Pages

11 Aralık 2011 Pazar

Türk sinema izleyicisi altyazı yerine dublaj tercih ediyor!



Sinema endüstrisinin önemli tartışma konularından biri olan yabancı filmlerde altyazı ve dublaj tercihi sitemizin takipçileri tarafından oylandı. Sitemizin facebook sayfası üzerinden düzenlenen ankette katılımcılara “Yabancı filmlerde altyazı mı, Türkçe seslendirme mi? Hangisini tercih ediyorsunuz?” sorusu soruldu. İki hafta içerisinde toplam 24 bin kişinin katıldığı anket sorusuna 8 bin kişi altyazı derken 16 bin kişi dublajı tercih etti.

Uzun yıllardır devam eden dublaj ve altyazı çekişmesine dair elde edilen bu yeni veriler ışığında Filmlerim.com, sinema yazarlarından dublajlı ve altyazılı olarak film izleme konusundaki görüşlerini aldı. Genel olarak dublaja karşı olmayan uzmanlar orijinal dilde film izlemenin önemine değinirken öte yandan dublajın ticari olarak gişeye etkisini vurguladılar.                                                            







Anketi cevaplayanların yaş/cinsiyet dağılımı


                                                                                    İşte ortaya çıkan anket sonuçlarıyla ilgili                                                                     
                                                                                     çarpıcı uzman yorumları:



Sevin Okyay (Yazar / Çevirmen) 

Seslendirme, filmin ayrılmaz bir parçasıdır. Animasyonlarda, seslendirecek kişilerin onca titizlikle seçilmesinin nedeni de bu. Ben dublaj sevmeyi, altyazı ile uğraşmamakla açıklıyorum. İnsanın okuma yazmasının olması, süratle okuyup aynı şekilde kavrayabildiği anlamına gelmiyor. Oysa bu da, yapa yapa edinilen bir maharet. Okudukça, daha kolay okursun. Ne yazık ki bu durum sadece Türkiye ile sınırlı değil. Hemen hemen bütün ülkelerde insanlar altyazıyı okuyup söylenenleri anlamaktansa, söyleneni kendi dillerinde konuşan bir sesten (muhtemelen, tanıdıkları bir sesten ki filmin dünyasını en fazla bozan da budur) duymayı tercih ediyorlar. Ben ise dublaja (çok iyi yapılmış olsa da) bir eksiklik gözüyle bakıyorum. Belki animasyonlarda çocuklara anlama kolaylığı olarak bazen mazur görülebilir. Ama ben dublajlı anime filme de gitmem, altyazılı orijinalini beklerim.

Kerem Akça (Sinema Yazarı)  

Türkiye’deki istisnai ve gurur duyulası bir durum aslında. ‘Filmleri orijinal dilinde izlemek’ sinema ürünlerinin gerçek duygusunu gerektiği gibi kavramak için şart kabul edelim. Ancak Avrupa’nın çoğu ülkesinde sinema salonlarında altyazılı kopya bulmak bir hayli zor. Bu sebeple de izleyicinin böyle bir tercih yapması son derece doğal. Bu genel eğilimin fazlasıyla ‘milliyetçi’, ‘sinemayı sömürücü’ ve hatta ‘faşist’ bir görüş olduğunu da düşünmekteyim açıkçası. Zira bu durumdan Hollywood tabanının çok hoşnut olduğunu sanmıyorum

Nadir Operli( Sinema Yazarı / Yapımcı)

"Bir filmin bütünlüğü için ses de en az görüntü kadar önemlidir. Dolayısıyla, ideal durumda, görüntü gibi sesin de orijinal halinde korunması gerekir. Dublaj, izleme deneyiminde, sadece oyuncularla izleyici arasına set çekmez, filmin tüm ses evrenini de başka bir dilin, dolayısıyla başka bir kültürün içine çeker. Ses kuşağıyla birlikte, izlediğimiz film de dönüşmüş olur. Diğer yandan, bir filme dublaj yapılmasının, filmin uluslararası ticari dolaşımını artırma açısından önemi bugün yadsınamaz bir gerçek. Ancak burada dağıtımcıların, dublajlı kopyaların yanı sıra altyazılı kopyaları da dolaşıma sokmalarının, filmleri orijinal dilinde izlemek isteyen izleyiciye ulaşma adına bir avantaj olduğunu yadsımamaları gerekiyor. Kısacası, dublajın ticari gerekliliğinin farkındayım, ama izleyicilerin bir filme orijinal dilinde izleme imkanını yok etmenin kimsenin çıkarına olmadını düşünüyorum.”

K.D Yılmaz (Sinema Yazarı) 

Elbette dublaj veya orijinal dilde film tercihine sebep olabilecek çokça kişisel etken olabilir. Bunların en önemlisi de şüphesiz seyircinin o filmin diline olan hakimiyetiyle ilgili sanırım. Ancak şunu da düşünmek gerekiyor. Türkiye'de film izleme pratiği sinema salonlarından ziyade evde izlemeye yönelik bir durumda. Bu da ister istemez aynı anda birkaç farklı şeyin yapıldığı; cep telefonu karıştırılırken çaylı muhabbetlerin döndüğü bir ortamda film izlemek demek oluyor. Özellikle TV'deki yerli dizilerin izlemekten çok 'dinleme' üzerine giderek seyirciye kendini toparlayacak bolca zaman vermesi de bu sebepten ileri gelmekte. Benzer bir durumda insanlar da herhangi bir şey kaçırmamak için 'duyduğunu anlama' şansını da tepmek istemiyor haliyle. Ayrıca ezelden beri pek çok kişinin fobisi haline gelmiş olan 'altyazı okurken bir şey kaçırmayayım' mitini de önemsemek gerekiyor.

Elbette dublaj belirli bir kalitede yapıldığı zaman oldukça zevk veren bir deneyim de sağlayabiliyor. Özellikle Türkiye'de tek kanallı döneme tanık olmuş kişilerin hatıralarında o dublaj örnekleri hala vardır. Ancak en nihayetinde dublaj, filmde kendi sesiyle birlikte o anı yaşayan oyuncunun susturulmasından da farklı değildir bence. Stüdyodaki birisinin o ruhu yakalaması çok zordur ve bolca emek, dolayısıyla da daha kabarık bir bütçe ister. Şu aşamada Türkiye'de özellikle TV ve DVD'lerdeki dublaj kalitesinin çoğunlukla yerlerde sürünmesi de mali sebepler yüzündendir zaten.

Diğer yandan özellikle Yeşilçam'ın kült dublaj örnekleriyle yıllar boyunca ayakta durması ve seyircinin hayranı olduğu yıldızları sonradan kendi sesiyle duyduğunda yaşadığı hayal kırıklığı gibi bir faktör de var. Dublaj kültürü kendi sinemasını bile bu kadar bastırmış bir ülkede yabancı filmlerin de; seyirciye tanıdık sesler eşliğinde ekstra bir efor sarfedilmeden izleme deneyimi yaşatmasının tercih edilmesi çok da doğal sanırım.

filmlerim.com
                                                                                                                                         Alıntıdır....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Düşüncelerinizi bizimle paylaşın