22 Mart 2014 Cumartesi

İşkence üzerine bir siyasal film

Mavi Ring


Yönetmen: Ömer Levendoğlu

Senaryo: Bayram Balcı, Ö. Levendoğlu

 Görüntü: Lefteris Agapoulakis

 Müzik: Serhat Bostancı, Orçun Yıldırım

Oyuncular: Ezgi Çelik, Kemal Ulusoy, Sezgin Cengiz, Nazmi Kırık, Mirza Metin, Şerif Şahiner, Volkan Yıldız, Mehmet Aşkın, Bilal Bulut/ Fer Film yapımı.



Bir kapalı mekan filmi. Ama gerçekten kapalı!.. O günlerde kapanan Eskişehir cezaevinde açlık grevi yapan bir grup Kürt militanın, hücrelere ayrılmış bir ağır vasıta ile Aydın’a nakledilmesinin öyküsü.

Bu gerçekten olmuş olay, herhalde içerden, belki olayı yaşamış birisinin (Bayram Balcı?) bilgisi ve deneyimiyle önce kağıda, sonra perdeye aktarılıyor.

Karşımıza gelen, dünyada, diyelim ki ABD’den (Guantanamo kampını hatırlayın!) Arjantin’e, Nazi toplama kamplarından Sovyet dönemi hapishanelerine, general Franco’dan general Pinochet’ye ve general Evren’e tüm baskı rejimlerinin ve dönemlerinin en ünlü filmlerine yaklaşan bir film. Tüm o filmlerde olduğu gibi, dönemin kendine özgü koşulları aşılıyor. Ve film sonuç olarak insanlık durumu üzerine bir büyük drama dönüşüyor.

Nasıl dönüşmesin ki...Tutuklulardan temel ihtiyaç olan su bile esirgeniyor. Su diye haykıranlara bir şişe, bir bardak bile uzatılmıyor. Hücrelerin içindeki hava delikleri kapatılmış, havalandırma da çalıştırılmıyor. Özgürlükleri kadar yaşama hakları da ellerinden alınmış bu yaşlı- genç insanlar, üçer- beşer kişilik gruplar halinde birbirlerinin yanında işemeye, birlikte haykırmaya, yan hücrelerden gelen çığlıkları dinlemeye ve topluca can çekişmeye mahkum ediliyorlar. Geceyarısı evinden alınıp getirilmiş genç bir kadın doktorun yardımına da fırsat  verilmiyor. Onun ricaları da dinlenmiyor.

Niçin, niye? Bu kadar zalimlik nereden kaynaklanıyor? Onu da görüyor, seziyoruz. Askerler sadece aldıkları emirleri uyguluyorlar. O emirler tepeden gelmiş, o komutlar gerçek durumu bilmeyen bürokrat ve sahte milliyetçi bir zihniyetin ürünleri. Yoksa gerçek milliyetçiliğin, gerçek vatanseverliğin böylesine insanlık dışılığa kaymakla bir ilişkisi olabilir mi? Tüm sevgilerin başı insan sevgisi, tüm bağlılıkların anası insana ve onun yaşama hakkına bağlılık değil midir?

Böylece film, askerliğin temel kuralı olduğu söylenen tüm emirlere tartışmasız itaatle, daha bilinçli olan birkaçının emirleri önce zihinlerinde  ve vicdanlarında, sonra açıkça tartışmaya başlamaları ve bunların çatışmasıyla gelişiyor.

Ortaya çıkan konuşkan, geveze, yürek kaldıran bir kapalı mekan dramıdır. İyi yazılmış, iyi oynanmış ve çekilmiş.

Ama seyri zor bir film bu.  Zor, ama bence gerekli. Çünkü kendi ülkemizde ve nisbeten yakın bir zamanda yaşanmış ve belki hala yaşanmakta olan bu büyük insanlık dramlarını bilmek, hangi gerekçelerle olursa olsun işlenmiş bu insanlık suçlarından sinema aracılığıyla haberdar olmak,  çağdaş olmanın en gerekli koşullarından biri değil mi? Filmin Türk siyasal sinemasının dönüm noktalarından biri olacağı da sanırım söylenebilir.

 kaynak : t24.com.tr

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi bizimle paylaşın