24 Ekim 2011 Pazartesi

Çin sinemasına kısa bakış



 Çin'de ilk olarak "batının gölge oyunu" diye adlandırılan film, 1896 yılında Avrupa'dan Çin'in Shanghai ve Hong Kong gibi şehirlerine yayılmaya başladı. 1905 yılında Beijing Feng Tai adlı bir fotoğraf stüdyosunun patronu Ren Jingfeng'in çektiği ve Pekin Operası'ndan uyarlanan " Ding Jun Dağı" adlı film, Çin sinema tarihindeki ilk sayfayı açtı. Bundan sonra, Zheng Zhengqiu, Zhang Shichuan ve Li Minwei gibi yönetmenler 1913 yılında Shanghai ve Hong Kong'da "Zorluklar Karşısındaki Karı-Koca" ve "Zhangzi'dan Karısına Sadakat Sınavı" adlı Çin'in ilk iki kısa filmini çektiler. O zamandan Shanghai'da ilk uzun filmin çekildiği 1920 yılına kadar geçen dönemde Çin sineması doğum sancıları yaşadı.

    Çin sineması Taiwan Boğazı'nın iki yakası ve Hong Kong bölgelerinde çekilen filmleri de içeriyor. (Macao'da, 1980'li yıllarda film çekilmeye başlandığından burada değinmeyeceğiz). Sinema sanatı, Çin'in ana kesimi, Hong Kong ve Taiwan bölgelerinde ortak bir kültür kaynağına dayanarak, farklı sosyal sistemler ile kültürel ile tarihi fonlar karşısında farklı gelişme çizgisi izledi. Öte yandan da Taiwan Boğazı'nın iki yakası ve Hong Kong'daki sinemacılık, her zaman birbirleri ile bağlantıda olduklarından birbirlerini etkilediler. Bu bölgelerde ortaya konan ileri ve seçkin eserler, Çin sinema kültürünü yaratmanın yanı sıra, dünya sinema sanatının gelişimine de büyük katkıda bulundu.

    Çin'in ana kesimindeki filmler, Çin sinemasının en uzun tarihe dayanan ve en büyük başarılara imza atan önemli bir bölümüdür.

    1930'lu yılların başında, Shanghai sinema çevresinde solcu sanatçıların başında olduğu realist sinema hareketi başladı. Çağın gereği olan bu hareket Çin Komünist Partisi'nin sinema davasına başkanlık etmesinin de başlangıcı oldu. Xia Yan, Tian Han, Hong Sen, Nie Er gibi ünlü isimler, bir grup ilerici sinemacıyla dayanışma içinde "Üç Moda Kadın"?"Jie Mei Hua" (Çiçek Gibi Kardeşler), " Melek Kızı", " Büyük Yol" gibi filmler çektiler. Bu yönetmenler, 1920'li yıllardan itibaren doğaüstücülük, Kungfu ve aşk konulu ticari filmlerin yerine giderek, toplumun çelişkilerini ve halkın yaşamını gerçekçi bir şekilde göstererek, çağın "emperyalizm ve feodalizme karşı çıkan" sesini yükselttiler. Bu Çin sinemacılık sanatının tarihindeki ilk zirveye ulaştığı gibi, dünya sinemacılık tarihinin parlak bir sayfası oldu.

    1940'lı yılların sonunda Cai Chusheng'in yapımı olan "Nehir Suları Doğuya Akar", Shen Fu'nun yönettiği " Binlerce Evin Işığı", Li Tianji ve Fei Mu tarafından yönetilen "Küçük Kentin İlkbaharı" gibi tipik ve seçkin filmlerle Çin sinemacılık sanatı yeni bir yükselişe geçti. Bu yapıtların tamamına yakını, Japon saldırganlara karşı direniş savaş dönemi ve bu savaştan sonra Guomingdan Partisinin (Milli Halk Partisi) kontrolündeki bölgelerdeki toplumsal yaşamı gerçekçi bir şekilde gösterdi ve halka siyasi baskıyı ve ekonomik yağmayı açığa vurdu. Bu filmler, Çin sinemasında realizm akımının olgunlaşmaya doğru ilerlemesini simgeler.

    Çin Halk Cumhuriyeti'nin kurulduğu 1949 yılından sonra "Çinli Evlatlar", "Beyaz Saçlı Kız" gibi seçkin filmlerin çıkışı, sinemanın yeni çağ ve yeni karakterin anlatımında büyük başarılar kazandığını gösterdi. Çin sosyalist sinema girişimi, solcuların müdahalesi olmasına rağmen, yine dolambaçlı bir şekilde ilerliyordu. 1960'lı yılların başında, Çin'in edebiyat ve sanat politikalarına yönelik düzenlemeler yapılmasıyla sanat teorisi ve pratiğini içeren bir sanat yenililiği yaratma etkinlikleri başladı.

    1980'li yılların ortasında, Xie Jin, Ling Zifeng gibi kıdemli yönetmenler ve Xie Fei gibi genç yönetmenler birlikte, Çin sinemasının yeni bir zirvesini yarattılar. Kültür Devrimi'nden sonra genç yönetmenler, Çin sinemasının 5. kuşak yönetmenleri oldular. Bunların başında uluslararası sinema dünyasında ünlü yönetmenleri sayılan Zhang Yimou, Chen Kaige, Huang Jianxin gibi isimler geliyor. 1980'li yılların ortasından bu yana geçen dönemde Çin sineması, yaşamın derinliliği ve boyutunu gösteren konuları, üslubu ve modellerin çeşitliliği ve sinema dilindeki arayış ile yenililik bakımlarından eşi görülmemiş bir seviyeye ulaştı.

    1990'lı yılların sonunda, piyasa ekonomisinin etkisiyle bir grup "kentlerde dolaşan sanatçılar", sinemada yaratıcılık peşinde koşmaya başladılar. Üniversitelerin peş peşe sinemacılık bölümü açmasıyla, vasıflı elemanlar yetişmeye başladı. Dijital teknolojinin hızla gelişmesiyle de film yapımı tekniği gün geçtikçe basitleşti. Çinli sinemacıların büyük bölümü de "akademisyenlikten" "amatör yönetmenliğe" geçiyor. TV ve bilgisayar önünde büyüyen "yeni insanlık", modern bir film ve video talebiyle sinema sanatını yeniden değerlendirerek, görsel ve işitsel medyanın bütünleşmesini izliyorlar. Sinemanın çağımızda büyük değişiklik geçirmesine ve sinemanın "hegemonya" mevkisini kaybetmesine rağmen, Çinli sinemacılar, Çin sinemasının yeni başarılarını yaratmak için çaba harcıyorlar.

                                                                                                                                     Alıntı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi bizimle paylaşın