Çin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Çin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Eylül 2013 Salı

Türk Filmleri Çin Seddi'nin ötesinde

İzmir Sinema Derneği Türkiye Kültür Yılı etkinlikleri Kapsamında Çin’in Pekin ve Xi’an kentlerinde Türk Filmleri Festivali düzenledi.

Festivale Turizm ve Kültür Bakan Yardımcısı Abdurrahim Arıcı, Yönetmen Reyis Çelik, oyuncular Akasya Türkmen, Leyla Yılmaz, Selen Uçer, Serdar Orçin, Çinli sinema sanatçıları ve davetlileri ve çok sayıda davetli katıldı.

Programında yer verdiği filmler aracılığıyla Türk sinemasının yanısıra Türkiye’nin ve Türk kültürünün tanıtımında da önemli bir görevi yerine getiren festival, Çin’in önemli iki kentinde seyirci ile buluştu. Programda, Berlin Film Festivali'nden ödüllü Usta yönetmen Reis Çelik’in yaptığı “Lal Gece”, Yönetmen Leyla Yılmaz’ın “Bir Avuç Deniz”, Yönetmenliğini Erdem Tepegöz’ün üstlendiği “’Zerre” sırasıyla “Bu Son Olsun”, “Babam ve Oğlum” ve “Selvi Boylum Al Yazmalım” sinemaseverlerle buluştu. İzmir Sinema Derneği Başkanı Kayhan Kırmızıgül, “Türk sinemasını Uzakdoğu’da tanıtmak bizim için büyük bir mutluluk. Kültür Bakanlığı’nın önemli katkılarıyla gerçekleştirilen bu etkinliklerin ülkemizin tanıtımı açısından önemli olduğuna ve kültürel alanda yapılan bu yatırımların son dönemdeki lider konumuna katkıda bulunacağına inanıyorum” dedi.

Eray ARPAŞİN / İZMİR( DHA)
kaynak: hurriyet.com.tr

29 Nisan 2013 Pazartesi

Çin Yönetimi, Ülkenin En Büyük Dijital Film Platformlarından Birisine Korsan Baskını Düzenledi


Fikri mülkiyet hakları konusunda en sık eleştiri alan ülke konumundaki Çin, bu imajını değiştirmek için attığı adımları sıklaştırmaya başladı. Cuma günü yapılan bir operasyonda ülkenin en büyük online film izleme portallarından birisine baskın gerçekleştirildiği ve 8 yöneticinin gözaltına alındığı açıklanmakta. Siluhd.com adlı online film portalının 140 milyon abonesi bulunduğu ve aylık 50Yuan (15 TL) ödeme yapan abonelere binlerce farklı film izleme imkanı sunulduğu açıklanmakta. Bu filmlerden bazıları ise Siluhd'nin lisans anlaşması yaptığı, bazılarını ise korsan kullandığı söyleniyor.


Fikri mülkiyet hakları konusunda en sık eleştiri alan ülke konumundaki Çin, bu imajını değiştirmek için attığı adımları sıklaştırmaya başladı. Cuma günü yapılan bir operasyonda ülkenin en büyük online film izleme portallarından birisine baskın gerçekleştirildiği ve 8 yöneticinin gözaltına alındığı açıklanmakta. Siluhd.com adlı online film portalının 140 milyon abonesi bulunduğu ve aylık 50Yuan (15 TL) ödeme yapan abonelere binlerce farklı film izleme imkanı sunulduğu açıklanmakta. Bu filmlerden bazıları ise Siluhd'nin lisans anlaşması yaptığı, bazılarını ise korsan kullandığı söyleniyor.

Çin polisinin yaptığı açıklamaya göre, Siluhd'nin CEO'su olan Zhou Mou'nun ve 7 diğer üst düzey yöneticinin evlerinde yapılan aramalarda 1TB boyutunda 190'ın üzerinde sabit disk bulunmuş. Bu disklerde 10.000'in üzerinde film ve dizi saptanırken, söz konusu içeriğin bir bölümünün lisanslı olmadığı tespit edilmiş. Çin polisi söz konusu 8 kişinin tutuklandığını ve firma çalışanlarından 30'u hakkında da ilave bir soruşturma açıldığını duyurmakta. Firmaya verilmesi muhtemel cezalar konusunda ise herhangi bir açıklama yapılmamakta.

Bu operasyon, Çin yönetiminin “korsanı desteklediği” şeklindeki algının kırılması için önemli bir çaba olarak yorumlanıyor. Geçtiğimiz hafta Alibaba grubu bir açıklama yayınlamış ve gerek B2C gerekse de C2C platformlarında son derece yaygın olan korsan içerik paylaşımları konusunda Çin hükümetiyle koordineli çalışmaya hazır olduklarını duyurmuştu. Yine geçtiğimiz hafta bir başka film sitesi olan YYeTs'de de servis kesintileri yaşanması, firmaya yönelik bir baskın olduğu iddialarını gündeme getirmişti.

Birkaç yıl önceye dek genellikle korsan tekstil ürünleriyle adı anılan Çin, bu aralar özellikle film, müzik ve e-kitap gibi dijital ürünlerdeki ve yazılım endüstrisindeki korsan piyasası ile ünlenmiş durumda. Çin yönetiminin bu durumu engellemek için gerekli önlemleri bir türlü almadığı sıklıkla konuşulan bir konu. Ancak 2015 yılında e-ticaret alanında dünyanın en büyüğü olmak isteyen Çin, şimdi korsana karşı attığı adımları sıklaştırmış gibi gözükmekte.

Yazan: Çagdas Aru
kaynak: turk.internet.com

4 Aralık 2011 Pazar

Film yapımcılarının gözü Çin'de


Türk sinemasını 300 milyon seyircisi bulunan Çin pazarına taşımayı hedefleyen Film Yapımcıları Meslek Birliği (FİYAB), Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğiyle 20-27 mayıs arasında Pekin ve Şangay’da ‘Türk Filmleri Haftası’ düzenleyecek.

Pekin Tanıtma Müşavirliği ve Büyükelçiliği’nin işbirliğiyle iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerinin 40. yılı dolayısıyla düzenlenecek etkinlikte, Zülfü Livaneli’nin kaleminden Atatürk’ün hikâyesini anlatan Veda filminin galası yapılacak.

Şener Şen, Zülfü Livaneli ve Melisa Sözen’in de katılacağı etkinlikte, New York’ta 5 Minare, Kosmos, Av Mevsimi, Bal, Romantik Komedi ve Denizden Gelen filmleri, Çin seyircisiyle buluşacak.

FİYAB Başkanı Galip Gültekin, yaptığı açıklamada, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı olarak 2005 yılında kurulan birliğin amacının Türkiye’deki film yapımcılarını bir araya getirmek, eser sahiplerinin haklarını korumak, Türk sinema sektörünün gelişimini ve uluslararası platformda üst düzeye taşınmasını sağlamak olduğunu söyledi.

Çin’den de işbirliği talebi var

Türk sinemasının Çin pazarında tanıtılması için yoğun şekilde çalışmalarını sürdürdüklerini belirten Gültekin, sözlerine şöyle devam etti: “Çinliler’in, film gösterimi için Türkiye’ye geldiklerinde sinemalarıyla ilgili söyledikleri rakamlar bizi çok etkiledi. 300 milyon yabancı sinema seyircisinden bahsettiler. Türkiye’de 40 milyon sinema seyircisi var. Bunun yarısı yerli, yarısı yabancı sinema seyircisi. Dolayısıyla Çin sinema seyirci sayısını göz önüne aldığımızda, filmlerimizin gelecekte Çin pazarında yer almasının Türk sineması açısından önemli bir gelişme olacağını düşünüyoruz. Çin, içinde yer almak istediğimiz bir pazar. Onlardan da işbirliği talebi var. Bu kapsamda çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Antalya Film Festivali’nde, Çin yapımcılarla bir etkinlik yapmak istiyoruz, bunun görüşmeleri devam ediyor. Yine yıl sonunda Çin Shenzhen’de film gösterimi planlıyoruz.”

on5yirmi5.com
                                                                                                                                          Alıntıdır...


23 Kasım 2011 Çarşamba

Kukuriku:Kadın Krallığı'nın Yönetmeni Serkan Ok Röportajı


Malum, 2010 senesi tam bir "ilk" yönetmenler yılı oldu. Çok yakında gösterime girecek olan Kukuriku: Kadın Krallığı filminin yönetmeni Serkan Ok'la ilk film deneyimi üzerine konuştuk, büyük prodüksiyonlu filmlerin havasından, yapımcılardan, film çekmenin tadına kadar her şey var bu röportajda.


İlk sinema deneyimize büyük bir prodüksiyonla başladınız. Ama genelde yönetmenler rüştlerini ispat etmek için daha minimal filmleri tercih ediyorlar. Sizin süreciniz nasıl gelişti?

 Aslına bakarsanız özel bir amacı yoktu. Böyle denk geldi diyebiliriz. İşte Bahattin'in (Doğan/yapımcı) Bulgaristan'da izleyip (Pers tiyatro oyunu) hadi film yapalım dediği şeyin senaryoya dönüştükten sonraki hali bu. Bizim kafamızdaki şeydi. Tek bir mekanda geçiyordu. Bu  kadar maliyetli olmaz diye düşünüyorduk ama işin içine girince daha farklı bir boyutta olduğunu gördük. İki tane mekanımız vardı bizim. Birisi Bolu Göynük. Bir de Antalya'da bir yer. Benim gönlümüm yattığı bir yerdi Antalya'daki mekan, çok masalsıydı. Orada yaşam şartları ve prodüksiyon çok daha masraflıydı. İkisi arasından bir seçim yaptık ama tercih ettiğimiz yerde de düşük bir bütçe olmadı. Senaryonun getirdiği bir şeydi. Biraz daha fazla harcanabilirdi. Hatta kısmak durumunda kaldık.

Bolu Göynük gerçekten de masalsı, harika bir atmosferdi. Mekanlar bulunduktan sonra nasıl bir yol izlenir, izleniyor?

Belediyeyle anlaştık. Orası harabe durumdaydı. Belediyeye oraya iki tane daha değirmen yapacağımızı,  mevcut mekanları da yaşanabilir hale getireceğimizi söyledik. Çünkü onların da kafasında orayı turizme açma gibi bir fikir vardı. Dolayısıyla bizim teklifimiz onlara çok cazip geldi. Sadece tamir değil, değirmenin dışında panayır alanları falan yaptık. Dolayısıyla kira ödemedik ama yaptığımız şeylerin hepsini de onlara bıraktık.

Film masalsı bir atmosferde, farklı kostümlerin olduğu gösterişli bir yapım. Bu konuyu komedi eksenli çekmenizin nedeni?

Öyle bir yer olsun ki aslında zamansız olsun, bu dünyadan olmasın. Öyle bir şey istiyorduk. Aslında zamansızlığı iki şekilde anlatabilirsiniz. Bambaşka bir dünya kurarsınız ve o dünya bu dünyaya ait değildir. Bu ciddi bir prodüksiyon gerektiriyor. Ya da bana göre en iyi zamansızlık aslında doğru karışımdır. Bir mekan size nereye ait olduğunu söyleyemiyorsa, duvarında bir saati, şöminesiyle, duvar kaplamasıyla size hangi döneme ait olduğunu söyleyemiyorsa bu da bir zamansızlıktır. Masalsı düzgün karışımlı ve o zamansızlıkla anlatmaya çalıştım. Zaten teatral bir havada söz konusu. Bu masalsı havayı desteklemek için yaptığım bir şey. Oyunculukta en önemli şeylerden biri vücut dili.

  Teatral havayı bir abartılı bir oyunculuk hali ve tarzı olarak mı algılamalıyız?

Dönem sinemasında özellikle daha çok durumu ve duygusal bölümü es geçip mümkün olduğunca çok açıdan çekeyim, sonra editör kessin, kafasına göre birleştirin durumu var. Benim sadece beş açıya ihtiyacım var, nasıl çekeceğimi ve nasıl bağlayacağımı biliyorum. Dolayısıyla editöre çok iş bırakmadan, çok fazla cut'lamadığınız zaman o planı otomatikman tiyatral bir hava veriyor.
Komedi kısmına gelirsek, ben durum komedisini seven biriyim. Kolay kolay da gülmüyorum, gülemiyorum. Lafla yapılan esprilerin hepsi bana çok ağır geliyor. O yüzden durum komedisine gittim, tezatlar oluşturdum. Baby face bir erkek, onun karşısında köyün delikanlısı diyebileceğimiz yağız bir kızımız var. Aynı tezatlık Dübürük ile Kaldıray arasında var. Lorel - Hardy gibi. İsimlerine uygun kimlikler verdik, her oyuncunun farklı bir rengi var mesela. Bu tezatlıklar içerisinde de mümkün olan durum komedilerini ortaya çıkardık ve bence çok iyi oldu. Başımdan beri hep şunu diliyordum. Yazma ve çalışma döneminde de. Sürekli kendi kendinize kalırsınız ya, ne yapayım diye. Keyif alacağım bir film olsun istedim. Para kazanmanın zor ve emek sarf edilmesi gereken bir şey olduğunu biliyorum. Çin ve Moskova'da yaşadım. Genelde sıfırdan başladım, ticaret hayatına da normal yaşama da. Hep şunu diledim. İnsanlar zor kazanılan parayı verdiklerinde bazen tebessüm etsinler, bazen kahkaha atsınlar, azıcık da hüzünlensinler istedim bu filmde. Bu film his olarak gelen herkese bunları yaşatacak.

İlk filmlerini çeken çok fazla yönetmen var, film çekmek kolaylaştı. Siz de ilk filminizi çektiniz. Bu kadar çok film çekilmesi konusundaki düşünceleriniz?

Bence mümkünse herkes çekmeli, denemeli. Çünkü sonuç olarak farkındalık önemli. Bu farkındalığa ulaşabilmek için çekmeli, denemeli. Yaptığı işin sonrasında bu işi yapmak istediği ya da istemediğini görecektir. Sonuçta bu iş nereden baksanız bir anlamda da heves. Mümkün olduğunca çekilsin. Mutlaka iyi filmler çıkacaktır. Keşke hepsi iyi olsa.

Bu film başka filmler çekmek için siz de heves yarattı mı? Ya da gişesi etkiler mi bu hevesi?

Böyle düşünürsem ben bunu başardım dersem, on tane daha film çekerim, çekmek isterim. Bu film gişe yapsa da yapmasa ki ben yapacağına inanıyorum, on tane daha film çekmek isterim. Çünkü bu iyi bir film oldu. Ufak tefek hataları vardır ama genel olarak yüksek yüzdeli bir film oldu. Beni iştahlandırıyor, mümkünse gidip Murathan Mungan'a yalvaracağım.

Onun kitaplarından birini mi çekmek istiyorsunuz?

Evet, Mezopotamya Üçlüsü var ya.  Mümkün olursa, anlaşabilirsek Mahmud ile Yezida'yla başlamak istiyorum.


Sizin de farklı bir sinema algılayışınız varmış gibi. Daha mistik, daha kostümlü, daha büyük prodüksiyon.

Olabilir, belki içimde vardır öyle bir şey. Sonuçta sinema öyle bir şey. Bir oyuncunun yönetmene rol yapması çok kolaydır. Zor olan seyirciye rol yapmaktır. Bu samimiyet gerektirir. Seyirci sizi ekranın arkasından seyreder. Yönetmen  oyuncuyla beraberdir, duygunuzu sizinle beraber yaşar, o yüzden onu kandırmak daha kolaydır. Dönem olur olmaz ama şunu görmelerini istiyorum filmlerimde. Gördükleri herkes, kişi ve olaylar samimi olacak. Gerçekten inandıracaklar.


İlk filmlerini yapanlar arttı da yapımcıların rolü arttı mı peki bu arada sizce?


Yapımcılardan çok şikayetçiyim ben. Şu anlamda. Bir sürü film yapılıyor. Özellikle de klişe dediğimiz ya da mirası olan filmler var. Bir önceki senede iyi iş yapmış ve garanti olarak  bakılan filmler var. Bu işlerin hepsinde insanlar neden 500 - 600 salon kapatırlar. Bilemiyorum. Bence çok film çekilsin ama şu düzen içinde çok da fark etmeyecek. Sinemacı para kazanmak için bu işi yapıyor. Başka bir amacı yok. Bu işin içindeki bizler de para kazanmak istiyoruz ama işimize sahip çıkarak sanat yaptığımızı da kabul ediyoruz. Birbirlerini ezmektense yol açmalarında fayda var. Çünkü gerçek var, iyi film yürüyor. Kötü film yürümüyor. O yüzden 600 salon kapatıp faşizan bir yaklaşımla bütün pazarı ele geçirmek yerine, 200 salonla yetinip diğer filmlere de yol açılabilir. Sinema yapımcılarının da bunu sağlamaları gerektiğini düşünüyorum.


Kukuriku kaç kopya giriyor peki vizyona?

80 - 100 arası kopyayla giriyoruz. Bilinçli bir tercih. Maksimum 120'ydi zaten bizim düşündüğümüz. Filmimize güveniyoruz. Sonuçta Çağan Irmak'ın büyük başarısıdır Babam ve Oğlum. O da böyle yürümüş gitmiş başarılı bir filmdir. Neden olmasın. Kukuriku'nun ilginç bir hikayesi de var. Olmamasını istediği hiçbir şeyi içinde bırakmadı. Hep dışarıya itti.

Başarılar diliyoruz.

 Teşekkür ederiz. Umarım filmimiz beyazperde.com okurlarının hoşuna gider.

 Röportaj: Murat Tolga Şen&Banu Bozdemir
beyazperde.com
                                                                                                                                          Alıntıdır....

17 Kasım 2011 Perşembe

Uzakdoğu'nun Türk starı


Eğitim için gittiği Tayvan'da televizyon programları, Çince stand-up, dizi, film ve reklamlarla Tayvan, Çin, Malezya, Endenozya, Hong Kong'ta yaklaşık 1,5 milyar kişi tarafından izlenen, programlarında Türkiye ve Türk kültürünü tanıtan Karlova, Türkiye ile Çin arasında “kültür elçisi” olmak istiyor.
Ankara Dil ve Tarih, Coğrafya Fakültesi Çince bölümünden mezun olduktan sonra master yapmak için Tayvan'a giden ve şu anda da doktora eğitimi alan Rıfat Karlova, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Çin'de yaşayan yaklaşık 700 bin yabancı içerisinde sadece 10-15 kişinin sanat ve televizyon camiasında bir yer edinebildiğini belirterek, programlarına Türkiye'nin modern yüzünü yansıtmaya çalıştığını, Türkiye'yi ve Türk kültürünü tanıttığını, Türkçe şarkılar söylediğini anlattı.
Sosyal paylaşım sitelerinde de binlerce takipçisi bulunan Karlova, ilk kitabı “Çin Modern Tarihinde Yolculuk”un Nisan ayında Türkiye'de okuyucularla buluştuğunu, Çince yazdığı bir başka kitabın da yakın zamanda Tayvan'da yayımlanacağını belirterek, son dönemlerde “Martens”, “Yes Water”, “MSI” reklamlarında yer aldığını ve Tayvan'ın en çok izlenen kanalı olan CTI tarafından özel haber olarak tanıtıldığını anlattı.

Televizyon programları ve Çince stand-up yaptığını, dizi, film ve reklamlarda oynadığını kaydeden Karlova, kariyerine uluslararası bir yön vererek, Türkiye'yi önce Çin, sonra diğer dünya ülkelerine daha iyi tanıtmayı amaçladığını belirtti. Karlova, “Kaliteli ve eğlendiren programlara imza atmak istiyorum, ayrıca farklı bir televizyon yüzü olmak istiyorum, bu yüzden de eğitimime çok önem veriyorum” dedi.
 
“Çinliler'in dünyasına şovlar hazırlıyorum”
     
Çinliler'in dünyasına şovlar hazırladığını, programlarının Çin, Malezya, Endenozya, Hong Kong'ta yaklaşık 1,5 milyar kişi tarafından izlendiğini vurgulayan Karlova, şöyle devam etti:

“Çin'de en çok tanınan yabancı Kanadalı Da Shan, ülkesi tarafından da destekleniyor. 25 senedir Çin'de yaşayan Da Shan, Çin coğrafyasında yer aldığı çok sayıda yapım sayesinde Kanada ile Çin arasında bir kültür elçisi görevini görüyor.

Ben de '2012 Türkiye'de Çin yılı' ve '2013 Çin'de Türkiye yılı'nda ülkemin kültür elçisi olmak istiyorum. Hem Türk kültürünü Uzakdoğu'ya hem de Çin kültürünü Türkiye'ye tanıtarak ülkemizin daha fazla tanınması için çalışmak istiyorum. Bu coğrafyaya açılırsak inanılmaz bir enerji yakalarız. Elimizde güzel bir güç var ama çok planlı bir şekilde kullanmamız gerekiyor. Çin ile Türkiye arasındaki ilişkiler son zamanlarda giderek güçleniyor ve ben de bunda güzel bir rol oynamak istiyorum.”

“İlk kez bir Türk, dizilerde oynadı”  

Tayvanlı ünlü oyuncular Tianxin ve Yang Yi Zhan'ın baş rollerini oynadıkları ve Taiwan Television Station'da (TTV) yayımlanan “The Perfect Man” dizisinde yer aldığını ve dizinin, en çok izlenen 2 diziden biri olmayı başardığını anlatan Karlova, “Dizide rahip rolünde yer aldım ve dizinin final sahnesini özel istek üzerine ben seslendirdim. 4 bölüm yer aldığım dizi, Tayvan'da yer aldığım 3. televizyon dizisi oldu. Uzakdoğu'da ilk kez bir Türk, televizyon dizilerinde yer aldı ve bu diziler milyonlarca insan tarafından izlendi” dedi.

Karlova, “Fun Taiwan” isimli gezi programında ünlü sunucu Janet Xie'ye eşlik ettiğini, ünlü TLC kanalında yayınlanan programın Asya'da 30 ülkede izlenebildiği için güzel bir Türkiye tanıtımına imza attığını vurguladı.

“Black and White” isimli filmde, yabancı haber spikeri rolünde yer aldığını ve diğer ünlü Tayvanlı haber spikerlerine eşlik ettiğini ifade eden  Karlova, “Bu filmde diyalogları olan ve haberleri okuyan bir oyuncu olmam ile beraber ilk kez bir Türk, Uzakdoğu'da birinci sınıf bir filmde yer almış oldu. Film, 2012 yılının ilk aylarında Tayvan ve Çince konuşulan çevre coğrafyada gösterime girecek” dedi.

Yaptığı programlar

Rıfat Karlova, “Jian Kang Sou Cha Duı/Sağlık Ekibi” isimli programda Tayvan'ın en ünlü sunucularından olan Bai Bing Bing'e eşlik ettiğini belirtti. Karlova, çekimleri süren programın Eylül ayında devlet kanalında yayınlanmaya başladığını ve programı şu an için 13 bölüm çekmeyi düşündüklerini söyledi.

Tayvan'ın en büyük telekom firması Chinese Telekom'un özel kanalında yayınlanacak “Xia Yi Zhan Taiwan/Sıradaki Durak Tayvan” adlı program boyunca Tayvan'ı gezeceğini anlatan Karlova, “Program ilk etapta 12 bölüm olarak çekilecek ve sunuculuğu benim tarafımdan yapılacak. Şu anda bu programı çekiyorum, önümüzdeki bir kaç ay içinde yayında olacak” diye konuştu.

Rıfat Karlova, Tayvan'ın SET TV isimli kanalında “Ai Wan Ke/Eğlence Sever” adlı bir program sunmaya başladığını belirterek, “Tayvan televizyon tarihinde ilk kez yabancı bir sunucu, prime time'da program yapma hakkını kazanıyor. Her perşembe akşamı saat 22.00'de yayınlanacak gezi programı boyunca tüm Tayvan'ı gezeceğim. Çince sunduğum programda Türkçe şarkılar söylüyorum, sık sık Türkiye'den bahsediyorum” dedi.

Karlova, aynı zamanda sahnede tek kişilik oyunlar da sunduğunu belirterek, “Komedi Kulüp” olarak yeni Taypey Belediyesinin sponsorluğunda, Jiu Fen isimli turistik kasabada düzenlenecek festivalde, 1 ay boyunca hafta sonları sahne alarak, diğer sanatçılarla beraber farklı bir gösteriyi izleyenlerle paylaşacaklarını söyledi.

Hürriyet.com.tr
                                                                                                                                             Alıntıdır....