Dipnot Tablet Yazarı Ali Arıkan bu hafta yeni çektiği belgeselini anlattı SİHİR VE IŞIK: STEVEN SPİELBERG FİLMLERİ Dipnot Tablet'in 39. sayısı çıktı!
Dipnot Tablet yine renkli, güncel ve dopdolu bir dergi oldu. Makaleleri, videoları, fotoğraflarıyla başında uzun zaman harcayabileceğiniz bir dergi tablette sizleri bekliyor.
Dipnot Tablet 39. sayısı yayında...
Steven Spielberg, insanlık tarihinin en popüler hikâyecilerinden biri. Sadece filmlerinin yaptığı hâsılatlara dayanarak bunun tartışılmaz bir gerçek olduğunu söylemek mümkün. Öyle ki, bu olgu, 1975’te, “blockbuster” kavramını yaratan yönetmenin “Jaws” filminden beri böyle. Tüm zamanların en fazla para yapan filmlerine baktığımızda da, şaşırtıcı bir miktarın yönetmenlik veya yapımcılığını Spielberg’ün üstlendiğini görüyoruz. Fakat bu neredeyse 40 yıllık kariyer ve başarıya rağmen yönetmen havailikle suçlanır ve başarısının içerik ve hakikatten çok teknik ve stil üzerine kurulu olduğu iddia edilir. Yönetmeni kötüleyenler onun seyirciyi ikna veya hatta tahrik etmek yerine, izleyenlerini şaşkına çevirdiğini savunurlar. Bunu da ses, ışık, müzik ve özel efektlerle başardığını söylerler.
Fakat yönetmenin filmleri yakından incelendiğinde ortaya daha farklı resimler çıkar: Derin duygular ve tutarlı bir vizyonerlik. Yıllar geçtikçe gelişen bir maharet ve incelikle sunulan ilgi alanları. Belirgin bir ahlak anlayışı. Kendine özgü bir yaşam felsefesi. Spielberg’ün karşı konulmaz sinema anlayışı bu gerçekleri göz ardı ettirebilir bazen; hatta görünmez kılabilir.
Spielberg, hiçbir zaman meydan okuyan bir yönetmen olmamıştır. En stilist veya temaları bakımından en cesur filmleri bile en geniş izleyici kitlesi (ve pazar payını) yakalayabilmek için popülist bir bakış açısıyla çekilmiştir. Yönetmenin roman, opera, resim gibi eski sanat dallarından çok, 20. Yüzyıla özgün sanatlar yani sinema ve televizyonun etkisinde kaldığı ve keskin sonlara düşkünlüğü de yine aynı şiddetle eleştirilir. Bu anlamda, bazen Steven Spielberg, sinemanın büyümeyi reddeden çocuğu, bir nevi Peter Pan’i olarak anılır.
Gerçekten de Steven Spielberg’ün her zaman çok geniş bir kanvasta çalışması, bu suçlamaların yerinde olduğu izlenimini verebilir. Spielberg filmlerini düşündüğümüzde aklımıza gelen güneş, ay, kuyruklu yıldız, karanlık gökyüzü gibi detaylar da bunu daha da öne çıkartır. Ama işte fark da burada ortaya çıkar. Edebiyat veya sanat tarihi öğrencileri, üniversitenin ilk yılında sanatçının tanrı olması kavramını çok konuşurlar. İşte Spielberg filmlerinde bu alt metni, metne çevirir. İmzasını elementlere, tüm evrene atar: geçmiş tarihsel dönemleri, uygarlıkları, hatta canlı türlerini bile mezarlarından kaldırır, onlara yeniden hayat verir. J.G. Ballard’ın dediği gibi, Spielberg, sinemanın Puccinisi’dir.
Yönetmene olan hayranlığım çocukluk yıllarına uzanır. Bu sene, tam da Oscar sezonunda ABD’de iki hafta arayla iki filminin vizyona girecek olması (Tenten ve War Horse), bundan üç ay kadar önce bana bir fikir verdi. Yönetmenle ilgili beş-altı bölümlük bir yazı dizisi hazırlamak için çalışmalara başladım. Bundan iki ay önce New York’a gittiğimde, editörüm ve arkadaşım, NY Times’ın eski film eleştirmeni ve şimdi de Salon.com’un televizyon eleştirmeni olan Matt Zoller Seitz’la buluştuk. Ona fikrimden bahsettim; o da aynen böyle bir projeyi kendisinin gerçekleştirdiğini söyledi. Kafa kafaya verip bu işi birlikte yapmaya karar verdik. Ve bir, iki saat de geçmemişti ki, yazı dizisi fikrini bırakıp, belgesel fikrinde karar kıldık.
“Sihir ve Işık: Steven Spielberg’ün Filmleri” isimli sekiz bölümlük, toplam 127 dakikalık video belgeselimiz işte böyle doğdu. Yapımcılığını Matt’le birlikte yaptık; baş yazarlığını da beraber götürdük ama dört bölümü sadece biz yazdık. Diğer iki bölüm ise The AV Club ve Village Voice eleştirmenlerinden Simon Ambarms ve Movie Geek United websitesinin kurucusu Aaron Aradillas imzalı. Montajını Matt, Serene Bramble, Rich Seitz ve Steven Santos, seslendirmesini de yine ben yaptım. Belgeselde, Steven Spielberg’ün, ellili yılların kültüründen aldığı etkiler ve şiddete bakışı, iletişim ve tercümeye verdiği önem, filmlerinde otorite ve kötülüğü irdeleme şekli; ve yönetmenin aile ve özellikle babaları filmlerine konu etme yöntemlerini anlattık. ABD (ve dünyanın) en önemli film sitelerinden IndieWire’da bugün ilk bölüm gösteriliyor.
Belgeselde de anlattığımız gibi Spielberg, aslında hayranlarının düşündüğünden de karmaşık ve ciddi bir yönetmen. Patlamaların ve efektlerin, komedinin ve heyecanın, tüm şatafatın ve gösterişin de altında neyin doğru neyin de yanlış olduğunu Charles Dickens gibi çok iyi bilen bir anlayış yatıyor. İnsanların ne kadar zayıf olduğunu gören ama gereğinde de insanlığın ne kadar büyük şeyler yapabileceğini bilen bir anlayış. Steven Spielberg, coşkulu bir şovmen. İnce bir sanatçı. Ve sihir ve ışığın efendisi.
dipnot.tv
Alıntıdır...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Düşüncelerinizi bizimle paylaşın