20 Şubat 2012 Pazartesi

Sinema Filmi Nasıl çekilir


1920-50 arasında ABD'de ve Avrupa'da film çekiminin tüm denetimi stüdyoların elindeydi. Sonraki yıllarda sinema sanayisi geliştikçe kendi başına çalışan çok sayıda bağımsız film şirketi kuruldu. Stüdyolar ise yalnızca filmin maliyeti ve dağıtımı gibi işlerle ilgilenmeye başladı. Bir film önce bir tasarıdır. Bu daha sonra senaryoya dönüşür. Senaryo, oyuncular ve çekim ekibiyle birlikte bir "paket" oluşturur. Film çekimi oldukça güç ve karmaşık bir süreçtir. Az sayıda oyuncuyla birkaç değişik mekânda çekilen filmler olduğu gibi, yüzlerce oyuncu ve birbirinden değişik çok sayıda mekân gerektiren filmler de vardır. Filmin öyküsünü (senaryo) yazan kişiye senarist ya da senaryo yazarı denir. Senarist, yönetmen başta olmak üzere film ekibiyle konuşup tartışarak bir öykü yazar. Öykü senaristin seçtiği sahnelerde, belirli bir olay örgüsü içinde gelişir. Diyaloglar olayların geçtiği yere ve zamana, kişilerin karakterlerine uygun olarak yazılır.

Yapımcı (prodüktör) oyuncuları, yönetmeni ve çekim ekibini seçen, filmin maliyetini üstlenen kişidir. ABD gibi sinema sanayisinin çok gelişmiş olduğu ülkelerde sorumlu yapımcı (executive producer) aynı stüdyoda çekilen birkaç filmi ve yapımcıyı denetler.

Fijm çekiminde aynı mekânda geçen sahneler bir arada çekilir. Çekim sırasının belirlenmesinden, çekim gereçlerinin sağlanmasına kadar hemen her türlü düzenleme yapım amirinin görevidir. Yönetmen filmi ortaya koyan, bir anlamda yaratan kişidir. Çekim ekibi ve oyuncular bütünüyle onun denetimindedir. Çekimi yardımcılarıyla birlikte gerçekleştirir. Her sahnenin nasıl çekileceğine, birden çok çekilen sahneden en uygun olanının seçimine, oyuncuların nasıl oynaması gerektiğine yönetmen karar verir.

Filmlerdeki görsel efektler görüntü yönetmeni, kameraman ve yardımcıları tarafından sağlanır. Film ekibinde yer alan öteki görevliler ışık teknisyeni ve yardımcıları, dekorların tasarımını hazırlayan sanat yönetmeni, dekorları kuran sahne tasarımcısı, teknisyenler, marangozlar, giysileri hazırlayan kostümcü ve makyaj uzmanıdır.

Sahnelerin çekimi bittikten sonra laboratu-varda filmin üzerinde çalışmalar başlar. Özel görüntü efektleri elde etmek için ayrı ayrı çekilen filmler özel yöntemlerle birleştirilir. Sözgelimi bir canavarla çarpışmakta olan birinin görüntüsü aslında ayrı ayrı çekilmiş sahnelerin üst üste kaydedilmesiyle elde edilir. Bu işlemler günümüzde elektronik aygıtlarla yapılmaktadır. Örneğin Yıldız Savaşları filmindeki uzay savaşları sahnesi, tek tek çekilmiş 20 değişik görüntünün birleştirilmesiyle oluşturulmuştur.

Sinemada genellikle 35 milimetrelik film kullanılır. Ben Hur (1959) ve E. T. (1982) gibi büyük perdeye yansıtılan sinemaskop filmler 70 milimetreliktir. Belgesel ve amatör filmler 16 ya da 8 milimetrelik filmle çekilir. Filmin ölçüsü yansıtılacağı perdenin boyutlarına göre saptanır.

1980'lerin başlarında film çekimlerinde videolar kullanılmaya başlandı. Filmin laboratuvardan dönmesini beklemeden, bir sahnenin çekiminden hemen sonra sonucu görmeyi sağlayan bu yöntem film çekimlerine büyük bir hız ve kolaylık kazandırdı. Sözgelimi ABD'li yönetmen Francis Ford Coppola'nın Yürekten Biri {One From the Heart; 1982) filminde, stüdyoda kurulan kent görüntüsü ve renkler videoların yardımıyla anında belirlenebilmişti.

Çekimden sonra görüntülerin kaydedildiği film şeridi çeşitli işlemlerden geçer. Sahneler öyküdeki olaylara göre sırayla çekilmediğinden, görüntüler film şeridinin üzerine karışık biçimde kaydedilmiştir. Kurgucu, "iş kopyası" denilen film şeridini sahne sırasıyla kurgulayarak birleştirir. Bu işlem sırasında hoşa gitmeyen sahneler ayıklanarak yeniden çekilir. Filmdeki konuşmalar çekim sırasında canlı olarak ya da çekimden sonra seslendirme {dublaj) aşamasında kaydedilir. Müzik, gök gürültüsü ve ayak sesleri gibi efektler de sonradan eklenir. Ses kayıt işlemi ses teknisyen-lerince ayrı bir ses bandının üzerine yapılır. Kurgucu ayrı bantlarla çalışır: Üzerinde görüntülerin yer aldığı görüntü bandı ve seslerin kaydedildiği magnetik ses bandı vardır. Görüntü ve ses bantları arasında eşleme {senkronizasyon) yapıldıktan sonra, eşlenmiş seslerin tümü "ses kuşağı" denilen tek bir banda aktarılır. Ardından görüntü bandı ses kuşağıyla birlikte perdeye yansıtılan son kopyada birleştirilir. Son kopya, optik ses bandı ve pozitif film şeridinden oluşur. Ses titreşimleri film şeridinin üzerinde, görüntü karesi ile film delikleri arasına yerleştirilen, 2,5 mm eninde bir ses yoluna {optik ses kuşağı) kaydedilir. Gösterim sırasında ses yoluna düşen değişken ışık elektrik akımına dönüştürülerek sisteme bağlı yükselteçlere ve hoparlörlere aktarılır. Böylece izleyici görüntü ile sesi aynı anda algılar.

kaynak: nuveforum.net

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi bizimle paylaşın