Mesut Uçakan: Sinemada fikir olarak yerlerdeyiz!
Mesut Uçakan, 'Eksiğimiz olan ve en önemli nokta; fikir olarak, mesaj olarak yerlerdeyiz' ifadelerini kullandı
Türk sinemasının yetiştirdiği değerli yönetmenlerimizden olan ve “Kavanozdaki Adam”, “Kelebekler Sonsuza Uçar”, “Yalnız Değilsiniz”, “Zeynepler Ölmesin” ve “Reis Bey” gibi filmleri ile hafızalarda yer eden Mesut Uçakan ile sinema üzerine konuştuk. Sözü uzatmadan sohbette geçen konuları aktarıyorum.
Nerelisiniz? Sinemaya nasıl başladınız? O yıllardan ve kendinizden biraz bahseder misiniz?
Doğma büyüme Kırıkkaleliyim. Orta öğretimde şiire merak sardım. Roman ve senaryo ile de ilgileniyordum. Üniversiteyi okumak için İstanbul'a geldiğimde yolum MTTB Sinema Kulübü'ne düştü. Orada, o döneme göre Müslümanlar arasında netameli bir konu olan sinemayla ilgilenen bir grup idealist arkadaş vardı. Onlarla kaynaştık ve kendi inancımıza ve milli kültürümüze uygun nasıl sinema yapabilirliğine kafa patlattık. Açık oturumlar, söyleşiler düzenledik, çeşitli gazete dergilerde yazılar yazdık. Rahmetli Yücel Çakmaklı da aramızdaydı. Sonra reji asistanlığı falan derken profesyonel sinema hayatımız başladı ve arkasından yönetmenlik geldi. Hamdolsun bu milletin öz kültürüne katkı sunan, bir nesli yoğuran eserler vermek nasip oldu.
Rahmetli Yücel Çakmaklı'dan söz etmişken, Milli sinema hareketi devam ediyor mu? Hedefine ulaşabildi mi?
Milli Sinema hareketi, Türk Sineması'nın kendi köklerinden yoksun düştüğü bir dönemde mimli değerlere, milli bakış açısına dikkat çeken bir çabaydı. Vazifesini yaptı ve tarih sahnesinden çekildi. Ardından beyaz sinema aldı böyle bir kaygının yerini... O da fazla tutunamadı. Çünkü lafa-kavrama takılı kaldı. Oysa asıl olan özü yaşatmaktı. Her nesil kendi diliyle gelir ve kendi kavramlarını kendi üretir. Şimdi de o özü hisseden pek çok sinemacı var ama artık onlar yeni bir dille konuşuyorlar.
Sinemada yeni bir nesil yeni bir dilden bahsettiniz. Günümüzde Türk Sineması nereye gidiyor? İyiye mi, kötüye mi?
Teknik ve esteki açıdan iyiye gidiyor. Uluslararası festivallerde büyük ödüller alıyor. Dünya çekim ve kurgu teknolojisini yakından takip ediyor. Seyirci sayısını her yıl daha da katlıyor. Şikayet etmemiz gereken tek yön ki, asıl önemli olanda bu bence, fikir olarak, mesaj olarak yerlerde. İnsanın ve evrenin gerçeklerine dönük arayışları olan, siyasal ve sosyal çarpıklıklarımızı acımasızca eleştiren, tarihi sorgulayan filmlerimiz yok denecek kadar az. Kozmopolit bir zihniyet hakim vaziyette. En büyük kriterin çıkar olduğu bir toplumsal yapıda bunu yadırgamamak gerekiyor.
Türk sineması yabancı sinemalar karşısında sizce başarılı mı?
Yabancı sinema derken Hollywood sineması ise kıyas ölçümüz, elbette karşımızda bütün dünyaya pazar ağını kurmuş bir dünya devleti var. Bir de hala yerli pazarını aşamamış yeni palazlanmakta olan Türkiye var. Ölçüler aynı değil. Dolayısıyla kıyas da batıl hükmündedir. Ama estetik başarıyı dikkate alırsak ülkemiz bugün pek çok ülkeden ileridedir. Bir türlü üzerimizden atamadığımız aşağılık kompleksi, bunu görmeyi engellememeli...
Bir sinema filmine “başarılı olmuş” diyebilmemiz, nelere bağlıdır.
Başarı ölçütünüze göre değişir. Teknik olarak çok başarılı olan bir film estetik olarak berbat olabilir. Ya da bakışı, yorumu, fikri zikri güzeldir ama anlatımı ucuzdur. Ya da tam tersi… Filmin oyunculukta, rejide, kurguda, müzikte, görsel efekte, mikste v.b. kaç ayar olduğunu işin erbabı bilir. Filmin gördüğü ilgiye, hasılata bakarak iyi film kötü film ayırımı yapanlar ise ayrı bir tartışma konusu. Bana göre en iyi film Allah'a götürücü vasfına sahip, ama bunu güzel bir dille anlatan filmdir. Bu cümle, kime nasıl gelir bilemiyorum, ama benim maksadımı anlayan kaç kişi çıkar merak ediyorum. Böyle olunca böyle bir başarı örneği de yok denecek kadar çok az olacaktır haliyle. Ben böyle bir başarının nelere bağlı olduğundan söz edebilirim ama kitaplık bir çalışma gerekir.
Bugüne kadar kaç sinema filmi yaptınız?
Belgesel ve dizileri saymazsak irili ufaklı 17 sinema ve televizyon filmi var filmografimizde.
Sizi Mesut Uçakan yapan filminiz hangisi?
Bizi bir film Mesut Uçakan yapmadı. Mesut Uçakan algısının oluşmasında kuşkusuz hepsinin ayrı bir yeri var. Kavanozdaki Adam; Yalnız Değilsiniz; Kelebekler Sonsuza Uçar; Reis Bey; hepsi de o günün medyasında çok geniş yer aldı. Anka Kuşu, Ölümsüz Karanfiller, Anne Ya da Leyla'dan da epey söz edildi. Ama kastınız Uçakan'ı fikren, zikren ve estetik olarak şekillendiren bir çalışmamdan söz ediyorsanız, her çalışma benim için lif lif dokuduğum bir çilenin vazgeçilmez hücreleridir, damarlarıdır, organlarıdır.
Yeni bir dizi çalışmasıyla gündemdesiniz. Biraz bu çalışmadan bahseder misiniz?
Hayat Yokuşu isimli bir dizi. TRT'1de hafta içi her gün 17.30'da yayına giriyor. Güzel bir aile ve bir mahalle dizisi. Bize iyice unutulmaya yüz tutan sıcak ebevyn ilişkilerini, dostluk ve komşuluk ilişkilerini verme çabasında. Hep dizilerden şikayet ederdik aile mefhumunu berhava ediyor diye. Bakalım bu sızlananların Hayat Yokuşu'na ilgisi nasıl olacak?
Yeni bir sinema filmi çalışmanız var mı? Varsa konusu nedir? Hangi aşamada?
Artık ses getirecek bir proje olursa sinema benim için anlamlı. Bu meyanda üzerinde çalıştığım birkaç proje var. Ama henüz yapım aşamasına dönüşmedi. O aşamaya gelmeden de sözünü etmek doğru değil. Beklentiye girenler oluyor gerçekleşmeyince da yalancı çobana dönüyoruz.
Bir de her ayın ilk cumartesi toplantılarınız var? Bundan bahseder misiniz?
Sinemacı olmak ve Müslüman olmak gibi iki vasfı taşıyan yönetmen, oyuncu, kameraman, müzisyen, senarist, sinema yazarı gibi profesyonel arkadaşlarla amatör gençlerin harmanlandığı aylık bir kahvaltı bu... Sinemayı hem güncel gelişmeleri ile hem de vahiy kültürüne göre konuşmaya çalışıyoruz. Ama şimdilik Rizayıbari için bir araya gelmenin lezzetini yaşıyoruz. Şu sıra tatildeyiz.
Son olarak okuyucularımızla paylaşmak istediğiniz bir şey var mı?
Bütün okuyucularımızın Ramazanı şeriflerini tek tek kutluyor ve bu mübarek ayın alemi İslâm'a getirdiği rahmet ve berekete layık olmaları için dua ediyorum.
kaynak : netgazete.com
Mesut Uçakan, 'Eksiğimiz olan ve en önemli nokta; fikir olarak, mesaj olarak yerlerdeyiz' ifadelerini kullandı
Türk sinemasının yetiştirdiği değerli yönetmenlerimizden olan ve “Kavanozdaki Adam”, “Kelebekler Sonsuza Uçar”, “Yalnız Değilsiniz”, “Zeynepler Ölmesin” ve “Reis Bey” gibi filmleri ile hafızalarda yer eden Mesut Uçakan ile sinema üzerine konuştuk. Sözü uzatmadan sohbette geçen konuları aktarıyorum.
Nerelisiniz? Sinemaya nasıl başladınız? O yıllardan ve kendinizden biraz bahseder misiniz?
Doğma büyüme Kırıkkaleliyim. Orta öğretimde şiire merak sardım. Roman ve senaryo ile de ilgileniyordum. Üniversiteyi okumak için İstanbul'a geldiğimde yolum MTTB Sinema Kulübü'ne düştü. Orada, o döneme göre Müslümanlar arasında netameli bir konu olan sinemayla ilgilenen bir grup idealist arkadaş vardı. Onlarla kaynaştık ve kendi inancımıza ve milli kültürümüze uygun nasıl sinema yapabilirliğine kafa patlattık. Açık oturumlar, söyleşiler düzenledik, çeşitli gazete dergilerde yazılar yazdık. Rahmetli Yücel Çakmaklı da aramızdaydı. Sonra reji asistanlığı falan derken profesyonel sinema hayatımız başladı ve arkasından yönetmenlik geldi. Hamdolsun bu milletin öz kültürüne katkı sunan, bir nesli yoğuran eserler vermek nasip oldu.
Rahmetli Yücel Çakmaklı'dan söz etmişken, Milli sinema hareketi devam ediyor mu? Hedefine ulaşabildi mi?
Milli Sinema hareketi, Türk Sineması'nın kendi köklerinden yoksun düştüğü bir dönemde mimli değerlere, milli bakış açısına dikkat çeken bir çabaydı. Vazifesini yaptı ve tarih sahnesinden çekildi. Ardından beyaz sinema aldı böyle bir kaygının yerini... O da fazla tutunamadı. Çünkü lafa-kavrama takılı kaldı. Oysa asıl olan özü yaşatmaktı. Her nesil kendi diliyle gelir ve kendi kavramlarını kendi üretir. Şimdi de o özü hisseden pek çok sinemacı var ama artık onlar yeni bir dille konuşuyorlar.
Sinemada yeni bir nesil yeni bir dilden bahsettiniz. Günümüzde Türk Sineması nereye gidiyor? İyiye mi, kötüye mi?
Teknik ve esteki açıdan iyiye gidiyor. Uluslararası festivallerde büyük ödüller alıyor. Dünya çekim ve kurgu teknolojisini yakından takip ediyor. Seyirci sayısını her yıl daha da katlıyor. Şikayet etmemiz gereken tek yön ki, asıl önemli olanda bu bence, fikir olarak, mesaj olarak yerlerde. İnsanın ve evrenin gerçeklerine dönük arayışları olan, siyasal ve sosyal çarpıklıklarımızı acımasızca eleştiren, tarihi sorgulayan filmlerimiz yok denecek kadar az. Kozmopolit bir zihniyet hakim vaziyette. En büyük kriterin çıkar olduğu bir toplumsal yapıda bunu yadırgamamak gerekiyor.
Türk sineması yabancı sinemalar karşısında sizce başarılı mı?
Yabancı sinema derken Hollywood sineması ise kıyas ölçümüz, elbette karşımızda bütün dünyaya pazar ağını kurmuş bir dünya devleti var. Bir de hala yerli pazarını aşamamış yeni palazlanmakta olan Türkiye var. Ölçüler aynı değil. Dolayısıyla kıyas da batıl hükmündedir. Ama estetik başarıyı dikkate alırsak ülkemiz bugün pek çok ülkeden ileridedir. Bir türlü üzerimizden atamadığımız aşağılık kompleksi, bunu görmeyi engellememeli...
Bir sinema filmine “başarılı olmuş” diyebilmemiz, nelere bağlıdır.
Başarı ölçütünüze göre değişir. Teknik olarak çok başarılı olan bir film estetik olarak berbat olabilir. Ya da bakışı, yorumu, fikri zikri güzeldir ama anlatımı ucuzdur. Ya da tam tersi… Filmin oyunculukta, rejide, kurguda, müzikte, görsel efekte, mikste v.b. kaç ayar olduğunu işin erbabı bilir. Filmin gördüğü ilgiye, hasılata bakarak iyi film kötü film ayırımı yapanlar ise ayrı bir tartışma konusu. Bana göre en iyi film Allah'a götürücü vasfına sahip, ama bunu güzel bir dille anlatan filmdir. Bu cümle, kime nasıl gelir bilemiyorum, ama benim maksadımı anlayan kaç kişi çıkar merak ediyorum. Böyle olunca böyle bir başarı örneği de yok denecek kadar çok az olacaktır haliyle. Ben böyle bir başarının nelere bağlı olduğundan söz edebilirim ama kitaplık bir çalışma gerekir.
Bugüne kadar kaç sinema filmi yaptınız?
Belgesel ve dizileri saymazsak irili ufaklı 17 sinema ve televizyon filmi var filmografimizde.
Sizi Mesut Uçakan yapan filminiz hangisi?
Bizi bir film Mesut Uçakan yapmadı. Mesut Uçakan algısının oluşmasında kuşkusuz hepsinin ayrı bir yeri var. Kavanozdaki Adam; Yalnız Değilsiniz; Kelebekler Sonsuza Uçar; Reis Bey; hepsi de o günün medyasında çok geniş yer aldı. Anka Kuşu, Ölümsüz Karanfiller, Anne Ya da Leyla'dan da epey söz edildi. Ama kastınız Uçakan'ı fikren, zikren ve estetik olarak şekillendiren bir çalışmamdan söz ediyorsanız, her çalışma benim için lif lif dokuduğum bir çilenin vazgeçilmez hücreleridir, damarlarıdır, organlarıdır.
Yeni bir dizi çalışmasıyla gündemdesiniz. Biraz bu çalışmadan bahseder misiniz?
Hayat Yokuşu isimli bir dizi. TRT'1de hafta içi her gün 17.30'da yayına giriyor. Güzel bir aile ve bir mahalle dizisi. Bize iyice unutulmaya yüz tutan sıcak ebevyn ilişkilerini, dostluk ve komşuluk ilişkilerini verme çabasında. Hep dizilerden şikayet ederdik aile mefhumunu berhava ediyor diye. Bakalım bu sızlananların Hayat Yokuşu'na ilgisi nasıl olacak?
Yeni bir sinema filmi çalışmanız var mı? Varsa konusu nedir? Hangi aşamada?
Artık ses getirecek bir proje olursa sinema benim için anlamlı. Bu meyanda üzerinde çalıştığım birkaç proje var. Ama henüz yapım aşamasına dönüşmedi. O aşamaya gelmeden de sözünü etmek doğru değil. Beklentiye girenler oluyor gerçekleşmeyince da yalancı çobana dönüyoruz.
Bir de her ayın ilk cumartesi toplantılarınız var? Bundan bahseder misiniz?
Sinemacı olmak ve Müslüman olmak gibi iki vasfı taşıyan yönetmen, oyuncu, kameraman, müzisyen, senarist, sinema yazarı gibi profesyonel arkadaşlarla amatör gençlerin harmanlandığı aylık bir kahvaltı bu... Sinemayı hem güncel gelişmeleri ile hem de vahiy kültürüne göre konuşmaya çalışıyoruz. Ama şimdilik Rizayıbari için bir araya gelmenin lezzetini yaşıyoruz. Şu sıra tatildeyiz.
Son olarak okuyucularımızla paylaşmak istediğiniz bir şey var mı?
Bütün okuyucularımızın Ramazanı şeriflerini tek tek kutluyor ve bu mübarek ayın alemi İslâm'a getirdiği rahmet ve berekete layık olmaları için dua ediyorum.
kaynak : netgazete.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Düşüncelerinizi bizimle paylaşın