"Türk Sineması'nda Kadın Temsili" panelinde konuşan Alabora ve Özman, Türk sinemasında kadın karakter yaratılamadığı için kadının hep eksik anlatıldığını söylüyor.
İstanbul Modern Sinema'da "Hayal ve Hakikat" sergisine paralel Derya Alabora'nın Türk sinemasında dönemeç niteliğinde gördüğü kadın yönetmen, oyuncu veya sinema karakterlerinden seçtiği film programının bugün son günü.
Bu seçki kapsamında dün (29 Eylül) "Türk Sineması'nda Kadın Temsili" konulu Müge Tüfenk moderatörlüğünde Melek Özman ve Derya Alabora'nın konuştuğu bir panel yapıldı.
"Uğur, bütünlüklü bir kadın karakter"
Alabora, programı kadın dünyasına bakabilen ve sevdiği filmlerden seçtiğini söylüyor; "zaten binlerce yoktu o kadar azdı ki çok zorlandım" diyor ve ekliyor: "Farklı bakış açısı derken, kadın haklarını savunan değil tabi. Ama kadına farklı bakan filmleri seçtim, aklıma ilk gelen de Atıf Yılmaz'dı."
Alabora, kendisinin sinemaya seks işçisi rolüyle çok sert girdiğini söylüyor.
"Masumiyet filmindeki Uğur karakterini çok sevmemin nedeni, Zeki Demirkubuz'un geçmişi olan bütünüyle bir kadın karakteri yaratılabilmiş olmasıdır. Çünkü Türk sinemasında karakter yaratmak eksik olan bir şey; hikayeler hep tiplemeler üzerinden anlatılır."
"Toplumsal çatışma hep kadın üzerinden anlatılır"
Melek Özman da Alabora gibi sinemada dominant olan erkek yönetmenlerin kadın karakter yaratamadığını düşünüyor: "Her ne kadar her gün erkekler 'kadınları anlamıyorum' da dese, kadın senaristlerden de yardım alınarak kadın karakter yaratılabilir."
Türk sinemasında "iyi kadın", "kötü kadın", "köylü kadın" gibi kadın karakterlerin yer aldığı bir kolaj izleten Özman, kötü kadının mutlaka filmlerin sonunda cezalandırıldığını ve erkeklerin kahramanlıkları için bir araç olduğunu söylüyor.
Ekranda, bir yanda Türkan Şoray, Filiz Akın, Hale Soygazi'yi örgülü saçları, mutaasıp kıyafetleriyle, fedakar anne, namuslu eş rollerinde, bazen de beyaz gelinliğe mahzun mahzun bakarken görüyoruz, öte yanda ise Neriman Köksal, Suzan Avcı'yı baştan çıkarıcı, pavyonda şarkı söyleyen ve entrikalar kuran kadın olarak izliyoruz.
"İyi kadın" sigara, alkol içmez, dans etmeyi bilmez, "kötü kadın" alkol, sigara içer, genelde sarışındır, kuaföre gider.
Bütün toplumsal çatışmaların kadınlar üzerinden anlatıldığını söyleyen Özman, "cumhuriyete geçişte batılılığı temsil etmek de güzel giyimli kadın üzerinden yapıldı. "Göç" olgusunda da şehrin yozlaşmışılığı, köyün saflığı kadın üzerinden anlatıldı" diyor. Bu esnada ekranda köyde çiçekli elbisesi içinde, şarkı söyleyerek tavuklarını besleyen Türkan Şoray'ı görüyoruz.
Özman, fimlerde bütün iyi kadınların cinselliklerinin örtüldüğü ya da "erkek Fatma" gibi küfür eden karakterlerle cinsiyetsizleştirildiğini söylüyor ve bu klişelerin günümüzde de devam ettiğini belirtiyor.
Programda hangi filmler var
Zeki Demirkubuz: "Masumiyet", Yeşim Ustaoğlu: "Bulutları Beklerken", Tayfun Pirselimoğlu: "Hiçbir Yerde", Atıf Yılmaz: "Aaahh Belinda", Fatih Akın: "Yaşamın Kıyısında", Uğur Yücel: "Hayatımın Kadınısın", Ferzan Özpetek: "Harem Suare" ve Handan İpekçi: "Saklı Yüzler"
Bugün Saklı Yüzler, Harem Suare ve Yaşamın Kıyısında'yı izlemek mümkün. (NV)
Nilay VARDAR nilay@bianet.org
bianet.org
Alıntıdır...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Düşüncelerinizi bizimle paylaşın