Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürü Mesut Cem Erkul, gelecek yıl şubat ayından itibaren ''James Bond'' başta olmak üzere çok büyük prodüksiyonların Türkiye'de çekilmesinin gündemde olduğunu belirterek, ''Artık yabancı yapımlara, Türkiye'de çekilmesi ve belli unsurları taşıması kaydıyla,yüzde 5 ile 25 bir destek söz konusu olacak. Yönetmelik çalışması devam ediyor, Ocak ayı sonuna kadar bitiririz diye düşünüyorum'' dedi.
Erkul, muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin yabancı film şirketlerinin merceğinde olduğunu dile getirerek, ''Aşağı yukarı şubat ayından sonra çok büyük prodüksiyonların Türkiye'de çekilmesi söz konusu. 'James Bond' gündemde. 'Taken 2', 'Ghost Rider' çekildi bitti'' diye konuştu.
Yabancı yapımcıların film çekecekleri ülkeyi seçerken bütçelerini düşündüklerini ifade eden Erkul, Türkiye'de daha önce bu yönde bir düzenleme olmadığını anlattı. Erkul, yapılması hedeflenen düzenleme konusunda şu bilgileri verdi:
''Daha önce bir tek KDV iadesi vardı, o da 3 senedir yürürlükteydi. Artık yabancı yapımlara, Türkiye'de çekilmesi ve belli unsurları taşıması kaydıyla, yüzde 5-25 bir destek söz konusu olacak. Yönetmelik çalışması devam ediyor, ocak ayı sonuna kadar bitiririz diye düşünüyorum. Sektör de bunu bekliyor. Net olarak önünü görmek istiyor. 'Karım ne kadar olur, acaba ne koyacağız' diye düşünüyor. Elbette ki bir şeyler koymak zorundayız. Ama Türkiye'de film çekmek demek, gelip bir mahallede çekip Türkiye ile ilgili hiçbir unsur barındırmayan bir şey değil. Senaryodaki payı, etkisi önemli. Düşünün 90 dakika içerisinde 1-2 dakika vardır ki herkes o 88 dakikayı unutur, 2 dakika akılda kalır.
Bir 'Roma Tatili' filmi var, oradaki çeşmeyi, heykeli gösteriyor. İnsanların kafasında yer etti. Bu tip niteliklere desteğimiz elbette ki farklı düşünülecek. Ama sektörle birlikte iş yapacak, gerçekten ticari boyut katacak, Türkiye unsurlarını bir şekilde içinde barındıracak filmlere bakış açımız da farklı olacak. Bu biraz akreditasyona da bağlı. Yani o filmin akredite olması lazım. Yani Türkiye'de çekilecek nitelikler konusunda bize bir şeyler söylemesi lazım. Değerlendirmemizi yapacak kriterlerimizi netleştirmemiz için biraz ağırdan aldık. Yoksa bütçemiz hazır. Son Bütçe Kanunu ile beraber bu yasalaştı. Bu yasanın realize olması lazım şimdi.''
''Neden Türkiye'de film çekelim''
Erkul, sinema alanında uluslararası bir organizasyona katılarak, yabancı sinemacılarla bir araya geldiklerinde Türkiye'de film çekme şartlarının konuşulduğunu ifade ederek, ''Uluslararası bir organizasyona gittiğimizde 'neden Türkiye'de film çekelim' sorusuna verecek ekonomik cevaplarımız da var artık'' dedi.
Türkiye'nin tarihi ve doğal güzelliklerinin bulunduğunu, ayrıca sinema sektöründe çok güçlü oyuncuların olduğunu aktaran Erkul, bütün bunlara önem veren yabancı yapımcıların maliyeti azaltan şartları da göz önünde bulundurduğunu söyledi. Erkul, ''Artık KDV iadesi var, destek mekanizması var, çeşitli enstrümanları burada kullanma imkanı var. Türkiye'ye sektör açısından makine, teçhizat, ekipman hiçbir şey taşımadan gelebilirler. Bu da maliyet azaltıcı bir unsur'' diye konuştu.
Türkiye'de en son teknolojiye sahip laboratuvar sistemlerinin olduğunu, platoların da yavaş yavaş gelişmeye başladığını ifade eden Erkul, şöyle konuştu:
''Bir de film hava şartlarıyla ilişkiliyse, kış, yaz, bahar içermesi gerekiyorsa Türkiye zaten açık hava platosu gibi. Herhangi bir şehre gidin, mutlaka film çekilebilecek bir alanımız, doğal güzellik, yöresel nitelikler taşıyan farklı mimari yapılar var. Örneğin Eskişehir'de bir Odun Pazarı'nı görün, olduğu gibi duruyor. Safranbolu'nun güzellikleri var. Mardin zaten inkar edilemez bir gerçek. Mardin'i görmeyen bile o hissiyatla geliyor. Kapadokya'ya zaten tüm dünyanın ilgisi var. İstanbul, tarihi yarımada. Bambaşka bir yer, eşi, benzeri olmayan yerler bunlar. Bütün bu mekanların nasıl kullanılacağı biraz sanat yönetmenine, yönetmene, yapımcıya bağlı bir şey. Biz bu güzellikleri sunuyoruz. Biz size boş bir ev veriyoruz, eşyalar da veriyoruz, ama yerleştirmek onların tercihi.''
''Sinemanın öyle bir gücü var''
Türkiye'nin isminin sinema filmleri aracılığıyla duyulmasını hedeflediklerini belirten Erkul, ''Dünya nüfusunun yüzde 90'ının Türkiye konusunda bir kere olsun duymuşluğunu amaçlıyoruz. Bunu yapan yapımcının da biz önünü açacağız'' dedi.
Yabancı yapımcıların Türk sinema sektörüyle beraber hareket edebileceğini de aktaran Erkul, Türkiye'nin her alanda ismi duyulurken sinema alanında da bunun olmasını istediklerini söyledi.
Türkiye'nin adını yanlış biçimde gündeme getiren ''Geceyarısı Ekspresi'' filminin etkisinin uzun yıllar sürdürdüğüne dikkati çeken Erkul, ''Zaten aynı silahla cevap veremediğimiz zaman beklediğimiz etkiyi alamıyoruz. Sinemanın öyle bir gücü var'' dedi.
Bir ülkenin tarihinin filmler aracılığıyla anlatılmasının, akılda kalıcı bir etkisinin bulunduğunu ifade eden Erkul, şunları söyledi:
''Bir film içinde 2 dakika tarihi unsur kullanın, seyreden herkesin aklında yer eder. Şüphesi varsa, ön yargısı bile varsa onun duvarında çatlamalara sebep olur. Daha sonraki bir etki o duvarı yıkar. İlk etkide yıkmak belki çok kolay değil. Ama daha sonraki ikinci bir darbede biz mutlaka o duvarı yıkarız, insanların kalıplarını kırarız. Bakış açımızı, insaniyetimizi paylaşacak bir alan yaratırız. Hedefimiz bu. Yani Türk sineması bunu başarabilecek bir güçte mi? Bence kesinlikle öyle...''
sabah.com.tr
Alıntıdır....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Düşüncelerinizi bizimle paylaşın