Pages

10 Aralık 2012 Pazartesi

Bilal Babaoğlu ile Röportaj


İnternet dizileri TV'leri ele mi geçiriyor?
Yeni nesil internet dizileri televizyon dizilerini ele mi geçiriyor? Ve daha pek çok soru
Çağımızın uyku hapı dizilerin hareket alanı gittikçe genişliyor.

Önce ekran sonra internet gelecekte ne olacak???

Neden izleyici televizyon dizilerinden uzaklaşıyor, internetten dizi izliyor? Yeni nesil internet dizileri televizyon dizilerini ele mi geçiriyor? Ve daha pek çok soru. Bilal Babaoğlu ile bu soruların cevaplarını bulmaya çalıştık. Dün ön duyurusunu yaptığım bu röportajın işte o ilk bölümü

USTAM AYHAN SONYÜREK’TİR VE BANA ÇOK EMEĞİ GEÇMİŞTİR

Klasik bir soruyla başlayalım önce Bilal Babaoğlu’nu tanımayanlara kısaca tanıtalım ve senaryo -yolculuğunun nasıl başladığını anlatalım istiyorum. Bildiğim kadarıyla senaryo işiyle bu kadar iç içe olmadan önce bir gazetecilik geçmişiniz var. Oradan bir anda kendinizi senaryo yazarken bulmadınız sanırım. Bize bu yolculuğunuzun nasıl başladığını anlatır mısınız? 

Bilal Babaoğlu; Genç yaşımdan beri anne baba uyarısına rağmen televizyonu “yakından” izleyen biriydim. Televizyonun içine girecek gibi kendimi o halin içinde görürdüm o büyüye çok erken kapıldım. Lise yıllarında bile amatör hikâyeler yazar ve lisemizin( sinema salonu olan, sinema kültürü olan bir yatılı okuldu) sahnesinde skeçler yazar sahnelerdim.

Sinema okumak için üniversiteye girdim ama puanım gazetecilik bölümüne yetti. Üniversite yıllarında bir yandan gece muhabirliği yaparak öğrenciliğimi tamamladım. Foto muhabirlik yaptım, amatör olarak fotoğrafla uğraştım. 99 Depremi sonrası bölgede çocuklara fotoğraf dersleri vermek üzere bir derneğin temsilcisi olarak Düzce’ye gittim. Benim fotoğraf dersi verdiğim çocuklara sinema ve senaryo dersleri vermek üzere senarist Ayhan Sonyürek de oradaydı. Onunla çok iyi dost arkadaş olduk. Beni çırak olarak yanına aldı ve Kurşun Yarası dizisinde senaryo asistanı olarak başladım. Bir sene sonra Ayhan yönetiminde Sil Baştan dizisini yaptık. Sonra benim kendi maceram başka dizilerle de devam etti. Ustam Ayhan Sonyürek’tir ve bana çok emeği geçmiştir.

SENARİST DEĞİL YAZICI HALİNE GETİRİLDİK

İnternet üzerinden dizi yapmak fikri nasıl doğdu peki.

Bilal Babaoğu;  Çok izlenmiş dizilerde yazmış olmama rağmen son zamanlarda her nereye yeni bir hikaye göndersem hikayelerim “izleyici henüz bu hikayelere hazır değil, tv için marjinal” vb gerekçelerle kabul edilmedi. Ben onların benden yazmamı istedikleri gibi yazmaya çalıştığımda ise beceremedim. Televizyonda bütçeler gittikçe büyüdü risk büyüdükçe projeye karışan burnunu sokanlar çoğaldı ve hikâyeler bozulmaya başladı. Hikâyeciye anlatma hazzı mutluluğu vermez hale geldi. Birçok meslektaşım benzer dertlerden sıkıntılı. Senarist değil yazıcı haline getirildik. Ben de iyi veya kötü olsun kendi anlatmak istediğimi kendi anlatmak istediğim gibi yapmak istedim. Benim gibi düşünen başka senarist arkadaşlarımla bu fikri paylaştım destek olanlarla yola çıktık.

Dizileri netten izleyen bir nesil var bu durum sosyal bir vaka.

Hayatın şartlarından ya da alışkanlığı o yönde geliştiğinden ötürü diziyi netten izliyor böyle bir nesil var. O nesil halen “kerhen” televizyon için üretilen tv formatında işleri netten izliyor. Ama o neslin asıl beklentisi doğrudan net için üretilmiş eserler izlemek olduğunu biliyoruz. Çünkü nette de 90 dakika diziyi atlayarak vs izliyor. Dünyada video tv den nete doğru evrilmekte bizde de öyle olacak bu kaçınılmaz. Henüz bizim yapım şirketleri risk alıp bu alana yatırım yapmıyor ama çok kısa zamanda yapacaklardır. Ben izleyiciye ulaşmasını istediğim anlatmak istediğim hikâyeyi para alarak değil, gerekirse üstüne para koyarak anlatma heyecanında olan bir hikâyeciyim. Homeros para versen susmaz. Televizyon piyasası, bu heyecanlarla duygularla yazan çok değerli senaristlerimizi yıprattı, küstürdü.

Tv ekranlarında kaleminizi hep dram ağırlıklı gördük, daha ziyade toplumun bazı yaralarına vurgu yapan işlerde. Şimdiyse bambaşka bir konuyla karşımızdasınız. Biraz romantik komedi, biraz chick-lit yansıması var yaptığınız dizide. İnternet üzerinden yayınladığınız dizinizi tanımlarsanız siz ne derdiniz?

Az romantik, az komik, azıcık erotik ve ekonomik dizi): diye tanımlıyorum. Romantik komedi türünde bir dizi evet. Ama nette olduğundan biraz erotiklikten ne çıkar diye düşündük.

BURADA DA REYTİNG CANAVARI PEŞİMİZDE

İlk bakışta çok kolay ama aslında zor olan bir şeyi hayata geçirmişsiniz bize biraz risklerini ve avantajlarını anlatabilir misiniz?

Bilal Babaoğlu; Televizyonda iş yapmak için göze aldığımız risklerden daha fazla bir risk üstlenmedim. Televizyon piyasasında herkesten önce senaristler risk üstlenir. Birkaç projem direkten dönüp onca emeğim heba olduktan sonra “ e ben bu emeği kendim için harcasam, kendi kanalımı oluştursam” diye düşündüm ve hikâyemiz öyle başladı.

Bizim işimiz hayal satmak. Ben o hayale inandım ki onu gerçekleştirmek için para yatırdım. Bu bir risktir. Ben bu riski göze aldığım o projeye inandığımdan o projeye emek veren diğer sanatçı arkadaşlarım, oyuncular, yönetmen yardımcım, görüntü yönetmenim ve herkes inandı. Hepsi de tecrübeli insanlar. İyi işler de böyle çıkıyor. Televizyon piyasasında herkesten önce senaristler risk üstlenir. Çok az miktardaki avansla aylarca bir projeyi oluşturmak için kafa patlatır. Ona verilen para sadece yazı işçiliğinin emeğini ya karşılar ya karşılamaz. Yapımcı ve kanallar çıkan projeye göre muslukları açar ya da açmaz. Ama senarist hem emek verir hem de zaman kaybeder. Birkaç projem direkten dönüp onca emeğim heba olduktan sonra “ e ben bu emeği kendim için harcasam, kendi kanalımı oluştursam” diye düşündüm ve hikâyemiz öyle başladı.

Burada da reyting canavarı peşimizde, izleyiciye ulaşmasaydı reklam ve sponsor bulamazdık. Çok şükür biz o tehlikeyi atlattık. Dizimiz çok kısa zamanda fark edildi ve günden güne artan izleyici kitlesine ulaştı ki henüz 1. Bölümünü yayınladık. Hikâyemize güveniyor, inanıyorduk. İnternette en önemli değer “samimiyet” izleyici projenin bu içtenliğini gördü. İzleyici bulan diziyi reklam veren de bulacaktır.

Nette dizi yapmanın en başta senarist, yönetmen, oyuncu gibi yaratı işler yapan sanatçılar için çok büyük avantajları var. Farklı, cesur işler yapma, kendini geliştirme imkânı sunuyor. Neden risk edilen büyük para değil. Kısa etkili işler yapmak zorundasınız, iyi veya kötü hemen karşılığını alırsınız. İzleyici ile doğrudan iletişim imkânınız var. Mesaj atar diziye dahil müdahil olur, olması da lazım.

TELEVİZYONDA EN SAHTE KARAKTERLER KADINLAR

Bilal Bey, son yıllarda romantik komedi türüne ilginin bir hayli fazla olduğunu görüyoruz. Bu türün kitap satışlarındaki oranı ve bu edebiyat türüne her geçen gün yeni yazarların katılması bu türe ilginin küçümsenmeyecek boyutta olduğunu gösteriyor. Hatta bir adım ilerisi bu türün forumları var. Azımsanmayacak okurlara sahipler. Bu türü yazanda okuyanda çoğunlukta kadın. Oysa durum Televizyon ekranlarına yansıyınca öyle olmuyor. Romantik komedi türünde yapılan Televizyon dizileri diğer diziler gibi ilgi görmüyor. Sanalına da, kitabına da, daha fazla ilgi gösteren kadın Televizyondakini izlemiyor. Siz bunu neye bağlıyorsunuz? Sizin yaptığınız dizininde romantik komediye daha yakın olduğu düşünülürse böyle bir tercihin sebebini kadınların sanal dünyada bu türe daha fazla ilgi göstermesi olarak yorumlayabilir miyiz? Romantik komedinin internet dizi kuşağı temsilcisi olmak gibi bir düşünceniz var mı?

Bilal Babaoğlu; Romantik komedi türünün nette daha fazla izlendiğine dair bir verim yok ama ben de kendi çevremden komik olanının daha çok izlendiğini gözlemliyorum. Bu niye böyle bilmiyorum bence o meseleyi sosyologlara, iletişim bilimcilere bırakalım, biz dalgamıza bakalım):

Kadınlar romantik ve komik olanı sever, bu doğru sinemada da öyleydi, tv de de nette de öyle olacaktır. Çünkü kadınların dünyaya bakışı genel olarak iyimser, sıcak, renkli ve eğlencelidir. Biz de romantik komedi genel olarak çok başarılı olamıyor-du. Bu da doğru. Birçok nedeni vardır. Ben kendi işim penceresinden baktığımda en önemli neden olarak, o türün hakkıyla yerelleştirilemediğini fazla Amerikan koktuğunu söyleyebilirim. İyi yapılamıyor. Oysaki 1970 lerde sinemamızda çok iyi örnekleri var.

Ben izleyici olarak popüler kültürde temsili doz aşımına ulaşan domestik, naif, anaç, vefakâr, cici kız kadın rollerinden fena sıkıldım. Bir zamanlar Müjde Ar vardı. Televizyonda Kara Melek vardı. Artık bu kadınlar yok. Ama hayatta var. Televizyondaki en sahte karakterler kadınlar. Birçoğu yaşamıyor, hayatta karşılığı yok. Farklı işler kadın karakterleriyle kendini gösterir. Televizyon tarihine geçecek fenomen kadın karakterleri yaratamadık. Varsa da çok azdır.

Biz bu projeye başlarken cesur, farklı renkli bir kadın yaratma motivasyonuyla yola çıktık. Gizem karakteri birçok yönüyle bizden biri. Bir öğretmen, bir orta sınıf. Televizyon kadınların en önemli farkı “cinselliğini” yaşamak istemesi, bunu talep ediyor. Kadın merkezde bir hikâye kurduk. Cinsellik, aşk dünyasına kadın inceliğinde, bakmaya özen gösteriyoruz. Senaristlerimiz kadınlar. Ben bu hikâyeyi kadınların yazmasını doğru buluyorum. Kendi yazdıklarım dahil başka erkek yazarların yazdığı bölümleri beğenmedim. Erkek dili, cinsel alanda kaba geliyor bana.

Amerikan dizilerine imrenerek bakmaktan bıktım. Bizler daha iyilerini de yapabiliriz. Yapımcılar, Tv sahipleri bu sektöre emek verenler kadar cesur olsun yeter.

Senarist olarak televizyonda genel olarak drama yazarlığı yaptım doğru. Ama televizyonda da en çok o tür var. Ben hep komedi yazmaya imrendim, heves ettim. Yazdığım dramalar içindeki komik karakterleri ( bir de kötü adamları) daha çok sevdim aslında. İnternette romantik komedi türü yapmaya devam eder miyiz bilmiyorum. Öyle bir kararlılığımız yok. Ama mutlaka cesur, farklı türlerde işler yapma niyetimiz var. Televizyona taşınamayan ama genç izleyicilerin izlemekten keyif aldığı her tür olur. İzlemekten heyecan duyduğum işler yapmak istiyorum. Amerikan dizilerine imrenerek bakmaktan bıktım. Bizler daha iyilerini de yapabiliriz. Bu sektörden para kazananlar (yapımcılar, tv sahipleri) bu sektöre emek verenler kadar cesur olsun yeter.

Türk televizyonlarının içindeki durum ve izleyicinin dizi tercihlerinin değişme nedenleri ile kaldığımız yerden devam edeceğiz. Bugünlük burada kesiyor bu önemli sohbetin arkasını yarına bırakıyoruz.

oyatekin@gmail.com

https://twitter.com/#!/oyatekin (@oyatekin)

http://yurthaber.mynet.com/yazarlar/tum/1/o.tekin35
kaynak: mynet.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi bizimle paylaşın