Pages

4 Aralık 2011 Pazar

Tahran kısa film festivaline bir bakış


Kısa eserler zamanı sıkıştırarak muhatabını düşünmeye yönelten ve bu yüzden film yapımcılığında düşüncelerin aktarılmasında ve yaratıcılığın ortaya çıkmasında en ideal ve en gerekli araçlardan ve tekniklerden biridir.

 28. Uluslararası Kısa Film Festivali, dünyanın 35 ülkesinden katılımlarla 11 – 16 Ekim tarihleri arasında Tahran’da gerçekleşti.

Festivalde 110 eser ekranlarda seyircileri ile buluştu ve çoğu genç sayılan yapımacılar, sundukları eserleri ile sıkı bir rekabete girdi. Festivale en çok İran, İspanya, Fransa, Almanya, İngiltere ve Brezilya’dan eserler katıldı.

Bu eserler, festivale gönderilen 1700 eser arasından seçildi ve belgesel, deneysel, animasyonu ve milli ökyü kategorileri olmak üzere toplam dört bölümde yarıştı.

Jüri heyeti ve eleştirmenlere göre bu yıl festival senaryo, konu ve içerik bakımından oldukça zengindi, fakat icra ve teknik imkanlardan yararlanma konusunda henüz amatörlük aşamasındaydı.

Kısa film uzmanları İranlı yapımcıların belgesel bölümünde önde olduklarını ve konu seçimi ve sosyal meselelere yaklaşım itibarı ile bu yılki festivalde öne çıktıklarını belirttiler ve örnek olarak Temiz hava, İnkılap ressamı, Kimyager gibi eserlere değindiler

Tahran kısa film festivalinin yanı sıra Tahran Azadi sinemasında iki animasyon kursu ve yine bir kaç uzmanlık oturumu düzenlendi. Oturumlarda İranlı ve yabancı film yapımcıları ortak konuları detaylı tartışırken, kısa film ve belgesel sineması ile ilgili son gelişmeleri masaya yatırdılar.

Amerika’nın siyasi belgeseli, oturumların birinde ele alınan konulardan biriydi ve İranlı ve yabancı yapımcıların büyük ilgisi ile karşılaştı.

Arjantin’de siyasi belgesel sineması konusu da festivalin üçüncü gününde ele alındı. Oturuma Arjantinli yapımcı Rodrigo Villa, belgeselci Gişer Marasi ve Julia Derbole katıldı.

Marasi, Hollywood sinemasının sultası ile mücadele için yerel kültürden yararlanmaya vurgu yaparak, sosyal ve insan hakları içerikli eserlerin başta Arjantinli seyirci olmak üzere tüm insanların ilgisini çektiğini ve kendine özgü bir mevki kazanacağını, bu tür eserlerin böylece Hollywood sinemasının sultası ile mücadele edebileceğini vurgulad.

Arjantinli yapımcı Rodrigo Villa da Tahran kısa film festivalinin konuklarındandı. Villa, dünyanın çeşitli ülkelerinin yapımcıları arasındaki bağlantının milletlerin bütünleşmesinde önemli rol ifa edeceğine inanıyor. Kendisi, İran’a geliş sebebini de İranlı yapımcılarla bağlantı kurmak olduğunu, çünkü kültürel açıdan iki millet arasında ortak yönler bulunduğunu hissettiğini dile getiriyor.

Eğer İran’da bir film yapacak olursanız, konusunu nasıl seçerdiniz?sorusuna Villa verdiği cevapta, Press TV’nin yöneticileri ile yaptığı görüşmelere temas ederek şöyle diyor: Bu arkadaşlarla görüşmelerde ve yine İran ziyaretimde şu sonuca vardım ki Batı medyasının İran hakkında söyledikleri her şey yalanmış ve eğer İran’da bir eser yapmaya karar verirsem, bu eser mutlaka İran milleti hakkında olacaktır.

Uluslararası Tahran kısa film festivali 16 Ekim’de seçilen eserlerin tanıtımı ile çalışmalarını tamamladı.

Peki, kısa film nedir?

Kuşkusuz zaman endeksi, kısa ve uzun filmleri bir birinden ayırt eden en belirgin endekstir. Ancak sadece bir endeksle kısa eserleri diğer eserlerden veya belgesellerden ayırt edemeyiz.

Genelde uzun öykülü filmler daha çok eğlence veya ticaret amaçlı yapılan eserlerdir, oysa kısa filmler eğlence amaçlı olmaktan ziyade ciddi konuları içerir ve deneyim biriktirme bakımından sinema sektörünün diğer boyutlarına galiptir.

Aslında sinema sanatı kısa filmlerle şekillendi. Bahçeyi sulamak, bebeğe mama vermek, işçilerin fabrika çıkışı, trenin gara girmesi, bu filmlerin konuları oldukça basit ve sade konulardı. Tabi bu durum, Lomier kardeşler gibilerinin kısa ve öz konuşmanın üzerine vurgu yaptıkları anlamına gelmez. Esas mesele, o çağda kameraların kapasitelerinin kısıtlı olması ve yeni iletişim araçlarının nasıl kullanılacağı biliminin gelişmemiş olmasıydı.

Zamanla gelişen teknoloji ve halkın büyük ilgisi, film yapımcıları daha uzun eserlerin hazırlanmasına yöneltti. Bu yüzden 20. yüzyılın ilk yıllarında uzun filmlerin yapımına şahit olmaktayız ve bundan sonra kısa filmler, sinema sektöründe bağımsız bir bölüm olarak yerini aldı.

Daha sonraları kısa film, yavaş yavaş yapımcıların ve bu tekniğe merak saranların dikkatini çekti ve böylece yaratıcılığın ön plana çıktığı bir sektöre dönüştü.

Şimdi ise bu tür eserler dünya genelinde bir tarz olarak biliniyor ve bir çok festival, özellikle bu eserleri seyirci ile buluşturmak için düzenleniyor.

Nitekim dünyanın ünlü uzun film festivallerinde de, kısa filmler için bir bölüm ayrılıyor ve bu eserler özel olarak ödüllendiriliyor.

Günümüzde dünyanın kısa film sektörü de bu tür festivallerin ve sanat etkinliklerinin sayesinde bekasını sürdürüyor.

İran’da kısa film sektörü Ekim 1969 yılında İran Özgür Sineması adlı bir merkezde faaliyete başladı ve zamanla İran genelinde temsilcilikler kurdu.

İran’ın Kiyanuş Ayyari, Nasır Takvayi, Nasır Golamrızayi, Muhammed Ali Seccadi gibi ünlü yapımcıları çalışmalarını bu sektöre girerek başladı ve zamanla profesyonel sinemas sektörüne geçti.

İslam inkılabı zafere kavuştuktan sonra merkezin adı İran Gençler Sineması Derneği şeklinde değişti ve İranlı genç yetenekler bu kurumun yardımı ile belgesel, öykü ve animasyon gibi dallarda kısa eserler yapmaya başladı.

Günümüzde kısa film yapımcıları ve sinema sektörü yetkililerinin desteği ile bu sektör daha da önem kazandı ve hatta kendine has festivali ile, uzun süreli filmler için düzenlenen festivallerin gölgesinden kurtuldu.

Gerçekte kısa film festivallerinin uluslararası düzeyde düzenlenmesi ve yapımcılara yabancı meslektaşları ile rekabet fırsatı bulması, kısa film sektörünün gelişmesine katkı sağlayacak bir çalışmadır. Öte yandan bu tür eserlerin bağımsız sinema salonlarında ve TV kanallarında yayınlanma fırsatı bulması, eserlerin seyircileri ile buluşmasına imkan tanıyacaktır.

Eleştirmenler kısa filmleri uzun eserlere kıyasla, kısa öykülerin romanlara karşı konumu veya rübainin kaside ve gazele karşı konumuna benzetiyor. Gerçi bu benzetmeler, mukayeselerin yüzeysel yönünü yansıtıyor, lakin genel bir bakışta, sinema sektörünün bu bölümünün bağımsız olması gerektiğinin önemine vurgu yapıyor.

Kısa eserler zamanı sıkıştırarak muhatabını düşünmeye yönelten ve bu yüzden film yapımcılığında düşüncelerin aktarılmasında ve yaratıcılığın ortaya çıkmasında en ideal ve en gerekli araçlardan ve tekniklerden biridir.

turkish.irib.ir
                                                                                                                                     Alıntıdır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi bizimle paylaşın