6 Aralık 2011 Salı

Dünyada moda Türk sineması


Atilla Dorsay: "Şu anda gözde olan bizim sinemamız, bunun kıymetini bilmeliyiz" diyor.

Roman çıktı, film kasımdaFilmekiminde neler var neler?Taraftar filmine büyük ilgi!En iyi filmler için geri sayım başladı!

Sinema eleştirmeni Atilla Dorsay, bugün bütün dünyada Türk sinemasının moda olduğunu belirterek, "Kore, İran sinemalarının moda olduğu dönemler vardı geçti. Şu anda gözde olan bizim sinemamız, bunun kıymetini bilmeliyiz" dedi.

17’nci Uluslararası Altınkoza Film Festivali etkinlikleri kapsamında, oyuncu Müjde Ar ile "Yaşam Boyu Onur" ödülüne layık görülen sinema eleştirmeni Atilla Dorsay, gazetecilerin sorularını yanıtlarken, sinema eleştirmenliğini ve Türk sinemasının geldiği aşamayı değerlendirdi.

Dorsay, 44 yıldır sinema eleştirmenliği yaptığını, bunu yapmak isteyen yüzlerce insan bulunduğunu ancak günlük basında kendilerine ayrılan yerin giderek azaldığını belirterek, "Eleştiri, sinemanın 4-5 ayağından birisi. Eleştiri kurumunun da sinemada önemli bir yeri vardır. Çünkü eleştirisi olmayan sanat, yani akıllı uslu biçimde eleştirilmeyen, analiz edilmeyen, sağlıklı bir tepki alamayan sanat ilerleyemez, güdük kalır, kötü şeyler üst üste çıkmaya başlar" dedi.

Son dönemlerde yapılan filmleri de değerlendiren Dorsay, şunları söyledi:

"Harika şeyler yapılıyor. Kaliteli filmler de var, ticari amaçlı olanlar da. Yani bugün Recep İvedik’in çok kaliteli bir film olduğunu yapımcıları bile iddia etmiyor. Yapılan filmin getirdiği para önemli ancak bu yetmez. Çünkü sinema bir sanattır; sanayi değil, ticaret değil. Bu nedenle sinemanın sanatla beslenmesi lazım. Onu da Nuri Bilgeler, Derviş Zaimler, Zeki Demirkubuzlar yapıyor. Dışarıda olmalarına rağmen Türk olduklarını hep savunan Fatih Akın, Ferzan Özpetek gibi sanatçılarımız da bize sanatsal işler yapma onurunu yaşatıyor."

Dorsay, bugün bütün dünyada moda sinemanın Türk sineması olduğunu savunarak, "Kore, İran sinemalarının moda olduğu dönemler vardı geçti. Şu anda gözde olan bizim sinemamız, bunun kıymetini bilmeliyiz. Devlet olarak, seyirci olarak, basın olarak destek verilmeli" dedi.

GÖZYAŞLARIYLA ALDIĞI ÖDÜL
 Atilla Dorsay, 17’nci Uluslararası Altın Koza Film Festivali’nde kendisine verilen "Yaşam Boyu Onur Ödülü"nü alırken neden ağladığı yönündeki bir soru üzerine de "Bu benim yıllardır engelleyemediğim bir zaafım. Ne zaman Yılmaz Güney’den bahsetsem gözlerim doluyor. Orada ödülü alırken Yılmaz Güney’in memleketinde olduğumu hatırlattım, gözyaşlarıma hakim olamadım. Bunu söylemekten utanıyorum, bir erkeğin bu kadar duygusal olmaması gerekir ama kendime hakim olamıyorum" dedi.

Dorsay, Adana’nın çok değerli sanatçılar yetiştirdiğini, Yılmaz Güney’in de bunların başında geldiğini ifade ederek, "Adana’da mutlaka Yılmaz Güney Müzesi açılmalı, bunda geç bile kalınmış. Onun bende de kişisel küçük eşyaları var, hemen müzeye veririm. Böyle bir şey mutlaka yapılmalı" diye konuştu.

 Altın Koza ve Altın Portakal Film festivallerini yürekten desteklediğini belirten Dorsay, sinemanın bu sayede büyük güç kazandığını, filmlerin tanıtımının yapıldığını, seyircinin merak duygusunun tahrik edildiğini kaydetti.

Adana’da, 20 Eylülde başlayan, 200’ü aşkın filmin 442 gösterimle sinemaseverlerle buluştuğu festival, 26 Eylül Pazar gecesi kapanış töreniyle sona erecek.

sanat.milliyet.com.tr
                                                                                                                                           Alıntıdır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi bizimle paylaşın