türkan şoray etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
türkan şoray etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Ekim 2013 Salı

Biz bu filmleri nerede göstereceğiz?

Altın Portakal jürisi basın toplantısında dert yandı: Türk sineması nicelik ve nitelik açısından her geçen gün çıtayı yükseltiyor. İyi, güzel, ancak bir sorun var! Çekilen filmlerin çoğu gösterime girecek salon dahi bulamıyor.

50. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Ulusal Uzun Metraj Yarışma Jürisi dün basının karşısındaydı. Basın toplantısında öne çıkan yorum şu oldu: Türk sinemasında yılda çekilen film sayısı artıyor, ancak sorun, bu filmlerin çoğunun gösterim için salon ve seyirci bulamaması... Jüri Başkanı Türkan Şoray, festivalde ödül kazanan filmlerin 200 sinemada oynaması gerektiğini ancak böyle bir şanslarının olduğunu zannetmediklerini söyledi. Türk sinemasının çok güzel yerlere geldiğini, özgün, bireysel, farklı genç sinemacıların yetiştiğini ifade eden Şoray, festivalin yeni sinemacıların önünü açma adına çok önemli olduğunu vurguladı. Ödül alan filmlerin seyirciye ulaşmasının da çok önemli olduğuna değinen Şoray, şunları söyledi: “Maalesef festivallerde kazanan filmlere bakıyoruz, sinema sanat olduğu kadar ticari bir olay, seyirciye ulaşacak ama gişe de yapacak ki bir sonraki filmle yapımcı, yönetmen devam etsin. Ödül kazanan filmler 200 sinemada oynamalı gerekirse ama böyle bir şansları olduğunu zannetmiyoruz. İnşallah giderek buna da bir çare bulunacak.”

Festival kapsamında izlediği filmlerde çok ticari bir şey göremediğine dikkati çeken yapımcı jüri üyesi Şükür Avşar da, Türkiye’de 183 salon olduğunu ve filmlerin giderek arttığını kaydetti. Bu doğrultuda sinema fimlerinin seçilerek salonlara girdiğini anlatan Avşar, özellikle Kültür ve Turizm Bakanlığının destek verdiği filmlerin gişelerde çok iş yapmadığını ifade etti. Kültür ve Turizm Bakanlığının çok düşük miktarda destek verdiğini, bu destekle çok iyi film yapmanın mümkün olmayacağını savunan Avşar, şöyle devam etti: “Bakanlık 200 bin lira para veriyor, ‘bununla film yap’ diyor. Sinema gönül işi, maddi bütçesi olması gerekiyor ancak 200 bin lira ile film yapılırsa maalesef olamıyor. Daha çok film desteklenmek yerine daha az film desteklenmeli ama daha fazla destek verilmeli.”

Jüri üyesi yönetmen Reis Çelik de sinema ile sanatın her zaman politikacılarla ters düştüğünü, Türkiye’nin kültür varlığını ayağa kaldıran sanatın, politika dışında bırakılması gerektiğini söyledi.

Kaynak: stargazete.com

21 Kasım 2011 Pazartesi

Türkan Sultan, Nuri Bilge Ceylan’a övgüler yağdırdı


Adana’da bir sinema salonu açılışına katılan Türkan Şoray, Nuri Bilge Ceylan’ın yurtdışında Türkiye’nin göğsünü kabarttığını söyledi.

TÜRK sinemasının sultanı Türkan Şoray, sinemaya ilginin sevindirici olduğunu söyledi. Adana Optimum Outlet’deki Avşar Sineması ve adına yapılan salonun açılışına katılan Şoray, kentteki insanların Türk sinemasına sahip çıkmasının kendisini mutlu ettiğini kaydetti.

Sinema salonlarının dolması ile bu sektörün daha iyi hale geleceğine işaret eden Şoray, Nuri Bilge Ceylan gibi göğüsleri kabartan yönetmenler ile sanatsal değeri yüksek ve ülkeyi dışarda gururla temsil eden filmlerin yapıldığını hatırlattı. Adının verildiği sinema salonda  oturan Şoray, burada hayranları ile fotoğraf çektirip, film a-fişlerini imzaladı. Adana Valisi Hüseyin Avni Coş ise sanatçıyı Altın Koza Film Festivali’ne davet edip, günün anısına plaket takdim etti. Açılışa Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Zihni Aldırmaz, Emniyet Müdürü Mehmet Avcı, ABD Konsolosu Daria Darnell, Avşar Sinemaları Yönetim Kurulu Başkanı Şükrü Avşar ve çok sayıda davetli katıldı. Organizasyonda ayrıca koleksiyoner Serdar Kürkbaba’nın hazırladığı ‘Türkan Şoray Filmi Afişleri Sergisi’ gezildi.

CİHAN
stargazete.com
                                                                                                                                                Alıntıdır....

19 Kasım 2011 Cumartesi

Türk Sinemasında Rekorlar


Muhterem Nur bir televizyon programında 700 film çektiğini iddia etmişti. Kimileri de bir zamanlar Yeşilçam'da yılda 400 film çekildiğini söylemişti. Agah Özgüç ise "O kadar da değil" diyor ve gerçek rakamları açıklıyor. Bunlar bize olağan gelse de herhangi bir Batılı için fantastik bir boyut taşıyor.

Türk sinema tarihi sayısal açıdan öylesine ilginç olaylarla doludur ki, şaşırmamak mümkün değildir. Resmi tarihiyle 84 yıllık bir geçmişi olmasına karşılık hâlâ endüstri aşamasına geçememiştir, topluca kurumlaşamamıştır. Ama sayılara gelince hep öndedir, rekorları hiçbir ülke sinemasına kaptırmaz. Gerçekten rekor düzeyindeki aşamalar yalnızca ülkemizle sınırlı değildir. Kırılan Yeşilçam'ın değil, dünya sinemasının rekorlarıdır. Örneğin Öztürk Serengil, 267 film çektiğini söylerse ünlü yönetmen Ingmar Bergman nasıl şaşırmasın ki? Bergman'ı şaşırtan olayı isterseniz Serengil'in bir anısından aktaralım:

"Stockholm Havaalanı'nda 40 kadar Türk işçisiyle, basın ateşemiz Safter Yılmaz, ellerinde çiçeklerle beni karşıladılar. Safter Yılmaz, büyük bir çaba harcayarak İsveç'in en büyük gazetesiyle röportajımı sağladı. Bu röportajda, '267 film çeken Türk aktör, dünya çapında ünlü yönetmen Ingmar Bergman için 'Bu adamı hiç duymadım' dedi.' diye manşet attılar.

Ertesi gün bu röportaja cevap veren Ingmar Bergman, aylarca konuşulup gülünecek bir espri yaparak beni mat etti: 'Bu Türk aktör, 267 adet film mi yoksa fotoğraf mı çektirmiş, ben de bunu anlayamadım'".

Hazır yeri gelmişken şu gerçeği vurgulamamız gerekiyor. Acıdır ama gerçektir. Bir ikisi hariç, hemen hemen tüm oyuncularımız sanat yaşamları boyunca kaç film çektiklerinin farkında bile değildirler. Çoğu, çevirdikleri filmlerin isimlerini de bilmezler. Ve "Kaç film çevirdiniz" diye bir soru açılınca da verdikleri sayılar gerçeği yansıtmaz. Yanıltıcıdır, atmasyondur... Mesela Muhterem Nur. Ünlü oyuncumuz, "Gecenin Konukları" adlı TV programında Aziz Üstel'e şu yanıtı veriyordu: "700 film çevirdim efendim..."

Öztürk Serengil'in çevirdiği film sayısı doğru, Muhterem Nur'unki ise abartılıydı. 700 film gibi bir sayı yalnızca başrol oyuncuları için değil, Erol Taş ya da Suzan Avcı gibi karakter yani "yan hikaye oyuncuları" için geçerli olabilirdi. Kaldı ki Serengil de genel çizgisiyle bir "yan hikaye oyuncusu"ydu. Ve Muhterem Nur belli bir dönemden sonra yardımcı oyuncu olarak kamera karşısına çıksa da verdiği sayı kuşkuluydu.

Fatma Girik, Hülya Koçyiğit, Belgin Doruk, Filiz Akın gibi başrol oyuncusu kadın starlar arasında rekor kıran Türkan Şoray'dır. İki TV dizisi hariç 184 sinema filmi çekmiştir Türkan Şoray.

Kesintisiz ve sürekli başrol oynayan erkek starlara gelince, kesin sayı saptanmamasına karşılık bu rekor Cüneyt Arkın'ındır. Türk sinemasının yıllık dökümlerine baktığımızda, liste başlarında sürekli Arkın'ı görürüz.

Yardımcı ya da "ikinci erkek" rolleriyle kamera karşısına çıkan (erkek veya kadın) oyuncuların ise film sayılarının saptanması daha zordur. Bu konuda öne çıkan bir oyuncu Turgut Özatay'dır. Kaldı ki Özatay, başrol oynadığı gibi birçok filmde de Kenan Pars örneğini anımsatan biçimde "ikinci adam"ları canlandırmıştır. Sınıfsal bir ayrım yapılmadan bakıldığında Özatay'ın da yıllık dökümlerde rekor sayıya ulaştığı açıkça görülür.

"Yıllık dökümler" denince hemen akla Zerrin Egeliler gelir. "Seks filmleri dönemi"nin yıldızlarından Egeliler'in 1979 yılında 37 filmde birden oynadığını biliyor muydunuz? İşte bu da Türk sinemasının şaşırtıcı rekorlarından biri sayılır. Aynı zamanda bu bir dünya rekorudur. Aslında 1979 da, her tür ilkelliğin, ucuzluğun sayı olarak büyük bir tırmanışa geçtiği yıldır. Örneğin 1979'da çekilen 195 filmin 131'i "seks filmi" ya da "seks komedisi" olursa Zerrin Egeliler'in 37 filmde oynaması, Recep Filiz'in 26 senaryoya imza atması, yönetmen Naki Yurter'in de 28 film birden çekmesi doğaldır.

Çaresiz her sinemasal moda, altın çağını yaşadığı sürece oyuncusunu, senaryocusunu, yönetmenini yaratacaktır. Senaryo yazarlığı, Türk sinemasının en sorunlu ve en zorlu sınıfını oluşturur. Varlığı, yokluğu ya da eksikliği hep tartışılmıştır. Bu alanda sayısal açıdan üç isim daima öne çıkar:

Bülent Oran, Safa Önal ve Erdoğan Tünaş. "Senaryo yazımının 3 silahşörleri"nden Bülent Oran bu konuda şöyle der: "Safa Önal ile Erdoğan Tünaş, senaryo yazarlığına benden sonra başladı. Vergi nedeniyle imza atamadığım senaryolarım da eklenirse bugüne dek yazdıklarımın sayısı bine yaklaşıktır."

Bugün hâlâ dur durak tanımadan senaryo çalışmalarını sürdüren Safa Önal, "Yazdıklarımı saymadım" derken,

Erdoğan Tünaş mütevazi bir söylemle "Yalnızca 400 kadar" yanıtını veriyor. Böylece de senaryo yazımındaki rekorlar konusunda üç ünlü isim ortaya çıkıveriyor.

Bu arada Orhan Kemal'i de unutmamak gerek. Sayısı bilinmeyen ve de isimli isimsiz birçok filmin diyaloglarını Orhan Kemal yazmıştır. Türk sinemasının 84 yıllık geçmişi içinde bizim yönetmelerimizin rekorunu da kıran çıkmamıştır dünyada. Ve bir yabancı konuk sinemacı merak edip "Kaç film yönettiniz?" diye sorar Osman F. Seden'e. "Tam tamına 8 film oldu..." Konuk sinemacı yeni bir soru açar bu kez: "Yaşamınız boyunca mı çektiniz bu 8 filmi?" "Hayır efendim, bu 8 filmi bu yıl içinde çektim" yanıtını alınca yabancı iyice şaşırır.

Seden bir yana, ya Ülkü Erakalın'ın yaşamı boyunca 157 uzun metrajlı çektiğini öğrenmiş olsaydı, acaba ne yapardı? Herhalde şaşkınlık komasına girip bayılırdı. Yönetmenlerle ilgili "çok özel bir rekor" da Nejat Saydam'a özgüdür. 1962-1977 yılları arası kameraman Melih Sertesen'le tam 64 filmde birlikte çalışmışlardır. Dile kolay, yapımcı Murat Köseoğlu'nun "memur kameraman"ıyla 64 kez aynı filmde... Demek ki ilginç bir ikili oluşturmuşlar Saydam'la Sertesen.

Türk film yönetmenleri böyle üretken olunca yapımcılar da boş duracak değiller ya. Yapımcı rekoru Erler Film Şirketi adına Türker İnanoğlu'nda... Ortak yapımlar hariç kendi adına 169 film üretmiş. Tabii TV dizileri de bu sayının dışında. Dikkat ettiniz mi bilemiyorum. TV programlarına çıkan konuklar, sinema ile ilgili panellerdeki tartışmacılar kulaktan dolma bilgilerle bir yılda 400 film çekildiğini söylerler. Sallamak serbest ya!.. Oysa Türk sinema tarihinin hiçbir yılında 400 film üretilmemiştir. Bu rekor, yalnızca 1972 yılına aittir ve 300 film çekilmiştir.

Filmlerde oynayanlar, çekenler aşağı yukarı bellidir de platolardaki iç sahne dekorları kimler tarafından yapılmıştır? Eskiden kamera arkasındaki bu dekorculara, sahne tasarımcılarına "ardirektör" deniyordu. Bugünkü ismi ise "sanat yönetmeni". Bu işe yıllarını vermiş ve bu alanda 500'ün üzerinde ürettiği tasarımla rekor kıran Sohban Koloğlu'dur. Bir bar kapısı mı yapılacak, karlı bir duvar dekoru mu? Koloğlu hazırdır. Ve telefonla sipariş alan uzman bir kişiliğin sahibidir.

Yine kamera arkası çalışanlarından film müziği bestecileri arasında rekorcular yok mu? Cahit Berkay'ın müziğini yaptığı filmleri tümüyle saymış değiliz. Ama bir Ankara Film Şenliği'nde yarışmaya "en iyi özgün müzik adayı" olarak beş filmle birden girmesi "rekor" değil de nedir? Sıra film şenliklerine gelince 34 yıllık bir tarihi olan Antalya Festivali'nin rekorlarını aşabilmesine hiçbir şenliğin gücü yetmez. Antalya Film Festivali'nin 1964'ten bu yana toplam (kısa metrajlı film ödülleri bu sayıya dahil değil) olarak kaç ödül dağıttığını biliyor musunuz? Evet 33 yılda 284 ödül...

Yıllar önce yerli filmlerin, iş yapıp sinema kapılarının nasıl kırıldığına, zaman zaman tanık oluyorduk. Ancak, o yıllarda iş yapan filmlerin seyirci sayısını sıhhatli bir düzeyde saptamak olanaksızdı. İstanbul vizyonlarında bu saptamalar belirli ölçüde bir gerçeklik kazanıyorsa da Anadolu'daki gösterimlerinde seyirci sayıları net bir şekilde kesinleşemiyordu. Anadolu'daki işletmeciler de seyirci sayısı konusunda kuşkulu bir durum sergiliyorlardı. Daha açıkçası tırpanlanan seyirci sayısı nedeniyle hasılatların bir bölümü bazı işletmecilerin gizlice ceplerine inerken yapımcıların da haklarına el konuyordu.

Demek istediğimiz "Eşkıya"dan önce de belli ölçüler içinde seyirci rekoru kıran filmler vardı kuşkusuz. Ama ikibuçuk milyonu aşan seyircisiyle "Eşkıya"nın Türk sinema tarihinin gişe hasılatıyla da en büyük rekorunu kırdığını yeni bir işletmecilik sistemi sayesinde görebiliyoruz. Şimdi bakıyoruz her yapımcı, her yönetmen "'Eşkıya'nın rekorunu biz kıracağız" diye palavra sıkıyor. Sonra ne oluyor? Bu iddiaları hep kursaklarında kalıyor yazık ki. Oysa "Eşkıya", böyle bir yarışta "ölçü" değil, olağanüstü bir "mucize"... Türk sinemasındaki rekorlar dublaj sanatçılarına kadar uzanır elbette. İyi ama seslendirme sanatının rekorcuları kimler acaba, eskiler mi yeniler mi? Bu saptamayı biri çıkıp yapsa da, bu dertten bizi kurtarsa?

Agah ÖZGÜÇ
Sinema Dergisi - Nisan'98
gridergi.com
                                                                                                                                      Alıntıdır....

30 Ekim 2011 Pazar

TRT'nin Muhteşem Yüzyılı'nda fiyasko


TRT yetkilileri çok büyük bir bütceyle çekilen 'Burası Osmanlı 1711 Sır Kanunu'nun ilk bölümünü beğenmeyince tekrar çektirdi
30 Ekim 2011 Pazar, 09:13:36

 
Türk Televizyon Tarihi'nin en yüksek bütceli dizisi olan 'Burası Osmanlı 1711/ Sır Kanunu' TRT'nin Yayın Denetleme Kurulu'ndan 'yayınlanamaz' raporu aldı. 2 milyon 400 bin TL olan 3 bölüm ücreti peşin ödenen  diziyi dramadan çok belgesele benzediği gerekcesiyle TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin de beğenmedi.

Ezel Akay'ın yönettiği, başrollerinde Türkan Şoray, Tolga Karel, Öykü Çelik'in paylaştığı  dizinin 20 Ekim'de yayınlanacağını duyurulan ilk bölümü ekrana gelmedi. TRT yetkililerinin  "Olmamış, baştan çekin" dediği dizinin ilk bölümü baştan çekildi.

HT MAGAZİN / MEHMET ÇALIŞKAN
                                                                                                                                        Alıntı