Pages

27 Kasım 2011 Pazar

Türk Sineması'na "derin operasyon" yapıldı mı?


"Medya ve Sinema Söyleşileri” başlıklı seminerinde Türk Sineması'na "derin operasyon" yapıldı mı? sorusuna yanıt arandı.

Sinema eleştirmeni Abdurrahman Şen’in, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür Müdürlüğü tarafından Atatürk Kitaplığı’nda düzenlenen “Medya ve Sinema Söyleşileri” başlıklı seminerinde, ‘Ulusal / Millî Sinema’ istikametine yönelen Türk Sineması’nın bu yönelişini engellemek için bir “derin operasyon” yapılıp yapılmadığı sorusu gündeme geldi.
Abdurrahman Şen, Türkiye’de medya ve sinemanın geçirdiği tarihî evreleri özetledikten sonra, Türk Sineması’nı etkileyen akımlar üzerinde durdu. Şen, sinema anlayışlarını ‘Ulusal Sinema’ olarak tanımlayan akımın temsilcileri ile ‘Millî sinema’ olarak tanımlayan akımın temsilcilerinin birlikte tam Türk Sineması’nı ayağa kaldıracakları bir aşamada birden bire, ‘Ulusal Sinema’nın ‘Devrimci Sinema’ya, ‘Millî Sinema’nın da ‘İslâmcı Sinema’ya dönüştüğünü söyledi.

Abdurrahman Şen, Halit Refiğ’in, bu anî değişimin, düşünmenin ve kültürü sinemaya aktarmanın önünü kapattığını söylediğini belirtti. Şen, “Halit Hoca, bu ifadesiyle, slogancılığın ideolojik anlamda sinemaya yansımasıyla bu fikrî hareketin, kültürel hareketin durduğunu ve sinemaya yumruğun, şeklin, sloganın hâkim olduğunu vurguluyordu” dedi.

Şen, bu esnada bir izleyicinin, ‘Acaba bu bir operasyon muydu?’ sorusunu sorması üzerine, “O da tartışılabilir; ama yapanlara baktığımız zaman onu da diyecek durumda değiliz. Yani bir tarafıyla bu işi yapan Yılmaz Güney, öncü; bu tarafta da Mesut Uçakan, Salih Diriklik… Yani, öyle bir yere de bağlayamıyorsun” dedi.

Aynı izleyicinin, “Millî ve Ulusal Sinema böyle bir darbe yememiş olsaydı, belki de bir güç birliği oluşacaktı ve sol ile sağın birleştiği gerçek bir Millî Sinema ortaya çıkacaktı” demesi üzerine de Şen, şunları söyledi:
“İdeolojik olarak sol-sağ demek çok önemli değil. O bizim konumuz değil; ama ülkenin okuyan, düşünen, tarihiyle, kültürüyle meşgul olan aydınları, ortak paydada buluşacaklardı ki, bu bizim ülkemiz açısından belki de (politik-ideolojik) bölünmeyi, belki de 70’li yıllardaki o ideolojik kamplaşmayı ve evlâtların, arkadaşlarımızın, kardeşlerimizin sokak ortasında şakır şakır öldürüldüğü günleri görmeyecektik belki. Yani sizin demin arada söylediğiniz ‘Acaba bir operasyon muydu’nun ucunda belki o tarafı açık. Yani bilerek, bilmeyerek, birileri buna alet ettirilmiş olabilir, ona bir şey diyemem. Çünkü çok ilginç bir şey var; İslâmcı Sinema’nın ifade edilmeye başladığı bir dönemde ve iktidarda da Millî Selâmet Partisi gibi İslâmcı bir parti bulunuyorken (o MC iktidarları dönemi), sinemamızda birden bire bir seks furyası diye bir şey başladı. Yani, ideolojik akımların dışında, bu defa bütün ideolojik akımları yok eden bir hareket ve bu hareket(le birlikte) ne İslâmcı kaldı, ne devrimci kaldı, ne millîci, ne ulusalcı… Sinema, sadece seks sineması oldu.”

Abdurrahman Şen, “Bu seks filmlerinin tam bir dayatma, bir ‘operasyon’ olduğu o gün de söylenirdi, bu gün de bu rahatlıkla söylenebilir. Yani, halkı sinemadan kopartmak, kültürden kopartmak, kültürel olarak yeni nesli düşünmekten uzaklaştırmak… ‘Sağcı-solcu… Bırak abi şurda şöyle bir film var, oraya gidelim. Bırak şimdi sağı solu’… O tarafa yönelttiler” dedi.

on5yirmi5.com
                                                                                                                                        Alıntıdır....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi bizimle paylaşın