Pages

6 Aralık 2011 Salı

Ekranda kahraman değil insan görmek istiyorum


Başrolünü oynadığı 'Can' filmiyle Sundance Film Festivali'ne gitmeye hazırlanan Selen Uçer, doğal bir oyunculuğun peşinde koştuğunu ve artık kahramanlar değil, gerçek insanlar izlemek istediğini söylüyor

Selen Uçer, adını aklınızın bir köşesine not edin. Zira, önümüzdeki yıllarda adını sıkça duyacaksınız. Şu sıralar onu ‘İffet'te Gülin olarak izliyoruz. Ama o sadece diziyle yetinmiyor. Bir yandan ‘Cam' oyunuyla sahnede kendini gösteriyor, diğer taraftan Raşit Çelikezer'in ‘Can' filmiyle beyazperdede de varlığını kanıtlıyor. Üstelik film, dünyaca ünlü Sundance Film Festivali'e giden tek Türk filmi olma unvanını taşıyor. Filmde, Ayşe karakterini canlandıran, evlat edindiği çocukla baş başa kalan ve sertleşen ama hayatta yediği kazıklarla yumuşamaya başlayan bir kadını canlandırıyor Selen Uçer. Boğaziçi Üniversitesi'nde kimya bölümünü bitiren, orada Boğaziçi Üniversitesi oyuncuları'na katılan Uçer, daha sonra Amerika'da oyunculuk üzerine yüksek lisans yapan Uçer'le serüvenini konuştuk.

Okulu bitirir bitirmez Amerika'ya gitmişsiniz. Döndükten sonra sektöre girmekte zorlandınız mı?

Öncelikle Amerika'da yabancı oyuncu olarak bir şey yapmanın fantezi olduğunu anladım. Döndükten sonra da doğru üslubu bulamadım. Çalışmaya başladıktan üç sene sonra ne olup bittiğini anladım. Bu sektörde yazılmamış kurallar var.

Nedir o kurallar?

Sözde yeniliklere açık bir sektörüz. Ama hep bildiğimiz şeyler tasdiklenerek önümüze sunuluyor. Körler sağırlar birbirini ağırlar durumuna dönüşüyor. Oysa ben gençlere, orijinalliğe, yeniliklere inanıyorum. Böyle gelmiş böyle gider durumuna karşıyım.

Aslında size hep aynı tip rollerin teklif edildiğini mi ima ediyorsunuz?

Esas derdim bu. Bir rolle kariyer yapan insanlar var. Bu, bir oyuncu için ölüm demek. Özellikle bu durum kadın oyunculara daha çok diretiliyor. Çünkü kadın olmak fizikle de alakalı bir durum. O nedenle kolaya kaçılıyor. Oysa bende sekiz tane renk var.

Aslında sizi hep aynı rollerde de izlemedik...

Çünkü diretmeye çalışıyorum. Sinemada şehirli, yarı Fransız bir kadını da, Suriye sınırında çocuğunu kaybetmiş, eğitimsiz bir kadını da oynadım. Önüme fırsat gelince risk aldım. Bazıları bana "Deli, bir karakter oturt ve oradan git. Bu daha kolay" diyor. Ama izleyici samimiyet görmek istiyor. Hep cepten yenmez ki? Oyunculuğumu bitiririm. Zor bir yol seçtim.

'CAN' SUNDANCE FESTİVALİ'NDE

Yolunuz zor ama başarılarla dolu. Raşit Çelikezer'in ‘Can' filmiyle Sundance Film Festivali'ne gidiyorsunuz...

Evet, bu müthiş bir şey. Biz filmde, altı sene içinde değişen bir kadını anlatıyoruz. Sevdiği adamla evlenip, umutlu bir şekilde İstanbul'a yerleşen kadın, hayalleri gerçekleşmeyince yapayalnız kalıyor. Kendisinin doğurmadığı bir çocukla baş başa kalınca sertleşiyor. Karşısında onunla beraber yaşayan çocuğu bile görmüyor. Sonra başka birini hayatına alıp ondan da kazık yiyince hayatındaki en güzel şeyle, o çocukla bir bağ kuruyor. Çok anlatılmış bir hikâyeyi bu defa gerçekleriyle göstermeye çalıştık. Aslında toplum baskısının insanı nerelere götürebileceğini, bireylerin kendi seçimlerini yapması gerektiğini söylemeye çalıştık.

Anne ve çocuk ilişkisi anlatılmasına rağmen film ajitasyona da kaçmıyor. Bunu başarmak zor muydu?

Samimi bir şekilde işlemeye çalıştık. Hiçbir ajitasyona girmeden tüm yalınlığıyla durumların anlatılmasına karar verdik. Serdar Orçin'le karı-koca oynadığımız için ortak bir dil oluşturduk. En çok dikkat ettiğimiz şey doğal oyunculuktu. Çünkü ben artık ekranda ve sinemada kahraman değil, insan görmek istiyorum.

Sizi aslında hep dramalarda izledik ama yakın çevreniz hep komik biri olduğunuzdan bahseder. Neden komedide rol almıyorsunuz?

Komedyen bir kişiliğim ve televizyonda komedi yapmak istiyorum. Çünkü orada benim bir damarım var. Bana iyi geliyor ve coşturuyor. Şimdi bir reklam filminde rol aldım. Farklı farklı tipler çıkardık. Ben komedide doğaçlamacı biriyim.

'İFFET BİR OKUL GİBİ'

‘İffet' dizisinde Gülin karakterine hayat veren Selen Uçer, yönetmen Faruk Teber'le çalışmanın bir okul gibi olduğunu söylüyor:

"Hanımın Çiftliği'nde rol aldıktan sonra Gold Film ‘İffet'i teklif etti. Yönetmenin Faruk Teber olduğunu duyunca içinde olmak istedim. Çünkü dizi çok çabuk tüketilen bir şey olmasına rağmen, Teber bir dünya yaratmayı çok iyi biliyor. Bazen bana kızıyor. Çünkü ben ağır çalışmayı seviyorum. O ritmi bu sette öğreniyorum. ‘İffet' benim için okul gibi. Deniz Çakır tiyatrodan arkadaşım, Zuhal Olcay'la oynuyorum. Daha ne isteyeyim?"

'CAM'LA NEFES ALIYORUM'

Dolunay Soysert, Mete Horozoğlu, Deniz Çakır, Bülent Alkış'la birlikte ‘Cam' oyununda rol alan Selen Uçer, bu oyunda nefes aldığını söylüyor:

"Laçin Ceylan'ı on senedir tanıyorum. Tiyatro ve komedi benim başladığım damar. Üstelik birbirinden farklı beş kişinin ortak bir dünya yaratıp, bu kadar eğlendiği bir ortamda hiç olmadım. Laçin, çok iyi bir yönetmen. Açıkçası mış gibi şeyler izlemekten sıkılmıştım. Samimi bir iş yapıyoruz ve ben ‘Cam'la nefes aldım."

HT MAGAZİN / OYA DOĞAN
haberturk.com
                                                                                                                                       Alıntıdır....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi bizimle paylaşın