro ve dans performanslarına, sergilere ve güncel müzik konserlerine de yer verilmeye başlanıyor. 
  •  1977'de İstanbul Festivali, Avrupa Festivaller Birliği üyesi oluyor. Bu üyelik, festivalin uluslararası alanda temas kurmasının ve İKSV'nin tanınmasının önünü açıyor. 


1980'LER: YENİ FESTİVALLER DOĞUYOR 

  •  12 Eylül darbesinden sonra iki insanın yan yana gelmesi suç sayılırken, İstanbul Festivali o yıllarda aydınlar, sanatçılar, sanatseverler için farklı bir anlam ifade ediyor. İstanbul Festivali, herkes için, rahat bir nefes alınan bir alan yaratıyor. İKSV de 1980 sonrası farklı sanat disiplinlerine daha fazla odaklanmaya başlıyor. Bu çaba birçok festivalin ortaya çıkmasına neden oluyor. 
  •  1982'de, İstanbul Festivali bünyesinde, 'Sanatlar ve Sinema' temalı altı filmden oluşan bir gösterim yapılıyor. Bu, İstanbul Film Festivali'nin de başlangıcı oluyor. 1983 yılında Sinema Günleri adı altında nisan ayında ayrı bir etkinlik düzenleniyor. Sinema Günleri, 1989'da Uluslararası İstanbul Film Festivali adını alıyor. Böylece, İstanbul Festivali kendi içinden bir başka festivalin ortaya çıkmasını sağlıyor. 
  •  1987'de henüz toplumda çağdaş sanat algısı gelişmemişken, bienalin daha anlamı yaygın olarak bilinmezken, ilk kez Uluslararası İstanbul Bienali düzenleniyor. Bienal, Türkiye'de çağdaş sanatın gelişmesinin önünü açıyor. 
  •  Sinema ve çağdaş sanattan sonra İKSV, tiyatro festivali için de düğmeye basıyor. 1989'da Türk tiyatrosunun uluslararası alanda kendini göstermesi amacıyla Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali düzenlenmeye başlanıyor. Yıllar içerisinde Peter Brook, Robert Wilson, Pina Bausch ve Theodoros Terzopoulos, festivale gelen çığır açıcı isimlerden bazıları olarak hafızalara kazınıyor. 


1990'LAR: KURUMSALLAŞMA ETKİNLEŞİYOR 

  •  90'larda Türkiye ile dünya bütünleşirken, bu bütünleşmenin kültür sanat alanındaki öncülerinden biri de İKSV oluyor. Film, caz, tiyatro, klasik müzik festivalleri ve bienal sayesinde hem dünyanın pek çok önemli sanatçısı Türkiye'ye geliyor, hem de sanatın toplumun kılcal damarlarına kadar ilerlemesinin önü açılıyor. İKSV'nin etkinlikleri, ileride sanatçı, yazar, yönetmen olarak karşımıza çıkacak bir kuşağın sanatsal ve kültürel vizyonlarının oluşmasında etkili oluyor. 
  •  1993 yılında, İKSV'nin yönetim kurulu başkanı Dr. Nejat F. Eczacıbaşı'nın vefat etmesiyle, vakfın yönetimini Şakir Eczacıbaşı devralıyor. Fotoğrafçı olan, sanatçılar ve düşün insanlarıyla yakın dostlukları bulunan Şakir Eczacıbaşı, İKSV'de yeni bir dönem başlatıyor. Vakfın kurumsallaşması yolunda önemli adımlar atıyor. Bu çaba İKSV'yi, kültür sanat dünyasının önemli aktörlerinden biri haline getiriyor. 
  •  Şakir Eczacıbaşı'nın ilk projelerinden biri, Uluslararası İstanbul Caz Festivali. 1994'te İKSV, ilk caz festivalini düzenliyor. Caz Festivali, 90'larda dünyaca ünlü isimleri ağırlıyor. 1994'te Uluslararası İstanbul Festivali'nin adı da Uluslararası İstanbul Müzik Festivali olarak değiştiriliyor. 


2000'LER: ULUSLARASI ARENAYA ÇIKIŞ 

  •  2000'ler, İKSV'nin uluslararası alanda da kendini gösterdiği yıllar. Farklı alanlarda dünyaca ünlü pek çok sanatçı, İKSV'nin etkinleri sayesinde daha sık bir şekilde Türkiye'de boy göstermeye başlıyor. Hatta birçoğu, İKSV'ye özel projeler üretmeye başlıyor. Bu, İKSV etkinliklerinin uluslararası alanda söz sahibi olmasının de önünü açıyor. Gelinen noktada örneğin İstanbul Bienali, Venedik Binenali ile kıyaslanırken, İstanbul Film Festivali de bölgesel olarak Selanik, Moskova gibi önemli festivallerle birlikte değerlendirilmeye başlandı. 
  •  2002'de 30. yılını kutlayan İKSV, etkinliklerini yıl içine yayma kararı alıyor. Bu karar sayesinde Filmekimi hayata geçiriliyor. 
  •  La Diva Turca olarak anılan opera sanatçısı Leyla Gencer onuruna, 1995'te başlatılan Leyla Gencer Şan Yarışması'nı, 2006'da İKSV, La Scala Tiyatrosu Sahne ve Gösteri Sanatları Akademisi Vakfı işbirliğiyle düzenlemeye başlıyor. Yarışmanın bu yıl yedincisi hayata geçirilecek. 
  •  2004'te İKSV, uluslararası alana açılıyor. Vakıf, Doğu ile Batı arasındaki anlayış, diyalog ve etkileşim platformunun güçlenmesi için Avrupa'nın belli başlı şehirlerinde festivaller düzenlemeye başlıyor. 2004'te Şimdi Now ile Berlin'de, 2005'te Şimdi Stuttgart'la, 2007 ve 2008'de Turkey Now başlığı altında Amsterdam ve Rotterdam'da, 2008'de de Rusya'da devam eden yolculuğun 2009'daki durağı Viyana idi. 
  •  2009'da, İKSV Beyoğlu'ndaki Luvr Apartmanı'ndan, Şişhane'deki Deniz Palas'a taşınıyor. Ve sonunda kendine ait bir binası oluyor. 2011'de Deniz Palas'a, Nejat Eczacıbaşı Binası adı veriliyor. Binanın girişindeki Salon, yıl içerisinde İKSV'nin festivallerden bağımsız etkinlik düzenlemesinin önünü açıyor. 
  •  24 Ocak 2010'da, 81 yaşında vefat eden İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Şakir Eczacıbaşı'nın yerine görevi Bülent Eczacıbaşı üsteleniyor. 
  •  Bu sene İKSV, 40. yılını kutluyor. İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı'nın açıklamalarına bakılırsa; İKSV, Türkiye'nin kültür politikalarında sivil kesimin sözcülüğünü üstlenecek ve önümüzdeki yıllarda bu çerçevede projeler üretecek.


KİMLER GELDİ KİMLER GEÇTİ
Caz Festivali: 1994'te başlayan fstivalde bugüne kadar konser veren sanatçıların isimlerini arka arkaya saymak bile insana "Vay," dedirtiyor: Eric Clapton, Norah Jones, Robert Plant, Sting, Tori Amos, Elvis Costello, Chick Corea, Suzanne Vega, Massive Attack, Björk, Deep Forest, Dead Can Dance, Michael Bolton, Loreena McKennitt, Diana Krall, Suzanne Vega, Patti Smith, Bobby McFerrin, Randy Crawford, The Manhattan Transfer, Jan Garbarek, Keith Jarrett, Wynton Marsalis, Goran Bregoviç, Bryan Ferry, Lou Reed, Ute Lemper,Ryuichi Sakamoto, Roni Size, Dizzy Gillepsie, Paco de Lucia, Nick Cave, John Scofield, Simply Red, Jane Birkin, Brad Mehldau, Marcus Miller, Mercedes Sosa, Marianne Faithfull, PJ Harvey, Jan Garbarek, Roy Haynes, Billy Cobham, Chick Corea, Dianne Reeves, Pat Metheny, Charlie Haden, Caetano Veloso, Herbie Hancock, George Benson...


Film Festivali: Film Festivali'ne Claudia Cardinale, Catherine Deneuve, Gerard Depardieu, Harvey Keitel, John Malkovich, Jeanne Moreau, Sophia Loren, Jane Birkin gibi oyuncuların yanı sıra Bernardo Bertolucci, François Ozon, Paul Schrader, Tsai Mingliang, Park Chanwook, Neil Jordan, Jane Campion, Alain Robbe-Grillet, Bertrand Tavernier, Carlos Saura, Nanni Moretti, Theo Angelopoulos, Abbas Kiarostami, Yusuf Şahin, Emir Kusturica, Cafer Panahi, Elia Kazan, Nikita Mikhalkov, Ken Russell, Roger Corman, Istvan Szabo, Krzysztof Kieslowski, Nagisa Oshima, Ettore Scola, Michelangelo Antonioni, Peter Greenaway, Stephen Frears, Gus Van Sant, Alexander Sokurov, Tony Gatlif gibi önemli yönetmenler de katıldı.

Müzik Festivali : Festival, Lorin Maazel, Adam Fischer, Vladimir Valek, Gotthold Lessing, Riccardo Muti, William Christie gibi orkestra şefleriyle BBC Senfoni'den La Scala Filarmoni'ye, New York Filarmoni'den Çek Filarmoni'ye, Bavyera Radyo Senfoni'den Berlin Filarmoni'ye ve Concertgebouw Orkestrası ile Mariinski Tiyatrosu Solistleri, Orkestra ve Korosu'na kadar birçok önemli orkestrayı izleyiciyle buluşturdu. Festivalin, İstanbul'da ağırladığı solistler arasında Elizabeth Scwarzkopf, Kathleen Battle, Cecilia Bartoli, Itzhak Perlman, Mischa Maisky, Maxim Vengerov, Gidon Kremer, Daniel Barenboim, Joshua Bell, Aldo Cicciolini, Shlomo Mintz, Andre Previn, Anne Sophie Mutter, İdil Biret, Fazıl Say, Hüseyin Sermet, Suna Kan, Ayla Erduran gibi yerli ve yabancı isimler yer aldı.

OLKAN ÖZYURT
sabah.com.tr
                                                                                                                                               Alıntıdır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi bizimle paylaşın