Pages

9 Mart 2012 Cuma

Diziler sinemayı tetikleyebilir


İstanbul Film Festivali direktörü Azize Tan, 31 Mart'ta başlayacak festivalle ilgili bilgi verirken, dizi sektörünün popülaritesinin de sinemayı tetikleyebileceğini söyledi.

 31. İstanbul Film Festivali''nde 200'ün üzerinde film sinemaseverlerle buluşacak. Festival direktörü Azize Tan, 8 Mart'ta üniversitelerde ön gösterime başlayacaklarını, 18 üniversiteye gideceklerini ve öğrencileri festival programıyla tanıştıracaklarını söyledi.

Tan, bu yıl festivalde yarışmaların ön plana çıktığını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Uluslararası yarışmanın başkanlığını Nuri Bilge Ceylan yapacak. Bu bizim için çok heyecan verici. Dünyaca tanınmış bir Türk yönetmenin bize destek vermesinden çok mutlu olduk. Murathan Mungan da ulusal yarışmamızın jüri başkanı olacak. Bu yıl ulusal yarışmamız çok iddialı olacak çünkü birçok filmin Türkiye ya da dünya prömiyerini ilk kez İstanbul'da yarışma sırasında görecek izleyicilerimiz. Çok sayıda konuk da gelecek. O konuklardan biri de Marjane Satrapi olacak. Animasyon bir yapım olan ''Persepolis'' adlı filmiyle ilgi çeken yönetmen, yabancı film Oscar'larında son 5'e kalmıştı. Satrapi'nin son filmi 'Chicken Plums'' da festival kapsamında gösterilecek.''

Gelen ünlü yönetmen ve oyuncuların, sinema sohbetleri, paneller aracılığıyla seyirciyle buluşmasını sağlayacaklarını belirten Tan, ''Bu söyleşiler çok ilgi, görüyor üstelik tüm bunları ücretsiz yapıyoruz. Yine jüri başkanımız olan Nuri Bilge Ceylan da bir sinema dersi verecek'' dedi.

Ulusal ve uluslararası Altın Lale yarışmalarının dışında, bir de İnsan Hakları yarışmasının düzenleneceğini dile getiren Tan, ''Belgesellerden çocuk filmlerine, deneysel filmlerden, genç yönetmenlerin filmlerine kadar çok farklı bölümlerimiz olacak. Bu yıl aynı zamanda 'Çin Yılı'nı kutluyoruz. 2014'te de Çin de 'Türkiye Yılı' olacak. Karşılıklı bir işbirliğimiz söz konusu. Çin ile özel bir işbirliği gerçekleştiriyoruz'' diye konuştu.

'Mütevazı bir bütçeyle festival yapıyoruz'
Azize Tan, Türkiye'de sürekli yapılan bir organizasyonun dünyadaki benzerleriyle kıyaslandığını, ''Niye biz bir Berlin ya da Cannes olamıyoruz?'' diye sorulduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Gönül rahatlığıyla diyebilirim ki, İstanbul Film Festivali, organizasyonun içeriği ve düzenlenmesi açısından yurt dışındaki örnekleriyle hakikaten aynı seviyede, aşağı kalır bir yanı yok. Üstelik bunu da onlara göre çok mütevazı bir bütçeyle yapıyoruz. Ama iş alt yapıya geldiğinde biz ne yazık ki çok geride kalıyoruz. Büyük festivaller, içinde bulundukları belediyeler ve hükümetler tarafından çok ciddi destekler alıyor. Bunların birer festival sarayları var. Mesela Berlin Film Festivalinin 2 bin kişilik bir sarayı var. Ses ve görüntü kalitesi çok iyi.''

Yıllardır Beyoğlu'ndaki sinemalarda festival düzenlediklerini söyleyen Tan, sinemaların tek tek kapanmasının kendilerini çok etkilediğini belirtti.

Azize Tan, Türk sinemasında çok genç ve dinamik bir kuşağın yetiştiğine dikkati çekerek, ''Çok açıklar, dünya ile irtibat halindeler. Ancak hala Türkiye'de sinemanın endüstrileştiğinden bahsedemeyiz. O anlamda son dönemde Sinema Telif Hakları Müdürlüğünün Sinema ve Telif Hakları Müdürlüğü olarak ikiye ayrılmasını çok anlamlı buluyorum. Böylece tamamen sinemaya odaklanmış yeni bir birimin Kültür Bakanlığı içinde olması çok önemli. Ama hala sinemayla ilgili bazı problemler var. Türkiye de bir film enstitüsünün olmaması Türkiye sinemasının tek bir elden idare edilememesine neden oluyor. Oysa her ülkenin ulusal film enstitüsü bulunuyor. Türk filmlerinin yurt dışı tanıtımları da daha kurumsallaşmış bir şekilde yapılmalı.''

'Dizi sektörünün popülaritesi sinemayı tetikleyebilir'
Türkiye'de dizi sektörünün önemli bir noktaya geldiğine vurgu yapan Tan, ''Dizi sektöründeki bu başarıyı Türk sineması da yakalayabilir. Dizilerin oluşturduğu bu popülarite Türk filmlerini destekleyebilir. Bunlar sektörel anlamda birbirini besleyen şeylerdir. İki sektörün güç birliği yapması Türk sinemasını önemli yere getirecektir'' dedi.

Azize Tan, 31. Film Festivalinin, İKSV'nin 40. yılına denk gelmesinin de ayrı bir anlam taşıdığını ifade ederek, açılışın Lütfi Kırdar Kongre Merkezinde yapılacağını söyledi.

Tan, 31 Mart–15 Nisan tarihleri arasında düzenlenecek festival kapsamında her yıl dağıtılan ''Sinema Onur Ödülleri''nin Türk sinemasına yıllar boyu emek veren yönetmen Ali Özgentürk, oyuncular Ayşen Gruda ile Halit Akçatepe ve Türkiye'nin ilk kadın film eleştirmeni Sevin Okyay'a takdim edileceğini kaydetti.

Festivale 300'ün üzerinde yabancı konuk geleceğini, yabancı gazeteciler ve eleştirmenlerin katılacağını belirten Tan, şunları kaydetti:

''İstanbul Film Festivali her geçen yıl adını biraz daha fazla duyuruyor. O yüzden bir çok önemli konuk kendi isteğiyle gelme, Türk sinemasıyla tanışma talebinde bulunuyor. Ancak siz bu insanları ağırlayacak bir sinema salonuna sahip değilseniz, bütçenizde devlet ve belediye katkısı çok sınırlıysa, sinemanızı geliştirmeniz çok zor oluyor. Elinizdeki olanaklarla yetinmek zorunda kalıyorsunuz. Yapmak istediğimiz çok şey var. Zira İstanbul'un adını taşıyan bu festival için biraz daha destek almak ve mekan sorunlarımızı aşmak istiyoruz. İstanbul bir cazibe noktası haline gelmişken, 31 yıldır başarıyla devam eden bu festivali biraz daha destekle çok daha iyi yerlere getirebileceğimize inanıyorum.''

kaynak: ihlassondakika.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi bizimle paylaşın