Pages

5 Mart 2012 Pazartesi

Sicko filmi yönetmeni michael moore ile yapılan röportaj


"Sicko" adlı yeni filmi ile ABD'deki sağlık sistemini eleştiren ABD'li yönetmen Michael Moore, ABD'deki sağlık sisteminin kâr ve hırsa dayandığına dikkat çekerek, "Konu insanların sağlığı olunca kâr amacı ortadan kalkmalıdır." diyor.

ABD'li muhalif yönetmen Michael Moore'un yeni filmi "Sicko", çoğu zaman acımasız ve her zaman kâr amaçlı Amerikan sağlık sistemini gözler önüne seren bir portre... Filmde, günlük yaşamda insanların tıbbi bakımla ilgili karşılaştıkları sıra dışı ve üzücü olaylar anlatılıyor.11 Eylül saldırıları sonrası enkaz kaldırma çalışmalarında zehirli maddeler nedeniyle hastalanan kişileri tedavi olmaları için Küba'ya götüren Moore, filmde iki ülkenin sağlık sistemlerini karşılaştırıyor ve halkına hem ücretsiz hem de kaliteli hizmet sağlayan Küba'nın sağlık sisteminin ABD'den çok daha üstün olduğunu belgelerle gözler önüne seriyor. Moore, ABD'deki sağlık sisteminin kâr ve hırsa dayandığına dikkat çekerek "Konu insanların sağlığı olunca kâr amacı ortadan kalkmalıdır." diyor. Michael Moore ile "Sicko" hakkında gerçekleştirilen röportajı Hekim Postası okuyucuları ile paylaşıyoruz...


- Neden sağlık sistemi hakkında bir film? Zaten herkes kötü olduğunu bilmiyor muydu?

Bu filmi yapmaya başladığımızda beraber çalıştığım kişilere söylediğim şeylerden biri "İnsanlara sistemin ne kadar kötü olduğunu söylememize gerek yok, çünkü bunu zaten biliyorlar" olmuştu. Bu filmde Bush'un ne kadar alçak bir başkan olduğunu gösterecektik.


- Filmle ilgili fikri nerden buldunuz?

Bu filmi yapma düşüncesi 1999'da oluşmuştu. Bir taslak yazdım ve o zaman birkaç sahnesini bile çekmiştik. THE AWFUL TRUTH adlı bir televizyon programım vardı. İlk bölümünde sigorta şirketine organ nakli masraflarını ödetmekte zorluk çeken bir adamı çekmiştik. Birkaç gün içinde adamın hayatını kurtarıp ameliyata girmesini sağlamıştık. Bundan bir film yapabilir miyiz diye düşündük. 10 kişi seçip her birine 10'ar dakika ayırarak yapabilirdik. Sonra Columbine olayı meydana geldi ve o filmi yapmak için bunu erteledik. Sonra Irak savaşı başladı ve bu konuda bir film yapmak daha acil duruma geldi. Ama bu film her zaman aklımızın bir köşesinde vardı.

- Web-sitenize giren okuyuculardan kendi sağlık sistemi sorunları hikayelerini anlatmalarını isteyerek başladınız. İçlerinden yankı bulan oldu mu?

Evet. İnsanlar veya işverenleri sisteme ödemelerini yapsa bile yardım almayı veya alınan yardımın ödemesini almayı zorlaştıran sinir bozucu bir bürokrasi vardı. En büyük söylentilerden biri özel sektörün daha iyi olduğuydu çünkü daha az bürokrasi var ve daha etkilidir. Aslında tam tersi şekildedir, özellikle sağlık sektöründe. Sağlık sistemi şirketleri bütçelerinin yüzde 25'ini evraklara, idari masraflara ve diğer bürokratik işlemlere ayırırlar. Oysa ki Medicare ve Medicaid idari masraflara sadece yüzde 3 civarında para ayırırlar.

- Bu hikayelerden binlercesini okudunuz. Sizi nasıl etkilediler?

Çok zordu. "Yardım alamazsam öleceğim..." veya "Annem ölüyor..." diyen insanlar vardı. Ne yapabileceğiniz konusunda çaresiz kalıyorsunuz ve bu film için çalışan herkesi derinden etkiledi. Filmin çoğunun bu korku hikayelerine odaklanmayacağını da biliyorduk. Ama bunların hiçbirinin Kanada'da olsalardı yaşanmayacağını açıklayabilirdik. Ve yazan bazı insanlara göre sınır sadece birkaç mil kuzeydeydi.

- Sağlık sistemindeki karışıklığın sorumlusu kimdir? Amerikan hükümeti mi? Büyük ilaç şirketleri mi? Yoksa başka bir şey mi?

 Sistemin kendisidir. Büyük oranda sistem kâr ve hırsa dayanmaktadır. Konu insanların sağlığı olunca kâr amacı ortadan kalkmalıdır. Biri eğitim sisteminin kâr amaçlı olması gerektiğini söylese o kişiye Mars'tan gelmiş gibi bakarlardı. Kimse su işlerinin kâr amaçlı olmasını söylemez. Su olmadan yaşayamazsınız. Sağlık sistemi de aynı şekilde olmalı. Ve diğer ülkelerde bu böyle.

- Sicko'yu yapmak için bir seneden fazla zaman harcadıktan sonra Amerikan sağlık sistemini geliştireceğine inandığınız en önemli üç şey nedir?

Özel sağlık sigortası şirketlerini elememiz gerekiyor. Bu herkesin ihtiyacı olduğu tıbbi bakımı almalarını sağlayacak en önemli adımdır. İlaç şirketlerinin de ConEd gibi düzene sokulmaları gerekiyor. Birçok insanın yaşamak için ilaçlara ihtiyacı var. Ama ilaç şirketlerinin fiyatları yükseltmesine izin verip yaşamak için bu ilaçlara gereksinimi olan insanların bunları alamamasına neden olmak bir suçtur. Son olarak sağlık sisteminin de halkın elinde olması gerekir. Aynı itfaiye veya polis teşkilatlarının Halliburton gibi özel bir şirket yerine halkın elinde olduğu gibi. Hepimizin bu konulara özen göstermesi gerekiyor.

- Film yapabilmek için sigortaya ihtiyacınız var. Sicko için bu işler nasıldı?

Tahmin edebileceğiniz gibi sigortacılık sektörüyle ilgili bir film yapıyorsanız filminizi yapmak için sigorta bulmak pek kolay olmuyor. Bizi sigortalama konusunda pek istekli olmadılar. Herkes için iyi bir sağlık sigortası yaptırabildik ama hataları ve eksiklikleri kapsayan "üretim sigortası" adı altındaki durumla. Tüm büyük şirketler bizi reddetti.

- Filme çektiğiniz Amerikalıların hikayelerinde olumlu gelişme gösteren oldu mu?

Evet. Sağlık sigortası şirketleriyle mücadele içinde olan birkaç kişi doğru şeyleri yaparak sonunda rahatladılar. Sigorta şirketinden ambulans faturasını ödemesini isteyen Laura "hayır"ı bir cevap olarak kabul etmedi ve sonunda Mavi Haç yumuşadı. Çok şişman veya çok zayıf oldukları için reddedilen iki genç onları sigortalamak isteyen şirketler buldular. Maria Wantanabe duruşmasıyla ilgili küçük bir rahatlık yakaladı ve şimdi temyize gidiyor. Avukatı iyimser. Önemli olan neden insanlar hakları olan şeyi almak için böyle mücadele veriyorlar? Sağlık konusunun bir insanlık hakkı olduğunu ne zaman fark edeceğiz?

- Önceki filmlerinizin aksine Sicko'nun  çoğunu denizaşırı yerlerde çektiniz. Bunlardan neler öğrendiniz?

Gözleri açan, canlandırıcı ve üzücü bir filmdi. Öğrendiğimiz şeyler karşısında hep şaşırdık. Konuyu iyi bildiğimizi düşünüyorduk ama her köşeyi döndüğümüzde yeni bir şeyle karşılaştık. Üzücüydü çünkü Amerikalılar olarak "dünyadaki en zengin ülkeyiz. Neden sağlık hizmetlerimiz parasız değil?" diye düşünüyoruz. Amerikalıların yüzde 80'inin pasaportları yok. Yani çoğumuz dünyayı gezip neler döndüğünü göremiyoruz. Görmezden gelmek iyi bir şey değildir. Tüm bilgileri toplamadan en iyi kararları veremezsiniz. Bu günlük yaşamda da böyledir, politik yaşamımızda da böyledir.

- Şu noktada tutarlı bir sağlık sistemi planı olan bir aday var mı? Yoksa sadece belirsiz genellemeler mi yapıyorlar?

Evet, gerçek sorunla ilgilenmek istemiyorlar gibi görünüyor. Bu çok üzücü. John Edwards çok ilgili görünen kişilerden birisi ve planı ödediğimiz vergileri özel sigorta sektörünün ceplerine doldurmak gibi görünüyor. Çözüm bu değildir. Obama henüz planını oluşturmadı ama iyi bir şeyle ortaya çıkacağını düşünüyorum. Ve tabi henüz yarışa girmemiş ama 2000'de ofisi kazanan aday var. Onun bu konuda 2003'te söyledikleri en iyisiydi.

- Politik uzmanlar, özel kâr grupları ve büyük şirketler filmlerinize sıkça saldırıyorlar. Sicko ile ilgili olarak sizinle kimler savaşacaktır?

İnsanların sefaleti ve hastalıklarından kazanç elde edenler bu filmden hoşlanmayacaktır. Sicko yaptığım filmler içinde en geniş izleyici kitlesine ulaşabilir çünkü birçok insan politik görüşü ne olursa olsun bu konu yüzünden etkilenmektedir.

- Tartışmalar yaratan kişi imajınızın zarar göreceğini düşünüyor musunuz?

Neden tartışmalar yaratan biri olduğumu söylüyorlar? Ne yaptım ki? Ülkemde insanların yaşadığı bir sorunu gözler önüne seren bir film yaptım. Bir başka filmimde Columbine Lisesi'nde öldürülen bir avuç çocuktan bahsettim çünkü bir daha böyle bir şey olmasını istemiyordum. Erken bir tahminde bulunarak Amerikan vatandaşlarına Oscar ödül töreninde sahneden kitlesel imha silahlarıyla ilgili bize yalan söylendiğini söyledim ve yuhalandım. Bugünlerde birçok Cumhuriyetçi beni sokakta durdurup benden özür diliyor. Onlara kral çıplak demiştim ama beni yeni anlıyorlar.

kaynak: ebto.org.tr

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi bizimle paylaşın